Ülkemizdeki İngilizce eğitimi adeta bir fiyasko! Haftada 4 saat, 7-8 sene boyunca ilkokuldan itibaren verilen İngilizce dersleri, öğrencileri "Are you kola?" seviyesine getiriyor. Bu trajedinin temel nedeni, dilbilgisini (gramer) ön plana çıkarma hatası.
Diyaloğa odaklanmak yerine gramer ezberlemeye çalışan eğitim sistemimiz, öğrencileri konuşamayan bebekler gibi hissettiriyor. Türkçe'de zarfları, yüklemleri veya özneleri bilmeyen bir duvar ustası olan Mahmut Usta bile, İngilizce öğrenirken karşılaştığı bu engelleri aşabiliyor ve derdini anlatabiliyor. Oysa bizim eğitim sistemimiz, gramer mantığını basitleştirerek öğretmek yerine, ezberlemeye dayalı bir yaklaşım sunuyor.
ABD'de doğan bir bebek, sadece 4 yıl içerisinde akıcı bir şekilde İngilizce konuşabiliyor. Bu, karşılıklı diyalog ve pratik sayesinde gerçekleşiyor. Oysa bizim eğitim sistemimizde gramer ezberlemek öncelikli hale gelmiş, bu da öğrencilerin iletişim kurma becerilerini engellemiş oluyor. 20 yıllık bir İngilizce öğretmeni, bu diyaloğa dayalı eğitim karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kalıyor.
Bu sorun İngilizceye özgü değil, tüm diller için geçerli. Dilbilgisini ezberlemek yerine, dilin mantığını anlamak ve uygulamak çok daha etkili sonuçlar veriyor. Diyalogları öğrenmek, gramer kurallarını ezberlemekten çok daha değerli ve faydalı bir yaklaşımdır.
Bu soruna dikkat çekmek ve eğitim sistemimizin dil öğretme yöntemlerini sorgulamak önemlidir. Değişime ve pratik, konuşmaya dayalı bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz!
Diyaloğa odaklanmak yerine gramer ezberlemeye çalışan eğitim sistemimiz, öğrencileri konuşamayan bebekler gibi hissettiriyor. Türkçe'de zarfları, yüklemleri veya özneleri bilmeyen bir duvar ustası olan Mahmut Usta bile, İngilizce öğrenirken karşılaştığı bu engelleri aşabiliyor ve derdini anlatabiliyor. Oysa bizim eğitim sistemimiz, gramer mantığını basitleştirerek öğretmek yerine, ezberlemeye dayalı bir yaklaşım sunuyor.
ABD'de doğan bir bebek, sadece 4 yıl içerisinde akıcı bir şekilde İngilizce konuşabiliyor. Bu, karşılıklı diyalog ve pratik sayesinde gerçekleşiyor. Oysa bizim eğitim sistemimizde gramer ezberlemek öncelikli hale gelmiş, bu da öğrencilerin iletişim kurma becerilerini engellemiş oluyor. 20 yıllık bir İngilizce öğretmeni, bu diyaloğa dayalı eğitim karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kalıyor.
Bu sorun İngilizceye özgü değil, tüm diller için geçerli. Dilbilgisini ezberlemek yerine, dilin mantığını anlamak ve uygulamak çok daha etkili sonuçlar veriyor. Diyalogları öğrenmek, gramer kurallarını ezberlemekten çok daha değerli ve faydalı bir yaklaşımdır.
Bu soruna dikkat çekmek ve eğitim sistemimizin dil öğretme yöntemlerini sorgulamak önemlidir. Değişime ve pratik, konuşmaya dayalı bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz!