Bir yazarın önerisi. Kendisine özel mesaj yerine buradan yazıyorum ki onun gibi düşünenler de öğrensin. Aslında önce dalga geçmek gibi bir niyetim vardı ama onun yerine böyle açıklayıcı yazarsam belki içindeki nedensiz öfkeyi bırakır da daha iyi düşünen, daha iyi fikirler üreten bir yazar olur diye onu hedef almadan yazacağım.
Öncelikle şu tatmini yapmayı bırakın; tıp fakültesi Avrupa’da da Amerika’da da, Asya’da da, Afrika’da da sıradan öğrencilerin girebildiği bir fakülte değildir. O ülkenin zeka ve çalışma olarak üstün öğrencilerini alır. ABD’de hukuk, Almanya’da mühendislik de iyi bölümlerdir ancak bunların iyi olması tıbbın değerini düşürmez. Sizin kafanızın karıştığı, kulaktan duyma bilgileriniz diğer ülkelerde tıpla yarışabilecek ve hatta tıbbı geçen bölümlerin olması. Almanya’da mühendisliğin çok kazançlı ve statülü bir meslek olması tıbbı fakültesini halıcılık gibi bir bölüm yapmıyor. Tıp fakültesi dünyanın her yerinde nezih öğrencilerin girdiği bir bölümdür.
İkincisi; hemşirelik doktordan üstün bir dalı değildir. Hemşireler ikinci sınıf doktor olmadığı gibi doktorlar da üstün hemşire değildir. Hemşirelik saygın bir meslek olup hemşireler de doktorun sağ kolu filan değildir. Hemşire hemşiredir. Hemşirelik serum takmaktan fazlasıdır. Hemşire hastayı ailesi, sosyal çevresi, işi, psikolojisi, fizyolojik rahatsızlığı ile birlikte ele alan çoğunlukla sadece fizyolojik rahatsızlığı önemseyen doktorların yapmadıklarını da yapan hastaya ve hasta yakınına çok şey katan kimselerdir. Uzun süre hastanede yatanlar bilirler bazı hemşirelerin nöbete gelmesi için dua edilir. Çünkü o hemşire o hastaya tüm yönleriyle iyi geliyordur. Yatan hastaların çoğunu bir sorunları olmadığı takdirde günde iki kez 2-3 dakika görürüm ama hasta hemşiresine hep ulaşabilir. Bazı hastaların bizden çok hemşirelerimizi sevmesi de bu yüzdendir. Yani hemşirelik ile hekimlik, bir ast-üst ilişkisine sahip değildir. İlgi alanları aynı kişilerdir ancak konuyu ele alış biçimleri farklıdır.
Üçüncüsü, acil tıp, aile hekimliği, dermatoloji gibi branşlar tıbbın artık branşları değildir. Acil tıp sizin sandığınız gibi serum takılan bir bölüm değildir. 1,5 sene acil tıp asistanlığı yaptım ve diyebilirim ki acil tıp tıbbın göz bebeği alanlarından biridir ancak sizler hekiminize saldırıp, kafasında parke kırdığınız için tıp öğrenciler pek rağbet etmemektedir. Acil tıp, hazzı yüksek, adrenalini yüksek, mücadelesi yüksek bir bölümdür. Kalp krizi, kalp ritm bozukluğu, akciğere pıhtı atması, inme, beyin kanaması, akciğer ödemi, zatürre, koah/astım atağı, sara nöbeti, her türlü travma, çoklu travma vs gibi sizi saatler içinde öldürebilecek hastalıklara ilk ve etkin müdahalenin yapıldığı ve doğru yere yönlendirilip yaptırıldığınızdan yerdir. Ama siz 20 yıllık diz ağrınız için de acile başvurduğunuz için ve acil hekimi de size sadece ağrı kesici yaptırdığı için acili iğne ve serum olarak görmeniz normal. 7 takla atmış araçtan çıkıp her yerimizde kırık olduğunda çoklu travmaya yaklaşımı bilen bir acil tıp uzmanı yerine dgs ile doktor olmuş bir hemşire istemezsiniz diye düşünüyorum.
Ve son olarak sayımız az olduğu için değerli değiliz insan hayatı ile uğraştığımız için değerliyiz.
Öncelikle şu tatmini yapmayı bırakın; tıp fakültesi Avrupa’da da Amerika’da da, Asya’da da, Afrika’da da sıradan öğrencilerin girebildiği bir fakülte değildir. O ülkenin zeka ve çalışma olarak üstün öğrencilerini alır. ABD’de hukuk, Almanya’da mühendislik de iyi bölümlerdir ancak bunların iyi olması tıbbın değerini düşürmez. Sizin kafanızın karıştığı, kulaktan duyma bilgileriniz diğer ülkelerde tıpla yarışabilecek ve hatta tıbbı geçen bölümlerin olması. Almanya’da mühendisliğin çok kazançlı ve statülü bir meslek olması tıbbı fakültesini halıcılık gibi bir bölüm yapmıyor. Tıp fakültesi dünyanın her yerinde nezih öğrencilerin girdiği bir bölümdür.
İkincisi; hemşirelik doktordan üstün bir dalı değildir. Hemşireler ikinci sınıf doktor olmadığı gibi doktorlar da üstün hemşire değildir. Hemşirelik saygın bir meslek olup hemşireler de doktorun sağ kolu filan değildir. Hemşire hemşiredir. Hemşirelik serum takmaktan fazlasıdır. Hemşire hastayı ailesi, sosyal çevresi, işi, psikolojisi, fizyolojik rahatsızlığı ile birlikte ele alan çoğunlukla sadece fizyolojik rahatsızlığı önemseyen doktorların yapmadıklarını da yapan hastaya ve hasta yakınına çok şey katan kimselerdir. Uzun süre hastanede yatanlar bilirler bazı hemşirelerin nöbete gelmesi için dua edilir. Çünkü o hemşire o hastaya tüm yönleriyle iyi geliyordur. Yatan hastaların çoğunu bir sorunları olmadığı takdirde günde iki kez 2-3 dakika görürüm ama hasta hemşiresine hep ulaşabilir. Bazı hastaların bizden çok hemşirelerimizi sevmesi de bu yüzdendir. Yani hemşirelik ile hekimlik, bir ast-üst ilişkisine sahip değildir. İlgi alanları aynı kişilerdir ancak konuyu ele alış biçimleri farklıdır.
Üçüncüsü, acil tıp, aile hekimliği, dermatoloji gibi branşlar tıbbın artık branşları değildir. Acil tıp sizin sandığınız gibi serum takılan bir bölüm değildir. 1,5 sene acil tıp asistanlığı yaptım ve diyebilirim ki acil tıp tıbbın göz bebeği alanlarından biridir ancak sizler hekiminize saldırıp, kafasında parke kırdığınız için tıp öğrenciler pek rağbet etmemektedir. Acil tıp, hazzı yüksek, adrenalini yüksek, mücadelesi yüksek bir bölümdür. Kalp krizi, kalp ritm bozukluğu, akciğere pıhtı atması, inme, beyin kanaması, akciğer ödemi, zatürre, koah/astım atağı, sara nöbeti, her türlü travma, çoklu travma vs gibi sizi saatler içinde öldürebilecek hastalıklara ilk ve etkin müdahalenin yapıldığı ve doğru yere yönlendirilip yaptırıldığınızdan yerdir. Ama siz 20 yıllık diz ağrınız için de acile başvurduğunuz için ve acil hekimi de size sadece ağrı kesici yaptırdığı için acili iğne ve serum olarak görmeniz normal. 7 takla atmış araçtan çıkıp her yerimizde kırık olduğunda çoklu travmaya yaklaşımı bilen bir acil tıp uzmanı yerine dgs ile doktor olmuş bir hemşire istemezsiniz diye düşünüyorum.
Ve son olarak sayımız az olduğu için değerli değiliz insan hayatı ile uğraştığımız için değerliyiz.