Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İletişim modelleri

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
alt=Diagram showing the most common components of models of communication|küçükresim| Birçok iletişim modeli, göndericinin bir mesajı kodladığı ve alıcıya iletmek için bir kanal kullandığı fikrine dayanmaktadır. Gürültü süreç içerisinde mesajı bozabilmektedir. Alıcı daha sonra mesajın kodunu çözer ve bir tür geri bildirim verir. İletişim modelleri, iletişim sürecinin basitleştirilmiş temsilleridir. Çoğu model hem sözlü hem de sözsüz iletişimi tanımlamaya çalışır ve genellikle bunları bir mesaj alışverişi olarak görür. İşlevleri, karmaşık iletişim sürecine ilişkin genel bir bakış sunmaktır. Bu, araştırmacıların hipotezler oluşturmasına, iletişimle ilgili kavramları gerçek dünyadaki durumlara uygulamasına ve öngörülerini test etmesine yardımcı olur. Kullanışlı olmalarına rağmen birçok model, temel unsurları göz ardı ettiklerinden dolayı çok basit oldukları iddiasıyla eleştirilmektedir. Farklı bileşenler ve bunların etkileşimleri genellikle bir diyagram şeklinde sunulur. Bazı temel bileşenler ve etkileşimler modellerin çoğunda sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlar arasında bir göndericinin bilgiyi bir mesaj şeklinde kodlaması ve bir kanal aracılığıyla bir alıcıya göndermesi fikri yer almaktadır. Alıcı, ilk fikri anlamak için mesajın kodunu çözmeli ve bir tür geri bildirim sağlamalıdır. Her iki durumda da gürültü araya girebilir ve mesajı bozabilir. İletişim modelleri, kullanım amaçlarına ve süreci nasıl kavramsallaştırdıklarına göre çeşitli biçimlerde sınıflandırılır. Genel modeller tüm iletişim biçimlerine uygulanırken, özel modeller kendilerini kitle iletişimi gibi belirli biçimlerle sınırlandırır. Doğrusal iletim modelleri iletişimi, bir göndericinin bir fikri bir alıcıya ilettiği tek yönlü bir süreç olarak değerlendirir. Etkileşim modelleri, alıcının mesajı aldıktan sonra yanıt verdiği bir geri bildirim döngüsü içerir. İşlemsel modeller, gönderme ve yanıt vermeyi eşzamanlı faaliyetler olarak görür. Anlamın bu süreç esnasında yaratıldığını ve ondan önce var olmadığını savunurlar. Kurucu ve inşacı modeller, iletişimin gerçekliği nasıl anladığımız ve deneyimlediğimizden sorumlu temel bir olgu olduğunu vurgular. Diğer türler arasında kodlama-kod çözme modelleri, hipodermik modeller ve ilişkisel modeller yer almaktadır. İletişim konusu Antik Yunan'da da tartışılmaktaydı ancak iletişim bilimleri alanı ancak 20. yüzyılın ortalarında ayrı bir araştırma disiplini haline geldi. Lasswell modeli, Shannon-Weaver modeli, Gerbner modeli ve Berlo modeli gibi tüm eski modeller doğrusal iletim modelleriydi. Birçok amaç için daha sonra bunların yerini Schramm modeli gibi etkileşim modelleri almıştır. 1970'lerden itibaren, etkileşim modellerinin sınırlamalarının üstesinden gelmek için Barnlund modeli gibi çeşitli işlemsel iletişim modelleri ortaya atıldı. Bunlar, kurucu modeller biçimindeki daha sonraki gelişmelerin kökenini oluşturmaktadır. Tanım ve işlev İletişim modelleri, iletişim sürecinin temsilleridir. En temel özelliklerini ve bileşenlerini öne çıkararak sürecin basit bir açıklamasını sunmaya çalışırlar. Genel iletişim modelleri, sözlü ve sözsüz iletişimin yanı sıra görsel, işitsel ve kokusal biçimler de dahil olmak üzere tüm biçimlerini tanımlamaya çalışır. En geniş anlamıyla, iletişim insanlarla sınırlı değildir, hayvanlar arasında ve türler arasında da gerçekleşir. Bununla birlikte, iletişim modelleri normalde en paradigmatik biçim olarak insan iletişimine odaklanır. Genellikle iki veya daha fazla taraf arasında mesajların değiş tokuş edildiği bir tür etkileşim içerirler. Süreç bir bütün olarak çok karmaşıktır, bu nedenle iletişim modelleri yalnızca ana bileşenlerinin nasıl çalıştığını ve etkileşime girdiğini göstererek en belirgin özelliklerini sunar. Bunu genellikle basitleştirilmiş bir görselleştirme şeklinde yaparlar ve basitlik uğruna bazı yönleri göz ardı ederler. Bazı kuramcılar iletişim modellerini iletişim kuramlarından ayırır. Bu, iletişim kuramlarının, karmaşıklığına rağmen altta yatan gerçekliği doğru bir şekilde temsil edebilecek kadar güçlü, daha soyut bir kavramsal çerçeve sağlamaya çalıştığı fikrine dayanır. Frank Dance'e göre, her biri yalnızca belirli yönleri vurgulayıp diğerlerini çarpıttığı için tam kapsamlı tek bir iletişim modeli yoktur. Bu nedenle, farklı modellerden oluşan bir aileyi benimsememizi önermektedir. İletişim modelleri çeşitli işlevlere sahiptir. Basitleştirilmiş sunumları, öğrencilerin ve araştırmacıların iletişimin ana basamaklarını tanımlamalarına ve iletişimle ilgili