Hadi, gel hadi vur şu kaleyi! Ah, neden bu kadar aptalsın... Hasan, pasını Hakan'a aktar. Haydi, şutunu çek. Lanet olsun, ne kötü bir adam! (Senegal maçında kaçan gol pozisyonu tekrar ekrana gelir, ağır çekimde) Bu adam kararsız kaldı, sinirlerime hakim olamıyorum! Milli takımın Hong Kong kampından dünya kupası başlangıcına kadar, Hakan Şükür hakkında ne olumlu ne de olumsuz bir yorumda bulunmamıştım. Hakan Şükür'ü Sakaryaspor'daki gençlik yıllarından beri izleyen bir futbolsever olarak, Türkiye - Senegal maçının devre arasında aklıma gelen düşünce şudur: "Bu adama futbol terapisi yapılmalı. Namaz ve dua bırak, herkes zaten kendi ülkesi için dua ediyor, sen kendi işine bak. Bu adam takım antrenmanına alınmadan, boş bir kale tahsis edilmeli ve o kaleye bir sürü gol atmalı." Dün akşam NTV'de dünya kupası ve milli takım maçlarını yorumlayan Ahmet Çakır da aynı fikri öne sürünce ("Her gün boş kaleye 1000 tane gol atsın" dedi kesin bir dille), bu kampanyayı başlatmaya karar verildi. Üç günde boş kaleye 10.000 gol atmak mantıklı bir düşünce olmasa da, Hakan Şükür'ün 10 saniyede zorlukla attığı bir gol gerçeği var. Ancak, "Hakan Şükür'e 10.000 satır mı 10.000 katır mı" gibi saygısız ifadeler yerine, bu kampanya daha yapıcı ve uygun bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.