İlkokul yıllarında, tek kanal dönemine denk gelen çocuklar, bugünkü neslin sinemaya olan ilgisini pek anlamazlar. Film izlemek yetmez, o filmden zevk almak da yetmez. O filmi anlatmak gerekir. Bu da kolay bir iş değildir. Film izleyip ardından anlatmak herkesin yapabileceği bir şey değildir. Nasıl herkes fıkra yazamıyorsa, şiir okuyamıyorsa veya iki cümleyi bir araya getirip yazı giremiyorsa, herkes de film anlatamaz. İşte o zaman Can adında bir çocuk devreye girer. Hafta sonları videocuya gidip 5 film izler, hepsini hafızasına kaydeder ve sırayla anlatırdı. Can'ın anlatımı etkileyiciydi, sıradan bir gösteri değildi. Örneğin, "Vank Yu" filmi hakkında konuşalım. Karakteri canlandıran kişi, Vank Yu'nun kız kardeşini kaçırıp kötü bir olaya karıştığı sahneyi anlatır. Vank Yu, kendisine söylenen kötü söz üzerine delirir ve bir hareket yapar. Can, o anı canlandırmak ve izleyiciye göstermek için kendisini zorlar. "Kolunu ver bakayım... Aaa, anamı s.... Bu kadar güç mü verdim?" diye yorum yapar, ancak yalanı kolayca anlaşılır. Ardından, hikayenin ilerleyen kısmında Can, filmdeki bir dövüş sahnesini anlatırken komik mimiklerle olayı canlandırarak dinleyicileri güldürür. Bu anlatım tarzı, filmi izlememiş olanları bile heyecanlandırır ve meraklandırırdı.