kavramları gerçek dünyadaki durumlara uygulamalarına yardımcı olur. Sağladıkları birleşik resim, gözlemlenen olguları tanımlamayı ve açıklamayı kolaylaştırır. İletişimsel süreçlerin nasıl gelişeceğine dair hipotezlerin ve tahminlerin formüle edilmesine rehberlik edebilir ve bu süreçlerin nasıl ölçülebileceğini gösterebilir. Bu bağlamda önemli bir hedef, örneğin gürültü nedeniyle bozulmaları önleyerek veya toplumsal ve ekonomik koşulların iletişim kalitesini nasıl etkilediğini keşfederek iletişimin nasıl iyileştirilebileceğini öğrenmektir. Temel kavramlar Gönderen, alıcı, mesaj, kanal, sinyal, kodlama, kod çözme, gürültü, geri bildirim ve bağlam gibi bazı temel kavramlar birçok farklı modelde yeniden kullanılır. Kesin anlamları modelden modele farklılık gösterebilir ve bazen aynı fikirler için farklı terimler kullanılır. Basit modeller bu kavramlardan yalnızca birkaçına dayanırken, daha karmaşık modeller bunların çoğunu içerir. Gönderici mesajı oluşturmaktan ve alıcıya göndermekten sorumludur. Bazı kuramcılar bunun yerine kaynak ve hedef terimlerini kullanmaktadır. Mesajın kendisi sözlü ya da sözsüz olabilir ve bir çeşit bilgi içerir. Kodlama işlemi, mesajı bir kanal kullanılarak iletilebilecek bir sinyale dönüştürür. Kanal, sinyalin üzerinde hareket ettiği duyusal yoldur. Örneğin, bir kişinin düşüncelerini bir konuşmada ifade etmesi, onları havayı bir kanal olarak kullanarak iletilen sesler olarak kodlar. Kod çözme, kodlamanın ters işlemidir: sinyal bir mesaja geri çevrildiğinde gerçekleşir. Gürültü, mesajın hedefine ulaşmasını engelleyen herhangi bir etkiyi ifade eder. Bazı teorisyenler çevresel gürültü ile anlamsal gürültüyü birbirinden ayırır. Çevresel gürültü, sinyali alıcıya giderken bozar. Anlamsal gürültü ise kodlama veya kod çözme sırasında, örneğin mesajdaki belirsiz bir kelimenin alıcı tarafından göndericinin kastettiği şekilde yorumlanmaması durumunda ortaya çıkar. Geri bildirim, alıcının mesaja bazı bilgileri orijinal gönderene geri ileterek yanıt vermesi anlamına gelir. Fiziksel çevre ve iletişimcilerin psikolojik durumunun yanı sıra genel sosyal duruma da uygulanabilen çok geniş bir terimdir. Sınıflandırmalar İletişim modelleri çeşitli biçimlerde sınıflandırılabilir. Önerilen farklı sınıflandırmalar genellikle birbiriyle örtüşür. Bazı modeller, tüm iletişim biçimlerini tanımlamayı amaçladıkları için genel niteliktedir. Diğerleri ise özelleşmiştir: yalnızca belirli alanlara veya alanlara uygulanırlar. Örneğin, kitle iletişim modelleri, evrensel bir iletişim açıklaması vermeyi hedeflemeyen özelleşmiş modellerdir. Bir diğer önemli ayrım ise doğrusal ve doğrusal olmayan modeller arasındadır. İlk iletişim modellerinin çoğu doğrusal modellerdir. İletişimi, mesajların iletişimciden seyirciye doğru aktığı tek yönlü bir süreç olarak sunarlar. Öte yandan doğrusal olmayan modeller çok yönlüdür: mesajlar katılımcılar arasında gidip gelir. Uma Narula'ya göre doğrusal modeller tekil iletişim eylemlerini tanımlarken doğrusal olmayan modeller tüm süreci tanımlar. Doğrusal iletim, etkileşim ve işlem Popüler bir sınıflandırma doğrusal iletim modelleri, etkileşim modelleri ve işlem modelleri arasında ayrım yapar. Doğrusal iletim modelleri iletişimi tek yönlü bir süreç olarak tanımlar. Bu modelde, bir gönderici bir alıcıya kasıtlı olarak bir mesaj iletir. Mesajın alınması bu sürecin son noktasıdır. Geri bildirim döngüsü bulunmadığından, gönderici mesajın hedeflenen yere ulaşıp ulaşmadığını bile bilemeyebilir. İlk modellerin çoğu iletim modelleriydi. Doğrusal yapıları nedeniyle, düzenli yüz yüze konuşma gibi çeşitli iletişim biçimlerinin dinamik yönlerini yakalayabilmek için genellikle çok basit kalmaktadırlar. Sadece göndericiye odaklanarak, izleyicinin bakış açısını göz ardı ederler. Örneğin, dinleme genellikle öylesine gerçekleşmez, dinleme becerilerini ve yorumlamayı içeren aktif bir süreçtir. Bununla birlikte, mesajlaşma, e-posta gönderme, blog yayınlama veya sosyal medyada bir şeyler paylaşma gibi birçok bilgisayar aracılı iletişim türü gibi bazı iletişim türleri onlar tarafından doğru bir şekilde tanımlanabilir. türü gibi bazı iletişim biçimleri onlar tarafından doğru bir şekilde tanımlanabilir. Bazı kuramcılar, yalnızca göndericinin eylemlerine nasıl odaklandıklarını vurgulamak için doğrusal iletim modelleri yerine "eylem modellerinden" söz ederler. küçükresim|Etkileşim modeli Etkileşim modelleri için, iletişimdeki katılımcılar gönderici ve alıcı konumlarını sırayla üstlenirler. Yani bir mesaj alındığında, yeni bir mesaj oluşturulur ve bir geri bildirim biçimi olarak orijinal göndericiye geri gönderilir. Bu bağlamda, iletişim iki yönlü bir