David Yates, benim gibi Harry Potter kitap serisini defalarca, hatırlayamadığım kadar çok okuyup tatmin edemedi. Tabi ki bu durum Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 2 için de geçerli. Bunun nedeni, benim hayal gücümün çok daha farklı olması.
Benim gibi milyonlarca insan olduğunu düşünürseniz, kısacası David Yates'in işle tam anlamıyla tatmin edemeyeceği bir durum.
Neyse, diyeceğim şu: evet, kafamdaki Harry Potter dünyasından çok farklıydı - ki zaten ta en baştan "Harry'nin gözleri neden yeşil değil, o kadar vurgulanmasına rağmen kitapta!" diye az hayıflanmadım. Ama bu film hakkında özet olarak ancak şöyle diyebilirim: şimdiye kadar tüm Harry Potter filmlerinden David Yates'e bildiğim tüm İngilizce, Türkçe ve hatta bir iki İspanyolca küfürleri sıralamış bir Harry Potter hayranı olarak, ilk defa bu sefer her ne kadar "epik final" diyemesem de bari kitaba sadık kalabilmek için çaba gösterilmiş (bir iki detay hariç ki onu aşağıda spoiler bölümünde anlatacağım), sinemanın dilinden ve gözünden bakarsak "olmuş" diyebildiğim tek filmdi.
--- spoiler ---
Gözüme en çok batan şey sanırım Harry öldükten sonra Albus Dumbledore ile King's Cross'ta konuşmaları oldu. Ortam çok güzel ayarlanmış her şey çok iyi ama sanki yine de eksik birşeyler var o sahnede. Çok eksik kalmış gibi. Richard Harris'den sonraki yeni Dumbledore'a hiçbir zaman pek alışamamıştım zaten belki de ondandır. Daha duygulu, kitapta olduğu gibi daha etkileyici diyaloglar bekledim o sahneden istediğimi vermedi.
Bellatrix Lestrange'in kasasına gidip Hortkuluk aradıkları sahneler görsel açıdan çok keyifliydi gerçekten. Helena Bonham Carter sana sesleniyorum: Adamımsın bebeğim! Hermoine Granger'ın tedirginliğini ve çekingenliğini çok güzel yansıtmışsın. Hogwarts Savaşı gerçekten güzel olmuş. Özellikle canlanan heykeller vs. kafamda canlandırdığım sahnelere çok yakın sahneler vardı keyifle izledim ama yine bir iki şey değiştirilmiş. Hermoine ve Ron'un Hortkuluk'u bulma ve yok etme sahneleri eklenmiş buna diyecek birşey yok. Gayet de hoş olmuş. Fred'in ölümü daha çok şey beklerdim (lafa bak çay demle). Remus ve Tonks için de öyle. Daha çok üzerinde durabilirlerdi, daha duygusal olabilirdi gibi geliyor bana. Yine birşeyler eksik kalmış yani. En sonda Mürver Asa (bkz: Elder Wand)'yı Harry'nin çat diye ortadan kırması olmamış yahu. Sevmedim o sahneyi ben. Keşke burada kitaba sadık kalsalardı. Tabi bir de Harry ve Lord Voldemort'un beraber aşağı atlama sahnesi falan var, uzun bir kovalamacanın ardından. Tabi bu tip sahneler hep görselliği zenginleştirmek için yapılıyor bunu biliyorum da. O olmamış sanki be?... Bir de epilogue var tabi. Açıkçası kitapta da hiç sevmediğim bir bölüm, filmde de öyle oldu, birşey değişmedi yani. Draco Malfoy, bebeğim n'oldu sana böyle yaşlanınca? Gobline benzemişsin yavrum! Orta yaş açmamış seni. Ve.... en sonunda benim için en önemli olan sahne. Severus Snape'in ölüm sahnesi ve meşhur Prince's Tale. Severus Snape uğruna gecelerce gözyaşı döktüğüm, en sevdiğim fictional karakter. Önceki uyarıda da David Yates beyefendiyi tehditle karışık uyarmıştım (bkz: #21172441) demek ki uyarımı ciddiye almış ki gerçekten filmde de beni hönkür hönkür ağlatmayı başardı. Rezil oldum tüm sinemaya, çıkışta koşarak uzaklaştım. Evet, belki tam da kafamdaki gibi değil ama yine de beni çok etkilemeyi başardı. Ciddi ciddi bitti yahu. David Yates'e de çok vurmayın be adam elinden geleni yapmış bu sefer....
--- spoiler ---
Sonuçta bir devir sona ermiş gibi geldi bana bugün. Çok içim buruk çıktım sinemadan. Sanki çocukluğumun bir parçasını salonda bırakmışım gibi geldi. İster istemez etkilendim. Ciddi ciddi bitti yahu. David Yates'e de çok vurmayın be adam elinden geleni yapmış bu sefer....
