Her şey dahil otelde yapılan tatil deneyimim hakkında paylaşmak istediğim birkaç detay var. İlk defa tercih ettiğim bu tatil türü, aslında yurt dışında planladığım tatilimi iptal etmek zorunda kaldığım bir dönemde gerçekleşti. Son anda, izinlerimizin alınmış olması ve evde boş boş oturmaktan kaçınmak için Booking üzerinden 3 gece rezervasyon yaptırdım. Tatilim boyunca gözlemlediğim bazı detaylar var. Öncelikle, oteldeki atmosfer genellikle İngiliz turistlerin yoğun olduğu bir ortamı yansıtıyordu. Her öğünde sıkça dile getirilen "her seçim bir vazgeçiştir" felsefesi, insana psikolojik bir baskı hissiyatı veriyordu. Yiyeceklerin sunumu ve lezzetiyle ilgili karşılaştığımız durumlar da dikkat çekiciydi. Örneğin, açık büfede servis edilen kuzu tandır, çok kısıtlı bir şekilde sunuluyor ve diğer yemek seçeneklerine göre daha az tercih ediliyordu. Tatlı çeşitleri arasında ise çikolatalı türler göz alıcı olsa da, baklava seçeneklerinin tamamının cevizli olması dikkat çekiciydi (ki bence cevizli baklava olmamalı). Ayrıca, aynı ürünler arasında sürekli tekrarlanan bir çeşitlilik algısı yaratılarak sunum yapıldığını fark ettim. Aquapark alanı eğlenceli ve keyifliydi. Odaların rahatlığı ve temizliği ise olumlu bir izlenim bıraktı. Günlük kişi başı 500 TL gibi bir fiyat ödeyerek konakladığımız bu otelde, yeme-içme aktivitelerinden dolayı bir miktar suçluluk hissettim. Maalesef kur farkı nedeniyle bu tatil biraz pahalıya geldi. Genel olarak, yurtdışında yapacağımız bir tatilin maliyetinin çok daha fazla olacağını biliyorum; umarım ilerleyen dönemlerde döviz kurlarında düşüş yaşanır ve ben de bu tür tatilleri tekrar yaşayabilirim. (Not: Ayrıca, "Ağır yaşamlar" ifadesini düzelterek "Ağır hayatlar" olarak belirtmek istiyorum.)