süreçtir. Katılımcılar hem gönderici hem de alıcı olduklarından ve bu iki konum arasında gidip geldiklerinden, bu durum modele daha fazla karmaşıklık katar. Etkileşim modellerinde bu adımlar birbiri ardına gerçekleşir: önce bir mesaj gönderilir ve alınır, daha sonra başka bir mesaj geri bildirim olarak geri döner, vb. Bu tür geri bildirim döngüleri, göndericinin mesajının alınıp alınmadığını ve amaçlanan etkiyi yaratıp yaratmadığını veya gürültü nedeniyle bozulup bozulmadığını değerlendirmesini mümkün kılar. Örneğin, etkileşim modelleri anlık mesajlaşma yoluyla bir konuşmayı tanımlamak için kullanılabilir: gönderici bir mesaj gönderir ve ardından alıcının tepki vermesini beklemek zorundadır. Bir başka örnek de bir kişinin soru sorduğu ve ardından başka bir kişinin cevap vermesini beklediği bir soru/cevap oturumudur. Etkileşim modelleri genellikle etkileşimli sürece daha fazla vurgu yapar ve mesajın her adımda nasıl iletildiğine dair teknik soruna daha az önem verir. Bu nedenle, mesaj alışverişini şekillendiren bağlama daha fazla önem verilir. Bu, konuşmacılar arasındaki mesafe gibi fiziksel bağlamı ve stres ve kaygı gibi zihinsel ve duygusal faktörleri içeren psikolojik bağlamı içerir. küçükresim|İşlem modeli İşlem modelleri etkileşim modellerinden iki farklı şekilde ayrılır. Bir yandan, gönderme ve yanıt vermeyi eşzamanlı süreçler olarak kavrarlar. Bu, dinleyicilerin konuşmacı konuşurken mesaja katılıp katılmadıklarına dair bir tür geri bildirim vermek için vücut duruşu ve yüz ifadeleri gibi sözsüz iletişimi nasıl kullandıklarını açıklamak için kullanılabilir. Bu geri bildirim de konuşmacının mesajı üretilirken onu etkileyebilir. Diğer yandan, işlemsel modeller anlamın iletişim sürecinde yaratıldığını ve öncesinde var olmadığını vurgular. Bu genellikle iletişimin ilişkiler, kişisel kimlikler ve topluluklar gibi sosyal gerçeklikler yarattığı iddiasıyla birleştirilir. Bu aynı zamanda iletişimcilerin düşünce ve duygularının yanı sıra sosyal kimlikleri gibi çeşitli düzeylerde kendilerini de etkiler. İşlem modelleri genellikle bağlamlara ve bunların bilgi alışverişini nasıl şekillendirdiğine daha fazla vurgu yapar. Bu bağlamlar bazen sosyal, ilişkisel ve kültürel bağlamlar olarak ayrılır. Sosyal bağlamlar, ne tür mesaj ve geri bildirimin kabul edilebilir olduğuna dair çeşitli açık ve örtük kuralları içerir; örneğin, bir kişinin insanların sözünü kesmemesi veya bir kişi kendisini selamladığında selam vermesi gerektiği gibi. İlişkisel bağlamlar, iletişim kuranların önceki ilişkileri ve ortak geçmişleri ile ilgili olmaları bakımından daha spesifiktir. Bu, katılımcıların arkadaş, komşu, iş arkadaşı ya da rakip olup olmadıkları gibi faktörleri içerir. Kültürel bağlam, iletişimcilerin ırk, cinsiyet, milliyet, cinsel yönelim ve sosyal sınıf gibi farklı sosyal kimliklerini kapsar. Kurucu ve inşacı Kurucu modeller, anlamın "iletişim kurma eyleminde düşünümsel olarak inşa edildiğini, sürdürüldüğünü veya müzakere edildiğini" savunur. Bu, iletişimin yalnızca önceden belirlenmiş bilgi demetlerinin değiş tokuşu değil, birçok iletim modelinde bulunan bakış açısının aksine yaratıcı bir süreç olduğu anlamına gelir. Robert Craig'e göre bu, iletişimin psikolojik, kültürel veya ekonomik faktörler gibi diğer faktörlerle açıklanamayacak temel bir sosyal olgu olduğunu ima eder. Bunun yerine iletişim, diğer sosyal süreçlerin sonucu olarak değil, nedeni olarak anlaşılmalıdır. Kurucu modeller, iletişimi insanların gerçekliği nasıl anladığı, temsil ettiği ve deneyimlediğinden sorumlu temel süreç olarak gören inşacı modellerle yakından ilişkilidir. Bazı inşacılar gerçekliğin tamamen dışsal bir şey olmadığını, nasıl kavramsallaştırıldığına bağlı olduğunu ve bunun da iletişim yoluyla gerçekleştiğini savunur. Diğerleri İletişim modelleri için çeşitli ek sınıflandırmalar önerilmiştir. Kodlama-kod çözme modeli terimi, iletişim tanımında kodlama ve kod çözme aşamalarını barındıran herhangi bir model için kullanılır. Bu tür modeller, bilgi göndermek için bir kodun gerekli olduğunu vurgular. Kod, fikirleri ifade etmek ve mesajları yorumlamak için kullanılan bir işaret sistemidir. Kodlama-kod çözme modelleri bazen, alıcının yalnızca gönderilen bilgiyle ilgilenmediği, aynı zamanda göndericinin mesajı oluşturma niyetini de çıkarmaya çalıştığı çıkarımsal modellerle karşılaştırılır. Sihirli mermi teorileri olarak da adlandırılan hipodermik modeller, iletişimin bir göndericiden bir alıcıya fikir, bilgi veya duygu aktarımına indirgenebileceğini savunur. Bu modellerde mesaj, aktif göndericiler tarafından pasif ve savunmasız alıcılara atılan sihirli bir mermi gibidir. Doğrusal iletim modelleriyle yakından ilişkilidirler ve iletişim ve anlam yaratma sürecinde alıcıya aktif bir rol atfeden alımlama modelleriyle zıtlık oluştururlar. İlişkisel modeller iletişimde bulunanlar arasındaki ilişkinin önemini vurgular. Örneğin, Wilbur Schramm bu ilişkinin, katılımcıların değiş tokuşa getirdikleri beklentiler ve değiş tokuşta oynadıkları roller hakkında bilgi verdiğini savunur. Bu roller, iletişimde bulunanların iletişimsel hedefe nasıl katkıda bulunmaya çalıştıklarını etkiler. Örneğin öğretim bağlamında, öğretmenin rolü bilgiyi paylaşmayı ve açıklamayı içerirken, öğrencinin rolü öğrenmeyi ve açıklayıcı sorular sormayı içerir. İlişkisel modeller ayrıca iletişimin iletişim kuranlar arasındaki ilişkiyi nasıl etkilediğini de açıklar. Örneğin, hasta ve hastane personeli arasındaki iletişim, hastanın önemsendiğini mi yoksa insanlıktan çıkarıldığını mı hissettiğini etkiler. İlişkisel modeller yakınsama modelleri ile yakından ilişkilidir. Yakınsama modelleri için iletişimin amacı yakınsamadır: karşılıklı bir anlayışa ulaşmak. Geri bildirim bu bağlamda önemli bir rol oynar: etkili geri bildirim bu hedefe ulaşmaya yardımcı olurken, etkisiz geri bildirim uzaklaşmaya yol açar. Tarih İletişim, Antik Yunan gibi erken bir dönemde incelenmeye başlanmıştır ve ilk iletişim modellerinden biri Aristoteles'e aittir. Ancak iletişim bilimleri alanı ancak 20. yüzyılda ayrı bir araştırma disiplini olarak gelişmiştir. İlk dönemlerinde, genellikle psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve siyaset bilimi gibi diğer disiplinlerden modeller ve kavramlar ödünç almıştır. Ancak bir bilim olarak geliştikçe, kendi model ve kavramlarına daha fazla dayanmaya başlamıştır. 1940'lardan başlayarak ve sonraki on yıllarda, birçok yeni iletişim modeli geliştirilmiştir. İlk modellerin çoğu doğrusal iletim modelleriydi. Birçok amaç için bunların yerini etkileşim, işlem ve yakınsama modelleri gibi doğrusal olmayan modeller aldı. Aristoteles En eski iletişim modellerinden biri Aristoteles tarafından ortaya konmuştur. Retorik adlı incelemesinde iletişimden bahseder ve bunu bir techne ya da sanat olarak nitelendirir. Modeli öncelikle topluluk önünde konuşma ile ilgilidir ve beş unsurdan oluşur: konuşmacı, mesaj, dinleyici, durum ve etki. Aristoteles'in iletişim modeline göre, konuşmacı dinleyiciler üzerinde onları bir görüşe veya bir eylem tarzına ikna etmek gibi belirli bir etki yaratmak ister. Aynı mesaj, dinleyiciye ve duruma bağlı olarak çok farklı etkilere sahip olabilir. Bu nedenle konuşmacı bu faktörleri göz önünde bulundurmalı ve mesajını buna göre oluşturmalıdır. Aristotelesçi iletişim modelinin temel unsurlarının birçoğu halen çağdaş modellerde yer almaktadır. Lasswell küçükresim|Lasswell'in iletişim modelinin doğrusal iletim modeli olarak görsel sunumu. Lasswell'in modeli, erken ve etkili olmuş bir iletişim modelidir. 1948'de Harold Lasswell tarafından ortaya atıldı ve iletişimin ana unsurlarını tanımlamak ve açıklamak için beş sorudan faydalanır: "Kim?", "Ne Diyor?", "Hangi Kanalda?", "Kime?" ve "Ne Etkiyle?". Bunlar iletişim sürecinde yer alan beş temel bileşene karşılık gelirler: gönderici, mesaj, kanal, alıcı ve etki. Bir gazete manşeti için bu beş bileşen muhabir, manşetin içeriği, gazetenin kendisi, okuyucu ve okuyucunun manşete verdiği tepkidir. Lasswell, her bir bileşene kontrol analizi, içerik analizi, medya analizi, izleyici analizi ve etki analizine karşılık gelen bir araştırma alanı atar. Model genellikle doğrusal bir iletim modeli olarak anlaşılır ve başlangıçta özellikle radyo, televizyon ve gazeteler gibi kitle iletişimi için formüle edilmiştir. Bununla birlikte, yeni medya gibi çeşitli başka alanlarda da kullanılmıştır. Pek çok kuramcı bu modeli her türlü iletişim biçimine uygulanabilen evrensel bir model olarak ele almaktadır. Yaygın olarak bir iletişim modeli olarak anılsa da bazı kuramcılar bu nitelendirme hakkında şüphelerini dile getirmiş ve bunun yerine bir sorgulama aracı, bir formül ya da bir yapı olarak adlandırmışlardır. Lasswell'in modeli, örneğin gürültü ve geri bildirim döngüleri gibi önemli faktörlerin yanı sıra fiziksel, duygusal, sosyal ve kültürel bağlamların etkisine dair açık bir tartışma içermediği için basitliği nedeniyle sıklıkla eleştirilmektedir. Bu eksiklikler bazı teorisyenleri Lasswell'in modelini genişletmeye sevk etmiştir. Örneğin, Richard Braddock 1958 yılında iki ek soru içeren bir genişletme yayınlamıştır: "Hangi Koşullar Altında?" ve "Hangi Amaçla?". Shannon ve Weaver küçükresim|Shannon – Weaver iletişim modeli Shannon-Weaver modeli bir diğer erken ve etkili olmuş iletişim modelidir. 1Bu model 1948 yılında yayınlanan bir doğrusal iletim modelidir ve iletişimi beş temel bileşenin etkileşimi olarak tanımlar: kaynak, verici, kanal, alıcı ve hedef. Kaynak, mesajın oluşturulmasından sorumludur. Bu mesaj verici tarafından bir sinyale dönüştürülür ve daha sonra bir kanal kullanılarak gönderilir. Alıcı ise vericinin tam tersi bir işleve sahiptir: sinyali tekrar bir mesaja çevirir ve bu mesaj hedefin kullanımına sunulur. Shannon-Weaver modeli başlangıçta telefon görüşmelerinin nasıl çalıştığına benzetilerek formüle edilmiştir, ancak tüm iletişim biçimleri için genel bir model olarak tasarlanmıştır. Sabit hatlı bir telefon görüşmesi söz konusu olduğunda, arayan kişi kaynak, telefonu mesajı elektrik sinyaline çeviren verici, kablo kanal, aramayı alan kişi hedef ve telefonu da alıcıdır. Claude Shannon ve Warren Weaver, iletişim modellerini ilgilendiren sorunları üç temel düzeyde sınıflandırır ve ele alır: teknik, anlamsal ve etkililik sorunlar. Bunlar, mesajdaki sembollerin alıcıya nasıl iletileceği, bu sembollerin nasıl anlam taşıdığı ve mesajın alıcı üzerinde amaçlanan etkiyi yaratmasının nasıl sağlanacağı sorunlarına karşılık gelmektedir. Shannon ve Weaver, gürültünün sinyale nasıl müdahale edebileceğini ve böylece alıcının orijinal mesajda bulunan kaynağın niyetini yeniden yapılandırmasını nasıl zorlaştırabileceğini tartışarak dikkatlerinin çoğunu teknik düzeye odaklamaktadır. Bu sorunu, bozulmaları tespit etmenin daha kolay olması için mesajı tekrarlı hale getirerek çözmeye çalışırlar. Shannon-Weaver modeli, iletişim teorisi ve enformasyon teorisi alanlarında etkili olmuştur. Ancak, iletişim sürecinin belirli kısımlarını basitleştirdiği için eleştirilmiştir. Örneğin, iletişimi her iki katılımcı arasında gidip gelen mesajların dinamik bir etkileşimi olarak değil, tek yönlü bir süreç olarak sunmaktadır. Newcomb alt=Diagram of Newcomb's model of communication|küçükresim| Newcomb'un modelinin temel bileşenleri iki iletişimci (A ve B) ve bir konudur (X). Oklar, iletişimcilerin birbirlerine ve konuya olan yönelimlerini sembolize eder. Newcomb'un modeli ilk olarak Theodore H. Newcomb tarafından 1953 tarihli "An approach to the study of communicative acts" adlı makalesinde yayınlanmıştır. İletişimi üç bileşen açısından anladığı için ABX iletişim modeli olarak adlandırılır: iki taraf (A ve B) bir konu veya nesne (X) hakkında birbirleriyle etkileşim halindedir. A ve B bireysel kişiler olabileceği gibi sendikalar ya da uluslar gibi gruplar da olabilir. X, belirli bir şey veya başka bir kişi olabileceği gibi ortak çevrelerinin herhangi bir parçası da olabilir. ABX modeli, iletişimciler arasındaki sosyal ilişkiye, birbirlerine ve konuya olan yönelimlerine odaklanarak önceki modellerden ayrılır. Yönelimler olumlu ya da olumsuz olabilir ve inançları da içerir. İletişimin nasıl gelişeceği üzerinde büyük etkileri vardır. Örneğin, A ve B'nin birbirlerinden hoşlanıp hoşlanmadıkları ve X'e karşı aynı tutuma sahip olup olmadıkları önemlidir. Newcomb iletişimi, yönelimler arasındaki uyuşmazlıkların neden olduğu "gerginliğe karşı öğrenilmiş bir tepki" olarak anlar. İletişimin sosyal işlevi, farklı yönelimleri dengede tutarak sosyal sistemdeki dengeyi korumaktır. Newcomb'un sözleriyle, iletişim "iki ya da daha fazla bireyin birbirlerine ve dış çevredeki nesnelere eşzamanlı olarak yönelmelerini" sağlar. A ve B'nin yönelimleri değişime tabidir ve birbirlerini etkiler. Aralarındaki önemli uyuşmazlıklar, örneğin X konusundaki farklı görüşler, ilişkide bir gerginliğe neden olur. Bu gibi durumlarda iletişim, nesne hakkında bilgi alışverişi yoluyla gerginliği azaltmayı ve dengeyi yeniden sağlamayı amaçlar. Örneğin, A ve B arkadaşsa ve X her ikisinin de tanıdığı biriyse, denge X'e karşı aynı tutuma sahip oldukları anlamına gelir. Ancak, A X'i seviyor ama B sevmiyorsa bir dengesizlik veya gerginlik vardır. Bu durum, A ve B'nin ortak bir tutuma ulaşana kadar X hakkında bilgi alışverişinde bulunma eğilimi yaratır. X, A ve B için ne kadar önemliyse, bu eğilim o kadar acil olur. alt=Diagram of Westley and MacLean's model of communication|küçükresim| Westley ve MacLean'ın Newcomb'un modelini genişletmesi. Newcomb'un modelinin etkili bir şekilde genişletilmesi Westley ve MacLean'e aittir. Asimetrik enformasyon fikrini ortaya atmışlardır: gönderici (A) birçok konudan haberdardır (X'den X'e kadar) ve alıcıya (B) ne ileteceğini seçmek zorundadır. B'nin doğrudan algısı bu konulardan sadece birkaçı ile sınırlıdır (XB). Bir başka ekleme de alıcıdan göndericiye geri bildirimin dahil edilmesidir. Westley ve MacLean ayrıca kitle iletişimini hesaba katmak için bir genişletme daha önermektedir. Bu amaçla, kitle izleyicisi için orijinal mesajı filtreleyen bir bekçi rolüne sahip ek bir bileşen olan C'yi dahil ederler. Schramm küçükresim|Schramm'ın iletişim modeli, bir geri bildirim döngüsü içermesiyle önceki modellerden ayrılır. Schramm'ın iletişim modeli, iletişimin en eski etkileşim modellerinden biridir. Wilbur Schramm tarafından 1954 yılında, Lasswell'in modeli ve Shannon-Weaver modeli gibi doğrusal iletim modellerine bir yanıt ve bu modellerin geliştirilmesi olarak yayımlanmıştır. Bu konudaki temel fark, Schramm'ın izleyicileri pasif alıcılar olarak görmemesidir. Bunun yerine, onları bir geri bildirim biçimi olarak kendi mesajlarını göndererek yanıt veren aktif katılımcılar olarak görmektedir. Geri bildirim, birçok iletişim türünün önemli bir parçasıdır ve katılımcıların olası yanlış anlamaları tespit etmesini ve çözmesini kolaylaştırır. küçükresim|Başarılı bir iletişimin gereklerinden biri, mesajın katılımcıların deneyim alanlarının örtüştüğü alanda bulunmasıdır. Schramm'a göre iletişim, bir kaynak ile bir hedef arasındaki ilişkiye dayanır ve fikir ya da bilgi paylaşımını içerir. Bunun gerçekleşmesi için kaynağın, fikirlerini sembolik bir biçimde mesaj olarak kodlaması gerekir. Bu mesaj, ses dalgaları veya kağıt üzerindeki mürekkep gibi bir kanal kullanılarak hedefe gönderilir. Hedef, orijinal fikri yeniden yapılandırmak için mesajın kodunu çözmeli ve yorumlamalıdır. Kodlama ve kod çözme süreçleri Shannon-Weaver modelindeki verici ve alıcı rollerine karşılık gelir. Schramm'a göre bu süreçler her bir katılımcının deneyim alanından etkilenir.Deneyim alanı, geçmiş yaşam deneyimlerini içerir ve katılımcının neyi anladığını ve neye aşina olduğunu etkiler. Mesaj alıcının deneyim alanının dışındaysa iletişim başarısız olur. Bu durumda alıcı mesajı çözemez ve göndericinin fikriyle ilişkilendiremez. Diğer hata kaynakları ise dış gürültü ya da kod çözme ve kodlama aşamalarındaki hatalardır. Schramm başarılı iletişimin amaçlanan etkiyi gerçekleştirmekle ilgili olduğunu düşünür. Bunun mümkün olabilmesi için gereken koşulları tartışır. Bu koşullar arasında alıcının dikkatinin çekildiğinden, mesajın anlaşılabilir olduğundan ve izleyicinin mesaja amaçlanan şekilde tepki verebildiğinden ve motive olduğundan emin olmak yer alır. 1970'lerde Schramm, önceki on yıllarda iletişim bilimlerinde yapılan çeşitli keşifleri dikkate almak için orijinal modelinde değişiklikler önermiştir. Yeni yaklaşımı, katılımcılar arasındaki ilişkiye özel bir önem vermektedir. İlişki, iletişimin amacını ve katılımcıların oynadığı rolleri belirler. Gerbner Gerbner modeli ilk olarak George Gerbner tarafından 1956 yılında Toward a General Model of Communication (Genel Bir İletişim Modeline Doğru) adlı makalesinde yayınlanmıştır. Doğrusal bir iletim modelidir. Shannon-Weaver modeline ve Lasswell'in modeline dayanır ancak bunları çeşitli şekillerde genişletir. Tüm iletişim biçimlerinin genel bir açıklamasını sunmayı amaçlar. Önemli bir yenilik, bir mesaj ya da fikirle değil, bir olayla başlamasıdır. İletişim kuran kişi bunu algılar ve bununla ilgili bir mesaj oluşturur. Gerbner'e göre mesajlar iletişimden önce var olan paketler değildir. Bunun yerine, mesaj kodlama sürecinde yaratılır ve kod ile kanaldan etkilenir. Gerbner, iletişimin amacının başka bir kişiyi bilmediği bir şey hakkında bilgilendirmek olduğunu varsayar. Toplam on temel bileşene yer verir: (1) birisi (2) bir olayı algılar (3) ve bir durumda (4) tepki verir (5) bazı araçlarla (6) bazı materyalleri (7) bazı biçimlerde (8) ve içerikte (9) kullanıma sunar ve bazı sonuçların içeriğini (10) iletir. Bu bileşenlerin her biri farklı bir çalışma alanına karşılık gelir. Örneğin, iletişimci ve izleyici araştırmaları ilk bileşeni incelerken, algı araştırmaları ikinci bileşenle ilgilenir. Gerbner'in örneğinde, "bir adam caddenin karşısında bir evin yandığını fark eder ve 'Yangın!' diye bağırır". Bu durumda "birisi" adama karşılık gelir ve algılanan olay da yanan evdir. Diğer bileşenler arasında adamın sesi (araç) ve yangın (aktarılan içerik) bulunmaktadır. alt=Diagram showing Gerbner's model of communication|küçükresim| Gerbner'in iletişim modeli, bir olayın algılanmasıyla başlar. M, bu olay hakkında bir mesaj formüle eden iletişimcidir. Mesaj daha sonra izleyici tarafından algılanır, yorumlanır ve diyagramda M2 olarak etiketlenir. Gerbner için mesaj ve gerçeklik arasındaki ilişki merkezi bir öneme sahiptir. Bu nedenle onun modeli iki boyut içerir: yatay boyut iletişimci ve olay arasındaki ilişkiye karşılık gelirken, dikey boyut iletişimci ve mesaj arasındaki ilişkiye karşılık gelir. Bir sonraki adım, algının mesajı içeren bir sinyale dönüştürüldüğü dikey