Mehdi falan olabilir. Silgi başlığında teati edilirken yazılmış çizilmiş. "- tüm silgiler kaybolur, asla bittiğine şahit olamazsınız." (bkz: silgi) Bir kalemin üzerine monte edilmiş silgileri değil ama silgi gibi silgileri kapsayan bir teoremdir bu... Hayatımız boyunca yüzlerce silgi almadık mı? Aramızdan bir deli çıktı mı ki desin "- ben 1992 senesinde bir silgiyi bitirdim abi..." diyebilsin, vaki değil. Geçenlerde mühendis arkadaşlarla toplandik. Tüm kızlar toplanıyor da biz neden toplanmayalım dedik. Ulan dedik "- bu silgiler nereye gidiyor bir?" (1), "- silgi bitirmiş bir adam olabilir mi?" iki (2)... Konuşuyoruz, etraftaki tüm bayanların gözü bizim masada tabi. Mühendis sevimliliği, mühendis çekiciliği, mühendis yakışıklığı hepsini yanımıza almışiz gelirken, bir tek "mühendis iş bitiriciliği" yok. Gene yok, hep yok, alıştik zaten... Biz kaybolan silgilerin >=%50'lik kısmının (kutle cinsinden) cope gittiğini, yani aslında, silgi üretimi finansal olarak değil ama, üretim olarak daha baştan >%50 bir verimsizlik arz ettiğini düşündürken anladık ki aslında geyik yapmıyoruz. Bu önemli bir sorun. En azından arka masada 3 tane kadın varken çok önemli bir sorun.
Dunyada, modern çağ endüstrisinin ürettiği silgilerin yarısı cope gittiyse bu çok çok büyük, belki milyonlarca ton silgi eder. Silgi denen malzeme de içeriği gereği pis bir şey arkada$. Doğada yok olmasını zor, olsa da, bitkiyi bocegi etkiler... Ben losemili kelebek istemiyorum diyen sevgi pitircigi bile haklı kısacası, öyle rezil bir durum. O zaman en, en azından ne yapmalıyız? Silgilerimizi bitirmeliyiz, insanlık aldığı silgileri bitirmeli arkadaş$, kaybetmemeli... Ama dedik ya, vaki değildir. Bir kere bu iş hem ekipman, hem de zihniyet olarak fedakarlık ister. Silgiyi kaybetmemeyi başardın diyelim, kastın oldu, peki tirnak kadar silgiyi kullanmaya devam etmeyi nasıl becereceksin. Sirf bu "silgiyi tutma" sorunu bile silginin geometrik şekli, dokusu ve hacmi ile az çok değişmekle beraber zaten tek başına "fire" demektir. Küçülür küçülür, bitmez ama kullanılmaz olur, atarsın. Hadi ben buna da "bitirmek" diyorum, operim bulursam bu adami alnından, gidişinden. Hayatatta karşılaşılması güç olmasından dolayı benzer, gizemli, asla bulunamayan pek çok adam vardir. Teorik olarak vardir ve bunun pratik, canlı örneği karşılaşmasını istersiniz. Misal bir mühendislik fakültesine girip de sadece sahibi tarafindan kullanilarak bozulmamış bir casio hesap makinesi de yoktur bana göre. İlla birisine verirsin bir sınavda, birisinden istersin...
Dunyada, modern çağ endüstrisinin ürettiği silgilerin yarısı cope gittiyse bu çok çok büyük, belki milyonlarca ton silgi eder. Silgi denen malzeme de içeriği gereği pis bir şey arkada$. Doğada yok olmasını zor, olsa da, bitkiyi bocegi etkiler... Ben losemili kelebek istemiyorum diyen sevgi pitircigi bile haklı kısacası, öyle rezil bir durum. O zaman en, en azından ne yapmalıyız? Silgilerimizi bitirmeliyiz, insanlık aldığı silgileri bitirmeli arkadaş$, kaybetmemeli... Ama dedik ya, vaki değildir. Bir kere bu iş hem ekipman, hem de zihniyet olarak fedakarlık ister. Silgiyi kaybetmemeyi başardın diyelim, kastın oldu, peki tirnak kadar silgiyi kullanmaya devam etmeyi nasıl becereceksin. Sirf bu "silgiyi tutma" sorunu bile silginin geometrik şekli, dokusu ve hacmi ile az çok değişmekle beraber zaten tek başına "fire" demektir. Küçülür küçülür, bitmez ama kullanılmaz olur, atarsın. Hadi ben buna da "bitirmek" diyorum, operim bulursam bu adami alnından, gidişinden. Hayatatta karşılaşılması güç olmasından dolayı benzer, gizemli, asla bulunamayan pek çok adam vardir. Teorik olarak vardir ve bunun pratik, canlı örneği karşılaşmasını istersiniz. Misal bir mühendislik fakültesine girip de sadece sahibi tarafindan kullanilarak bozulmamış bir casio hesap makinesi de yoktur bana göre. İlla birisine verirsin bir sınavda, birisinden istersin...