Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Harezmşahlar’ın Moğollar tarafından istilası

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Harezm’in Moğol istilası 1219 ile 1221 yılları arasında gerçekleşti, Cengiz Han komutasındaki Moğol İmparatorluğu birlikleri Orta Asya'daki Harezmşahlar Devleti topraklarını işgal etti. Karahıtay Devleti'nin ilhakını takip eden bu sefer, geniş çaplı yıkım ve zulümlere sahne oldu. Bu istila ile Moğolların Orta Asya'yı fethi tamamlandı ve akabinde İran'ı fethetme süreci başladı. Savaşan her iki taraf geniş topraklara sahipti ve yakın zamanda kurulmuştu. Harezmşahlar 1100'lerin sonu ve 1200'lerin başında Selçuklu İmparatorluğu'nun yerini alabilmek için topraklarını genişletmişti. Aynı dönemde Cengiz Han Moğol halklarını birleştirmiş ve Batı Şia hanedanını fethetmişti. Başlangıçta her iki ülke arasındaki ilişkiler sorunsuz devam ederken, Cengiz Han bir dizi diplomatik provokasyon karşısında öfkelendi. Üst düzey bir Moğol diplomatı Sultan Muhammed Harezmşah tarafından idam edilince, Han 90.000 ila 200.000 kişi arasında olduğu tahmin edilen kuvvetlerini harekete geçirdi ve ülkeyi işgal etti. Sultan Muhammed'in kuvvetleri geniş bir alana dağılmıştı ve muhtemelen sayıca azdı. Dezavantajın farkına vararak Moğolları durdurmak için şehirlerini tek tek garnizonlaştırmaya karar verdi. Ancak Moğollar, mükemmel bir organizasyon ve planlama sayesinde Maveraünnehir'deki Buhara, Semerkant ve Ürgenç şehirlerini kuşatıp fethetmeyi başardılar. Cengiz ve en küçük oğlu Tuluy daha sonra Horasan'ı yerle bir ederek dünyanın en büyük şehirlerinden olan Herat, Nişabur ve Merv'i yok etti. Bu arada Moğol generalleri Subutay ve Cebe tarafından kovalanan Sultan Muhammed, hiçbir destek kalesine ulaşamadan Hazar Denizi'ndeki bir adaya sığınmak zorunda kaldı ve burada yoksul bir şekilde öldü. Oğlu ve varisi Celâleddin Harezmşah, Pervan Muharebesi'nde Moğolları yenerek orduyu toparlamayı başardı, ancak birkaç ay sonra İndus Muharebesi'nde Cengiz Han tarafından bozguna uğratıldı. Cengiz, geriye kalan direnişleri de temizledikten sonra 1223 yılında Kin hanedanına karşı yürüttüğü savaşa geri döndü. Savaş insanlık tarihinin en kanlı savaşlarından biri olmuş, toplam kayıpların iki ila on beş milyon kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir. Harezm toprakların zapt edilmesi, Moğolların bundan sonra Gürcistan'a ve İran'ın geri kalanına yapacakları saldırılar için bir temel oluşturacaktı. İmparatorluk bölündükten sonra, eskiden Harezmşahlar tarafından yönetilen İran toprakları İlhanlılar tarafından, kuzeydeki şehirler ise Çağatay Hanlığı tarafından yönetilecekti. Moğolların ilk kez Çinlileşmemiş bir devletle karşılaştığı ve onu yendiği bu savaş, Moğol İmparatorluğu'nun büyümesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Arka plan On ikinci yüzyılın sonlarında Orta Asya'daki hâkim güç, 1124 yılında Yelü Dashi tarafından kurulmuş olan Karahıtay Hanlığı'ydı. Harezmşahlar ve Karahanlılar görünürde Karahıtayların vasallarıydı, ancak gerçekte, büyük nüfusları ve geniş toprakları nedeniyle neredeyse özerk bir devlet gibi yönetilmelerine izin verildi. Bu iki büyük vasaldan Karahanlılar daha nüfuzluydu; iki yüzyıl boyunca hüküm sürdüler ve Buhara, Semerkant, Taşkent ve Fergana gibi bölgedeki en zengin şehirlerin çoğunu kontrol ettiler. Buna karşılık Harezmşahlar büyük şehir olarak sadece Ürgenç'e sahipti ve ancak 1150'den sonra İlarslan döneminde ön plana çıkabilmişlerdi. 