Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İsrail Arapları

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
küçükresim|64px|Emilie Habibi|link=Emile Habibi küçükresim|82px|Ahmed Tibi|link=Ahmed Tibi küçükresim|104px|Samih al-Qasim|link=Samih al-Qasim 57px|küçükresim|Salim Tuama|link=Salim Tuama küçükresim|58px|Mohammad Bakri|link=Mohammad Bakri küçükresim|90px|Raleb Majadele|link=Raleb Majadele küçükresim|90px|Mira Awad|link=Mira Awad küçükresim|90px|Ishmael Khaldi|link=Ishmael Khaldi küçükresim|230px|Arap nüfusu haritası, 2000 İsrail nüfusunun aşağı yukarı yüzde 24’ünü oluşturan, yaklaşık 1.8 milyon kişi Yahudi değildir. Toplu olarak, İsrail’in Arap vatandaşları, İsrail vatandaşı Filistinliler, İsrailli Araplar veya İsrail Arapları olarak adlandırılırlar, fakat içlerinde farklı, Arapça konuşan ve farklı karakteristik özelliklere sahip gruplar da vardır. Arap vatandaşların, dine bakılmaksızın, konuştukları yerel dil Arapça’dır ya da daha spesifik olarak, Arapça’nın Filistin diyalektidir. İsrail Arap vatandaşlarının birçoğu çift dillidir ve ikinci dilleri Modern İbranice’dir. Din olarak, çoğu Sünni Müslüman’dır. Dürziler ve birçok mezheplerden gelen Arap Hristiyanlar da önemli azınlık gruplarını oluşturur. İsrail’deki Mizrahi Yahudiler, bu kesimden sayılmazlar. İsrail İstatistik Kurumu’na göre, 2010’daki Arap nüfusunun 1.573.000 idi ve ülkenin toplam nüfusunun %20.4’ünü oluşturmaktaydılar.Bunların birçoğu kendilerini Arap ya da Filistinli olarak adlandırıp, kendilerini “İsrail vatandaşı” olarak adlandırırlar. Birçoğunun, Batı Şeria, Gazze ve Ürdün, Suriye ve Lübnan’daki Filistinli göçmenlerle aile bağlantısı vardır. Negev Bedevileri kendilerini diğer Arap vatandaşlardan daha fazla İsrailli olarak adlandırır. Birçok Arap, 1967’deki Altı Gün Savaşları sonucu, İsrail tarafından işgal edilen, Doğu Kudüs’te ve Golan Tepeleri’nde yaşamaktadır. Kendilerine İsrail vatandaşlığı sunulmuştu fakat, Araplar, İsrail egemenliğini kabul etmemek için, vatandaşlıkları kabul etmediler. Hepsine daimi oturma izni verildi ve hepsi lokal yönetimin hizmetlerini kullanabilir ve yerel seçimlerde oy verme hakkına sahiptir. Terminoloji Arap vatandaşlarını nasıl adlandırıldıkları, oldukça politikleştirilmiş bir konudur ve bu toplumun üyeleri kendilerini birkaç şekilde isimlendirir. Genel olarak, İsrail’i savunanlar, İsrailli Arap ya da Arap İsrailli’yi kullanır. Öte yandan, İsrail’i eleştiren (ya da Filistin savunucuları) Filistinli ya da Filistinli Arap adlarını kullanır. New York Times’a göre birçoğu kendisini İsrailli Arap yerine Filistinli İsrail vatandaşı olarak adlandırıyor. New York Times her iki adlandırmayı da kullanmaktadır. İsrail tarafı İsrailli Araplar ya da İsrail’deki Araplar adlandırmalarını tercih etmektedir. Bunların yanı sıra, azınlıklar, Arap sektörü, İsrail Arapları ve İsrail’in Arap Vatandaşlarını da kullanmaktadır. Bu toplum için kullanılan diğer isimler arasında, İsrail’deki Filistinli Araplar, İsrailli-Filistinli Araplar ve Yeşil alanın içinde olan Araplar da vardır. Tarih 1948 Arap-İsrail Savaşı Birçok İsrailli 1948 Arap-İsrail Savaşı’nı Özgürlük Savaşı olarak adlandırır. Birçok Arap vatandaşı da, savaşa felaket olarak bakar. 1948 savaşı sonrasında, İngiliz mandası Filistin üçe bölündü: İsrail Devleti, Ürdün kontrolü altındaki Batı Şeria ve Mısır kontrolünde olan Gazze Şeridi. Benny Morris’e göre, sonradan İsrail olan topraklardaki 950.000 Arap’tan %80’i bir şekilde uzaklaştı ve geriye 156.000 kadar Arap kaldı. 700.000 Filistinli İsrail Devleti sınırlarını terk etti ve bir kısım Arap ta İsrail askerleri tarafından uzaklaştırıldı. İsrailli Arap vatandaşlar, bu geriye kalan 156.000 den ve onların çocuklarından oluşmaktadır. Bu nüfusun içinde Gazze Şeridi’nden ve Batı Şeria’dan da kişiler bulunmaktadır. Bu kesim, aile birleşmeleri için çıkarılan kanunlarla İsrail vatandaşlığına kavuştu. Günümüzde bu birleşme prosedürleri eskiye göre daha sıkı yönetilmektedir. Savaş döneminde evlerini terk eden Araplar, evleri İsrail Devleti tarafından kamu malı haline getirildiği için evlerine dönemediler. Bu kişilerin gittiği yerler de İsrail topraklarına katıldığından, mülteci konumunda kaldılar. Bu kişilerin bir kısmı, Saffuriyya’da ve Galilee’nin Kafr Bir’im ve İgrit köylerinde yaşamaktadır. 1949-1966 İsrail Devleti’nin ilk yıllarında, İsrail’de kalan Arapların birçoğuna vatandaşlık verildi fakat sıkı yönetim kanunlarına tabi tutuldular. Sokağa çıkma yasakları, seyahat izni, idari alıkoymalar ve sınır dışı edilmek 1966 yılına kadar hayatın bir parçasıydı. Birçok İsrail kanunu, Araplar tarafından terk edilen toprakların İsrail Devleti’nin olmasını sağladı. 1950’deki mülk kanunu, başka ülkelere gidenlerin topraklarını ve mülklerinin İsrail Devleti tarafından kamulaştırılıp alınmasını sağladı. İsrail vatandaşlığına sahip Araplar Knesset seçimleri için oylama hakkına sahip oldular. Birinci Knesset ile birlikte, Arap üyeler temsil görevlerini sürdürdüler. İlk Arap Knesset üyeleri arasında, Amin-Salim Jarjora ve Seif el-din El Zoubi (Nasıra Demokratik Partisi listesinden) ve Tawfik Toubi (Maki Partisi’nden) vardı. 1965’te Al-Ard adlı bir radikal Arap sosyalist grup, bağımsız listeden Knesset seçimlerine girmek istedi fakat, İsrail Merkezi Seçim Komitesi listenin seçimlere girmesini yasakladı. 1966’da, sıkı yönetim tamamıyla kaldırıldı ve birçok ayrımcılık içeren kanunlar kaldırıldı ve Arap vatandaşlar kanun karşısında Yahudi vatandaşlarla eşit duruma getirildi. 1967-2000 Altı Gün Savaşından sonra, Arap vatandaşlar, İsrail Devleti’nin kurulmasından beri ilk defa Batı Şeria’daki ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerle iletişim kurabildi. Bu ve sıkı yönetimin kaldırılmasıyla birlikte Arap vatandaşlar arasında politik aktivizm arttı. 1974 yılında, Arap valilerin ve belediye konseyi üyelerinin bulunduğu bir komite kuruldu. Bu, Arap toplumunun temsilini güçlendirdi ve İsrail yönetimi üzerinde Arap vatandaşlarının haklarını savunan bir baskı mekanizması oluşturdu. Bunu 1975’teki Toprak Savunma Komitesi’nin kurulumu takip etti. Bu komitenin amacı, İsrail tarafından Araplara ait toprakların kamulaştırılıp alınmasını engellemekti. Ayni yıl, Maki Partisi üyesi Arap şair Tawfik Ziad’ın seçimlerde Nasıra valisi olarak seçilmesi, politik bir atılımın gerçekleştiğini gösterdi. 1980’ler İslami Hareketin doğumunu gördü. Arap dünyasında daha geniş yer alan bu hareket, İslam’ı, politikanın içine almayı amaçladı. Hareket, okullar inşa ettirdi, diğer önemli sosyal hizmetleri karşıladı, camiler inşa etti ve ibadet ve tutucu giyinmeyi savundu. İslami hareket özellikle yerel olmak üzere, seçim politikalarını etkilemeye başladı. Birçok Arap vatandaş, Birinci İntifada’yı destekledi. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere para, yiyecek ve giyecek yardımı yaptılar ve Filistinlilerin yanlarında olduklarını gösteren, İsrail yönetiminde olan yerlerde birkaç grev yaptılar. Oslo Anlaşmaları’nı takip eden yıllar, Arap vatandaşlar için optimizmin yüksek olduğu bir dönem oldu. İzak Rabin hükûmeti döneminde, Arap partileri, koalisyon kurma konusunda oldukça önemli rol oynadı. Arapların artan katılımı Sivil Toplum örgütlerde de görüldü. 1999 başbakan seçimlerinde Arap seçmenlerin %94’ü Ehud Barak’a oy verdi fakat Barak, merkez bir parti kurup Arapların görüşlerini almadan ve Arap toplumunu hayal kırıklığına uğrattı. 2000-günümüz Ekim 2000’de İsrail Devleti ve Arap vatandaşların arası, 12 Arap ve bir Gazzelinin protestolarda öldürülmesiyle gerginleşti. Bu olaya cevap olarak, hükûmet Or Komisyonunu kurdu. Bu komisyon, olan olayları inceleme altına aldı. Ekim 2000’de gerçekleşen bu olay, Arapların İsrail vatandaşlığını sorgulamasına neden oldu. Çoğu protestolarla 2001 seçimlerini boykot etti. 2006 Lübnan Savaşı’nda, İsrail Devleti, Hizbullah saldırılarına karşı aldıkları tedbirlerin Yahudi nüfusun güveliği için olduğu ve Arap vatandaşları göz ardı ettiği için eleştirildi Arap cephesi tarafından. Ekim 2006’da, başbakan Ehud Olmert’in sağ bir parti olan Yisrael Beiteinu’nun koalisyona katılmasını istemesiyle ilişkiler yine gerildi. Parti lideri Avigdor Leiberman, etnik tabanlı toprak değişimini savunuyordu.Ocak 2007’de, İsrail tarihinde bir ilk olarak, Dürzi olmayan bir Arap Bakan Raleb Majadele, bakan olarak atandı. Bu olayın, İsrail’in Yahudi devleti olması statüsünü kötü etkilediğini savunanlar oldu. Etnik ve Dini Gruplar 2006 yılında, resmi sayılara göre, İsrail’deki Arap vatandaşların sayısı, Doğu Kudüs’teki vatandaşlığa sahip olmayan kişilerle birlikte, 1.143.500 olmakla birlikte İsrail nüfusunun %20’sini oluşturuyordu. İsrail İstatistik Kurumu’na göre (Mayıs 2003), Müslümanlar, - Bedevilerle birlikte, İsrail’deki Arap vatandaşların %82’sini, Dürziler %9’unu ve Hristiyanlar da %9’unu oluşturuyor. Tahminlere göre, 2025 yılına varıldığında, Arap vatandaşlar İsrail popülasyonunun %25’ini oluşturacak. Arap vatandaşların millî ve ana dilleri, Arapça ve Arapça’nın Filistin diyalektidir. Modern Standart Arapça bilgisi yer yer değişmektedir. Müslümanlar Bedeviler dışında, yerleşmiş topluluklar arasında, Müslüman Araplar, İsrail’deki Arap vatandaşların %70’ini oluşturmaktadır. 2008 yılında anne başına düşen ortalama çocuk sayısı 3.97’den 2010 yılında 3.84’e düşmüştür. Müslüman nüfus çoğunlukla gençtir ve %42’si 15 yaş altıdır. Müslüman İsraillilerin yaş medyanı 18 iken, Yahudi nüfusunun medyanı 30’dur. Bedeviler [[Dosya:Rahat largest Bedouin city in Israel.jpg|küçükresim|200px|Rahat, Negev’deki en büyük bedevi şehri]] İsrail Dışişleri Bakanlığı’na göre, Negev’de 110.000 Bedevi yaşamaktadır. 50.000 i Galilee’de ve 10.000 i İsrail’in merkezi bölgelerinde yaşamaktadır. Tahminlere göre İsrail’in 1948’deki kurulmasından önce, Negev bölgesinde 65.000-90.000 kadar Bedevi yaşamaktaydı. İsrail hükümeti 1979 ve 1982 yılları arasında yedi adet gelişme kasabası kurdu. Bedevi nüfusunun aşağı yukarı yarısı bu kasabalarda yaşamaktadır. Bu yerleşim yerlerinin en büyüğü Rahat’tır ve diğerleri de Ar’arat an-Nagab, Bir Hadaj, Kuseife, Lakiya, Shaqip al Salam ve tel as-Sabi’dir. Yaklaşık %40-%50 Bedevi, resmi olarak tanınmayan 40 civarındaki köylerde yaşamaktadır. Bu köylerin elektrik ve su bağlantıları yoktur. Dürziler Birçok Dürzi ülkenin kuzeyinde yaşamaktadır. 1967 tarihinde Suriye’den alınan ve 1981 tarihinde İsrail’e katılan Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürziler, Golan Kanunlarına göre daimi yerlileridir. Birçoğu İsrail vatandaşlığını geri çevirdi. İngiliz mandası döneminde, Dürziler artan Arap milliyetçiliğine ayak uydurmayıp, şiddetli çatışmalara girmediler. 1948’de birçok Dürzi, İsrail ordusuna gönüllü olarak katıldı ve hiçbir Dürzi köyü yıkılmadı Notable cases of "present absentees" include the residents of Saffuriyya and the Galilee villages of Kafr Bir'im and Iqrit.. Devletin kurulmasından beri, Dürziler, İsrail ile işbirliği içinde olup, Arap ve İslami radikalizminden kendilerini uzak tuttular. Dürzilerin dini anlayışlarına göre, yaşadıkları ülkeye hizmet etmek önemlidir. Dürziler, İsrail güvenlik güçlerinde hizmet verirler. 1957 yılı itibarıyla, İsrail resmi olarak Dürzileri özgür dini bir topluluk olarak tanıdı. Dürziler, İsrail İçişleri bakanlığı tarafından farklı bir etnik grup olarak nüfusa kaydolabilme hakkına sahipler. İsrail’deki eğitim İbranice ve Arapça olmak üzere iki tip okulda yapılırken, Dürziler Arapça eğitim verilen okullarda kendilerine özgü ve özel farklı bir kısma sahiptir. Diğer Arap vatandaşlar göz önünde bulundurulduğunda, Dürziler, kendilerini Arap’tan çok İsrailli olarak adlandırırlar. Dürzi politikacılar arasında Ayood Kara (Likud Partisi) Majalli Wahabi (Kadima) ve Arap Balad Partisi’nden Said Nafa vardır. Hristiyanlar Hristiyan Araplar, Arap vatandaşların %9’unu oluşturmaktadırlar. Yaklaşık %70’i kuzeyde, Jish, Eliabun, Kafr Yasif, Kafr Kanna, I'billin, Shefa-'Amr’da yaşamaktadır. Bazı Dürzi köyleri küçük Hristiyan nüfuslarına sahiptir. Nasıra, en çok Hristiyan Arap nüfusuna sahiptir. İsrail’de 117.000 civarında Hristiyan vardır. Hristiyan Araplar, Arap partilerinde aktif rol almaktadır. Bazı politik liderler arasında, Başrahip George Hakim, Emile Toma, Tawfik Toubi, Emile Habibi, ve Azmi Bishara bulunmaktadır. Hristiyan Araplar, İsrail’deki en çok eğimli kesimi oluşturmaktadır. Lisans ve üst seviye eğitimde Yahudi, Müslüman ve Dürzilerden daha öndedirler ve Hristiyanlar, üniversite sınavlarında en çok başarılı kesimi oluşturmaktadırlar. Tanımlama tercihleri Arap vatandaşların İsrail Devlet ile ilişkileri, gerginleşebilir ve bu, diğer ülkelerdeki azınlık nüfusları ve devlet otoriteleri arasındaki ilişkilere benzemektedir. Arap Vatandaşlar kendilerini yerli halk olarak görürler. Kendilerini Filistinli olarak adlandırıp, İsrail vatandaşlığına sahip olmaları; “Benim devletim, milletimle savaşta” gibi söylemlerle tanımlanmıştır. 1948 ve 1967 arasında, çok az sayıdaki Arap vatandaş kendisini açıkça Filistinli olarak tanımladı ve “İsralli-Arap” genel olarak seçilen adlandırma oldu. Filistinli kimliğine ait, Filistin bayrağı açmak, milliyetçi marşlar söylemek gibi, öğeleri kamu alanlarında göstermek yakın zamana kadar yasaktı. 1967’deki Altı-Gün savaşında İsrail tarafından alınan, Doğu Kudüs’te yaşayan Arapların özel bir durumu vardır. İsrail kimliği taşımalarına rağmen, birçoğu daimi oturma iznine sahiptir, çünkü savaş sonrasında kendilerine verilen İsrail vatandaşlığını kabul etmediler. Böylece Batı Şeria ile olan bağlantılarını yitirmemektedirler. Daimi oturma iznine sahip olarak, Kudüs’ün yerel seçimlerinde o verebilmektedirler. Dürzilerin birçoğu kendini Suriyeli olarak tanımlamaktadır. Nüfus [[Dosya:Nazareth neighbourhood at sunset.jpg|küçükresim|250px|Nasıra, İsrail’deki en büyük Arap şehri. İçinde Yahudiler, Araplar ve Hristiyanlar beraber yaşar]] [[Dosya:Umelfahm.jpg|küçükresim|250px|Umm al-Fahm İsrail’deki ikinci büyük Arap Şehri]] [[Dosya:Baqa el gharbiya 2007 04 14.jpg|küçükresim|250px|Baqa-Jatt 6. En büyük Arap şehri]] 2006 yılında İsrail’de yaşayan Arapların resmi olarak sayısı 1.413.500’dü. Bu sayı İsrail nüfusunun %20 idi. Doğu Kudüs’te bulunan Filistinlilerin %98’i, ya İsrail vatandaşlığına sahipti ya da sınırsız oturma iznine sahipti. Buna rağmen, 2006 yılında verilen bu rakamın içindeki Doğu Kudüs’te bulunan 209.000 Arap (İsrailli Arap nüfusunun %14’ü) aynı zamanda Filistin istatistiklerinde de sayılmaktadır. İsrail’in Kuzey Bölgesi’nde yaşayan Arap vatandaşlar, toplam nüfusun %52’sini oluşturmakta ve Arap nüfusunun %50’si İsrail’in 114 farklı muhitinde yaşamaktadır. İsrail’de tamamıyla olmasa da çoğunluğunu Arapların oluşturduğu 122 muhit vardır, 89’unda 2000 üzerindedir nüfus. 7 kasaba ve Negev’deki Bedevi nüfusu için devlet tarafından yapılan Abu Basma Bölgesel Konseyi, 1948 sonrası kurulan yerleşim yerleridir. Ülkenin Araplarının 46%si (622,400) Kuzey’de Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde yaşamaktadır. Nasıra, 40.000’inin Müslüman olduğu 65.000 nüfusla, en büyük Arap şehridir. Shefa-Amr yaklaşık 32.000 kişilik nüfusa sahiptir ve şehir çoğunluğu Müslüman olmak üzere, Hristiyan ve Dürzilerden oluşmaktadır. Kudüs karışık bir şehirdir. En büyük Arap yoğunluğuna sahip şehirdir. Kudüs 2000 yılında 209.000 Araba sahipti ve bu sayı şehrin %33’ü idi. Arap vatandaşlarının %14’ü Haifa Bölgesi’nde, özellikle Wadi Ara çevresinde yaşamaktadır. Buradaki 43.000 nüfuslu Umm al-Fahm, Müslümanların en büyük şehridir. Baga-jatt ve Carmel şehirleri ikinci en büyük Müslüman şehirleridir bu bölgede. Hayfa Şehri %9’luk bir Arap nüfusuna sahiptir ve çoğunluğu Wadi Nisnas’tadır. Ülkenin Arap nüfusunun %10’u Orta Bölge’de, Tayibe,Tira ve Qalansawe ve çoğunluğunun Yahudi olduğu Lod ve Ramla şehirlerinde yaşamaktadır (54). Kalan %11’in %10’u Negev’in kuzeybatısındaki Bedevi toplumudur. Bedevi şehri olan Rahat, Güney Bölge’deki tek ve üçüncü en büyük Arap şehridir. Kalan %1’i neredeyse tamamının Yahudi olduğu şehirlerde yaşamaktadır. Arap nüfusun %9 olduğu Nasıra Illit ve %4 olduğu Tel-Aviv-Yafo bu şehirler arasındadır Şubat 2008’de, ilk olarak, İsrail’de yeni bir Arap şehrinin kurulabileceğini duyurdu. Haaretz’e göre, ‘İsrail Devleti’nin kurulumundan itibaren yeni bir Arap yerleşim alanı inşa edilmedi. Tek istisna, Negev’deki Bedeviler için kurulan ev projeleri.’ En büyük Arap bölgeleri Araplar, Galilee’nin kalbinin ve Yeşil Hat çevresinde olan, Wadi Ara’nın da içinde olduğu alanların çoğunluğunu oluşturmaktadırlar. Bedevi Araplar, Negev’in kuzeydoğu kısmındaki çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Demografik Tehdit İsrail kuzeyindeki Arap nüfusu yüzdesi azalmaktadır. Arap nüfusunun İsrail içindeki artışı ve iki büyük coğrafik bölgede (Galilee ve üçgen) nüfusun çoğunluğunu Arapların oluşturması, son dönem politik tartışmalarına malzeme olmuştur. Haftalık Al-Ahram editörü, doktor Wahid Abd Al-Magid, Stratejik Arap Raporu; 1948’de İsrail’de kalan Arapların (İsrail topraklarında kalıp İsrail vatandaşlığını kabul eden) 2035’te İsrail nüfusunun çoğunluğunu oluşturma ihtimalinin olduğunu ve 2048 yılına varıldığında Arapların kesinlikle çoğunluk olacağını öngörüyor. Araplar arasında, Müslümanlar en yüksek doğum oranına sahip, Müslümanları Dürziler ve Hristiyanlar takip etmekte. Demografik Tehdit (ya da demografik bomba) İsrail’in politik çevresinde kullanılan; İsrail’in Arap vatandaşlarının çoğalıp çoğunluğu oluşturmasını ve İsrail’in bir Yahudi Devleti olmaktan, Yahudi çoğunluğun, azınlık durumuna düşmesiyle uzaklaşacağını belirten bir söylemdir. İsrailli tarihçi Benny Morris, 2004 yılında, İsrailli Arapların ülkeden uzaklaştırılması fikrine tamamıyla karşı çıkacak biri olmasına rağmen, İsrail’in varoluşunu tehdit altına alacak böyle bir ‘kıyamet senaryosunda’ ülkeden uzaklaşmalarının tek çözüm olacağını belirtti. İsrailli Arap vatandaşları demografik ve güvenlik açısından bir saatli bombaya benzetti ve savaş zamanında Devleti arkadan vurmaya meyilli olduklarını belirtti. Birçok politikacı, İsrail’deki Arap vatandaşları güvenlik ve nüfus açısından tehdit olarak gördü Demografik Bomba terimi, 2003 yılında Benyamin Netanyahu tarafından kullanıldı. Netanyahu, Arap vatandaşlarının nüfusunun, o dönemdeki seviyesinden %20 artmasıyla birlikte İsrail’in Yahudi nüfus çoğunluğunu yitireceğini belirtti. Netanyahu’nun bu demeci, Arap Knesset üyeleri ve Kamu Hakları Derneği gibi sivil toplum örgütleri tarafından ırkçı olarak eleştirildi. 2003 yılında, Maa’riv gazetesi dönemin Nüfus İdaresi direktörü Herzl Gedj tarafından hazırlanan raporun detaylarını sunan ‘Özel Rapor: Çokeşlilik bir güvenlik tehdididir’ adlı bir makale yayınladı. Rapor, Bedevi bölgelerindeki çokeşliliği bir güvenlik tehdidi olarak adlandırıp, nüfus artışını yavaşlatmanın yollarının bulunması gerektiğini savundu The Population Administration is a department of the Demographic Council, whose purpose, according to the Israeli Central Bureau of Statistics is: “...to increase the Jewish birthrate by encouraging women to have more children using government grants, housing benefits, and other incentives.”. Nüfus İdaresi, Demografik Konseyin bir departmanıdır ve amacı, ‘İsrail’deki Yahudi doğum oranını, kadınların, devlet tarafından verilen maddi yardımlarla daha çok çocuk yaparak artırmalarını’ desteklemektir. 2008 yılında İçişleri Bakanı Yaakov Ganot’u yeni Nüfus İdaresi Başkanı olarak atadı. Haaretz’e göre bu atama, ‘İçişleri Bakanlığının yaptığı en önemli atamaydı’. 2011 yılındaki bir çalışma, İsrail’deki Yahudi nüfusunun arttığını ve İsrailli Arap vatandaşların nüfusunun azaldığını gösterdi. Çalışmaya göre, 2010 yılında Yahudi doğum oranı %31 arttı ve 19.000 diaspora Yahudisi İsrail’e göçtü. Bunun yanı sıra Arap doğum oranı %1.7 düştü. Toprak ve nüfus takası Bazı İsrailli politikacılar, toprak takası üzerine öneriler sundular. Amaçları İsrail’in Yahudi çoğunluğunu devam ettirmekti. Bu önerinden biri, Yeşil Hattın batısında bulunan Arapların nüfusunu oluşturduğu Wadi Ara’yı İsrail egemenliğinden çıkarıp Filistin’e vermek ve karşılığında Batı Şeria’daki Yahudi yoğunluklu yerleşim alanlarında resmi egemenliğe sahip olmaktır. 17. Knesset’in dördüncü en büyük grubu olan Yisrael Beiteinu’dan Avigdor Lieberman, Batı Şeria sınırındaki Arap yerleşim alanlarını (Tayibe, Umm al-Fahm, Baqa al-Gharbiyye )Filistin Millî Otoritesi’ne verip, Batı Şeria içindeki Yahudi yerleşim alanlarını İsrail yönetimine almayı savunan politikacılardan biriydi . Ekim 2006’da Yisrael Beiteniu, Kadima tarafından liderliği yürütülen iktidardaki koalisyona resmi olarak katıldı. İsrail Kabinesinin Avigdor Lieberman’ı Stratejik Tehditler Bakanlığına atamasıyla birlikte, İşçi Partisi temsilcisi ve Bilim, Spor ve Kültür bakanı Ophir Pines-Paz istifa etti. Ehud Olmert’e verdiği istifa mektubunda, ‘Irkçılık vaazları veren bir bakanla aynı hükümetle çalışamazdım’ yazdı. Lieberman Planı Arap vatandaşları arasında büyük bir karışıklığa sebep oldu. Birçok anket, İsrail’deki Arapların Batı Şeria’ya ya da Gazze’ye taşınmak istemediğini gösterdi. Kul Al-Arab tarafından yapılan bir ankete göre, Um Al-Fahm’da yaşayan Arapların %83’ü şehirlerinin Filistin yetkisine transfer edilmesi fikrine karşı çıktı. %11’i destekledi ve %6’sı herhangi bir fikir belirtmedi. Karşı çıkanların %54’ü, Filistin’in bir parçası olmak istemediklerini, çünkü demokratik bir rejim altında iyi yaşam standartlarıyla yaşamaya devam etmek istediklerini belirttiler. %18’i şu anki durumlarından hoşnut olduklarını, İsrail’de doğduklarını ve başka bir devlete taşınmak istemediklerini belirtti. %14’ü Filistin devleti için bir şeyleri feda etmeye hazır olmadıklarını belirtti. %11’i ise herhangi bir neden belirtmeden karşı çıktı. Siyaset Arap Siyasi Partileri İsrail’de üç adet ana akım Arap partisi vardır: Hadash (Arap çoğunluğuna sahip Arap-Yahudi birleşik partisi), Balad ve İsrail İslami Hareketinin de içinde bulunduğu birçok organizasyonu barındıran Birleşik Arap Listesidir. Bunların yanı sıra, Ta’al adlı parti de vardır. Bütün bu partiler, öncelikli olarak İsrailli Arapların ve Filistinlilerin haklarının temsilini yapar. İslami hareket ise iki gruptan oluşan bir organizasyona sahiptir: biri İsrail’in varoluşuna karşı çıkar ve diğeri de Yahudi bir devlet olmasına karşı çıkar. İki Arap partisi İsrail’in 1949’daki ilk seçimlerinde yer aldı ve iki koltuk kazandı. 1960’lara kadar bütün Arap partileri, lider parti Mapai ile aynı hizada yer aldılar. Solcu partiler (işçi partisi ve Meretz-Yachad) Araplar arasında en popüler partilerdir. Buna rağmen Dürziler sağcı partilerden Likud ve Yisrael Beiteinu ve ortada bulunan Kadima’ya oy verdiler. Knesset’te Temsil 2011 itibarıyla 120 İsrail Parlamentosu üyesinin 13 ü Arap vatandaşıdır. Bu üyeler Arap siyasi partileri temsil etmektedirler ve İsrail Anayasa mahkemesi hakimlerinden biri Filistinli bir Arap’tır. Bazı Arap Knesset üyeleri, İsrail kanunları tarafından düşman ilan edilen ülkelere ziyaretleri nedeniyle polis sorgusu altındadırlar. Bu kanun, Knesset üyesi Mohammad Barakeh’nin 2001’deki Suriye gezisiyle değiştirildi. Yeni değişikliğe göre, Knesset üyeleri, bu tür ülkeler için İçişleri bakanlığından açıkça izin istemelidir. Ağustos 2006’da Balad üyeleri, Azmi Bishara, Jamal Zahalka ve Wasil Taha Suriye’yi izin almadan ve izin verilmeden ziyaret ettiler ve bu davranışlarından dolayı bir resmi soruşturma başlatıldı. Eski Arap üyelerden olan Mohammed Miari, izinsiz olarak bu ülkelerden birine girmesinden dolayı 18 Eylül 2006 tarihinde polis tarafından 2.5 saat sorgulandı. Bir diğer Arap Knesset üyesi Muhammad Kanan, aynı ziyaretten dolayı sorgulandı. 