Uzun süren tartışma ve çatışmalar oldu. Sonunda o çocuğu çok yanlış tanıdığımı fark ettim. Genel kanı insanın içindeki çocuğun eksik, muzip, haşarı yanlarını ve hayallerini yaşattığı. Geldiğim noktada, o çocuğun ne büyümekten korktuğu, ne yaramaz olduğu, ne de aciz olduğunu anlıyorum. Süregelen, çoğu zaman anlamsız görünen mücadelelerin aslında o çocuğun olgunlaşmak ve kendine yer edinmek için çabasının izdüşümleriymiş. Evet, o çocuk büyümedi ama olgunlaştı. Ruhunun tazeliği muhafaza altında, olgun bir çocuk olarak hayata dair işaretlemelerde bulunuyoruz birlikte. Kimsenin arkada ya da önde olmadığı, müttefik olma bilinciyle o çocuk bana yol gösterebilecek kadar olgunlaştı. Ama neticede çocuk çocuktur.