Bu özel günü her yıl titizlikle kutlarım. Hiç tereddüt etmeden kalemi kağıda alır, akşam olunca da bir ritüel olarak dileklerimi gül ağacının dibine gömerim. Bu gece de bu adetimi yerine getirdim. Ankara'da bastıran yağmura aldırmadan görevimi tamamladım. Bahçeye indim, üstümde kapşonlu bir giysi, elimde tahta kaşıkla -adeta bir kovboy gibi- gül ağacının dibine çömelerek dilek kağıdımı toprağa gömdüm. Hıdrellez kutlamalarımın bir parçası olan bu anı kaydediyorum ve ekstra bir dilek daha ekliyorum. Bakalım bu kez ne olacak? Hızır, beni duyuyor musun? Gel, beni al!