İkinci Dünya Savaşı'nı daha küçük olaylar üzerinden ele alalım. Özellikle, Hitler'in ünlü birliği Waffen-SS'den ve Fransa Cephesi'ndeki faaliyetlerinden bahsedelim.
Savaş başlarında Waffen-SS, aslında var değildi. Sadece küçük bir güvenlik birimiydi, bir jandarma birliği gibi. Savaş ilerledikçe, SS'nin başkomutanı Heinrich Himmler, ordu yönetme arzusunu Hitler'e dile getirdi ve bu arzu Hitler tarafından kabul gördü. Bunun sebebi, SS'ye alınan Almanların aidiyeti ve genç olmalarıydı. Cephe de fark yaratmaları etkili oldu. Waffen-SS sayıları binlerden 900 bine kadar çıktı. Waffen-SS'ye alınırken saf Alman olmanız ve Hitler'e olan sadakatiniz konusunda ciddi bir beyin yıkama programına tabi tutulmanız gerekiyordu. Himmler, bu beyin yıkama eğitimlerine çok önem vermişti, bu yüzden Waffen-SS içinde ırkçılık çok yaygındı.
Waffen-SS, Nazilerin en elit birliklerine dönüştüler. Sadık ve otoriteye sorgusuz sualsiz uyan askerlerin başına Heinz Bernhard Lammerding gibi, Doğu Cephesi'nde de bulunmuş sert ve disiplinli generalleri getirmişlerdi. Waffen-SS birlikleri işbirlikçileri, isyancıları hatta zaman zaman halkı da katlediyordu.
Müttefiklerin Normandiya Çıkarması sonrası Fransa Cephesi'nde savunma yapan Alman birlikleri, Waffen-SS'den yardım istiyordu. En zor savaşları yapan birlikler Waffen-SS birlikleri olmuştu. Radikallikleri ve savaşma arzuları sebebiyle Amerikanlara büyük kayıplar verdirmeye başladılar. Waffen-SS askerleri savaş esiri de almıyorlardı. Teslim olan İngiliz ve Amerikan bölüklerini kurşuna diziyorlardı. Bunu gören İngiliz ve Amerikan askerleri de SS'lerden teslim olanları vurmaya karar verdiler. Sadece Wermacht'a ait Alman askerlerinden teslim olanları kabul ediyorlardı.
Normandiya Çıkarması sonrası Almanlar, Müttefiklerin Fransa içlerine ilerlemesini engellemeye çalışıyordu. Waffen-SS'in alt birliği olan Zırhlı Ordu Grubu Das Reich, cepheden cepheye gidiyordu. Waffen-SS birlikleri tarihte görülmeyecek kadar acımazdı. Bu birliklerden bir tanesinin komutanı Binbaşı Adolf Diekmann'dı. Müttefiklere ciddi kayıplar verdirmiş ve geri çekilmesini sağlamış ardından Fransız Direnişçilerin peşine düşmüştü.
Fransız Direnişçiler 1944 Haziran ayında Fransız Oradour-sur-Glane kasabasını Nazilerden geri almıştı. 40 Nazi askeri ve 1 Teğmen esir alıp öldürdüler. SS komutanları tehlikesi sebebiyle bu bölgeyi küçük Rusya olarak tarif ediyorlardı. 1. Tabur Komutanı Binbaşı Adolf Diekmann bu bölgedeki 20 adet köye baskın düzenledi. Fransız Direnişçileri savaş alanında perişan etti, Fransız Direnişçilerin çoğu kaçtı. Binbaşı Diekmann kasabalara girdi. 445 kadın ve çocuğu ahırlara doldurup yaktı. Köylerde kalan veya teslim olan erkek Fransız Direnişçileri hepsini astı ya da kurşuna dizdi. Üstlerinden gelen emir ve genelgelerde teröristlerin (Fransız Direnişçileri) ne pahasına olursa olsun öldürülmesi emirleri vardı. Halk feda edilebilirdi. Bu da Diekmann'a hareket kabiliyeti taşıyordu. Aynı şekilde diğer bir Fransız kasabası olan Tulle'de 120 erkek asıldı. Bunlar ise Direnişçilerle alakası olmayan masum kasabalılardı.
Fransız Valisi idamların durdurulması için İstihbarat Subayı Aurel Kowatsch'a yalvardı. Aurel Kowatsch şöyle cevap verdi: "Üzgünüm ama Rusya'da adam asmaya alıştık. Harkov ve Kiev'de 100 bin kişi astık. Bizim için bu ne ki!" Das Reich subayları çoğu Rusya'da savaşmış tecrübeli askerlerdi. Bu idamların bazılarına yerel Fransız işbirlikçiler yardım ediyordu. Nazi askerleri ise o sırada Fransız şaraplarını içiyordu. Das Reich Tümenleri tek tek Fransız köylerini haritadan siliyordu.
Manş Denizinde fırtına durup Amerikan ve İngiliz birlikleri birliklerini desteklemeye başladıktan sonra işler değişmeye başladı. Amerikanlıların zırhlı birlikleri Fransa içlerine doğru ilerlemeye başladılar. Hitler, Adolf Dieckman'ın 1. Taburunun da içinde olduğu Das Reich Tümenlerini Amerikanları durdurması için gönderdi. Hava desteği de arkasında olan Müttefikler Das Reich Tümenlerini düm düz etti. Adolf Diekman 29 Haziran 1944'te bir Sherman tankından açılan ateşle öldü. Alman ordusu Paris'e kadar çekilmek zorunda kaldı. Fransız Tulle kasabasında yapılan katliamlar bugün bile hatırlanmaktadır.