2010 yılında, 6 Arap Knesset üyesi Libya’yı ziyaret etti. Ziyaretlerinde, açıkça Anti-Semitist olduğunu belirten Gaddafi’yle ve birçok hükûmet sorumlusuyla buluştular. Gaddafi, Arapların çoğalması gerektiğini ve tek devlet çözümünde kararlı olmaları gerektiğini belirtti. Kamu Hizmetlerinde Temsil Kamu iş alanında, 2002 sonuna doğru, İsrail kamu çalışanlarının %6.1’i yani 56.362 kamu işçisi Arap’tı. 2004 ocağında, Başbakan Ariel Şaron, bütün devlet tarafından işletilen şirketlerin yönetim kurullarında en azından bir adet Arap vatandaşın olması gerektiğini deklare etti. Siyasal, Yargısal ve Askeri alanda temsil Kabine : Nawaf Massalha, Müslüman bir Arap’tır ve birçok alt seviye bakanlık görevlerinde bulunmuştur. Bu görevlerin arasında 1999’dan beri sürdürdüğü, Dışişleri bakan yardımcılığı vardır. 2001 yılına kadar, hiçbir Arap, Başbakanlık kabinesinde yer almadı ya da hiçbir koalisyona katılma daveti almadılar. 2001 yılında bu durum, Dürzi Arap vatandaşlarından Salah Tarif’in Şaron’un kabinesinden herhangi bir bakanlık almadan görev almasıyla değişti. Tarif sonrasında yolsuzluktan dolayı görevinden uzaklaştırıldı. 2007 yılında, İsrail tarihinde ilk Dürzi olmayan Arap vatandaşı Raleb Majadele, spesifik görevi olmaksızın Bakan olarak atandı ve bir ay sonra Bilim, Kültür ve Spor Bakanı olarak atandı. Majadele’nin atanması aşırı sağcı İsrailliler tarafından eleştirildi. Bu eleştiriler ana akım İsrail siyasi spektrumundan ve kabinenin içinden de geldi. Araplar ise bu girişimi, İsrail’in Arap azınlıklara karşı ayrımcı politikalarını aklamaya çalışmak olarak adlandırdı. Knesset : İsrailli Arap vatandaşlar, bütün Knesset seçimlerinde seçildiler ve şu andaki koltuk sayıları 17’dir. İlk kadın Arap Knesset üyesi, 1999’da seçilen, bir Müslüman Arap olan Hussniya Jabara’dır. Yüksek Mahkeme: Kuzey İsrail’den bir Müslüman olan, Abdel Rahman Zuabi, İsrail Yüksek Mahkemesinde yer alan ilk Arap’tır. Hristiyan Araplardan olan Haifalı Salim Joubran, 2004 yılında, daimi olarak seçilen ilk Arap vatandaştır. Joubran’ın çalışma alanı Kriminal kanundur. Hristiyan Araplardan Jaffalı George Kara, Tel-Aviv bölge mahkemesinde 200 yılından itibaren hakim olarak görev almakta. Yurt dışı hizmeti : Ali Yahya, Müslüman bir Arap olarak, İsrail’in ilk Arap elçisi olarak Finlandiya’ya 1995 yılında atandı. 1999 yılına kadar görevini Finlandiya’da sürdürdü ve 2006 yılında Yunanistan’a Elçi olarak atandı. Diğer Arap elçiler arasında, Vietnam’a atanan Dürzi Walid Mansour ve diğer bir Dürzi olan Reda Mansour (Ekvador elçiliği) dur. Müslüman Arap Mohammed Masarwa, Atlanta Başkonsolosu olarak atandı. 2006 yılındai İsmail Khaldi, San Francisco ya konsolos olarak atandı ve İsrail Devletinin ilk Bedevi konsolosu oldu. İsrail Güvenlik Güçleri: İGG’de görev alan Arap generaller arasında, Tümgeneral Hussain Fares, İsrail sınır polisinin komutanı ve Tümgeneral Yosef Mishlav vardır. Her ikisi de Dürzi’dir. Diğer üst rütbeli görevliler arasında, Dürzi Yarbay Amos Yarkoni (doğum adı Abd el-Majid Hidr / عبد الماجد حيدر) vardır ve kendisi en yüksek üçüncü madalyaya sahip Araptan biridir. İsrail Polisi : 2011 yılında, Jamal Hakroush, İsrail’in ilk Müslüman Arap yardımcı müfettiş general oldu. Daha önce iki bölgeden sorumlu bölge komutanıydı. Yahudi Millî Fonu : 2007 yılında, Ra’di Sfori, YMF’ye seçilen ilk Arap direktör oldu. Atamaya karşı çıkılmasına rağmen, mahkeme, bu direktörlüğün diğer direktörler arasında bir pozisyon olduğundan, Sfori’nin, İsrail hedeflerine karşı çıkamayacağını belirterek atamayı savundu. Diğer Siyasi Organizasyonlar ve Hareketler Abna el-Balad : 1969 yılı başlarında başlayan Arap üniversite gençlerinin başlattığı bir siyasi harekettir. Knesset’teki Arap partisi Balad ile bağlantısı yoktur. Yerel seçimlere katılırken, Knesset’e katılma fikrine tamamen karşıdırlar. Bu hareketin dillendirdikleri istekleri arasında Filistinli mültecilerin evlerine geri dönmeleri, İsrail işgalinin ve ayrımcılıkların sona ermesi ve demokratik Filistin devleti’nin kurulması. İsrailli Arap Vatandaşları Yüksek Takip Komitesi : Bu komite, parlamento dışında olan bir şemsiye organizasyondur ve İsrailli Arap vatandaşların temsilini yapar. Bu komite, bütün Arap vatandaşları ilgilendiren konuları dile getiren ve bağlayıcı karar alabilen en üst düzey kuruluştur. De facto olarak İsrail devleti tarafından tanınmıştır fakat de Jure olarak kapasitesi ve resmi tanınması gerçekleşmemiştir. Ta'ayush : Ta'ayush tabana ait, Yahudi ve Müslümanların bir arada yürüttüğü, gerçek Yahudi-Müslüman dayanışmasını destekleyen bir harekettir. Amacı ayrımcılığa son vermektir. Tanınmamış Köylerin Bölgesel Konseyi : Resmi olmayan temsilcilerin oluşturduğu bir kuruluştur. Amacı Güney’deki Negev bölgesinde resmi olarak tanınmamış köyleri temsil etmektir. Arap Siyasi Partilerinin Yasaklama Girişimleri Knesset ve Siyasal Partiler yasasındaki 9 nolu eke göre, amacı İsrail Devleti’nin bir Yahudi devleti olarak varlığına karşı tutum alan ve demokratik rejime karşı ve ırkçı motiflere bağlı partilerin seçime giremeyeceğini belirtir. Arap partileri bu kanuna dayanılarak birkaç kez diskalifiye edilmeye çalışıldı fakat 2010 itibarıyla, İsrail Merkezi