Hatay: Bir Zamanlar Cennet, Şimdi Yitik Potansiyel
Hatay, Türkiye'nin en potansiyelli şehirlerinden biriydi. Tarım cenneti olarak bilinen bölge, hatırı sayılır bir sanayi altyapısına sahipti, özellikle İskenderun'daki ciddi demir çelik sektörüyle dikkat çekiyordu. Turizm açısından da kültür turizmiyle öne çıkmaya başlayan bir yerdi ve oteller, hava limanı, ortadoğu'ya açılan karayolları gibi altyapı imkanları bu konuda umut vaat ediyordu. Akdeniz'in kıyısında yer alan şehir, Antep ve Adana gibi dev şehirlere komşuydu.
Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir yerdi Hatay. Ermeni, Alevi, Sünni ve Yahudi toplulukları, barış içinde yanyana ibadet ediyor, birbirlerinin kültürel etkinliklerine katılıyordu. Bu çeşitlilik, Hatay'a zengin bir tarihi miras katmıştı. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini görmüş, hatta bir süre Fransız toprağı olmuş olan şehir, Roma'nın en ünlü şehirlerinden biriydi. Her köşesinde tarihi eserlere sahipti ve bu eserleri koruyup ortaya çıkaran medeni bir topluma sahipti.
Ancak ne yazık ki, son yıllarda Hatay'ın bu potansiyeli yok oldu. Sanayii geriledi, tarım sektöründeki gelişmeler yetersiz kaldı, turizm hareketleri durdu. İnsanlar, ekonomik fırsatlar ve daha iyi yaşam koşulları arayışıyla şehirden göç etti. Bir zamanlar medeni, açık fikirli ve Türkiye sevdalısı olarak bilinen Hatay halkı, şimdi başka diyarlara göçmüş, şehrin eski canlılığını yitirmiştir.
Hatay'ın bu hale gelmesinde birçok etken rol oynamıştır, ancak asıl sorulması gereken soru, bir zamanlar büyük potansiyele sahip olan bu şehrin yeniden ayağa kalkabilmesi için neler yapılabileceği olmalıdır. Hatay'ın yeniden canlanabilmesi ve Türkiye'nin önemli şehirlerinden biri olarak öne çıkabilmesi için kapsamlı bir planlama ve yatırım gerekmektedir. Aksi takdirde, Hatay'ın yitik potansiyeli olarak kalmaya devam edeceğinden endişe duyulmaktadır.
Hatay, Türkiye'nin en potansiyelli şehirlerinden biriydi. Tarım cenneti olarak bilinen bölge, hatırı sayılır bir sanayi altyapısına sahipti, özellikle İskenderun'daki ciddi demir çelik sektörüyle dikkat çekiyordu. Turizm açısından da kültür turizmiyle öne çıkmaya başlayan bir yerdi ve oteller, hava limanı, ortadoğu'ya açılan karayolları gibi altyapı imkanları bu konuda umut vaat ediyordu. Akdeniz'in kıyısında yer alan şehir, Antep ve Adana gibi dev şehirlere komşuydu.
Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir yerdi Hatay. Ermeni, Alevi, Sünni ve Yahudi toplulukları, barış içinde yanyana ibadet ediyor, birbirlerinin kültürel etkinliklerine katılıyordu. Bu çeşitlilik, Hatay'a zengin bir tarihi miras katmıştı. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini görmüş, hatta bir süre Fransız toprağı olmuş olan şehir, Roma'nın en ünlü şehirlerinden biriydi. Her köşesinde tarihi eserlere sahipti ve bu eserleri koruyup ortaya çıkaran medeni bir topluma sahipti.
Ancak ne yazık ki, son yıllarda Hatay'ın bu potansiyeli yok oldu. Sanayii geriledi, tarım sektöründeki gelişmeler yetersiz kaldı, turizm hareketleri durdu. İnsanlar, ekonomik fırsatlar ve daha iyi yaşam koşulları arayışıyla şehirden göç etti. Bir zamanlar medeni, açık fikirli ve Türkiye sevdalısı olarak bilinen Hatay halkı, şimdi başka diyarlara göçmüş, şehrin eski canlılığını yitirmiştir.
Hatay'ın bu hale gelmesinde birçok etken rol oynamıştır, ancak asıl sorulması gereken soru, bir zamanlar büyük potansiyele sahip olan bu şehrin yeniden ayağa kalkabilmesi için neler yapılabileceği olmalıdır. Hatay'ın yeniden canlanabilmesi ve Türkiye'nin önemli şehirlerinden biri olarak öne çıkabilmesi için kapsamlı bir planlama ve yatırım gerekmektedir. Aksi takdirde, Hatay'ın yitik potansiyeli olarak kalmaya devam edeceğinden endişe duyulmaktadır.