Levent Gültekin'in iddiasına göre, Erdoğan'ın iç savaş çıkması durumunda bile kendi hırslarını gidermeye yönelik adımlar atmaya devam edeceği ve bunun sonucunda ülkenin daha da kötü bir noktaya geleceği ileri sürülüyor. Bu durum, Erdoğan'ın kişisel çıkarları için ülkeyi tehlikeye atmaya istekli olduğunu gösteriyor.
Gültekin, kaynağını açıklamadığı bir üst düzey bürokrata dayandırdığı iddiasında, bu bürokratın emekliye ayrılmadan önce Erdoğan ile vedalaşmaya gittiği ve Erdoğan'ın gelecek planları hakkında konuştuğu aktarılıyor. Bürokratın, Erdoğan'ın planlarının yarısının uygulanması durumunda ülkenin iç savaşa sürükleneceği yönündeki uyarısına rağmen, Erdoğan'ın "Çıksın, ezer geçeriz" diye karşılık vermesi, Gültekin'in iddiasına göre iç savaşı göze alan bir lider portresini ortaya koyuyor.
Bu durum, Erdoğan'ın kişisel hırslarının ülke çıkarlarından daha önemli olduğunu ve potansiyel olarak yıkıcı sonuçları umursamadan hareket ettiğini gösteriyor. Bu iddia, Erdoğan'ın yönetim tarzını ve karar alma süreçlerini eleştirenlere yeni bir tartışma konusu sunarken, ülkenin geleceğine yönelik endişeleri de artırıyor.
Gültekin'in iddiasının doğruluğu konusunda spekülasyon yapmak zor olsa da, bu tür iddiaların ortaya atılması, kamuoyunda Erdoğan hükümetinin politikaları ve kararları üzerine daha fazla sorgulama ve tartışma yapılmasına yol açabilir. Bu, demokratik bir toplumda farklı görüşlerin ifade edilmesi ve liderlerin eylemlerinin sorgulanması açısından önemli bir unsurdur.
Gültekin, kaynağını açıklamadığı bir üst düzey bürokrata dayandırdığı iddiasında, bu bürokratın emekliye ayrılmadan önce Erdoğan ile vedalaşmaya gittiği ve Erdoğan'ın gelecek planları hakkında konuştuğu aktarılıyor. Bürokratın, Erdoğan'ın planlarının yarısının uygulanması durumunda ülkenin iç savaşa sürükleneceği yönündeki uyarısına rağmen, Erdoğan'ın "Çıksın, ezer geçeriz" diye karşılık vermesi, Gültekin'in iddiasına göre iç savaşı göze alan bir lider portresini ortaya koyuyor.
Bu durum, Erdoğan'ın kişisel hırslarının ülke çıkarlarından daha önemli olduğunu ve potansiyel olarak yıkıcı sonuçları umursamadan hareket ettiğini gösteriyor. Bu iddia, Erdoğan'ın yönetim tarzını ve karar alma süreçlerini eleştirenlere yeni bir tartışma konusu sunarken, ülkenin geleceğine yönelik endişeleri de artırıyor.
Gültekin'in iddiasının doğruluğu konusunda spekülasyon yapmak zor olsa da, bu tür iddiaların ortaya atılması, kamuoyunda Erdoğan hükümetinin politikaları ve kararları üzerine daha fazla sorgulama ve tartışma yapılmasına yol açabilir. Bu, demokratik bir toplumda farklı görüşlerin ifade edilmesi ve liderlerin eylemlerinin sorgulanması açısından önemli bir unsurdur.