gündelik sorunların koşturmacası, görmeye geç kalmış gözlerimiz, düşüncelere kapalı zihinlerimiz, ertelediklerimiz, eskiye ait an'lar, ortaya dökülen fotoğraflar, baş etmekte zorlandığımız durumlar, yerini şaşırmış taşlar, türlü politikalar, değeri anlaşılamamış kayıp ruhlar, adı konmamış duygular, avuçtan kayıp giden zaman, herkeste farklı işleyen şartlar, bilmeden anladıklarımız, isteyerek anladıklarımız, belirsiz gölgeler, puslar, sisler ve suretler, gözlerimizdeki dalgınlık, sağlık, hastalık, yas, ölüm hepsi hayatın içinden, hepsi bizim içimizden. "çok parçalandım, parçalandıkça çoğaldımdiye inanmazsam nasıl yaşarım?bir gün bitti ama yarın yeni bir gündiye inanmazsam nasıl yaşarım?bu da gelir geçer diye inanmazsam nasıl yaşarım?"ve altın vuruş:"umut doğurmak içinhayatla seviştim."bir yerlerde şebnem bu şarkıyı söylüyor ve sanki orda gün ayıyor ya da karanlıkta kalmışsın da tüm ışıklar yanıyor.çünkü tam da dediği gibi; her şey insanlar içingörmek öğrenmek içinbazen zor da olsa.anlayıp görebilenlerden olma umuduyla.