Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Hezarpare Ahmed Paşa

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Hezarpare Ahmed Paşa, ölümünden önceki ismi Tezkereci Ahmed Paşa, Osmanlı padişahı İbrahim'in saltanatında 21 Eylül 1647-7 Ağustos 1648 tarihleri arasında on ay on altı gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı. İstanbul’da doğdu. Öldüğünde yaşının elliyi geçtiği bilindiğine göre (Hadîkatü’l-vüzerâ, s. 88) XVI. yüzyıl sonlarında dünyaya gelmiş olmalıdır. Bir sipahinin oğludur. Hızlı ve güzel yazı yazması sayesinde önce Maliye kalemlerine girdi. Vezîriâzam Kemankeş Kara Mustafa Paşa zamanında (1638-1644) tezkireci, çok geçmeden Sadrazam Sultanzâde Mehmed Paşa’ya hediyeler vererek mevkūfatçı (Kâtib Çelebi, II, 340), ardından defter emini oldu. 1056 Ramazanında (Ekim-Kasım 1646) vezir rütbesiyle defterdarlığa tayin edildi. 17 Eylül 1647’de Vezîriâzam Sâlih Paşa’nın katli üzerine, vezîriâzamlık seferde bulunan Mûsâ Paşa’ya verilmişken o sırada getirildiği sadâret kaymakamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre Sultan İbrâhim’e sunduğu 300.000 kuruş karşılığında sadrazamlık makamını elde etti (21 Şâban 1057 / 21 Eylül 1647); bu arada padişahın henüz iki yaşında olan kızı Beyhan Sultan’a namzet yapılıp padişah damadı oldu. Sadâret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde, dışarıda ise Girit yüzünden Venedik’le savaş halinde idi. Çanakkale Boğazı’nı tutan Venedikliler Bosna taraflarında da üstün durumdaydılar ve Kırka sancağında bazı kale ve palankaları alarak ilerliyorlardı. Bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan Klis Kalesi de Venedikliler’in eline geçti. Vezîriâzam Ahmed Paşa, Klis’in Venedikliler’ce zaptedildiğini padişahtan sakladı ve bunu küçük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi. O sıralarda Rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle İstanbul’a getirtilen ve padişahın damadı olan Fazlı Paşa, gerçeği vezîriâzamın yanında Sultan İbrâhim’e söylediği gibi onu rüşvet almak, devlet mansıplarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle itham etti. Bunları ilk defa duyan Sultan İbrâhim Fazlı Paşa’yı azarladı; daha sonra hapsedilen Fazlı Paşa Azak Kalesi muhafızlığıyla İstanbul’dan uzaklaştırıldı (Naîmâ, IV, 280-281). Ahmed Paşa, gerçekleri padişahın öğrenebileceği endişesiyle sarayda savaşın konuşulmasını yasaklamış, bu arada Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı’nı kapattığını da padişahtan gizlemişti. Ahmed Paşa, iç ve dış meselelerle uğraşmak yerine Sultan İbrâhim’in israfa varan isteklerini yerine getirmeye çalışıyordu. Padişahın samur kürke ve ambere aşırı düşkünlüğü yüzünden ortaya çıkan masrafı karşılamak için vezîriâzamın İstanbul esnafından, devlet ricâlinden, yüksek rütbeli ulemâdan, hatta Yeniçeri Ocağı ileri gelenlerinden “kürk ve amber vergisi” adı altında paralar toplaması, başta Galata Kadısı Mehmed Çelebi olmak üzere ulemânın itirazlarına yol açtı. Ahmed Paşa, daha da ileriye giderek ilmiye ve seyfiye mansıplarını açık arttırmayla satmaya kalktı. Bütün bu israfa ek olarak Sultan İbrâhim için yaklaşık 40.000 riyale çıkacak bir saltanat kayığı yaptırmaya başladı (a.g.e., IV, 297). Hatta Girit’te yokluklar içinde savaşmakta olan Serdar Deli Hüseyin Paşa’nın yardım taleplerine olumlu cevap vermek yerine orada savaşan beylerbeyi ve beylerin mansıplarını para karşılığı başkalarına verdiği gibi serdar tarafından dağıtılan timar ve zeâmetleri kendi istediği kimselere tevcih ettiği