Bugün çok güzel bir video izledim, anlatmak istiyorum. İlişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri karşımızdakine sürekli şans vermek, ne yaparsa yapsın yeterince ceza çektiğine, pişman olduğuna inanıp affetmek. Neden? Çünkü yıllarımızı verdik, kayıp mı olsun? Boşa mı gitsin? Dostoyevski çok büyük bir yazar, onun kadar insan tabiatını anlayan, çözümleyen, adeta insan ruhunun haritasını çıkaran çok az yazar var. İzlediğim videoda Kumarbaz kitabındaki karakterin yaşadığı olaylardan örnek veriyordu. Bir kumar bağımlısı önce kazandığını düşünür, tarifsiz bir mutluluk duyar, sonra kaybetmeye başlar, kaybettiklerini geri kazanmak için daha çok oynar ve finalde neyi var neyi yok kaybeder. İşte uzun yıllar emek verdiğimiz ilişkilerde; mutsuz günler kapımızı çaldığında, bizi o ilişkide tutan şey masaya koyduğumuz emektir. Belki bir gün eski mutlu günlerimize geri döneriz, ümididir. Harcadığımız emek ve zaman yüzünden o masadan bir türlü kalkamayız ve sonunda tükenip her şeyi kaybederiz. İlişkide hırs yapmak, inat etmek, olmayacağını bile bile ısrarcı olmak, gitmek isteyene kalması için yalvarmak, hep çabalayan taraf olmak, bize hep kaybettirir. Elinden geleni mücadeleyi yaptıktan sonra ilişki düzelmiyorsa, seni mutsuz ediyorsa varını yoğunu kaybetmeden o masadan kalkmayı bileceksin. Dersini alacaksin, akıllandım diyeceksin. “Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı da var.” diyen Rumiye selam olsun.