boyutta gerçekleşir. Bir sonraki adım, algının mesajı içeren bir sinyale dönüştürüldüğü dikey boyutta gerçekleşir. Mesajın iki önemli yönü vardır: içerik ve biçim. İçerik, olay hakkındaki bilgidir. Son adım yine yatay boyuta aittir: izleyici olayla ilgili mesajı algılar ve yorumlar. Tüm bu farklı adımlar, dahil edilecek belirli özellikleri seçen yaratıcı süreçlerdir. Örneğin, olay hiçbir zaman bütünüyle algılanmaz. Bunun yerine, iletişimci olayın en göze çarpan özelliklerini seçmeli ve yorumlamalıdır. Aynı şey mesaj kodlanırken de gerçekleşir: algı genellikle tam olarak iletilemeyecek kadar karmaşıktır ve yalnızca en önemli yönleri ifade edilir. Seçim aynı zamanda kullanılacak kodun ve kanalın seçimiyle de ilgilidir. Bir kanalın kullanılabilirliği kişiden kişiye ve durumdan duruma farklılık gösterir. Örneğin, pek çok kişi mesajlarını geniş bir kitleye ulaştırmak için televizyon gibi kitle iletişim araçlarına erişememektedir. Gerbner'in mesaj ve gerçeklik arasındaki ilişkiye yaptığı vurgu, sonraki iletişim modelleri üzerinde etkili olmuştur. Bununla birlikte, Gerbner'in modeli, geri bildirim döngülerinin rolü ya da anlamın nasıl yaratıldığı sorununu derinlemesine tartışmaksızın bilginin doğrusal aktarımına odaklanması gibi, dayandığı önceki modellerin birçok sınırlamasından hala etkilenmektedir. Berlo alt=Diagram of the SMCR model|küçükresim| Berlo modeli, iletişimin dört ana bileşeninin ve bunların farklı yönlerinin ayrıntılı bir tartışmasını içerir. Berlo'nun modeli doğrusal bir iletişim iletim modelidir. David Berlo tarafından 1960 yılında yayınlanmıştır ve Shannon-Weaver modeli ve Schramm'ın modeli gibi daha önceki çeşitli modellerden etkilenmiştir. Dört ana bileşeni (kaynak, mesaj, kanal ve alıcı) nedeniyle genellikle Kaynak-Mesaj-Kanal-Alıcı (SMCR) modeli olarak adlandırılır. Bu bileşenlerin her biri çeşitli yönleriyle karakterize edilir ve modelin ana odağı bunların her birinin ayrıntılı bir şekilde tartışılmasıdır. Berlo'ya göre tüm iletişim biçimleri alıcının davranışını etkilemeye yönelik girişimlerdir. Bunu yapmak için, kaynağın amacını bir mesaja kodlayarak ifade etmesi gerekir. Bu mesaj bir kanal aracılığıyla alıcıya gönderilir, alıcı da mesajı anlamak ve ona tepki vermek için kodunu çözmek zorundadır. Alıcının tepkisi kaynağın amacıyla eşleşirse iletişim başarılı olur. Berlo'nun bileşenleri ve bunların yönlerini tartışmaya yönelik temel ilgisinin nedeni, bunların başarılı iletişim üzerindeki etkilerini analiz etmektir. Kaynak ve alıcı genellikle kişilerdir ancak gruplar ya da kurumlar da olabilir. Bu düzeyde Berlo dört özellik tanımlar: iletişim becerileri, tutumlar, bilgi ve sosyal-kültürel sistem. İletişim becerileri öncelikle kaynağın mesajları kodlama ve alıcının bunları çözme yeteneğidir. Tutum terimi, kaynak ve alıcının kendilerine, birbirlerine ve tartışılan konuya yönelik olumlu ya da olumsuz duruşlarını ifade eder. Bilgi, konunun anlaşılması anlamına gelir ve sosyal-kültürel sistem, iletişimcilerin kültüründe ve sosyal bağlamında yaygın olan arka plan inançlarını ve sosyal normları içerir. Genel olarak, kaynak ve alıcı bu faktörler açısından ne kadar benzeşirse, iletişimin başarılı olma olasılığı o kadar artar. Örneğin, alıcı mesajı anlamak için gerekli kod çözme becerilerinden yoksunsa veya kaynağın alıcıya karşı aşağılayıcı bir tutumu varsa iletişim başarısız olabilir. Mesaj için ana faktörler kod, içerik ve davranıştır; bunların her biri yapısı ve unsurları açısından analiz edilebilir. Kod, bir dil gibi mesajı ifade etmek için kullanılan işaret sistemidir. İçerik, mesajda ifade edilen fikir veya bilgidir. Uygun bir içerik ve bunu ifade etmek için doğru kodun seçilmesi başarılı bir iletişim için merkezi bir öneme sahiptir. Berlo bu seçime atıfta bulunmak için davranış terimini kullanır. Bir iletişimci olarak kaynağın tarzını yansıtır. Kanal, mesajın nasıl iletildiğine dair ortam ve süreçtir. Berlo bunu temel olarak mesajların kodunu çözmek için kullanılan beş duyuya dayanarak analiz eder: görme, duyma, dokunma, koklama ve tatma. SMCR modeli daha sonraki çeşitli kuramcılara ilham kaynağı olmuştur. Bununla birlikte, geri bildirim döngülerini tartışmadığı ve iletişimin önündeki gürültü ve diğer engellere yeterince vurgu yapmadığı için basitliği nedeniyle sıklıkla eleştirilmiştir. Dance alt=Diagram of Dance's helical model of communication|küçükresim| Dance'in sarmal modeli, iletişimi yukarı doğru hareket eden ve genişleyen bir sarmala benzetir. Frank Dance'in sarmal iletişim modeli ilk olarak 1967 tarihli Human Communication Theory adlı kitabında yayımlanmıştır. Bu model, iletişimin dinamik doğasını ve katılımcıları nasıl