Seçim Komitesi bu tür girişimleri kabul edilmedi ya da İsrail Anayasa Mahkemesi tarafından girişimler geri çevrildi. Barış için İlerici Liste İsrail Merkezi Seçim Komitesinin bir hükmü, 1988 yılında, Barış için İlerici Liste’nin seçimlere katılmasına izin verdi. Bu hükmün altında, listenin, İsrail’in bütün vatandaşlarını içeren bir devlet olarak var olmasını sağlayacak bir platform amaçladığı belirtilerek, bir tehdit unsuru oluşturmadığı bildirildi ve Anayasa mahkemesi listeyi korudu. Balad Aralık 2002’de, Azmi Bishara ve partisi Balad, İsrail’in ‘bütün vatandaşları için var olan bir devlet’ olmasını savundu fakat İsrail Merkezi Seçim Komitesi partiyi yasakladı. Neden olarak da partinin İsraili bir demokrat-Yahudi devleti olarak görmediği ve İsrail devletine karşı silahlı çatışmayı desteklediği öne sürüldü. Anayasa mahkemesi, seçim komitesinin kararını Ocak 2003'te geri çevirdi. Bishara, 1996 ve 2007 arasında Knesset üyesi olarak görevini sürdürdü. 2005 yılında Lübnan’daki bir demeçte ‘Bütün Arapların olduğu gibi, İsrail’deki Araplarında aynı olduğunu, sadece üzerlerinde zorlanmış bir İsrail vatandaşlığının olduğunu belirtti. Ayrıca İsrail’e demokrasisini alıp Filistin’i geri vermesini ve Arapların demokrasiyle ilgilenmediklerini belirtti. Bishara Knesset’teki görevini ve ülkeyi 2007 yılında terk etti. Casusluk ve para hortumculuğuyla suçlandı. Suçlamalara göre, 2006 Lübnan savaşında roketle saldırılar için Hizbullah’a stratejik saldırı noktalarını büyük miktarda para karşılığında vermişti. Birleşik Arap Listesi – Ta’al ve Balad 2009 yılında, "Birleşmiş Arap listesi – Ta’al ve Balad" İsrail'i bir demokrat-Yahudi devleti olarak görmediği ve İsrail devletine karşı silahlı çatışmayı desteklediği gerekçeleriyle diskalifiye edildi. İsrail Anayasa Mahkemesi, 8’e 1 çoğunlukla Komitenin kararını geri çevirdi. Yasal ve Politik Durum İsrail’in Bağımsızlığını İlan etmesi, Yahudi bir devletin, -din, ırk ve cinsiyet gözetmeksizin sosyal ve politik hakların eşit olduğu bir şekilde kurulmasını amaçladı. Vatanaşların hakları bir dizi Temel Kanunla (İsrail yazılı bir anayasaya sahip değildir). Bu kanunların açıkça ‘eşitlik hakkı’ nı belirtmemesine rağmen, İsrail Yüksek Mahkemesi, Temel kanunları İnsan Değeri ve Özgürlüğü ve İş Özgürlüğü (1994) olarak, İsrail vatandaşlarının eşit haklarını garanti altına aldığını tutarlı bir şekilde yorumladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı; ‘İsrailli Araplar İsrail’in eşit haklara sahip vatandaşlarıdır’ ve ‘Arap ve Yahudi vatandaşların arasında fark haklarında değil kamusal ödevlerindedir. İsrail’in kurulumundan beri, Arap vatandaşlar zorunlu askerlikten muhaftır’ diye belirtmiştir. Dürziler askerlik yaparlar ama Araplar için askerliği gönüllü yapmak serbesttir. Çok az sayıda Arap İsrail ordusunda görev yapmaya gönüllü olmaktadır. Birçok Arap vatandaş, devletin ve toplumun kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak görmelerinin yanı sıra, kendilerine düşman gibi davrandıklarını ve de jure/de facto vatandaşlık anlayışını etkilediklerini belirtmektedir. Arapça ve İbranice’nin resmi diller oluşu Arapça, İsrail’in resmi dillerinden biridir ve Arapçanın kullanımı, 1990’lardaki yüksek mahkemenin kararıyla genişletilmiştir. Bakanlıklar, kamuya yönelik bütün materyalleri İbranice yayınlayıp, seçilen materyalleri, Arapça, İngilizce, Rusça ve diğer İsrail’de konuşulan dillere çevirtmektedir. Arap nüfusun bilgilere Arapça ulaşmasını garanti altına alan yasalar vardır. Bazı örnekleri arasında, devlet televizyonlarının birçok prodüksiyonunun Arapça ya da Arapça altyazılı olması, çalışma alanlarındaki güvenlik düzenlenmelerinin Arap çalışan sayısına göre Arapça yazılı olması, ilaçların ve tehlikeli kimyasal maddelerin hakkındaki bilginin Arapça olması ve seçimler hakkındaki bilgilerin Arapça olması vardır. Ülkenin kanunları İbranice yayınlanır ve zamanla İngilizce ve Arapça çevrileri de yayınlanır. Kanunların İbranice olarak resmi gazetede (Rashumot) yayınlanması, kanunun geçerli olması için yeterlidir. Arapça çevirinin olmaması, eğer savunan kişi yasanın anlaşılmadığını kanıtlarsa yasal savunma olarak kabul edilebilir. İsrail Yüksek Mahkemesi’ne yapılan başvurularla, Arapçanın sokak işaretlerinde ve tabelalarda kullanılması arttı. İsrailli Arap organizasyonların yaptığı bir başvuruyla, Yüksek Mahkeme, İbranice’den sonra gelmek üzere, Arapçanın resmi dil olmasını ve daha sık kullanılmasını hükmetti. Günümüzde birçok otobanların çoğu üç dillidir (İbranice, Arapça ve İngilizce). Birçok Arap köyü sokak işaretlerine sahip değildir ve İbranice isimleri sıkça kullanılır. İbranice, sadece Arap topluluğunun, yeni göç edenlerin, yabancı çalışanların ve turistlerin bulunduğu yerlerin dışında, çalışma yerlerinde kullanılan standart dildir. Arap topluluklarının yaşadıkları yerlerde, eğitim, devletin adapte ettiği müfredatla Arapça yapılır. Müfredat, İbranice’yi zorunlu yabancı dil olarak içerir 3. sınıf itibarıyla. Arapça, İbranice eğitim veren okullarda öğretilir, ancak sadece basit seviyesi zorunludur. 