Benim gibi milyonlarca insan olduğunu düşünürseniz, kısacası David Yates'in işle tam anlamıyla tatmin edemeyeceği bir durum.
Neyse, diyeceğim şu: evet, kafamdaki Harry Potter dünyasından çok farklıydı - ki zaten ta en baştan "Harry'nin gözleri neden yeşil değil, o kadar vurgulanmasına rağmen kitapta!" diye az hayıflanmadım. Ama bu film hakkında özet olarak ancak şöyle diyebilirim: şimdiye kadar tüm Harry Potter filmlerinden David Yates'e bildiğim tüm İngilizce, Türkçe ve hatta bir iki İspanyolca küfürleri sıralamış bir Harry Potter hayranı olarak, ilk defa bu sefer her ne kadar "epik final" diyemesem de bari kitaba sadık kalabilmek için çaba gösterilmiş (bir iki detay hariç ki onu aşağıda spoiler bölümünde anlatacağım), sinemanın dilinden ve gözünden bakarsak "olmuş" diyebildiğim tek filmdi.
--- spoiler ---
Gözüme en çok batan şey sanırım Harry öldükten sonra Albus Dumbledore ile King's Cross'ta konuşmaları oldu. Ortam çok güzel ayarlanmış her şey çok iyi ama sanki yine de eksik birşeyler var o sahnede. Çok eksik kalmış gibi. Richard Harris'den sonraki yeni Dumbledore'a hiçbir zaman pek alışamamıştım zaten belki de ondandır. Daha duygulu, kitapta olduğu gibi daha etkileyici diyaloglar bekledim o sahneden istediğimi vermedi.
Bellatrix Lestrange'in kasasına gidip Hortkuluk aradıkları sahneler görsel açıdan çok keyifliydi gerçekten. Helena Bonham Carter sana sesleniyorum: Adamımsın bebeğim! Hermoine Granger'ın tedirginliğini ve çekingenliğini çok güzel yansıtmışsın. Hogwarts Savaşı gerçekten güzel olmuş. Özellikle canlanan heykeller vs. kafamda canlandırdığım sahnelere çok yakın sahneler vardı keyifle izledim ama yine bir iki şey değiştirilmiş. Hermoine ve Ron'un Hortkuluk'u bulma ve yok etme sahneleri eklenmiş buna diyecek birşey yok. Gayet de hoş olmuş. Fred'in ölümü daha çok şey beklerdim (lafa bak çay demle). Remus ve Tonks için de öyle. Daha çok üzerinde durabilirlerdi, daha duygusal olabilirdi gibi geliyor bana. Yine birşeyler eksik kalmış yani. En sonda Mürver Asa (bkz: Elder Wand)'yı Harry'nin çat diye ortadan kırması olmamış yahu. Sevmedim o sahneyi ben. Keşke burada kitaba sadık kalsalardı. Tabi bir de Harry ve Lord Voldemort'un beraber aşağı atlama sahnesi falan var, uzun bir kovalamacanın ardından. Tabi bu tip sahneler hep görselliği zenginleştirmek için yapılıyor bunu biliyorum da. O olmamış sanki be?... Bir de epilogue var tabi. Açıkçası kitapta da hiç sevmediğim bir bölüm, filmde de öyle oldu, birşey değişmedi yani. Draco Malfoy, bebeğim n'oldu sana böyle yaşlanınca? Gobline benzemişsin yavrum! Orta yaş açmamış seni. Ve.... en sonunda benim için en önemli olan sahne. Severus Snape'in ölüm sahnesi ve meşhur Prince's Tale. Severus Snape uğruna gecelerce gözyaşı döktüğüm, en sevdiğim fictional karakter. Önceki uyarıda da David Yates beyefendiyi tehditle karışık uyarmıştım (bkz: #21172441) demek ki uyarımı ciddiye almış ki gerçekten filmde de beni hönkür hönkür ağlatmayı başardı. Rezil oldum tüm sinemaya, çıkışta koşarak uzaklaştım. Evet, belki tam da kafamdaki gibi değil ama yine de beni çok etkilemeyi başardı. Ciddi ciddi bitti yahu. David Yates'e de çok vurmayın be adam elinden geleni yapmış bu sefer....
--- spoiler ---
Sonuçta bir devir sona ermiş gibi geldi bana bugün. Çok içim buruk çıktım sinemadan. Sanki çocukluğumun bir parçasını salonda bırakmışım gibi geldi. İster istemez etkilendim. Ciddi ciddi bitti yahu. David Yates'e de çok vurmayın be adam elinden geleni yapmış bu sefer....