1154'te Ahmed Sencer'in ölümünden sonra Büyük Selçuklu İmparatorluğu yavaş yavaş parçalanırken, Harezmşahlar coğrafi yakınlıkları nedeniyle bu kaostan faydalanmayı başardılar; İlarslan'ın oğlu Tekiş, yakınlardaki Horasan bölgesinde Nişabur ve Merv gibi büyük şehirleri ele geçirerek 1189'da kendisini hükümdar ilan edecek kadar güç kazandı. Abbasi halifesi Nâsır ile ittifak kurarak 1194'te son Selçuklu Sultanı III. Tuğrul'u devirdi ve Hemedan sultanlığını gasp etti. Tekiş artık batıda Hemedan, doğuda Nişabur'a kadar uzanan geniş bir toprak parçasına hükmediyordu. Elde ettiği güçle, 1198'de kendisini gönülsüzce İran ve Horasan Sultanı olarak ilan eden halifeyi savaşla tehdit etti. Harezmşahlar Devletinin hızla genişlemesi Karahıtayları büyük ölçüde istikrarsızlaştırdı. On üçüncü yüzyılın başlarında Cengiz Han'ın fetihlerinden kaçan mülteciler onları daha da zayıflattı. küçükresim|left| Harezmşahlar Devleti (1190-1220), Moğol istilasından önce 1200 yılında Tekiş ölünce oğlu Alâeddin Muhammed, Harezmşah oldu. Saltanatın başlarında Afganistan'daki Gurlularla savaştı, babasının yayılmacı politikalarını takip ederek Karahanlılara boyun eğdirdi ve Buhara dâhil olmak üzere birçok şehri ellerinden aldı. 1211'de Naymanların önde gelen bir yöneticisi olan Kuçluk, Sultan Muhammed'in yardımıyla, kayınpederi Yelü Zhilugu'dan Karahıtay Hanlığını gasp etmeyi başardı. Ancak kendi halkına uyguladığı Müslüman karşıtı önlemlerleri nedeniyle Harezmşahlar ile arası açıldı. Cebe liderliğindeki bir Moğol müfrezesi peşine düştüğünde Kuçluk kaçtı ancak yakalandı ve idam edildi. Bu arada Sultan Muhammed Belucistan ve Mekran topraklarını fethetti ve İldenizliler’in bağlılığını kazandı. Ortak düşman Kuçluk'un yenilmesi ile Moğollar ve Harezmşahlar komşu oldu. İlk başta iki ülke ilişkileri güçlüydü, ancak kısa bir süre sonra Harezmşah yeni doğulu düşmanından korkmaya başladı. Tarihçi Nesevî’ye göre bu tutum değişikliği, Harezmşah’ın Turgai Nehri Muharebesi’nde Moğol ordusunun hız ve hareket kabiliyetini gördükten sonra endişe etmesinden kaynaklanıyordu. Harezmşah'ın gurura kapılmış olması da muhtemeldir - babası gibi o da artık Abbasi halifesi Nâsır'la anlaşmazlığa düşmüştü ve bir orduyla Bağdat'a yürüyecek kadar ileri gitmiş, ancak Zagros Dağları'ndaki bir kar fırtınası tarafından durdurulmuştu. Bazı tarihçiler, halifenin özellikle Moğol-Harezm ilişkileri bozulduktan sonra Cengiz Han'la ittifak kurmaya çalıştığını öne sürmüşlerdir. Moğol tarihçiler Cengiz'in o dönemde Harezmşahlar Devleti’ni istila etmek gibi bir niyetinin olmadığını, sadece ticaretle ve hatta potansiyel bir ittifakla ilgilendiğini söylemektedirler. Buna gerekçe olarak da Cengiz'in Çin'de Kin Hanedanı’na karşı yürüttüğü savaşta batağa saplanmış olması ve 1216'da Sibirya'da Hoi-yin İrgen isyanıyla uğraşmak zorunda kalmasını göstermektedirler. Cengiz Han, 1218'de Harezm'e büyük bir Moğol tüccar kervanı gönderdi. Moğol seçkinlerinin büyük bir kısmının bu sefere yatırım yapmış olması kişisel bir menfaatin söz konusu olduğunu düşündürmektedir. Ancak Otrar valisi İnalcık, kervanın mallarına el koymuş ve üyelerini casusluk suçlamasıyla idam etmiştir. Suçlamaların geçerliliği ve Sultan Muhammed‘in olaya müdahil olup olmadığı tartışılsa da, Cengiz Han'ın daha sonra İnalcık'ın cezalandırılması yönündeki taleplerini reddettiği ve bir Moğol elçisini öldürüp diğer ikisinin sakallarını kesmek suretiyle onları aşağılayacak kadar ileri gittiği kesindir. Bu olay Cengiz Han için büyük bir hakaret olarak kabul edildi çünkü elçiler Büyük Han'ın kendisi kadar "kutsal ve dokunulmaz" sayılıyordu. Cengiz Kin'e karşı yürüttüğü savaştan vazgeçti (sadece küçük bir ordu bıraktı) ve Harezm'i işgal etmek için mümkün olduğunca çok asker topladı. Karşı güçler Her iki ordunun kesin sayıları büyük tartışmalara konu olmuştur. Kesin olan tek şey Moğol ordusunun Harezmşah'ın ordusundan daha kalabalık olduğudur. Ortaçağ tarihçisi Hemedânî Moğol ordusunun 600.000'den fazla olduğunu ve karşılarında toplam 400.000 Harezmli bulunduğunu belirtmiştir; çağdaşı Cûzcânî ise Han için 800.000 rakamını vermektedir. Bu sayılar modern tarihçiler tarafından büyük ölçüde abartılmış olarak kabul edilir. Neredeyse güvenilir olarak kabul edilen tek çağdaş kaynak, Moğol ordusu için 100.000 ila 135.000 arasında toplam bir sayı veren Moğolların Gizli Tarihidir. Ancak bu sayılar Moğol yanlısı bir tarihçi tarafından düşürülmüş olabilir. Stubbs ve Rossabi toplam Moğol istila gücünün 200.000'den fazla olamayacağını belirtirken, bir tümen büyüklüğünün genellikle olduğundan fazla hesaplandığını varsayan Sverdrup minimum 75.000 rakamını vermektedir. Çoğu tarihçi bu iki uç arasında rakamlar vermiştir: McLynn Moğol kuvvetlerini 120.000 civarında tahmin etmektedir; Smith ise 130.000 rakamıyla Gizli Tarihi desteklemektedir. Belirsizliğin sebebi Moğol kuvvetlerinin operasyonel yapısının yüksek esnekliği ve verimliliğidir. Bu da kuvvetlerin istenildiği zaman ayrılıp birleşmesine olanak tanımaktadır. Harezmlilere gelince, benzer şekilde güvenilir bir çağdaş kaynak yoktur; Sverdrup, Müslüman kuvvetlerin oransal abartısını Moğollarınkine eşit kabul ederek, bazı şehir milisleri hariç toplam 40.000 civarında asker tahmin etmiştir. Mclynn ise 200.000 gibi çok daha büyük bir rakam vermektedir. Konuşlanma Harezmşah birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Henüz gelişmekte olan bir yönetime sahip olan devleti, çok geniş topraklara sahipti ve yeni kurulmuştu. 1218'de Selçuklu döneminden kalma yönetim şeklini revize ettiği bilinmektedir. Süregelen değişim Moğol istilası sırasındaki düzensizliğe katkıda bulunmuş olabilir. Buna ek olarak, annesi Terken Hatun devlette hala önemli bir güce sahipti. Bir tarihçi Harezmşah ile annesi arasındaki ilişkiyi 'endişeli bir diarşi' olarak adlandırdı ve bu durum çoğu zaman Sultan Muhammed'in aleyhine sonuçlanıyordu. Ayrıca Sultan Muhammed'in, askerlerine savunma görevi verdiği bölgelerin çoğu yakın zamanda Harezm kuvvetleri tarafından tahrip edilmişti. Nişabur'dan geçerken halkı babasının yıktığı surları onarmaya çağırmış, Buhara ise sadece sekiz yıl önce, 1212'de Muhammed tarafından yağmalanmıştı. Harezmşah aynı zamanda komutanların çoğuna güvenmiyordu; bunun tek istisnası, bir önceki yıl Turgai Nehri Muharebesi'nde askeri zekâsı sayesinde kritik bir başarı elde etmiş olan büyük oğlu ve varisi Celâleddin Harezmşah'dı. Eğer komutanların çoğu istediği gibi bir meydan savaşına girseydi asker sayısı bakımından yetersiz kalacak ve muhtemelen yenilecekti. Sultan Muhammed bu nedenle kuvvetlerini Semerkant, Merv ve Nişabur gibi önemli şehirlere garnizon birlikleri olarak dağıtmaya karar verdi. Cengiz'in ordusu, Kin'e karşı savaşı sürdürmek üzere geride bırakılan Mukali hariç, en yetenekli generalleri tarafından komuta ediliyordu. Cengiz ayrıca baruta aşina olan birçok Çinli kuşatma ve inşaat uzmanını da beraberinde getirmişti. Tarihçiler Moğol istilasıyla birlikte huochong gibi Çin barutlu silahların Orta Asya'ya getirildiğini öne sürmüşlerdir. Savaş İlk intikaller [[Dosya:Genghis Khan's Middle Eastern campaigns 1216-1224.jpg|küçükresim|400px|Orta Asya'nın 1216-1224 yılları arasında Cengiz Han tarafından işgali]] Harezmşah ve danışmanları, Moğolların (artık fethedilmiş olan) Karahıtay ile Harezm devleti arasındaki Çungarya doğal dağ geçidi üzerinden istilaya başlayacaklarını varsayıyordu. Harezm savunması için bir seçenek, Siriderya şehirlerinin ötesine ilerlemek ve Çungarya geçidi'ni bir orduyla kapatmaktı, çünkü Cengiz'in ordusunu Moğolistan'da toplaması ve kış geçtikten sonra geçitten ilerlemesi aylar alacaktı. Ancak Moğol ordusu hızlı hareket etti. Cengiz Han, ordusunu dört kısma ayırdı. Büyük oğlu Cuci’yi Cend bölgesine, diğer oğulları Çağatay ve Ögeday’ı Otrar’a, Ulag/Alak Noyan’ı Benaket ve Hocend’e gönderdi. Kendisi de küçük oğlu Tuluy Han ile birlikte Buhara’ya doğru yola çıktı. Otrar Çağatay ve Ögeday komutasındaki Moğol kuvveti kısa bir süre sonra ya kuzeydeki Altay Dağları'ndan ya da Çungarya geçidi'nden Otrar'a indi ve hemen Otrar'ı kuşatmaya başladı. Reşîdüddîn, Otrar'ın 20.000 kişilik bir garnizona sahip olduğunu belirtirken, Cüveynî 60.000 (atlılar ve milisler) olduğunu iddia etmiştir. Ortaçağ kroniklerinin