rivayet edilir (a.g.e., IV, 291-292). Vezîriâzam Ahmed Paşa, bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkilerini çekmeye başladı. Başta Kara Murad Ağa olmak üzere Yeniçeri Ocağı ileri gelenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. Yeniçeri ileri gelenlerinin düşmanlığını kazanan Ahmed Paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya çalıştı. Nitekim oğlu Bâkî Bey’in düğününe Kara Murad Ağa ve arkadaşlarını da çağırarak onları topluca öldürtmek istediği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü terkettikleri belirtilir. Yeniçerilerle olan anlaşmazlık ve onlar üzerinde otorite kurma mücadelesi vezîriâzamın sonunu hazırlayan sebeplerin başında gelir. Ocak ağaları Etmeydanı’ndaki Orta Cami’de toplandılar ve vezîriâzamın azlini kararlaştırdılar. Ardından bu kararı şeyhülislâma bildirerek ondan ulemâyı ikna etmesini istediler. Fâtih Camii’nde toplanan ağalar ve ulemâ meclisine sipahiler de katıldı. Daha sonra vezîriâzam camiye davet edildi. Ancak Ahmed Paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. Gelişmelerden haberdar olan Sultan İbrâhim bir haseki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de Şeyhülislâm Hoca Abdürrahim Efendi, hasekiye vezîriâzam kendilerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi. Tekrar Orta Cami’ye gelen âsiler vezîriâzamın katlini kararlaştırdılar, yerine de Sofu Mehmed Paşa’yı tayin ettiler ve mührü alması için padişaha gönderdiler. Sultan İbrâhim yeni sadrazama mührü verdi (17 Receb 1058 / 7 Ağustos 1648), fakat damadı Ahmed Paşa’nın öldürülmemesini istedi. Yeni vezîriâzam Orta Cami’ye gidip durumu anlatınca âsiler kendisini tekrar huzura gönderdiler; ancak eski sadrazamın teslim edilmesini isteyince padişah tarafından tartaklandı. Bunun üzerine Mehmed Paşa bir adamıyla sadâretten vazgeçtiğini bildirdiyse de daha sonra ikna edildi ve görevinde kaldı. Bu gelişmeler üzerine Sultan İbrâhim’in hal‘i kararlaştırıldı. Şehir kapıları kapatıldı ve şehzadelerin korunması için Vâlide Kösem Sultan’a haber gönderildi. Sultan İbrâhim’den ayak divanı talebinde bulunan ağalardan Koca Muslihuddin, saraydan gelen mîrâhura padişahın Ahmed Paşa gibi bir zalimi âleme musallat ettiğini, onun para toplaması ve rüşvet alması, ayrıca dinî kaideleri terketmesiyle bu hale gelindiğini, saray kadınlarının devlet işlerine karıştığını, devlet hazinesinin israfa yetişmediğini, reâyânın perişan olduğunu, Venedikliler’in Bosna’da pek çok kaleyi işgal edip Akdeniz Boğazı’nı kapattıkları halde açılması için hiçbir gayret gösterilmediğini ve İstanbul’un mahsur kaldığını ifade etti. Mîrâhur ise bunların padişaha bildirilmediğini, böyle yapılmasını da Ahmed Paşa’nın emrettiğini söyledi. Öte yandan son gelişmelerden haberdar olan ve firar eden Ahmed Paşa, telhisçisi ve bir hizmetkârı ile kılık değiştirip bir heybe altın, değerli mücevherler ve Şeyh Hamdullah hattı bir mushafı alarak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi, fakat hiçbiri tarafından kabul edilmedi. Bunlardan Hacı Behram adlı bir kişinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislâm fetvasıyla boğularak öldürüldü (17-18 Receb 1058 / 7-8 Ağustos 1648). Cesedi çıplak olarak Atmeydanı’nda bir çınarın altına konuldu ve burada “insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir” inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi (Evliya Çelebi, I, 113). Bundan dolayı Ahmed Paşa ölümünden sonra “bin parça” anlamına gelen Hezarpâre lakabıyla anılmıştır. On buçuk ay kadar sadrazamlık