Savaş başlarında Waffen-SS, aslında var değildi. Sadece küçük bir güvenlik birimiydi, bir jandarma birliği gibi. Savaş ilerledikçe, SS'nin başkomutanı Heinrich Himmler, ordu yönetme arzusunu Hitler'e dile getirdi ve bu arzu Hitler tarafından kabul gördü. Bunun sebebi, SS'ye alınan Almanların aidiyeti ve genç olmalarıydı. Cephe de fark yaratmaları etkili oldu. Waffen-SS sayıları binlerden 900 bine kadar çıktı. Waffen-SS'ye alınırken saf Alman olmanız ve Hitler'e olan sadakatiniz konusunda ciddi bir beyin yıkama programına tabi tutulmanız gerekiyordu. Himmler, bu beyin yıkama eğitimlerine çok önem vermişti, bu yüzden Waffen-SS içinde ırkçılık çok yaygındı.
Waffen-SS, Nazilerin en elit birliklerine dönüştüler. Sadık ve otoriteye sorgusuz sualsiz uyan askerlerin başına Heinz Bernhard Lammerding gibi, Doğu Cephesi'nde de bulunmuş sert ve disiplinli generalleri getirmişlerdi. Waffen-SS birlikleri işbirlikçileri, isyancıları hatta zaman zaman halkı da katlediyordu.
Müttefiklerin Normandiya Çıkarması sonrası Fransa Cephesi'nde savunma yapan Alman birlikleri, Waffen-SS'den yardım istiyordu. En zor savaşları yapan birlikler Waffen-SS birlikleri olmuştu. Radikallikleri ve savaşma arzuları sebebiyle Amerikanlara büyük kayıplar verdirmeye başladılar. Waffen-SS askerleri savaş esiri de almıyorlardı. Teslim olan İngiliz ve Amerikan bölüklerini kurşuna diziyorlardı. Bunu gören İngiliz ve Amerikan askerleri de SS'lerden teslim olanları vurmaya karar verdiler. Sadece Wermacht'a ait Alman askerlerinden teslim olanları kabul ediyorlardı.
Normandiya Çıkarması sonrası Almanlar, Müttefiklerin Fransa içlerine ilerlemesini engellemeye çalışıyordu. Waffen-SS'in alt birliği olan Zırhlı Ordu Grubu Das Reich, cepheden cepheye gidiyordu. Waffen-SS birlikleri tarihte görülmeyecek kadar acımazdı. Bu birliklerden bir tanesinin komutanı Binbaşı Adolf Diekmann'dı. Müttefiklere ciddi kayıplar verdirmiş ve geri çekilmesini sağlamış ardından Fransız Direnişçilerin peşine düşmüştü.
Fransız Direnişçiler 1944 Haziran ayında Fransız Oradour-sur-Glane kasabasını Nazilerden geri almıştı. 40 Nazi askeri ve 1 Teğmen esir alıp öldürdüler. SS komutanları tehlikesi sebebiyle bu bölgeyi küçük Rusya olarak tarif ediyorlardı. 1. Tabur Komutanı Binbaşı Adolf Diekmann bu bölgedeki 20 adet köye baskın düzenledi. Fransız Direnişçileri savaş alanında perişan etti, Fransız Direnişçilerin çoğu kaçtı. Binbaşı Diekmann kasabalara girdi. 445 kadın ve çocuğu ahırlara doldurup yaktı. Köylerde kalan veya teslim olan erkek Fransız Direnişçileri hepsini astı ya da kurşuna dizdi. Üstlerinden gelen emir ve genelgelerde teröristlerin (Fransız Direnişçileri) ne pahasına olursa olsun öldürülmesi emirleri vardı. Halk feda edilebilirdi. Bu da Diekmann'a hareket kabiliyeti taşıyordu. Aynı şekilde diğer bir Fransız kasabası olan Tulle'de 120 erkek asıldı. Bunlar ise Direnişçilerle alakası olmayan masum kasabalılardı.
Fransız Valisi idamların durdurulması için İstihbarat Subayı Aurel Kowatsch'a yalvardı. Aurel Kowatsch şöyle cevap verdi: "Üzgünüm ama Rusya'da adam asmaya alıştık. Harkov ve Kiev'de 100 bin kişi astık. Bizim için bu ne ki!" Das Reich subayları çoğu Rusya'da savaşmış tecrübeli askerlerdi. Bu idamların bazılarına yerel Fransız işbirlikçiler yardım ediyordu. Nazi askerleri ise o sırada Fransız şaraplarını içiyordu. Das Reich Tümenleri tek tek Fransız köylerini haritadan siliyordu.
Manş Denizinde fırtına durup Amerikan ve İngiliz birlikleri birliklerini desteklemeye başladıktan sonra işler değişmeye başladı. Amerikanlıların zırhlı birlikleri Fransa içlerine doğru ilerlemeye başladılar. Hitler, Adolf Dieckman'ın 1. Taburunun da içinde olduğu Das Reich Tümenlerini Amerikanları durdurması için gönderdi. Hava desteği de arkasında olan Müttefikler Das Reich Tümenlerini düm düz etti. Adolf Diekman 29 Haziran 1944'te bir Sherman tankından açılan ateşle öldü. Alman ordusu Paris'e kadar çekilmek zorunda kaldı. Fransız Tulle kasabasında yapılan katliamlar bugün bile hatırlanmaktadır.