Gönüllü çalışma kültürü: Neden Türkiye'de yaygınlaşamıyor?
Gelişmiş ülkelerde gönüllü çalışma kültürü oldukça yaygındır. İnsanlar boş zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirirken, bu hizmetler iş bulma olasılıklarını da artırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde işçilik ücretleri yüksektir ve hükümetler iş piyasası dengesini korumak zorundadır. Gönüllü çalışan kişi sayısını teşvik ederek, hükümetler düşük maliyetle eksik kalan iş gücünü tamamlamaktadır. Bu durum şirketlerin de kâr elde etmesine katkıda bulunur.
Örneğin, hastanelerde bebek bakacak personel bulmak zor olabilir. Gönüllü çalışan kişiler, profesyonellerin direktifleri doğrultusunda bebeklerle ilgilenerek hizmet edebilirler. Doğa temizliği, okul duvarı boyama gibi birçok alanda gönüllü çalışarak zamanlarını değerlendirebilirler ve yemek, yol, harçlık gibi imkanlar elde edebilirler.
Peki, neden Türkiye'de gönüllü çalışma kültürü yaygınlaşamıyor? Öncelikle, gönüllülük kültürünün yaygınlaşması, bazı bireylerin "nasıl olsa gidecek" gibi tutumlarına yol açabilir ve bu da can sıkıcı bir durum haline gelebilir. Ayrıca, sürekli ezilen ve hayattan bezmiş gençlerimiz, yolsuzluk haberleri ve usulsüz ihaleler nedeniyle "ben neden gönüllü çalışayım ki, belediyeye veya okula gideyim, onlar kâr etsin" gibi düşüncelere kapılabilirler.
Türkiye'deki siyasi ortam ve vasat icraatlar, gençlerin bu ülkeye olan güvenini sarsmaktadır. Siyasetçilerin bu konudaki sorumsuzluğu ve yolsuzlukları, gönüllülük kültürünün gelişmesini engellemektedir. İnsanlar, emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve sistemin adil olmadığını düşündükçe, gönüllü çalışmaya daha da uzaklaşabilirler.
Gönüllülük kültürü, bireylerin topluma katkıda bulunması ve boş zamanlarını anlamlı bir şekilde geçirmesi için harika bir fırsattır. Ancak, Türkiye'de bu kültürün yaygınlaşabilmesi için siyasi irade, adil bir sistem ve yolsuzlukla mücadele gerekmektedir. Aksi takdirde, gençlerimiz ezilmişlik ve umutsuzluk duygularıyla baş başa kalmaya devam edebilir.
Gelişmiş ülkelerde gönüllü çalışma kültürü oldukça yaygındır. İnsanlar boş zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirirken, bu hizmetler iş bulma olasılıklarını da artırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde işçilik ücretleri yüksektir ve hükümetler iş piyasası dengesini korumak zorundadır. Gönüllü çalışan kişi sayısını teşvik ederek, hükümetler düşük maliyetle eksik kalan iş gücünü tamamlamaktadır. Bu durum şirketlerin de kâr elde etmesine katkıda bulunur.
Örneğin, hastanelerde bebek bakacak personel bulmak zor olabilir. Gönüllü çalışan kişiler, profesyonellerin direktifleri doğrultusunda bebeklerle ilgilenerek hizmet edebilirler. Doğa temizliği, okul duvarı boyama gibi birçok alanda gönüllü çalışarak zamanlarını değerlendirebilirler ve yemek, yol, harçlık gibi imkanlar elde edebilirler.
Peki, neden Türkiye'de gönüllü çalışma kültürü yaygınlaşamıyor? Öncelikle, gönüllülük kültürünün yaygınlaşması, bazı bireylerin "nasıl olsa gidecek" gibi tutumlarına yol açabilir ve bu da can sıkıcı bir durum haline gelebilir. Ayrıca, sürekli ezilen ve hayattan bezmiş gençlerimiz, yolsuzluk haberleri ve usulsüz ihaleler nedeniyle "ben neden gönüllü çalışayım ki, belediyeye veya okula gideyim, onlar kâr etsin" gibi düşüncelere kapılabilirler.
Türkiye'deki siyasi ortam ve vasat icraatlar, gençlerin bu ülkeye olan güvenini sarsmaktadır. Siyasetçilerin bu konudaki sorumsuzluğu ve yolsuzlukları, gönüllülük kültürünün gelişmesini engellemektedir. İnsanlar, emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve sistemin adil olmadığını düşündükçe, gönüllü çalışmaya daha da uzaklaşabilirler.
Gönüllülük kültürü, bireylerin topluma katkıda bulunması ve boş zamanlarını anlamlı bir şekilde geçirmesi için harika bir fırsattır. Ancak, Türkiye'de bu kültürün yaygınlaşabilmesi için siyasi irade, adil bir sistem ve yolsuzlukla mücadele gerekmektedir. Aksi takdirde, gençlerimiz ezilmişlik ve umutsuzluk duygularıyla baş başa kalmaya devam edebilir.