çoğunda verilen ordu sayıları gibi bu sayılar da ihtiyatla karşılanmalıdır ve şehrin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda muhtemelen abartılarak yazılmıştır. [[Dosya:Kyzyl-Kala_under_restoration_(cropped).jpg|küçükresim|300px| Bir Harzem kalesi olan Kızıl Kale (Özbekistan), Moğol istilasında yıkılmıştır.]] Birçok şehrin aksine, Otrar küçük bir çatışmadan sonra teslim olmadı ya da Vali ordunun sayıca üstün Moğollar tarafından yok edilmesine izin vermedi. Bunun yerine garnizon, surların üzerinde direnmeye devam ettiler ve pek çok saldırıyı püskürttüler. Kuşatma beş ay boyunca sonuç vermeden devam etti, ta ki surların içindeki bir hain (Karaca Hâcib) kapıları Moğollara açana kadar. Gerçekleşen saldırıda garnizonun tamamına yakını katledildi. Garnizonun geriye kalan onda biri iç kalede bir ay daha dayandı ve Moğollar tarafından ağır zayiat verildikten sonra alınabildi. İnalcık sonuna kadar direndi, hatta kuşatmanın son anlarında kalenin tepesine tırmanarak yaklaşan Moğollara kiremit fırlattı ve birçoğunu göğüs göğüse çarpışarak öldürdü. Cengiz kale sakinlerinin çoğunu öldürdü, geri kalanları köleleştirdi ve İnalcık'ı idam etti. [[Dosya:Urgench.jpg|küçükresim|225px|Sultan Alâeddin Muhammed'in Ürgenç'teki sarayının kalıntıları.]] Buhara Sultan Muhammed’in Siriderya nehri üzerindeki şehirleri aktif bir şekilde savunmaması üzerine Cengiz ve Tuluy, yaklaşık 50.000 kişilik bir ordunun başında, Siriderya'nın müstahkem şehirlerini aşarak batıya doğru ilerledi. Buhara’yı kuşatmak için Kızıl Kum çölünün içinden geçerek yaklaşık 500km yol katetti. Normal şartlarda geçişin mümkün olmadığı bu çölü aşmak için yol boyunca esir alınan göçebelerin rehberliğinden faydalandı. Bir vahadan diğerine geçerek geçişi tamamladılar. Moğollar Buhara kapılarına neredeyse hiç fark edilmeden vardılar. Birçok askeri taktikçi Buhara'ya bu sürpriz gelişin savaştaki en başarılı manevralardan biri olduğunu belirtmektedir. küçükresim|120px|Kalan (Kalon) minaresi, Buhara. Buhara ağır bir şekilde tahkim edilmemişti. Bir hendeği, sadece bir sur duvarı ve Harezmi şehirlerine özgü bir iç kalesi vardı. Buhara garnizonu Türk askerlerden oluşuyordu ve Türk generaller tarafından yönetiliyordu, bunlar kuşatmanın üçüncü gününde bir yarma harekatı girişiminde bulundular. Reşîdüddîn ve İbnü'l-Esîr şehrin müdaafasında bulunan kişi sayısının 20.000 olduğunu belirtse de Carl Sverdrup bu sayının sadece onda biri olduğunu iddia eder. Yarma harekatına girişen kuvvet yapılan savaşta imha edildi. Şehrin ileri gelenleri kapıları Moğollara açtı, ancak Türklerden oluşan bir birlik şehrin iç kalesini on iki gün daha elinde tuttu. Moğollar zanaatkârların becerilerine çok değer veriyordu ve fetihler sırasında zanaatkârlar katliamdan muaf tutuldu ancak ömür boyu köle olarak çalıştırıldılar. İç kale ele geçirildiğinde, Moğolistan'a gönderilen zanaatkârlar ve esnaf dışında diğerleri idam edildi. Savaşmamış genç erkekler Moğol ordusuna alındı ve nüfusun geri kalanı köle yapıldı. Kalan Minaresi’ni gören Cengiz Han o kadar etkilendi ki, etrafındaki tüm yapılar adamları tarafından yok edilirken onu bırakmalarını emretti. Geriye kalanlar yağma sırasında çıkan bir yangın ile yok oldu. Semerkand Main article: Semerkand Kuşatması (1220) Buhara'nın düşmesinden sonra Cengiz, Harezm'in başkenti Semerkant'a yöneldi ve Mart 1220'de oraya vardı. Bu dönemde Moğollar aynı zamanda etkili bir psikolojik savaş yürüttüler ve düşmanın kendi içinde bölünmesine sebep oldular. Han'ın casusları, Harezmşah ile annesi Terken Hatun arasındaki şiddetli mücadeleyi anlattılar. Sultan Muhammed’in en kıdemli komutanlarından bazıları ve seçkin Türk süvari tümenleri Terken Hatun'a biat etmişti. Moğollar ve Türkler bozkır halkları olduğu için Cengiz, Terken Hatun ve ordusunun hain oğluna karşı Moğollara katılması gerektiğini savundu. Bu arada, sahte asker kaçakları ayarlayarak Terken Hatun'un ve