Vapurdan İnecek Yolculara Özel Servis Otobüsleri: Bir Zamanlar...
Bazı davranışların arkasında yatan sebepler, tutarlı ve mantıklı olabilir. İşte böyle bir sebebin hikayesi...
Yalova'ya çalışan yolcu vapurlarının yolcularının önemli bir kısmı, son varış noktası olan Bursa'ya gitmeyi amaçlar. Bu yolcuları, iskele çıkışında bekleyen servis otobüsleri götürür. İlk otobüse binmenin on dakikalık bir avantajı vardır ve bu yolu yıllardır kullananlarda koşmak, adeta bir davranış biçimi haline gelmiştir.
Peki, bu koşma alışkanlığının tarihi ne zamanlara dayanır?
20 yıl öncesine gidelim. O zamanlar, Topçular-Eskihisar feribotları, deniz otobüsleri ve hızlı feribotlar yoktu. Bu nedenle, Bursa-İstanbul arası seyahatler uzun sürdüğü için şehirlerarası otobüsler ile yapılmaz, Bursa'dan Yalova'ya gelinip oradan Sirkeci, Kabataş ya da Kartal vapuruna binilirdi. (Ya da tam tersi.)
Yalova iskelesi ise günümüzdeki gibi üç değil, sadece bir taneydi. Bu iskelede, vapur yolcularını alacak otobüsler park ederdi. Otobüslerin kalkış sırası ile ilgili ilginç bir kural vardı: Birinci otobüs dolmadan ikincisi kalkmazdı.
Tek şeritli Yalova-Bursa karayolunun yoğunluğundan kurtulmak için, ilk kalkan otobüste yer kapmak isteyen yolcular, vapurdan inince (hatta yanaşmadan iskeleye atlayıp) ilk otobüse doğru koşarlardı. Bu durum, adeta İstanbul'u fethetmek için surlara koşan yeniçerileri andırırdı.
Hey gidi hey... İşte bu hikaye, vapurdan inen yolcuların otobüs yarışının sebebidir.
Bazı davranışların arkasında yatan sebepler, tutarlı ve mantıklı olabilir. İşte böyle bir sebebin hikayesi...
Yalova'ya çalışan yolcu vapurlarının yolcularının önemli bir kısmı, son varış noktası olan Bursa'ya gitmeyi amaçlar. Bu yolcuları, iskele çıkışında bekleyen servis otobüsleri götürür. İlk otobüse binmenin on dakikalık bir avantajı vardır ve bu yolu yıllardır kullananlarda koşmak, adeta bir davranış biçimi haline gelmiştir.
Peki, bu koşma alışkanlığının tarihi ne zamanlara dayanır?
20 yıl öncesine gidelim. O zamanlar, Topçular-Eskihisar feribotları, deniz otobüsleri ve hızlı feribotlar yoktu. Bu nedenle, Bursa-İstanbul arası seyahatler uzun sürdüğü için şehirlerarası otobüsler ile yapılmaz, Bursa'dan Yalova'ya gelinip oradan Sirkeci, Kabataş ya da Kartal vapuruna binilirdi. (Ya da tam tersi.)
Yalova iskelesi ise günümüzdeki gibi üç değil, sadece bir taneydi. Bu iskelede, vapur yolcularını alacak otobüsler park ederdi. Otobüslerin kalkış sırası ile ilgili ilginç bir kural vardı: Birinci otobüs dolmadan ikincisi kalkmazdı.
Tek şeritli Yalova-Bursa karayolunun yoğunluğundan kurtulmak için, ilk kalkan otobüste yer kapmak isteyen yolcular, vapurdan inince (hatta yanaşmadan iskeleye atlayıp) ilk otobüse doğru koşarlardı. Bu durum, adeta İstanbul'u fethetmek için surlara koşan yeniçerileri andırırdı.
Hey gidi hey... İşte bu hikaye, vapurdan inen yolcuların otobüs yarışının sebebidir.