2008 yılı yazında, sağcı partiler Arapçanın resmi dil statüsünden çıkarılmasını istediler. Millî İsrail Sembolleri Bazı Arap politikacılar, İsrail bayrağı ve millî marşının tekrar değerlendirilmesini istedi. Sebep olarak, Davud Yıldızı’nın bayrağın merkezinde olmasının sadece Yahudilere ait olması ve Hatikva’nın Arap vatandaşlarını temsil etmemesi ve Yahudilerin anavatana dönüş isteklerini belirtmesidir. Özgürlük Günü İsrail’de Özgürlük Günü, İbrani Takvimine göre Lyar ayının 5. gününde gerçekleşir, ve bu gün Gregoryan takvimine göre her yıl farklı bir tarihe denk gelmektedir. Arap vatandaşlar, genel olarak bu günü ve 15 Mayısı, diğer Filistinler gibi Al-Nakba (facia günü) olarak kabul ederler. Dürzi askerler, 1949 yılındaki ilk İsrail özgürlük yürüyüşünde yer aldılar ve o günden beri Dürziler için yürüyüşler ve Bedeviler içinse özel etkinlikler yapılmakta. Ocak 2008’de, Shefa-Amr valisi, Ursan Yasin, İsrail Devlet’inden gelen komitedeki görevlilerle buluşup, kurtuluşun 60. yıldönümü kutlamalarında Shefa-Amr’ın kutlamalara katılmak istediklerini belirtti. Yasin, kutlamalara katılmak istediklerini ve 40.000 nüfusluk Shefa-Amr’ın İsrail’in bir parçası olarak hissettiğini, ve kutlamalara katılmanın birçok vatandaşın isteği olduğunu belirtti. Ayrıca, ‘biz çocuklarımızı bu devletten nefret eder bir şekilde büyütmeyeceğiz. Bu bizim ülkemiz ve bizler Yahudi vatandaşlarla birlikte var olmak istiyoruz’ dedi. Vatandaşlık ve İsrail’e Giriş Kanunu 31 Temmuz 2003’te İsrail, Vatandaşlık ve İsrail vatandaşlığına giriş yasasını (763-2003) halihazırda bulunan Vatandaşlık kanuna ek olarak, bir yıllığına çıkardılar (geçici hüküm). Bu hükme göre, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler (İsrailli biriyle evlenmelerine rağmen) İsrail vatandaşlığına veya oturma iznine sahip olamadılar. Bu hüküm, İsrail Devleti’ni ve amaçlarını benimseyen kişiler ve kendisi veya ailesinin bir üyesi tarafından, devletin yararına bir girişim gösteren kişiler için geçersiz kılındı. Kanunun tarihinin dolmasına yakın, kanun hükmü 6 ay daha uzatıldı ve sonrasında tekrar 5 ay daha uzatıldı. 8 Mayıs 2005’te yasamadan sorumlu İsrail bakanlık komitesi, kanuna tekrar bir ek yaptı ve vatandaşlık ve giriş kanununu; İsrail vatandaşlığının, Filistinli erkeklerin 35 yaş üzerinde olanları dışındaki ve Filistinli kadınların 25 yaş üstü olanları dışındaki herkese yasaklı olacak şekilde değiştirdi. Vatandaşlık ve Giriş Kanununun savunucuları, kanunun terörist saldırıları engelleyeceğini ve İsrail’in Yahudi karakterini, Arap göçünü engelleyerek koruyacağını gerekçe olarak belirttiler. Yeni, yaş üzerine olan ek, terörist saldırıların yaşla azaldığını gösteren bir çalışma sonrasında hazırlandı. Bu ek, Filistinlerinin yarısı üzerindeki yasağı kaldırdı. 2006 da bu kanun Yüksek Mahkeme tarafından desteklendi. Bu kanunun teorik olarak bütün İsraillileri içermesine rağmen, Arap vatandaşların Filistinlerle evlenme olasılığı daha yüksek olduğundan, kanun ayrımcılıkla eleştirildi ve Birleşmiş Milletler Irksal Ayrımcılık Komitesi, oybirliğiyle İsrail’in ırkçılık karşıtı insan hakları ilkesini ihlal ettiğine karar verdi. Mülk Sahipliği ve İskan Yahudi Millî Fonu, 1901 yılında kurulan, İsrail’de Yahudi yerleşim yerleri için toprak alıp geliştiren özel bir organizasyondur. Toprak alımları, dünyadaki Yahudiler tarafından yapılan bağışlarla yapıldı. YMF İsrail’deki toprakların aşağı yukarı %15’ine sahiptir. Devlet %79.5’ine ve geri kalanın %6.5’i eşit olarak Arap ve Yahudi sahiplerine bölünmüştür. YMF’nin sahip olduğu toprakların önemli bir kısmı, ülkeyi terk eden, Filistinlilere aittir ve bu nedenle bazı toprakların YMF tarafından alınması yasal tartışmalara neden olmuştur The JNF purchased these lands from the State of Israel between 1949 and 1953, after the state took control of them according to the Absentee Properties Law.. YMF bu toprakları, 1949 ve 1953 yılları arası, İsrail devletinin Filistinli eski yerleşimcilerin topraklarını almasından sonra, devletten satın aldı. Ekonomik Durum İsrail’deki Arapların durumu, komşu Arapların durumlarından daha iyidir. Arap toplumunun 1949’dan sonraki gelişiminin ana özelliği, genelde çiftçi olan nüfusun, endüstriyel proleter çalışma gücüne dönmesiydi. Arap toplumunun ekonomik gelişimi çeşitli dönemlerle ayrı ayrı tanımlanmıştır. İlk dönem (1967 yılına kadar) proleterleşmenin gerçekleştiği dönemdir. 1967 sonrası, Arap nüfusunun ekonomik gelişimi deşteklenmiştir ve arap burjuvazisi, Yahudi burjuvazisi sınırlarında gelişmeye başlamıştır. 1980 ler itibarıyla, toplum kendi ekonomisini, özellikle endüstriyel potansiyelini geliştirdi. Temmuz 2006’da hükûmet, ülkedeki Arap toplumlarını ‘A sınıfı’ gelişim kategorisine aldı ve böylece vergi faydalarından yararlanır hale getirdi. Bu karar, Arap kesimindeki yatırımları desteklemeyi amaçladı. Şubat 2007’de New York Times, İsrail’de fakirleşen ailelerin %53’ünün Arap aileleri olduğunu açıkladı. İsrail’deki Arapların büyük bir kısmı askerlik hizmetini yere getirmediği için, burs ve ev kredisi gibi birçok mali desteğe tabi değiller. Arap kasabalar, kasaba sakinlerinden vergi toplama konusunda çekingendirler. Sikkuy adlı ünlü Arap-Yahudi sivil toplum kuruluşu, Araplar, bir grup olarak, en yüksek ev sahipliği oranına sahipler. Arapların %92.6’sı eve sahipken, Yahudilerin 70%i eve sahiptir. İstihdam İsrail’deki işsizlik oranının en yüksek olduğu 40 yerin 36’sı Arapların yaşadığı yerlerdir. İş bulamamanın temel nedenleri arasında, Yahudilere göre daha az eğitimli olmak, bulundukları yerlerde daha az iş imkanının olması, tarım ve inşaat sektörlerinde yabancı işçilerle olan rekabet vardır. Dindar ve seküler Yahudi kadınlara göre, Arap kadınların işsizlik oranı daha yüksektir. Arap kadınların %17’si işe sahiptir. Dürzi ve Hristiyan Araplar, Müslümanlara göre daha yüksek istihdam oranına sahiptir. Tefen Endüstriyel Park’taki 300 işçiye sahip bir Call Center olan, Babcom’un CEO’su İmad Telhami, İsrail’deki Arap işçilere kariyer fırsatı oluşturmayı kendine amaç edinmiştir. Hristiyan bir Arap olan Telhami, İsrail’in işi Hindistana, Doğu Avrupa’ya ve Dünya’nın farklı uçlarına götürdüğünü, kendisinin de işi İsrail’e taşımayı planladığını belirtmiştir. Telhami’ye göre, Araplar arasında oldukça başarılı mühendisler ve büyük bir potansiyel var. Mart 2010’da hükûmet 216 Milyon doları, Arap kesimin gelişimi için tasarlanan 5 yıllık gelişme planına adadı.planın önemli bir noktası, kadınlar ve akademisyenlere iş olanakları yaratmaktır. Plana göre, 2014’e varıldığında, 15.000 yeni işçi çalışma gücüne eklenmiş olacak. Sağlık Sağlık problemlerine dayalı ölümlerin ortak nedenleri arasında, kalp hastalıkları ve kanser vardır. Kabaca, Arap vatandaşların %14’ü diabetiktir ve Arap erkeklerin yarısı sigara kullanmaktadır. 