değiştirdiğini vurgulayarak doğrusal ve dairesel modellere bir yanıt ve bu modellere karşı bir gelişme olarak tasarlanmıştır. Doğrusal modellerin hatası, iletişimi bir göndericiden bir alıcıya doğrusal bir mesaj akışı olarak kavramalarıdır. Bu hata, mesajların ileri geri değiş tokuş edildiği bir geri bildirim döngüsü içeren dairesel modeller tarafından önlenir. Dance, dairesel yaklaşımı "iletişimin başladığı noktaya tam bir daire çizerek geri döndüğünü öne sürdüğünü" belirterek eleştirmektedir. Sarmalın iletişim sürecinin daha uygun bir temsili olduğunu, çünkü her zaman ileriye doğru bir hareket olduğunu ima ettiğini savunur. Daha önceki iletişimsel eylemlerin içerik ve yapısının daha sonraki iletişimsel eylemlerin içerik ve yapısını nasıl etkilediğini gösterir. Bu bağlamda, iletişimin iletişimciler üzerinde kalıcı bir etkisi vardır ve bir süreç olarak sürekli gelişir. Sarmalın yukarı doğru genişleyen hareketi, iletişimi bir büyüme, öğrenme ve gelişme aracı olarak görerek bir iyimserlik biçimini temsil eder. Dance'in sarmal iletişim modelinin ardındaki temel fikir, eğitim teorisinde Jerome Bruner tarafından önerilen sarmal yaklaşımda da bulunur. Dance'in modeli, iletişimin yalnızca belirli yönlerine odaklandığı ancak ayrıntılı analiz için bir araç sağlamadığı iddiasıyla eleştirilmiştir. Barnlund alt=Diagram of Barnlund's model of interpersonal communication|küçükresim| Barnlund'un kişilerarası iletişim modeli. İletişimciler sarı-turuncu dairelerle temsil edilmektedir. Renkli alanlar farklı ipucu türlerini göstermektedir. Turuncu oklar iletişimcilerin bu ipuçlarını nasıl çözdüklerini göstermektedir. İletişimciler, sarı oklarla temsil edilen davranışsal tepkileri kodlayarak bunlara tepki verirler. Barnlund'un modeli, ilk olarak 1970 yılında yayınlanan etkili bir işlemsel iletişim modelidir. Amacı, daha önceki modellerin yanlışlıklarından kaçınmak ve iletişimi tüm karmaşıklığıyla açıklamaktır. Bu, iletişimin fikirlerin bir göndericiden bir alıcıya aktarılması olarak tanımlandığı fikrini reddetmeyi de içerir. Barnlund'a göre iletişim "mesaj üretiminden ziyade anlam üretimidir". Barnlund'a göre dünya ve nesneleri kendi başlarına anlamdan yoksundur. Bunlar ancak insanlar onları yorumladıkları ve kod çözme ve kodlama süreçlerine girerek onlara anlam yükledikleri ölçüde anlamlıdır. Bunu yaparken insanlar belirsizliği azaltmaya ve ortak bir anlayışa ulaşmaya çalışırlar. Barnlund'un modeli bir dizi temel varsayıma dayanmaktadır. Barnlund'a göre anlam yaratan her türlü faaliyet bir iletişim biçimidir. Barnlund iletişimi dinamik olarak görür çünkü anlam sabit değildir, insanın yorumlama pratiğine bağlıdır ve bu pratiğin kendisi de değişime tabidir. İletişim, bir başlangıcı ya da sonu olmaması anlamında süreklidir: insanlar, başka hiç kimse olmasa bile her zaman ipuçlarını çözer ve yanıtları kodlar. Barnlund'a göre iletişim aynı zamanda döngüseldir çünkü doğrusal iletim modellerinde bulunan gönderici ve alıcı arasında net bir ayrım yoktur. İletişimciler üzerinde geri alınamayan çeşitli etkileri nedeniyle geri döndürülemez. Aynı zamanda karmaşıktır çünkü çok sayıda bileşen söz konusudur ve çok sayıda faktör bu sürecin nasıl gelişeceğini etkiler. Karmaşıklığı nedeniyle iletişim tekrarlanamaz: önceki bir alışverişi tam olarak tekrarlamak için tüm bu faktörleri kontrol etmek mümkün değildir. Bu durum aynı iletişimciler aynı mesajları değiş tokuş ettiğinde bile geçerli değildir. İpuçları Barnlund'un modelinde merkezi bir öneme sahiptir. İletişimin, ipuçlarına anlam yükleyerek kodlarını çözmek ve onlara uygun yanıtları kodlamaktan oluştuğu fikrine dayanır. Barnlund genel, özel ve davranışsal ipuçları arasında ayrım yapar. Herkese açık ipuçları, parktaki bir ağaç ya da odadaki bir masa gibi, durumdaki herkesin erişimine açıktır. Özel ipuçlarına ise sadece tek bir kişi erişebilir, örneğin cebindeki bozuk para ya da bileğindeki kaşıntı gibi. Davranışsal ipuçları iletişim kuranların kontrolü altındadır ve iletişimin ana araçlarını oluşturur. Bir iş teklifinin tartışılması gibi sözlü davranışları ve kaşların kaldırılması ya da sandalyeye oturulması gibi sözsüz davranışları içerirler. Barnlund'un modeli, hem getirdiği yenilikler hem de daha önceki modellere getirdiği eleştiriler nedeniyle etkili olmuştur. Bu modele yöneltilen bazı itirazlar arasında, tüm iletişim biçimleri için eşit derecede kullanışlı olmadığı ve anlamın tam olarak nasıl üretildiğini açıklamadığı yer almaktadır. Kaynakça Kaynaklar Kategori:İletişim teorisi Kategori:İnsan iletişimi Kategori:Dilbilim Kategori:Kavramsal modeller Kategori:İletişim bilimleri
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri