İBB Personelinin İmamoğlu Aleyhinde Miting Yapması: Siyasi Tarihimizin Fantastik Bir Olayına Tanıklık Etmek
Son günlerde, 2019 Haziran ayında İstanbul'da yaşanan ve siyasi tarihimizde eşi görülmemiş fantastik bir olay yeniden gündeme geldi. İstanbul, bir ilki yaşayarak ikinci kez seçimlere girerken, İBB personeli, aslında hepsi parti kadrosu olan bir grup insan, bir belediye başkan adayını protesto mitingi düzenledi. Daha da şaşırtıcı olan, bu kişinin seçimi kazanmış, mazbatası elinden alınmış ve ikinci seçime gidiliyor olmasıydı. Buna rağmen, bu partili memurlar, adeta bir milis gücü gibi davranarak, kendi belediye başkanlarını protesto ettiler.
Bu olay, siyasi tarihimizde utanç verici bir leke olarak kaldı. Kamu görevlilerinin, taraf tutan ve siyasi görüşlerini açık bir şekilde ortaya koyan bir tavır sergilemesi, kabul edilemez bir durumdu. Bu personel, vatandaşların vergileriyle maaşlarını alan, hizmet sunmak zorunda olan kişilerdi. Ancak, onlar, kendi çıkarları ve partizanlikları uğruna, görevlerini hiçe saymış ve adeta bir darbe girişimi gibi hareket etmişlerdi.
Bu olay, AKP'nin milis gücü olarak adlandırılan ve partinin talimatlarıyla hareket eden yapının bir göstergesiydi. Bu personel, kendi maaşlarını ödeyen vatandaşlara karşı, adeta bir karşı devrimci güç gibi davranmıştı. Bu durum, AKP'nin devlet içindeki paralel yapısını ve kendi çıkarları doğrultusunda nasıl bir güç kullanabileceğini gözler önüne serdi.
Bu olaydan sonra, birçok kişi, bu personelin durumunu merak etti. Onların son durumları ne oldu? Hala aynı görevlerinde mi? Soruları sorulmaya başlandı. Bu personel, adeta bir kara liste gibi algılanarak, kendi kariyerlerini riske attılar mı? Bu soruların cevaplarını arıyoruz.
Bu olay, bir daha asla tekrarlanmaması gereken, demokratik değerlerimize ve devlet yapısı içindeki dengeye ciddi bir darbe vuran bir durumdu. Bu nedenle, bu personelin son durumunu bilmek, adeta bir tarih dersi gibi, gelecek nesillere aktarılacak bir ders niteliğindedir.
Son günlerde, 2019 Haziran ayında İstanbul'da yaşanan ve siyasi tarihimizde eşi görülmemiş fantastik bir olay yeniden gündeme geldi. İstanbul, bir ilki yaşayarak ikinci kez seçimlere girerken, İBB personeli, aslında hepsi parti kadrosu olan bir grup insan, bir belediye başkan adayını protesto mitingi düzenledi. Daha da şaşırtıcı olan, bu kişinin seçimi kazanmış, mazbatası elinden alınmış ve ikinci seçime gidiliyor olmasıydı. Buna rağmen, bu partili memurlar, adeta bir milis gücü gibi davranarak, kendi belediye başkanlarını protesto ettiler.
Bu olay, siyasi tarihimizde utanç verici bir leke olarak kaldı. Kamu görevlilerinin, taraf tutan ve siyasi görüşlerini açık bir şekilde ortaya koyan bir tavır sergilemesi, kabul edilemez bir durumdu. Bu personel, vatandaşların vergileriyle maaşlarını alan, hizmet sunmak zorunda olan kişilerdi. Ancak, onlar, kendi çıkarları ve partizanlikları uğruna, görevlerini hiçe saymış ve adeta bir darbe girişimi gibi hareket etmişlerdi.
Bu olay, AKP'nin milis gücü olarak adlandırılan ve partinin talimatlarıyla hareket eden yapının bir göstergesiydi. Bu personel, kendi maaşlarını ödeyen vatandaşlara karşı, adeta bir karşı devrimci güç gibi davranmıştı. Bu durum, AKP'nin devlet içindeki paralel yapısını ve kendi çıkarları doğrultusunda nasıl bir güç kullanabileceğini gözler önüne serdi.
Bu olaydan sonra, birçok kişi, bu personelin durumunu merak etti. Onların son durumları ne oldu? Hala aynı görevlerinde mi? Soruları sorulmaya başlandı. Bu personel, adeta bir kara liste gibi algılanarak, kendi kariyerlerini riske attılar mı? Bu soruların cevaplarını arıyoruz.
Bu olay, bir daha asla tekrarlanmaması gereken, demokratik değerlerimize ve devlet yapısı içindeki dengeye ciddi bir darbe vuran bir durumdu. Bu nedenle, bu personelin son durumunu bilmek, adeta bir tarih dersi gibi, gelecek nesillere aktarılacak bir ders niteliğindedir.