bazı generallerin Moğollarla ittifak yaptığını bildiren mektuplar ayarladı. Bu, Harezm Devleti’ndeki mevcut bölünmeyi daha da alevlendirdi ve muhtemelen üst düzey komutanların güçlerini birleştirmelerini engelledi. Cengiz daha sonra Terken Hatun ya da Sultan Muhammed adına defalarca sahte kararnameler yayınlayarak zaten bölünmüş olan Harezm komuta yapısını daha da karıştırdı. Moğolların uyguladığı hızlı manipülasyon ve psikolojik stratejiler sayesinde Valide Sultan da dâhil olmak üzere tüm Harezm generalleri kuvvetlerini garnizon olarak tutmuş ve sırayla yenilgiye uğratılmışlardır. Semerkant, Buhara'ya kıyasla çok daha iyi bir tahkimata ve daha büyük bir garnizona sahipti. Cüveynî ve Reşîdüddîn (her ikisi de Moğol himayesi altında yazmıştır) şehri müdafaa edenlerin 100.000-110.000 kişi olduğunu söylerken, İbnü'l-Esîr 50.000 kişi olduğunu belirtir. O dönemde şehrin toplam nüfusunun 100.000'den az olduğu düşünülürse, bu sayının 10.000 olması daha muhtemeldir. Çağatay Han ve Ögeday Han Otrar'ı zaptettikten sonra Cengiz Han’a katıldılar ve şehre birlikte saldırdılar. Moğollar esirleri canlı kalkan olarak kullandılar. Savaşın üçüncü gününde Semerkant garnizonu bir karşı saldırı başlattı. Geri çekiliyormuş gibi yapan Cengiz, garnizonun yaklaşık yarısını Semerkant surlarının dışına çekti ve onları meydan muharebesinde katletti. Sultan Muhammed şehri iki kez kurtarmaya çalıştıysa da geri püskürtüldü. Beşinci gün, bir avuç asker dışında hepsi teslim oldu. Kalan askerler, Sultan’ın ölümüne destekçileri, iç kalede direndiler. Kale düştükten sonra Cengiz teslim şartlarından vazgeçti ve Semerkant'ta kendisine karşı silahlanan tüm askerleri idam ettirdi. Semerkant halkına şehri boşaltmaları ve şehrin dışında bir ovada toplanmaları emredildi. Birçoğu burada öldürüldü. Semerkant düşerken Cengiz Han, en iyi generallerinden ikisi olan Subutay ve Cebe'yi Sultan'ı yakalamakla görevlendirdi. Sultan Muhammed, en sadık askerlerinden bazıları ve oğlu Celâleddin Harezmşah ile birlikte batıya, Hazar Denizi'ndeki küçük bir adaya kaçtı. Aralık 1220'de Sultan orada öldü. Çoğu bilim adamı ölümünü Zatürre’ye bağlarken, diğerleri Devleti kaybetmenin verdiği ani şoku gerekçe gösterir. Ürgenç Main article: Ürgenç Kuşatması Bu arada, zengin bir ticaret şehri olan Ürgenç hâlâ Harezm kuvvetlerinin elindeydi. Ürgenç'i Sultan'ın annesi yönetiyordu. Oğlunun Hazar Denizi'ne kaçtığını öğrenince o da kaçtı ancak yakalanıp Moğolistan'a gönderildi. Sultan Muhammed'in komutanlarından biri olan Khumar Tegin kendisini Ürgenç Sultanı ilan etti. İstiladan beri kuzeyde seferde olan Cuci şehre bu yönden yaklaşırken, Cengiz, Ögeday ve Çağatay güneyden saldırdı. [[Dosya:Terken Khatun-1.1.jpg|küçükresim|right|Valide Sultan Terken Hatun, "Türklerin Sultanı" olarak bilinir, Moğol askerleri tarafından esir alınırken.]] Ürgenç'e yapılan saldırı Moğol istilasının en zor savaşı oldu. Şehir Amu Derya nehri boyunca bataklık bir delta bölgesinde kurulmuştu. Yumuşak zemin kuşatma savaşı için elverişli değildi ve mancınıklar için büyük ebatlı taş eksikliği vardı. Moğollar her şeye rağmen saldırdı ve şehrin güçlü savunmasını ancak blok blok savaşarak aşılabildiler. Moğol taktiklerini bu şehre uyarlamanın alışılmadık zorluğu nedeniyle Moğol kayıpları normalden yüksek oldu. Ürgenç’in alınması, Han ile en büyük oğlu Cuci arasında devam eden gerginlikler nedeniyle daha da karmaşık hale geldi. Kendisine ödül olarak Ürgenç vaat edilmişti. Cengiz Han'ın eşi Börte, Cuci'nin ve diğer üç kardeşinin annesiydi. Sadece ondan doğan erkek çocuklar Cengiz'in "resmi" oğulları ve varisleri olarak kabul ediliyordu, Han'ın 500 kadar diğer "eş ve cariyesi "nden doğan çocuklar kabul edilmiyordu. Ancak Cuci tartışmalı bir şekilde dünyaya gelmişti. Han'ın iktidara gelişinin ilk günlerinde Börte yakalanmış ve esir tutulduğu sırada tecavüze uğramıştı. Cuci dokuz ay sonra doğdu. Cengiz Han onu en büyük oğlu olarak kabul etmeyi seçmiş olsa da ( Börte'ye olan sevgisi nedeniyle kabul etti. Çocuğunu reddetmiş olsaydı onu da reddetmek zorunda kalacaktı), Cuci'nin gerçek ebeveynliği konusunda her zaman şüphe duymuştur. [[Dosya:Bataille de vâliyân (1221).jpeg|küçükresim|Moğol ile Harezm askerleri savaşırken. Cami’üt-Tevarih elyazması minyatürü, Reşîdüddîn.]] Cuci, şehrin zarar görmemesi için düşman ile görüştü ve şehrin teslim edilmesini istedi. Bu durum Çağatay'ı kızdırdı ve Cengiz, Ürgenç düşerken Ögeday'ı kuşatma kuvvetlerin komutanı olarak atadı. Bu şekilde kardeşler arasındaki kavgayı önledi. Ancak Cuci'nin komutanlıktan alınması ve kendisine vaat edildiğini düşündüğü bir şehrin yağmalanması onu öfkelendirdi ve babası ile kardeşlerinden soğuttu. Hatırı sayılır askeri becerilerine rağmen küçük kardeşlerinin kendisinden daha fazla değer görmesi sonraki eylemleri için belirleyici bir etken olduğu kabul edilir. Her zamanki gibi zanaatkârlar Moğolistan'a geri gönderildi, genç kadınlar ve çocuklar köle olarak Moğol askerlerine verildi ve nüfusun geri kalanı katledildi. Farslı tarihçi Cüveynî, 50.000 Moğol askerin her birine yirmi dört Ürgenç vatandaşını idam etme görevi verildiğini, bunun da 1,2milyon insanın öldürüldüğü anlamına geldiğini belirtir. Bu bilgi abartılı görünse de, Ürgenç’in yağmalanması insanlık tarihinin en kanlı katliamlarından biri olarak kabul edilir. Ardından Aral Denizi'nin güneyindeki Ürgenç şehri tamamen yok edildi. Şehir teslim olduktan sonra Moğollar barajları yıkıp şehri sular altında bıraktı ve hayatta kalanlar idam edildi. Horasan Moğollar Ürgenç'e doğru ilerlerken, Cengiz’in en küçük oğlu Tuluy Horasan'a gönderildi. Burada birçok şehir hâlâ Harezmşahların elindeydi. Ayrıca Sultan Muhammed’in oğlu Celâleddin Moğollarla savaşmak için bir ordu toplamaya başlamıştı. Horasan, Moğollar ile daha önce tanışmıştı. Savaşın başlarında generaller Cebe ve Subutay, kaçan Sultan Muhammed'in peşine düşerken bu eyaletten geçmişlerdi. Tuluy’un ordusu yaklaşık 50.000 kişiden oluşuyordu. Ordunun çekirdeğini Moğol askerleri oluşturuyordu (bazı tahminlere göre bu sayı 7.000) gerisi Türkler ile fethedilen Çin ve Moğolistan halkından toplanan yabancı askerlerden oluşuyordu. Orduda ayrıca "yangın çıkarıcı oklar fırlatan 3.000 makine, 300 mancınık, nafta dolu kapları fırlatmak için 700 mangonel, 4.000 hücum merdiveni ve hendekleri doldurmak için 2.500 çuval toprak" bulunuyordu. İlk düşen şehirler arasında Tirmiz ve Belh vardı. Tuluy’un ele geçirdiği en büyük şehir Merv şehriydi. Cüveynî Merv hakkında şunları yazmıştır: Merv'deki garnizon yaklaşık 12.000 kişiden oluşuyordu ve şehir doğu Harezm'den gelen mültecilerle dolup taşıyordu. Tuluy altı gün boyunca Merv şehrini kuşattı ve yedinci gün şehre saldırdı. Garnizon saldırıyı geri püskürttü ve karşı saldırıya geçti ancak başarısız olunca şehre geri dönmek zorunda kaldılar. Ertesi gün şehrin valisi, Tuluy’un Merv'deki insanların hayatını bağışlayacağına dair verdiği söz üzerine şehri teslim etti. Ancak şehir teslim edilir edilmez, Tuluy teslim olan hemen herkesi, muhtemelen Ürgenç'dekinden daha büyük bir katliamla katletti. Merv'den sonra batıya yönelen Tuluy, Nişabur ve Herat şehirlerine saldırdı. Nişabur üç gün sonra düştü ve savaşta Cengiz'in damadı Tokuçar öldürüldü. İntikamları bir katliam ile sonuçlanacaktı. Tokuçar'ın dul eşi katliamı bizzat yönetirken, Tuluy kedi ve köpekler dahil olmak üzere şehirdeki her canlıyı kılıçtan geçirdi. Nişabur'un düşüşünden sonra Herat savaşmadan teslim oldu ve canı bağışlandı. Sonra Hindukuş'taki Bamiyan'a saldırdı. Burada Cengiz'in torunlarından (Çağatay’ın oğlu) biri öldürüldü ve şehir başka bir katliama sahne oldu. Sırada Tus şehri vardı. 