ilk başta bazı yerleri fazla oldu bittiye getirildi diye düşünsem de, şimdi dönüp baktığımda serinin en iyisi olduğunu düşündüğüm kitap. sırf kitabın son bölümleri bile diğer kitapların toplamından daha çok sardı beni, gerim gerim gerildim, adrenalin salgıladım, eğlendim, hüzünlendim. kitap bittikten sonra ise, ister istemez bir boşluk oluyor insanın içinde. nasıl olmasın ki? yıllardır her sene hogwarts'a dönmeyi hevesle beklemiş bünyelerin, o büyülü dünyanın içine girmeye alışmış kişilerin bu güzel hikayeye veda etmesi kolay değil. neden bilmem, ne sirius'ta ne dumbledore'da yaşamadığım kadar sarsıcı bir ölüm de vardı benim için kitapta. okuyan anlar, battle of hogwarts bölümünün sonundaki ölümden bahsediyorum. kitap boyunca "bunlar daha horcrux'ları bulamadı, bir de hallow'lar çıktı başımıza!!" desem de sonu çok güzel bağlandı, beklediğimden çok çok daha mükemmel bir şekilde sona erdi. hele voldemort ve harry'nin düellosu, harry'nin voldi'ye "riddle" diye hitap etmesi... gerçekten epik ve müthiş bir son karşılaşmaydı. ölenlere üzülsek de, yinede mutlu sonla hikayenin sonuna ulaştık. ama yinede benim merak ettiğim çok şey var. george ne yaptı? luna'ya noldu? snape hogwarts'a mı gömüldü? seçmen şapka yanmıştı, kendini mi düzeltti? vs vs gibi sorulara da ayrıca yanıt alsak daha da iyi olurdu, gerçi o kadar önemli olmasa da benim merak ettiğim ve öğrenmek istediğim bu ve bunun gibi detaylar var. kim bilir, belki bir gün hogwarts'ın kapısından yine içeri girip bunları da öğreniriz.