Hayvan Sevgisi Hayvancı Faşizmine Dönüşmesin!
Aristoteles, yer yüzündeki canlıların en yücesinin insan olduğunu iddia etmiştir. Kant ise, bu görüşün insanların diğer canlılara karşı acımasız ve merhametsiz davranmasına yol açmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştur. Elbette ki, hayvanlara ve bitkilere karşı duyarlı olmalı, onları korumalıyız. Ancak, unutmamamız gereken bir gerçek de, onların insandan daha değerli olmadıklarıdır. Aksi durumda, kendimizi doğa veya hayvan faşizminin pençesinde bulabiliriz.
Hegel'in devlet felsefesini ele alalım. Hegel, devleti insandan yüce görmüş ve bu durum insanın devlet karşısında küçülmesine neden olmuştur. Benzer şekilde, eğer Hegel'in devlet yerine hayvanları ve bitkileri koysaydık, insanın değeri, anlamı ve varlığı da küçülecekti. Bu nedenle, haklardan söz ederken, önceliğimiz her zaman insan hakları olmalıdır. Hayvan hakları, çevre hakları gibi kavramlar yerine, doğaya ve hayvanlara karşı sorumluluklarımızdan bahsetmek daha uygun olacaktır.
Buradan çıkarılacak sonuç, kesinlikle hayvan ve doğa düşmanlığı değildir. Aksine, bu bir uyarıdır; hayvan sevgisinin, insana olan saygımızı kaybetmemizi ve diğer canlılara faşizan bir tutum takınmamızı sağlamaması için bir uyarıdır. İnsanlar olarak, hayvanlara ve çevreye karşı duyarlı olmalıyız, ancak bu duyarlılığın bizi kendi türümüzden uzaklaştırmasına izin vermemeliyiz. Hayvanları ve bitkileri korumalı, ancak onların insandan daha değerli olmadıklarını unutmamalıyız. Aksi takdirde, kendimizi bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hayvan faşizminin yolunda bulabiliriz.
Aristoteles, yer yüzündeki canlıların en yücesinin insan olduğunu iddia etmiştir. Kant ise, bu görüşün insanların diğer canlılara karşı acımasız ve merhametsiz davranmasına yol açmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştur. Elbette ki, hayvanlara ve bitkilere karşı duyarlı olmalı, onları korumalıyız. Ancak, unutmamamız gereken bir gerçek de, onların insandan daha değerli olmadıklarıdır. Aksi durumda, kendimizi doğa veya hayvan faşizminin pençesinde bulabiliriz.
Hegel'in devlet felsefesini ele alalım. Hegel, devleti insandan yüce görmüş ve bu durum insanın devlet karşısında küçülmesine neden olmuştur. Benzer şekilde, eğer Hegel'in devlet yerine hayvanları ve bitkileri koysaydık, insanın değeri, anlamı ve varlığı da küçülecekti. Bu nedenle, haklardan söz ederken, önceliğimiz her zaman insan hakları olmalıdır. Hayvan hakları, çevre hakları gibi kavramlar yerine, doğaya ve hayvanlara karşı sorumluluklarımızdan bahsetmek daha uygun olacaktır.
Buradan çıkarılacak sonuç, kesinlikle hayvan ve doğa düşmanlığı değildir. Aksine, bu bir uyarıdır; hayvan sevgisinin, insana olan saygımızı kaybetmemizi ve diğer canlılara faşizan bir tutum takınmamızı sağlamaması için bir uyarıdır. İnsanlar olarak, hayvanlara ve çevreye karşı duyarlı olmalıyız, ancak bu duyarlılığın bizi kendi türümüzden uzaklaştırmasına izin vermemeliyiz. Hayvanları ve bitkileri korumalı, ancak onların insandan daha değerli olmadıklarını unutmamalıyız. Aksi takdirde, kendimizi bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hayvan faşizminin yolunda bulabiliriz.