1221 baharında Horasan eyaleti tamamen Moğol egemenliği altına girmişti. Arkasında garnizon güçleri bırakan Tuluy, babasına katılmak üzere doğuya doğru yola çıktı. Celâleddin Harezmşah Horasan'daki Moğol seferinden sonra Sultan Muhammed’in ordusu dağıldı. Babasının ölümünden sonra tahta geçen Celâleddin, Harezm ordusunun geri kalanını güneyde, Afganistan bölgesinde toplamaya başladı. Cengiz, Celâleddin komutasında toplanan ordunun peşine düşmek için kuvvetler gönderdi ve iki taraf Eylül 1221'de Pervan şehrinde karşılaştı. Savaşın kaybedilmesi Moğol kuvvetleri için küçük düşürücü oldu. Öfkelenen Cengiz bizzat güneye yöneldi ve Celâleddin'i İndus Nehri’nde yenilgiye uğrattı. Savaşı kaybeden Celâleddin Hindistan'a kaçtı. Cengiz bir süre İndus'un güney kıyısında yeni Harezmşah'ı aradı ama bulamadı. Han, Celâleddin‘i Hindistan'da bırakmakla yetinerek kuzeye döndü. Celâleddin'in Moğollara karşı elde ettiği başarıdan cesaret alan Harezmliler bir isyan başlattı. Küç Tigin Pehlivân Merv'de bir isyana öncülük etti ve burayı ele geçirdi. Pehlivân daha sonra Buhara'ya başarılı bir saldırı düzenledi. Herat'taki halk da isyan etti ve Moğol vasal liderliğini bertaraf etti. Muhammed Margani adlı bir isyan lideri Cengiz Han'ın Bağlân'da konakladığı kampa iki kez saldırdı ve bir miktar ganimetle geri döndü. Buna karşılık Cengiz, Ögeday Han'ı büyük bir orduyla Gazne'ye geri gönderdi. Yelü Ahai Semerkant ve Buhara'da Moğol egemenliğini yeniden kurmak için görevlendirildi ve ancak 1223'te düzeni sağlayabildi. Shikhikhutug, Merv'in Moğol yanlısı yönetimini tahttan indiren isyanla ilgilendi. Cengiz Han'ın Celâleddin'i yakalamak için görevlendirdiği Moğol general, birkaç başarısız savaştan sonra Celâleddin'in hizmetine girdi ve Müslüman oldu. Büyük akın upright=1.5|küçükresim|Cengiz Han ve generallerinin önemli fetihleri ve akınları [[Dosya:Gold coin of Genghis Khan, struck at the Ghazna (Ghazni) mint.jpg|küçükresim| 1221/22 tarihli Cengiz Han'a ait altın dinar, Gazne darphanesi]] Harezmşahlar Devleti'ni yendikten sonra, Cengiz Han Moğol bozkırlarına dönmek için İran ve Ermenistan'daki kuvvetlerini topladı. Subutay'ın önerisiyle Moğol ordusu iki kuvvete bölündü. Cengiz Han ana ordunun başında Afganistan ve Kuzey Hindistan üzerinden Moğolistan'a doğru bir akın düzenlerken, 20.000 kişilik (iki tümen) bir başka birlik de generaller Cebe ve Subutay komutasında Kafkasya üzerinden Rusya'ya doğru ilerledi. Ermenistan ve Azerbaycan'ın içlerine kadar ilerlediler. Moğollar Gürcistan Krallığı'nı yendiler, Kırım'daki Ceneviz ticaret kalesi Kefe’yi yağmaladılar ve kış mevsimini Karadeniz yakınlarında geçirdiler. Moğol yurduna dönerken Subutay'ın kuvvetleri Kuman-Kıpçaklar’ın müttefikleri olan ve Moğolların bölgedeki faaliyetlerini durdurmak için yola çıkan Haliç'li Cesur Mstislav ve Kiev'li III. Mstislav liderliğindeki kötü koordine edilmiş 80.000 Kiev Rus' askerine saldırdı. Subutay, Slav prenslerine barış çağrısında bulundu ancak elçiler idam edildi. 1223'teki Kalka Nehri Savaşı'nda Subutay'ın kuvvetleri daha büyük olan Kiev kuvvetlerini yendi. Bu sefer Rus prensleri barış talebinde bulunur. Subutay kabul eder ama prensleri affetmeye niyeti yoktur. Ruslar yalnızca güçlü bir direniş göstermekle kalmamış, aynı zamanda Subutay'ın yıllarca birlikte sefer yaptığı Cebe, Kalka Nehri Savaşı'ndan hemen önce öldürülmüştü. Moğol kültüründe adet olduğu üzere, Rus prensleri kansız bir şekilde öldürüldü. Subutay, diğer generalleriyle birlikte üzerinde yemek yiyecekleri büyük bir ahşap platform inşa ettirdi. Aralarında Kievli III. Mstislav’ın da bulunduğu altı Rus prensi bu platformun altına yatırıldı ve ezilerek öldürüldü. Yine aynı yıl Samara Bend Savaşı'nda komşu İdil Ön Bulgarları tarafından muhtemelen mağlup edildiler. Bu durum şüphelidir çünkü Arap tarihçi İbnü'l-Esîr'in kısa anlatımından başka tarihi bir kayıt yoktur ve kendi gözlemine dayanarak yazmamıştı. Esirlerin ifadesiyle batıdaki verimli topraklardan haberdar oldular. Macaristan ve Avrupa'nın fethi için planlar yapıldı. Cengiz Han kısa bir süre sonra Subutay'ı Moğolistan'a geri çağırdı. Subutay ve Cebe'nin önderlik ettiği ve önlerine çıkan tüm orduları yenerek Hazar Denizi'nin etrafını tamamen ele geçirdikleri ünlü “Süvari seferi” bugüne kadar benzersizliğini korudu. Moğol zaferlerin haberi diğer uluslara ve özellikle de Avrupa'ya hızla yayıldı. Bu iki sefer genellikle bölgelerin siyasi ve kültürel unsurlarını anlamaya çalışan keşif seferleri olarak kabul edilir. 1225 yılında her iki tümen de Moğolistan'a geri döndü. Yapılan bu istilalar, Maveraünnehir ve İran'ı imparatorluğa katarken yol boyunca karşılaşılan direnişleri de yok etmiştir. 1237'da Cengiz Han'ın torunu Batu Han ve Altın Orda Devleti yönetimindeki Moğollar, İdil Ön Bulgarları ve Kiev Knezliği’ni fethetmek için geri döndüler ve sefer 1240'ta başarıyla tamamlandı. Savaş sonrası Kalan direniş merkezleri yok edildikten sonra Cengiz Han, Moğol garnizon birliklerini geride bırakarak Moğolistan'a döndü. Harezmşahlar Devleti'nin yıkılması ve iltihak edilmesi, hem İslam dünyası hem de Doğu Avrupa'da daha sonra yaşanacakların bir habercisi olacaktı. Harezm bölgesi, Cengiz'in oğlu Ögeday döneminde Kiev Rus'u ve Polonya'yı işgal etmek için Moğol orduları adına önemli bir basamak teşkil etti. Takip eden seferler Moğol ordularını Macaristan ve Baltık Denizi'ne kadar getirdi. Harezmşahlar'in yok edilmesi, İslam dünyası adına Irak, Türkiye ve Suriye'yi açık hedef haline getirdi. Her üç bölgeye de en nihayetinde gelecekteki Hanlar tarafından boyun eğdirildi. küçükresim|280x280pik|Cengiz han ve ölümünden sonra haleflerin Moğol işgali için kullandıkları güzergâh. Harezmşah'lar ile yapılan savaş aynı zamanda önemli bir veraset sorununu da gündeme getirdi. Savaş başladığında Cengiz genç değildi ve dört oğlu vardı, hepsi de acımasız savaşçılardı ve her birinin kendi sadık destekçileri vardı. Kardeşler arasındaki rekabet Ürgenç kuşatması sırasında neredeyse doruğa ulaşmış ve Cengiz savaşı sona erdiren üçüncü oğlu Ögeday'a güvenmek zorunda kalmıştı. Ürgenç'in yok edilmesinin ardından Cengiz, Ögeday'ı resmen halefi olarak seçti ve ayrıca gelecekteki Hanların önceki hükümdarların doğrudan soyundan gelmesine hükmetti. Cengiz'in bu uygulamasına rağmen, dört oğul eninde sonunda birbirlerine girecek ve bu darbeler Cengiz'in yarattığı Hanlığın istikrarsızlığını ortaya çıkaracaktı. Cuci babasını asla affetmedi ve bundan sonra yapılan Moğol savaşlarına katılmadı, kuzeye taşındı hatta emredilmesine rağmen babasının yanına gitmeyi reddetti. Gerçekten de Han, ölmeden önce asi oğlunun üzerine yürümeyi düşünüyordu. Bu hadisenin yol açtığı kızgınlık, Cuci'nin oğullarına, özellikle de Kiev Rusu fethedecek olan Batu ve Berke Han'a (Altın Orda Devleti) iletildi. Cengiz Han'ın Tuluy'dan olan torunu Hülagu Han, 1258'de Bağdat'ı yağmaladı ve Halife Müstasım'i öldürdü. Müslümanlığı seçen kuzeni Berke Han bu durumu öğrendiğinde çok öfkelendi. Moğollar 1260 yılında Mısır Memlükleri tarafından Ayn Calut Savaşı'nda mağlup edildiler ve tarihin en önemli yenilgilerinden birini aldılar. Hülagu bunun intikamını almak istedi ancak Berke Han İslam davasına yardım etmek için Transkafkasya'da ona saldırdı. Böylelikle Moğol Moğol'la ilk kez savaşmış oldu. Bu savaşın tohumları, babaların Harezmşahlar ile yaptığı mücadelesinde atılmıştı. Ayrıca bakınız Turan taktiği Kaynakça Alıntılar Kaynaklar Chambers, James. The Devil's Horsemen: The Mongol Invasion of Europe, Atheneum, 1979. Morgan, David. The Mongols, 1986. Nicolle, David. The Mongol Warlords: Genghis Khan, Kublai Khan, Hulegu, Tamerlane, Brockhampton Press, 1998. Saunders, J.J. The History of the Mongol Conquests'', Routledge & Kegan Paul Ltd, 1971. Dış bağlantılar Bu makalede bahsedilen Olayların Haritası. Kategori:Özbekistan askerî tarihi Kategori:13. yüzyılda İslam Kategori:Harezmşahlar'ın muharebeleri Kategori:13. yüzyılda İran Kategori:İran'ın istilaları
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri