Hayatımda sürekli biri olmasına alışık ve maymun gibi bir dalı tutmadan diğerini bırakmayan insanların hayretle baktığı tipim. Bir insan kendine yetebiliyorsa, mutluluğunu başkalarının eylemlerinin sonuçlarına bağlamıyorsa, kimseden bir beklentisi yoksa ve de mevcut durumundan şikayet etmiyorsa neden mutlu olamasın? Beni uzun yıllardır tanıyan bir arkadaşımla iki gün önce bunun üzerine uzun uzun sohbet ettik. Kendisi yalnızlıktan artık yıldığını ve hayatını dolduracak biri arayışı içerisinde olduğunu anlattı bana. Açık bir şekilde “sevilmeye ihtiyacım var benim” dedi. Laf lafı açarken bir yerde konu bana geldi ve “ya sen neden birini almıyorsun hayatına? Neden yalnız duruyorsun? Sevgi ihtiyacı hissetmiyor musun? Ben çok hissediyorum. İstiyorum ki beni seven, önemseyen biri olsun hayatımda ama maalesef çıkmıyor. Sen nasıl yalnız kalmaya dayanıyorsun?” gibi sorular sordu.
Kendi başıma olmayı ne kadar çok sevdiğimi en iyi bilenlerden birisi olan bu arkadaşımın, daha önce defalarca cevapladığım bu soruları sanki daha önce hiç konuşmamışız gibi yine sorması bir yerde can sıkıcı gelmişti bana. Çünkü bende bir en yakınımdaki insan tarafından bile “anlaşılamamışım” algısı oluşturuyordu bu. Günün sonunda nedenlerimi anlıyor dahi olsa da o benim “mevcut görünen halime” takılıp kendince nedeni her ne olursa olsun benim adıma bunun üzülecek bir mesele olduğunu düşünüyordu. İllaki hayatımda biri olmalıydı ona göre. Neden bütün insanlar hayatını biriyle paylaşmayı istemek zorunda? Neden hayatımızda mutlaka birinin olması gerekiyor? Bir insan sadece kendi ile mutlu olamaz mı? En önemlisi; yalnızlık o kişi için diğer seçenekler arasında “en az zararlı” seçenek olamaz mı? Bir akşamüstü balkonda kahvemi içip bu yazıyı yazarken değişen şafak tonlarını izlemek, hilale bakmak beni tek başıma mutlu edebiliyor mesela. Bu dayatmaları gerçekten anlamıyorum ve reddediyorum.
Kendi başıma olmayı ne kadar çok sevdiğimi en iyi bilenlerden birisi olan bu arkadaşımın, daha önce defalarca cevapladığım bu soruları sanki daha önce hiç konuşmamışız gibi yine sorması bir yerde can sıkıcı gelmişti bana. Çünkü bende bir en yakınımdaki insan tarafından bile “anlaşılamamışım” algısı oluşturuyordu bu. Günün sonunda nedenlerimi anlıyor dahi olsa da o benim “mevcut görünen halime” takılıp kendince nedeni her ne olursa olsun benim adıma bunun üzülecek bir mesele olduğunu düşünüyordu. İllaki hayatımda biri olmalıydı ona göre. Neden bütün insanlar hayatını biriyle paylaşmayı istemek zorunda? Neden hayatımızda mutlaka birinin olması gerekiyor? Bir insan sadece kendi ile mutlu olamaz mı? En önemlisi; yalnızlık o kişi için diğer seçenekler arasında “en az zararlı” seçenek olamaz mı? Bir akşamüstü balkonda kahvemi içip bu yazıyı yazarken değişen şafak tonlarını izlemek, hilale bakmak beni tek başıma mutlu edebiliyor mesela. Bu dayatmaları gerçekten anlamıyorum ve reddediyorum.