İhsan Oktay Anar abimiz iyidir, hoştur. Kitaplarını okumak da pek keyiflidir. bambaşka bir tarzı ve anlatımı vardır. İnanılmaz bir hayal gücü, insana takla attıran bir mizahı vardır. Lakin ben Orhan Pamuk'u gömmenin dayanılmaz hafifliğine hala anlam verebilmiş değilim. Bu adamın ilk kitabı Cevdet Bey ve Oğulları. İkinci kitabı Sessiz Ev. Başka hiç kitap yazmasa bile bu ikisi sayesinde büyük bir ağırlığa sahip olur. Kaldı ki Kara Kitap'ı yazmış birinden bahsediyoruz. İhsan Oktay Anar kitapları dışında hiç kendini göstermiş, resmi ideolojiye sesini yükseltmiş, Ermeni ve Kürt meselelerine iki laf etmiş biri değildir. Orhan Pamuk ise zaman zaman bu konularda çarpıcı sözler sarf etmiş, kimi zaman ulusalcı kesimin, kimi zaman milliyetçi kesimin, kimi zaman da dindar kesimin hedefi haline gelmiştir. Ülkede yaşayan her üç kişiden biri * aldığı Nobel ödülünü ülkesi aleyhine konuştuğu için aldığı* kanaâtindedir. Hal böyle olunca anlatımları, tarzları bambaşka olan iki yazar arasında vs yapıldığında gömülecek taraf en başından bellidir. Her ikisi de roman yazıyor diye vs yapmak her ikisi de şarkı söylüyor diye Müslüm Gürses'le, Tarkan'ı kıyaslamak gibidir. Her ikisi de kendi tarzında iyi olabilir ama ikisi arasında bir vs yapmak ne kadar saçma ise bu başlıktaki vs de o kadar anlamsızdır.