1948’den beri ortalama yaşam süresi 27 yıl arttı. Sağlıktaki gelişmelerle birlikte, Arap bebek ölümleri 1970 yılındaki binde 32’den 200 yılında binde 8.6’ya düştü. 2003 yılında, Arap vatandaşları arasında bebek ölümü oranı binde 8.4’ken, Yahudilerdeki bebek ölümü oranı binde 3.6 idi. Eğitim İsrail Devleti, ülkedeki okulların birçoğunun düzenlemesini ve finansmanını yapar. Okul sisteminin iki ana kolu vardır: İbranice eğitim verenler ve Arapça eğitim verenler. İki kolun da müfredatı matematik, fen bilimleri ve İngilizcede neredeyse aynıdır. Tarih, edebiyat gibi derslerde ise farklıdır. Arapça okullarda İbranice 3. sınıf itibarıyla zorunludur ama Arapça, İbranice okullarda 7. sınıftan 9. sınıfa kadar basit seviyede öğretilir. Lise sonuna kadar dil ayrımı devam eder ama üniversite seviyesinde eğitim genelde İbranice ve İngilizce yapılır. 2001 yılında, Hakları İzleme Örgütü devlet tarafından yürütülen Arap okullarının, Yahudi okullardan dünya kadar farka sahip olduğunu belirtti. Yüksek eğitime gelince, yeterlilik sınavını geçen Arap öğrencilerin neredeyse yarısı yüksek eğitimde kendine yer bulamamakta. Bunun nedeni bu öğrencilerin Psikometrik Giriş Sınavında yeterli başarıyı gösterememeleridir. Askerlik Arap vatandaşların İsrail Ordusuna katılma zorunlulukları yoktur. Bedeviler dışında, yılda aşağı yukarı 120 kişi gönüllü olarak askerlik yapar. 2000 yılına kadar, yılda Bedevilerin %5-%10’u İsrail ordusuna gönüllü olarak katıldı. Günümüzde askerlik yapan bedevilerin sayısı yüzde 1’den daha azdır. 2003’teki rapora göre bedeviler arasında orduya katılma isteği son yıllarda aşırı derecede azaldı. Bunun nedeni İsrail Devleti’nin bedevi vatandaşlara eşit hizmet uygulamalarını yapmamasıdır. Buna rağmen Haaretz’te 2009’da yayımlanan bir makaleye göre bedevilerin askere katılımı 3 katına çıkmıştır. İsrail Güvenlik Güçleri rakamlarına göre 2002 ve 2003 yılında askere katılanlar arasında Hristiyanlar yüzde 0.1 olarak kaldı. 2004'te bu sayı ikiye katlandı. Günümüzde İsrail Güvenlik Güçleri askere katılım rakamlarını din bazında açıklamamaktadır ama tahmin edilen rakamlara göre 30-40 civarında Hristiyan vardır. 1956 yılında İsrail Devleti ve yerel Dürzi dini liderleri arasında yapılan bir anlaşmaya göre Dürziler İsrail Ordusuna katılmak zorundadırlar. Bu anlaşmaya karşı çıkan Dürziler tepkilerini gösterdiler ama kararın geri alınmasında başarılı olamadılar. Buna rağmen Dürzi erkeklerin neredeyse hepsi orduya katıldı. Yakın tarihte, Dürziler arasında artan bir azınlık, zorunlu katılıma karşı çıkıp, askere gitmek istememekteler. Kamu Hizmeti Ordu da görev almak yerine, Arap gençleri, gönüllü sosyal hizmet yapma opsiyonuna sahiptirler. Karşılığında terhis edilmiş askerlerin faydalandığı haklara sahip olurlar. Gönüllü hizmetler genelde Araplar için ayrılır, kamu kuruluşlarında genelde çalışırlar. 2010 yılı itibarıyla, 1.473 Arap kamu hizmetlerinde gönüllü çalışmaktadır. Kamu hizmetleri idaresine göre, Arap liderler, gençlere, devlet için gönüllü çalışmamalarını söyleyip onları bu alternatiften uzak tutmaya çalışıyorlar. Yıllarca Arap gençlerin terhis olan askerlerle aynı haklara sahip olmalarını savunan bu kişiler, şimdi devletin gönüllü hizmet üzerine olan bu çağrısına gençlerin olumsuz cevap vermesini istemekteler. Kültür küçükresim|sağ|Bir damat ve atı, Jisr az-Zarka, 2009 İsrail’deki Arap vatandaşların birçoğu, Filistinlerin kültürüne ait birçok öğeyi paylaşır. Birçok Arap kadın, Filistin nakışı ve kıyafetleri yapmaktadır. Filistin halk oyunu olan dabke, günümüzde hala kültürel gençlik kamplarında öğretilmektedir ve birçok evlilik törenlerinde görülmektedir. Dil Dil açısından, İsrail’deki Arap vatandaşların çoğunluğu iki dillidir ve hem Filistin arapçası hem de İbranice’nin bir lehçesini konuşurlar. Araplara ait evlerde ve Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde Arapça konuşulur. Bazı İbranice kelimeler, günlük konuşulan Arapçaya girmiştir. Örneğin; Araplar, 'beseder ' (“tamam” la eşdeğerdir) kelimesini Arapça konuşurken kullanırlar. Daimi kullanılan diğer Arapça kelimeler arasında, mazgan (klima) ve mashev (bilgisayar) da vardır. Ortaya çıkan lehçeye “İsrail Arapçası” denir. Farklı Arap bölge ve yerleşim yerlerinde farklı yerel Arapça ağızları vardır. Umm al-Fahm’da yaşayan Araplar, kaph kelimesini “k” yerine “ç” ile söylerler. Bazı Arapça kelimeler sadece bazı spesifik yerlere mahsustur. Arap vatandaşları hem İsrail kanallarını hem de Arapça haberleri izlerler ve hem Arapça hem de İbranice gazeteleri okurlar. Bu onlara haberleri karşılaştırma şansı verir. Müzik ve Sanat Filistin sanatı, İsrail’deki Arap vatandaşlar tarafından desteklenmektedir. Amal Murkus gibi sanatçıların katkıları ve dönüşen geleneksel Filistin ve Arap müziği stillerine ek olarak, yeni jenerasyon Arap gençleri, yeni müzik formlarıyla Filistin kimliğini gmstermeye başladılar. Örneğin, Lod’da kurulan hip hop grubu DAM, Akka, Beytüllahim, Ramallah ve Gazze şehirlerinde de yeni grupların oluşmasını etkiledi. Sinema ve Tiyatro İsrail’deki Arap vatandaşlar, hem İbrani hem de Arap sinema ve tiyatrolarına katkı sağlamaktadır. Mohammad Bakri ve Juliano Mer-Khamis İsrail film ve televizyonlarında birçok prodüksiyonda oyunculuk yaptılar. Edebiyat Ünlü İsrailli Arap yazarların arasında Emil Habibi, Anton Shammas ve Sayed Kashua vardır. Kaynakça Kategori:İsrail'de toplum Kategori:Araplar
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri