Duygusal anlamda bir çöküş yaşamanın, içsel olarak sonun başlangıcına doğru ilerlediğinizin en büyük işaretlerinden biri olduğunu kabul etmek zor olabilir. Belki de yolun başında, bir şeylere hızla öfkelenmeye ya da tapınacak bir put yaratmaya çalışmak yerine, bu duyguları derinlemesine anlamaya odaklanmamız gerektiğini görebiliriz. Anlam arayışını güçlü tutmaya çalışan insanlara karşı haset dolu alaylar etmekten vazgeçmek, aslında onların gerçekten de zekice yaklaşımları olabileceğini anlamamıza yardımcı olabilir. Bir şeylere anlam yüklemeyi bıraktığımızda, hayatla olumlu bir bağ kurmak giderek zorlaşabilir. Bazı durumlarda, öfke ya da hatta nefret duygularını tercih etmek, içsel boşluk ve tükenmişlik hissi ile başa çıkmak için yapabileceğimiz en iyi seçenek gibi gelebilir. Belirsizliklerle dolu bir geleceğe doğru adım atarken, karanlığa göz yummak yerine aydınlanma arayışına yönelmek belki de bize yeni bir perspektif sunabilir.