yapan Hezarpâre Ahmed Paşa kaynaklarda akıllı, ikna edici, fakat çabuk öfkelenen, meşveret ve nasihate önem vermeyen, sert mizaçlı, hırslı ve gaddar bir kişi olarak tanıtılır. Sadâret kethüdâsı olan ve sarhoş iken haksız yere bir bostancıyı döven kardeşi İbrâhim Ağa’yı (Paşa) görevden alarak dayakla cezalandırması herkesi şaşırtmıştı. Vezîriâzam Sâlih Paşa’nın basit bir ihmal yüzünden katledilmesi karşısında, aynı âkıbete uğramamak için padişahı tam anlamıyla etkisi altına almaya çalıştığı ve her arzusunu karşılayarak makamını koruma yolunu tercih ettiği rivayet edilir (Naîmâ, IV, 309-310). Ölümünden sonra 3000 kese akçesine ve 7000 filorisine devletçe el konulan Ahmed Paşa İstanbul’da Baltalimanı’nda bir çeşme yaptırmıştır. Ayrıca Boğaziçi’nin Rumeli yakasında Bebek-Rumelihisarı arasında bir yalısı ile Anadolu yakasında Beykoz Çubuklu arasında bulunan İncirli köyünde bir sarayı vardır (Evliya Çelebi, I, 195, 199). Paşabahçe semti de adını Ahmed Paşa’nın buradaki bahçesinden almıştır. Hayatı Kapıkulu süvarilerinden birinin oğludur. İstanbul'da Tavşantaşı semtinde doğmuştur. Eğitiminden sonra katiplikle maliye hizmetine girmiştir. Yazısı işlek ve güzel olduğu için katiplikte ilerleyerek Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya tezkereci olmuştur. Bu işinde dolayı, sağken "Tezkereci Ahmet Paşa" olarak anılmıştır. Sonra mevkukatçı defteremini olmuştur. 1646'da sipahi bölüğü ağalığı verilmiştir. Fakat Divan-ı Hümayun'daki işine gittiği ikinci gün Osmanlı Padişahı İbrahim'in gözünü çekmiştir. Ekim 1646'da defterdar olmuştur. 1647'de Sultan İbrahim'in şehir dolaşımları sırasında bir ot arabasının yolu kesmesinden gazabe gelmesi sonucu Sultan sadrazaman olan Nevesinli Salih Paşa'yı orada bulunan bir imamın evindeki kuyu ipi ile idam ettirdi. Sadrazamlık için mühr-ü hümayun Girit'te seferde bulunan Kaptan-ı Derya Kara Musa Paşa'ya verilmesi kararlaştırıldı. O İstanbul'a gelinceye kadar o zaman defterdar olan Tezkereci Ahmet Paşa'ya İstanbul sedaret kaymakamı görevi verildi. Mühr-ü hümayun Girit'e bulunan kaptan-ı deryaya deniz yolu ile gönderildi. Ancak 5 gün sonra Kara Musa Paşa, sadarete tayininin haberini almış ama mühr-ü hümayun daha Girit'e varmamış iken, 21 Eylül 1647 günü kuşatma altında bulunan Kandiye kalesi önünde öldü. Bu ölüm üzerine mühr-ü hümayunu Girit'e götürmekte olan gemiler geri çevrilerek mühür İstanbul'a geri getirildi. Sadrazam kaymakamlığı yapmakta olan Tezkereci Ahmed Paşa asaleten sadrazamlığa atandı. Aynı zamanda Tezkereci Ahmed Paşa'nın sultanın henüz iki yaşında olan kızı Beyhan Sultan ile evlilik namzetliği yapılıp yeni sadrazama saraya "damat" olma şerefi verildi. Sadrazam olarak Tezkereci Ahmed Paşa'nin ilk icraatı eyalet valilerinden ve sancak beylerinden devlete yeni varidat sağlamak için yeni ek vergiler toplamaları için ferman göndermek oldu. Sivas Valisi olan Varvar Ali Paşa istenilen ek verginin yoksul halktan toplanamayacağını İstanbul'a bildirdi. Aynı sıralarda Sivas'ta bulunan İbşir Paşa'nın nikâhında bulunan namuslu karısının güzelliğini duyan Sultan İbrahim Sivas valisine bu namuslu kadını İstanbul'a göndermesi için bir emir de göndermişti. Bunları kötü yönetime çok önemli işaretler olarak gördüğünü ilan eden Varvar Ali Paşa Sivas'ta merkezi hükûmete karşı ayaklandı ve devlet tarafından Celali olarak kabul edildi. Onu tenkil için üzerine gönderilen askeri güçlere serdar olarak da İbșir Paşa görevlendirildi. Sedareti sırasında Sultan İbrahim'in kadınlara düşkünlüğü daha da artmıştı. Paraya çok düşkün olan cariyeler dolayısıyla saray, büyük savruk harcamalar yapmaya devam etmekte idi. Askere ulufe vermek çok güç hale gelmişti. İlmiye ve ordu rütbeleri alınması ve yeni tayinleri için yapılan ödemeler çok büyük meblağlara varmıştı. İstanbul dışındaki eyalet valileri ve taşra ayanları İstanbul'a durmadan hediye ve rüşvet akıtır oldular. Sultan İbrahim sarayına aldığı cariyelerden bıkınca onları saraydan çıkma cariye olarak vezirler, beylerbeylerine nikâhlatıp onlardan hediyeler ve paralar almaktaydı. Saraydan çıkma cariyelerle evlenen ileri gelenler de rüşvetsiz iş yapmaz olmuşlardı. Sadrazamın kardeşi olan İbrahim Ağa'nın sadrazama rüşvet aracısı olduğu İstanbul'da çok yaygın olarak bilinmekteydi. İbrahim Ağa'nın sarayla ilişkisini ise karısı Hubayar Kadın yürütmekteydi. Girit'te savaş devam etmekteydi. Nisan 1648'de Venedikliler Çanakkale Boğazı önüne 60 kadar gemiden oluşan bir filo göndererek Boğazı Osmanlı gemilerine kapattılar. Çoğunluğu Hollandalılar ve İngilizlerden kira ile tutulan ve onlar tarafından çalıştırılan gemilerden oluşan, Venedik amirali Giacomo Riva komutası altındaki bu filo kış mevsimi 13 gemiye indirildi; 1649 ilkbaharında yeniden takviye alarak 19 gemiye çıkartıldı. İstanbul'da Sultan İbrahim'in savruk harcamalarını karşılamak için Sadrazam zenginlerin mallarını müsadere etmeye koyuldu. Tezkereci Ahmet Paşa'nın kethüdası Arnavut Ahmed, tezkerecisi Sanizade Mehmet Efendi, çavuşbaşısı Durak, selamağası Sarı Mustafa İstanbul zengin esnafı arasında ek vergi geliri toplamak için terör havası estirmekle tanınmaktaydılar. Müsadere edilen mallardan sadrazamın pay aldığı bilinmekte idi ve onun Anadoluhisarı, İncirli, İstanbul'da yaptırdığı yeni konaklar ve Küçükçekmece'de yaptırdığı yeni köşk bu gelirlerden finanse edilmiş idi. Tezkereci Ahmet Paşa yalancılıkla meşhurdu. Bosna'nın kilidi mevkiinde bulunan gayet müstahkem Kilis kalesi Venedikliler eline geçtiğinde bunun haberini Sultan'a verirken Venediklilerin eline geçen mevkinin alelade bir kilise olduğu yalanını gayet ciddi olarak söylemiş ve Sultan'ı böylece kandırmış olduğu hakkında anlatılanlardandır. Sultan İbrahim'in son bir yeni tutkusu samur kürkü ve amber oldu. Eyalet valilerine yazılan fermanlarla onlardan samur ve amber göndermeleri emredildi. İstanbul'daki zenginlerin kethüdalarından zorla samur ve amber bedelleri alınmaya başlandı. Harem odaları duvarları birer ikişer samurla kaplanmaya başlandı. Örneğin Sultan İbrahim bir gece ani kararla 8. hasekisinin dairesini samurla kaplama kararı aldı. Sadrazam gece yarısı Bedesten'i zorla açtırdı ve dükkân ve mahzenlerde bulunan samur kürkleri ve ipekli kumaşlar toplatıldı ve saraya gönderildi. Ama yeniden döşenilen daireyi Sultan beğenmedi; Başdefterdarı azletti ve kız kardeşinin mallarına el koydu. Samur ve amber vergisi devlet ricali, yüksek ulema ve sonunda ocak ağalarına da teşmil edildi. Girit seferinden yeni dönen Yeniçeri Ocağı kethudası Kara Murad Ağa kendisinden samur ve amber vergisi istemeye gelen memuru Ben Girit'ten geldim. İnce perdaht barut ve yağlı kurşundan gayri nesnem yoktur. Samur ve amberin adını biz elden işitiriz, görmemişiz!diye kovması hikâyesi İstanbul'a yayıldı. Bu vergilere karşı tepkiye bir büyük odak oldu. Sultan İbrahim savruk harcamaları tamamen mücevher işli yeni bir saltanat kayığı yaptırması isteği ile daha da arttı. Bunun için esnaftan, ulemadan, ocak ağalarından ve devlet ricalinden ek vergiler istenildi ve buna muhalefet edecek olanların cezalandırılacakları duyuruldu. Valide Kösem Sultan, bunun bir patlamaya yol açabileceğine dair Sultan İbrahim'i uyarmak istemesi dolayısıyla saraydan atılarak İskender Bahçesi'ne sürgün edildi. Sadrazam Tezkereci Ahmet Paşa ise kendi savruk harcamalarına devam etmekte ve oğlunun düğünü için yaptığı eğlentiler ve ve harcamalar hakkındaki haberler şehirde herkese yayılmakta idi. 7 Ağustos 1648'de ulema Fatih'te ve (başlarında yeniçeri ağası) kapıkulu ocakları ağaları Etmeydanında Orta Camii'de toplandılar. Sultan İbrahim'in sefahatine ve koyduğu samur ve amber vergisine karşı olarak bir ayaklanma üzerinde anlaştılar. Sabahleyin silahlanmış kapıkulu askerleri Fatih Camii avlusuna geldiler. Bunu haber alan sadrazam Tezkereci Ahmet Paşa korkup saklandı. O zaman başdefterdar olan Sofu Mehmed Paşa Fatih Camii'ne çağrıldı ve burada isyancıların liderleri olan ocak ağaları ve ulema liderleri tarafından geniş tecrübesi nedeniyle kendisinin sedarete getirildiği ilan edildi. O zamana kadar sadrazam olan Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı için kendisinden mühr-ü hümayun alınamamıştı. O akşam geç saatlerde Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı konağında yakalandı. Konağı yağmalandı. Eski sadrazam, Fatih Camii'ne isyancı kapıkulu askeri komutanları; ulema liderleri ile olarak bunların veziriazam seçtikleri ve sarayın da bunu teyit ettiği Sofu Mehmed Paşa önüne getirildi. Orada Cellat Kara Ali tarafından boğularak idam edildi. Öldürüldüğü yaşının 50'yi geçtiği bildirilir. Cesedi bir beygire bağlanıp Atmeydanı'na çınar altına atıldı. Bu çınar ağacı altına atılmış cesedi yeniçeriler tarafından parça parça edildi. Tarihçilerce bu tarihten itibaren, sağlığında "Tezkereci Ahmed Paşa" ismi kullanılmış iken, bu tarihten sonra Farsça "bin parça" anlamına gelen "Hezarpare" lakabıyla anılmıştır. Bir rivayete göre de, öldürüldükten sonra, çok şişman bir kimse olan sadrazamın yağları "Şehm-i ademi vecai mefaşika deva (mafsal ağrılarına iyi gelmektedir)" reklamıyla parça parça edilip, cahil ahaliye para karşılığı satılmıştır. Bu olaydan sonra kendisine "bin parça" anlamına gelen "Hezarpare" lakabı takılmıştır. Değerlendirme Modern tarihçi Uzunçarşılı onu şöyle değerlendirmektedir: Kendisi ehliyetli bir vezir idiyse de şedit ve mühevvir ve aynı zamanda çok haris idi... Kalleşlik ve yalancılıkla da meşhurdur. Talakat-ı lisanı sebebiyle aleyhdarlarını ilzam ederdi. Modern tarihçi Abdulkadir Özcan'ın TDV İslam Ansiklopedisi'nde değerlendirmesi şöyledir: Kaynaklarda akıllı, ikna edici, fakat çabuk öfkelenen, meşveret ve nasihate önem vermeyen, sert mizaçlı, hırslı ve gaddar bir kişi olarak tanıtılır. Kaynakça Dış kaynaklar Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 ISBN 978-975-16-0010) say.394-395 Buz, Ayhan, (2009) Osmanlı Sadrazamları, İstanbul: Neden Kitap, ISBN 975-254-278-5, . Danişmend, İsmail Hami, (2011), İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi 6 Cilt, Cilt:II 404, 408-409, 508, 582, İstanbul:Doğu Kütüphanesi, ISBN 9789944397681 Özcan, Abdülkadir, "Ahmet Paşa (Hazerpare)" (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.1 s.147, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-08-0071-01. Dış bağlantılar Özcan, Abdülkadir, "Hazerpâre Ahmet Paşa" (1998) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt:17 Sayfa:301-302 Ankara:TDV Yayınları Online: Kategori:Osmanlı sadrazamları Kategori:1648 yılında ölenler Kategori:17. yüzyılda Osmanlılar
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri