Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İsrail tarihi

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
İsrail tarihi, modern İsrail Devleti'nin tarihini ve İsrail topraklarındaki Yahudilerin tarihini içerir. Modern İsrail’in coğrafi büyüklüğü Galler ülkesi kadar ya da Kosta Rika’nın yarısı kadar küçüktür. Devletin bulunduğu alan, kabaca, antik İsrail ve Yehuda Krallıklarının bulundukları yerdir. İsrail'de konuşulan İbranicenin ve İbrahimi (Semavi) dinlerin doğduğu yerdir. Önce Yahudilik ve sonra Hristiyanlık, İslam, Dürzilik ve Bahailik inançlarına ait kutsal alanlar barındırır. Çeşitli imparatorlukların egemenliği altına girmesine ve farklı birçok etnik unsura ev sahipliği yapmasına rağmen, Yahudi-Roma Savaşına kadar, antik İsrail ağırlıklı olarak Yahudi’ydi. Sonrasında, Galilee hariç, birçok bölgede Yahudiler azınlık olarak kaldı. Bölge 3. yüzyıl itibarıyla giderek artarak Hristiyanlaştı ve 7. yüzyıl fethinden 20. yüzyılın ortasına kadar Müslümanlaştı. Roma fethinden sonra, Antik İsrail bölgesi, Kutsal Filistin Toprakları olarak adlandırıldı. 1096 ve 1921 yılları arasında, bölge, Hristiyan ve Müslümanlar arasında odak savaş noktasıydı. Haçlı Seferlerinin bitiminden, 1917 İngiliz fethine kadar Mısır Memlük Sultanlığıdaki Suriye vilayetinin bir parçasıydı ve 1517 yılından sonra Yavuz Sultan Selim hükümdarlığındaki Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olarak kaldı. 19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Yahudilere karşı zulüm, Siyonist hareketi doğurdu ve antik krallıkların bulunduğu, Filistin olarak adlandırılan bölgede Yahudilere ait bir anavatan kurulmasına yönelik uluslararası destek arttı. Suriye’nin İngilizler tarafından fethedilmesinden sonra, I. Dünya Savaşını takip eden Balfour Deklarasyonu ve Filistin mandasının kurulmasıyla birlikte, Aliyah (İsrail topraklarına diaspora Yahudilerinin geri dönmesi) arttı ve bu da Arap ve Yahudi milliyetçiliğinin çakışmasından dolayı Arap-Yahudi gerginliğinin artmasına sebep oldu. 1948 yılında İsrail Bağımsızlığının ilan edilmesiyle, Avrupa ve Müslüman ülkelerden birçok sayıda Yahudi İsrail’e göç etti ve birçok Arap da İsrail’den göç etti. Bu göçler ileride daha büyük Arap-İsrail Savaşlarına sebep olacaktı . Dünya’daki Yahudilerin 42% si günümüzde İsrail’de yaşamaktadır. 1970’lerden beri ABD, İsrail’in esas müttefiki oldu. 1979 yılında Mısır-İsrail Barış Anlaşması, Camp David uzlaşmasıyla imzalandı. 1993 yılında, İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü ile Birinci Oslo Anlaşmasını imzaladı ve 1994 yılında, İsrail-Ürdün Barışı imzalandı. İsrail ve Filistin arasındaki barışı gerçekleştirme üzerine devamlı devam eden çalışmalara rağmen, savaş ve çatışma İsrail ve Filistin bölgelerinde devam etmekte ve uluslararası politikada ve iki bölgenin sosyal ve ekonomik yaşamlarında hissedilmektedir. İsrail’in ekonomisi başlangıçta sosyalistti ve ülke 1970’lere kadar Sosyal-demokratlar tarafından yönetildi. Sonrası gittikçe kapitalizme ve market ekonomisine kaydı ama sosyal refah sisteminin bazı özelliklerini korudu. küçükresim|sağ|150px|İsrail kabilelerinin dağılımı İsrail Devleti'nin kurulması 14 Mayıs 1948'de son İngiliz güçleri Hayfa'yı terk etti. David Ben-Gurion tarafından yönetilen Yahudi Ajansı, 1947 BM Paylaşım Planına göre İsrail Devleti'nin kurulduğunu bildirdi. Ben-Gurion, yeni devletin ilk başbakanı oldu. Süper güç liderleri olan ABD Başkanı Harry S. Truman ve Sovyet lider Joseph Stalin, İsrail'i derhal tanıdı. Bu zamanda Filistin'deki nüfusun 650.000'ini Yahudiler 1,2 milyonunu Araplar oluşturuyordu. İsrail Bağımsızlık Savaşı veya Birinci Arap-İsrail Savaşı (1948-49) Arap istilası (14 Mayıs – 11 Haziran 1948) Arap Birliği üyeleri olan Mısır, Transürdün, Suriye, Lübnan ve Irak, BM'in paylaşım planını reddedip tüm Filistin'in Arapların özerkliğinde olması gerektiğini iddia ettiler. İsrail'e karşı savaş ilan edip derhal istila ettiler. İddialara göre Deir Yasin Katliamı, Arap hükûmetlerin araya girmesini hızlandırmıştır. Suudi Arabistan ve Sudan da birlikleriyle destek verdiler. BM Genel Sekreteri Trygve Lie, bu çatışmayı "savaşın sonundan beri dünyanın gördüğü ilk silahlı saldırı" olarak tanımladı. Israel Galili komutasındaki Haganah, yeni İsrail devletinin organize ve etkili ordusuydu. Yigal Alon generalliğindeki Palmah ile birlikte 30.000 askerden oluşuyordu ve Haganah'nın yedekte 30.000 eğitimli askeri daha bulunmaktaydı. Buna ek olarak her Yahudi yerleşim birimi iyi eğitilmiş nöbetçilerle korunuyordu. Irgun 3500 ve Lehi 500 adamıyla Haganah'ya katıldı. Her bir Arap gücü farklı kalitedeydi fakat Arap devletlerinin ağır ordu ekipmanları vardı. AÖO, 4 ana gruba ayrılmış ve iyi eğitilmemiş 4000 adamdan oluşuyordu. Arap güçleri arasında en iyi eğitilmiş olan Transürdün Arap Lejyonu 40 İngiliz subayın komutasında yaklaşık 10.000 askerden oluşuyordu. Irak, iki hava filosu, bir zırhlı tabur ve 10.000 asker gönderdi; Mısır iki hava filosu ve aralarında bağımsız birimlerin de bulunduğu 7500 asker; Suriye bir tank taburu, bir hava filosu ve 5000 asker; Lübnan ise 2500 asker ve birkaç topçu birliğiyle savaşa katıldı. Filistinli Araplar 4000 kişilik 'Kurtuluş Ordusu'nu oluşturdu. İngilizler bölgeden ayrıldığında çoğu Arap Lejyonu Filistin topraklarında mevcuttu. Arap Lejyonu komutanları, 1948'de İngiliz ordusundan ayrılmış yüksek mertebedeki İngiliz komutanlardı ve başkomutan İngiliz Glubb Paşa'ydı. Ürdün güçleri genelde Yahudi devletinin bulunduğu topraklardan uzak durup Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e odaklandı; sonradan bu topraklar Ürdün tarafından ilhak edildi. Kuzey Filistin'de Suriye ve Lübnan güçleri ilk olarak cephede durakladılar. Irak, Nablus-Cenin bölgesine kadar ilerledi fakat bundan öteye geçemediler. İsrail'in Cenin'i geri alma çabaları püskürtüldü (1-4 Haziran). Suriye ve Lübnan güçleri, saldırılarını yinelediler (6-10 Haziran); AÖO ile birlikte Celile'nin büyük bir kısmını ele geçirdiler. General Glubb'un Arap Lejyonu Kudüs'ün Eski Şehir kısmının çoğunu düşmanla karşılaşmadan ele geçirdi; daha da ilerleyip Yeni Kudüs'ün doğu ve güney kısımlarını da ele geçirdi (15-25 Mayıs). Yerli Filistinli Arapların yardımıyla Arap Lejyonu Eski Şehir'in Yahudi çeyreğini fethetti (15-28 Mayıs). Arap Lejyonu, Latrun'u da eline geçirdi ve İsrail'in sürekli ataklarına karşı korudu (25-30 Mayıs ve 9-10 Haziran). İsrail güçleri, Tel Aviv - Kudüs yolu üzerinde saldırılar düzenledi fakat Kudüs'e girmeyi başaramadı. Fakat, daha güneyde dağların içinden geçen yeni bir yol yaptılar. Bu yol 10 Haziran'da tamamlandı. Yahudiler en nihayetinde Tel Aviv - Kudüs arasında Arap köylerini yıktı. Öte yandan Mısır, AÖO'nun elindeki Gazze üzerinden sahil şeridi boyunca ilerleme kaydetti ve Tel Avin'in 40km güneyindeki Aşdod'a kadar vardı. Çoğunluğunu AÖO'nun oluşturduğu küçük bir bölük Kudüs'e kadar ilerledi. İsrail'in Aşdod'u geri alma çabaları püskürtüldü (2-3 Haziran). Mısır, iç topraklardan ilerleyip Beerşeba (20 Mayıs) ile Hebron'u (21 Mayıs) aldı ve Beytüllahim'deki Arap Lejyonu'yla birleşti (22 Mayıs). Arap ordularının istilası başlangıçta başarılıydı fakat İsrail, dört taraftan aynı anda istila edilmenin şokunu çabuk atlattı. 29 Mayıs 1948'de, İngilizlerin sunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 50 no'lu kararıyla bölgeye silah ambargosu uygulanmaya başlandı. Çekoslovakya, İsrail'e silah göndererek BM'in kuralını çiğnedi. 20 Mayıs'ta BM Güvenlik Konseyi, İsveç asıllı Kont Folke Bernadotte'yi aracı olarak görevlendirildi. 11 Haziran'da BM bir aylık ateşkes ilan etti. Her iki taraf da toparlanıp yeniden organize olmak için bu fırsatı kolluyordu. Bağımsızlığın ilanından sonra Haganah, İSK oldu. Palmah, Irgun ve Lehi gruplarının bağımsız eylemlerinin kesilmesi ve İSK'ye katılmaları şart koşuldu. Ateşkes döneminde Irgun, "Altalena" isimli bir gemiyle özel silah nakliyatı gerçekleştirmeyi denedi. Silahların hükûmete verilmesi reddedilince Ben-Gurion geminin batırılması emri verdi. Çatışmada birkaç Irgun üyesi öldürüldü. Çoğunu II. Dünya Savaşı gazileri ve Holokost'tan sağ çıkanların oluşturduğu yüklü miktarda Yahudi ülkeye göç etti ve İSK'ye katıldı. "On-Gün Hücumu" (9-18 Temmuz 1948) İsrail'in Suriyelileri Ürdün üzerinden geri itme hücumu püskürtüldü (9-14 Temmuz). İsrail'in gerçekleştirdiği ikinci hücumdaysa sahil şeridinde Hayfa'nın kuzeyine kadar ve iç topraklarda Nazaret'e kadar ilerlendi (12-16 Temmuz). Şiddetli geçen çatışmaların ardında İsrail Lod ve Ramla'yı ele geçirdi (9-12 Temmuz) fakat Arap Lejyonu tarafında Kudüs'ten (9-18 Temmuz) ve Latrun'dan (14-18 Temmuz) püskürtüldü. Güneyde Mısırlılara karşı gerçekleştirilen akınlardan bir sonuç elde edilemedi. İSK inisiyatifi ele geçirdi ve Filistin'in büyük bir bölümünde ofansif hareket etti. Bu zamanda İsrail ordusunda 49.000 asker yer almaktaydı. Örgütlenmeleri ve ekipmanları her an gelişiyordu. Arapların erzak tedarik yolları ise uzun ve dayanıksızdı, savaşın süresi uzadıkça erzak tedarik etmekte zorluklarla karşılaşılıyordu. İkinci ateşkes (18 Temmuz – 15 Ekim 1948) İki taraf da dinlenip toparlanmayı dört gözle bekliyordu. Son çatışmalarda İsrail'in başarısı sınırlı olmuştu fakat işlerin kendileri lehine döndüğünü hissediyorlardı bu yüzden hücuma geçmek için daha fazla zamana ihtiyaçları vardı. Ateşkesten faydalanan İsrail asker sayısını ikiye katlayıp 90.000'e çıkardı, bu durum sayısal olarak Arap güçlerine karşı avantaj sağlamaktaydı. Araplar, İsrail'in direnme gücüne ve her cepheden saldırı düzenleme yetisine şaşırmıştı. Arap devletler savaşın bir an önce sona ermesini arzuluyordu. Zafere kesin gözüyle bakan İsrail, BM'in aracılık çabalarına kızgındı çünkü güçlükle kazanılmış toprakların geri verilmesi bekleniyordu. 17 Eylül 1948'de Kont Bernadotte, kimliği bilinmeyen üç kişi tarafından suikasta uğradı; bu kişilerin Lehi üyesi oldukları zannedilmektedir. Eylül ortasında, ateşkes güneyde İsrail ve Mısır güçleri tarafından bozuldu. İsrail'in baskısı Al Falluca üzerine odaklanmıştı böylece sahildeki Mısır güçleriyle iç topraklardaki Mısır güçlerinin iletişimi kesilmek isteniyordu. Yeniden savaş (6 Ekim – 5 Kasım 1948) AÖO'nun Manara'ya saldırısı (22 Ekim) İsrail'in büyük bir karşı hücumla cevap vermesine neden oldu. Manara ve Hula Vadisi Arap askerlerden temizlendi ve AÖO Lübnana kadar itildi; İsrail güçleri güney Lübnan'a girip orada durdu. (22-31 Ekim) İç bölgelerde is Tel Aviv-Kudüs cebinin genişletilmesi için Kudüs'ün kuzey ve güneyi itilmeye çalışıldı. Arap Lejyonu'na Bet Gubrin'de yenilen İsrail bu denemeden başarısızlıkla döndü. İsraillilerin ana çabası güneydeydi; askerlerinin 15.000'ini bu cepheye yığan İsrail Mısır'a odaklanmıştı. Aşdod ve Gazze'ye düzenlenen ana saldırıda bu bölgeler ele geçirilemedi ve Refah'taki Mısır'ın iletişim hattını kıramadı (15-19 Ekim). Beerşeba'ya düzenlenen saldırı ise başarılıydı, böylece Negev'e giden yol açılmıştı. Hulaykat, ağır çatışmalar sonucunda ele geçirildi ve Mısır'ın iletişim hatları kesildi, böylece Hebron ve Falluca'daki Mısır güçleri izole edilmiş oldu. Mısır, Aşdod (27 Ekim) ile Mecdal'dan (5 Kasım) geri çekilmek ve geri kalan güçlerini Gazze bölgesinde odaklamak zorunda kaldı. Kasım sonunda İsrail, Suriye ve Lübnan arasında sağlam temellere dayanmayan bir ateşkes ilan edildi. 1 Aralık'ta Ürdün Kralı Abdullah, Arap Filistini'nin Ürdün'le birleştirilip Transürdün'ün oluşturulduğunu ve ülkenin isminin Ürdün Haşimi Krallığı olarak değiştirildiğini duyurdu. 'Arap Filistini Kralı' sıfatına benimsemesi çoğu Arap devletince nefretle karşılandı. Mısır'ın yenilgisi (19 Kasım 1948 - 7 Ocak 1949) Falluca cebini kırmaya çalışan Mısırlıların çabaları başarısızlıkla sonuçlandı (19 Kasım - 7 Aralık). Her cephede ateşkes ilan edilmesi, İsrail'in tüm güçlerini Mısır'a yönlendirip büyük bir saldırı düzenlemesine olanak sağladı (20 Aralık). İsrail Refah'ı kuşattı (22 Aralık), Asluj (25 Aralık) ve Auja'yı (27 Aralık) ele geçirdi. Albay Alon güneyde Sina'ya ilerledi, ardından kuzeye El Ariş'e yöneldi. Mısırlıların azimli direnişiyle daha fazla doğuya ilerleyemeyen İsrail bu sefer kuzeydoğuya Refah'a yöneldi. İsrail, Refah'a saldırıya hazırlanırken Mısırlılar BM Güvenlik Konseyi'nden bir an önce ateşkes ilan edilmesini istedi ve bu istek derhal yürürlüğe kondu (7 Ocak 1949). Ateşkes Antlaşmaları (Mart - Temmuz 1949) küçükresim|sağ|150px|1949 Yeşil Hat sınırları BM'den Dr. Ralph Bunche'nin arabuluculuğyla Rodos'ta barış görüşmeleri başladı. İsrail, Mısır (24 Şubat), Lübnan (23 Mart), Ürdün (3 Nisan) ve Suriye ile (20 Temmuz) ateşkes imzaladı. Aslen bir barış anlaşması imzalanmamıştır. Kalıcı ateşkesin yürürlüğe girmesiyle sonradan Yeşil Hat adı verilecek olan İsrail sınırları belirlenmiş oldu. İSK, Celile ve Negev'e kadar genişledi. Paylaşım planında İsrail'e bırakılan Taberiye Gölü kenarındaki şerit ise Suriye'ye bırakıldı. Lübnan, Roş Hanikra'da küçük bir alanı işgal etti ve Gazze şeridi Mısır'a kaldı. Mısır'ın İsrail topraklarında halen teslim olmuş askerleri bulunmaktaydı. Ürdün, savaşta işgal ettiği Batı Şeria'yı ve Doğu Kudüs'ü ilhak etti; Mısır ise Gazze'yi ilhak etmektense işgal altında tutmaya devam etti. Ateşkesin ardından İngiltere Kıbrıs'taki 2000 Yahudi tutukluyu serbest bırakıp İsrail'i tanıdı. 11 Mayıs 1949'da İsrail, Birleşmiş Milletlerin bir üyesi olarak kabul edildi. Savaşta, 650.000 kişilik İsrail nüfusundan, 4000'i İSK askeri olmak üzere 6000 kadın ve erkek öldürüldü. Birleşmiş Milletlerin sunduğu rakamlara göre, 1947 ve 1949 yılları arasında 726.000 Filistinli kaçtı veya çıkarıldı. Ürdün dışında, Filistinliler kalabalık halde kötü durumdaki büyük mülteci kamplarında kaldılar. Aralık 1949'da BM, İngilizlerin teklifine cevap olarak Filistinli mültecilere yardım amaçlı bir ajans kurdu (UNRWA). 1948-1954: Ben Gurion 1. Dönem Hükümet ve politikalar Knesset adı verilen İsrail'in 120 sandalyeli parlamentosu ilk olarak Tel Aviv'de toplandı ve 1949 ateşkesinden sonra Kudüs'e taşındı. Ocak 1949'da ilk seçimler yapıldı. Marksist-Siyonist partiler olan Mapai (46) ve Mapam (19) en çok sandalye toplayan partiler oldu. Mapai'ın lideri David Ben-Gurion İsrail'in ilk başbakanı oldu. Knesset, ilk İsrail cumhurbaşkanı olarak Chaim Weizmann'ı seçti. Knesset'te hiçbir parti tek başına iktidara gelememiş, hep koalisyon kurulmuştur. 1948'den 1977'ye kadar, İsrail İşçi Partisi'nin temellerini oluşturan Mapai ve Alignment partileri hükûmeti yönetmiştir. Bu yıllarda İşçi Siyonistlerinin lideri Ben-Gurion'du ve İsrail siyaseti ile ekonomisi genelde sosyalist bir çizgi takip etmekteydi. Göç 1948'den 1951'e kadar geçen üç yıl içinde Yahudi göç oranı iki katına çıkıp İsrail toplumunda silinmez bir iz bıraktı. Göçmenlerin çoğu ya Holokost'tan kurtulanlar ya da Arap topraklarından kaçan Yahudilerden oluşmaktaydı. Her ne kadar Avrupa ve Ortadoğu'nun her köşesinden Yahudi göçü gerçekleştiyse de en kalabalık gruplar 100.000 üzeri nüfusla Irak, Romanya ve Polonya'dan geldi. 1949-1951 yılları arasında Libya'dan 30.000 Yahudi kaçtı. 1950'de Knesset, Yahudi soyundan gelenlere eşleriyle birlikte İsrail'de yaşama ve vatandaşlık hakkını veren Geri Dönüş Yasası'nı meclisten geçirdi. %99'u gizli olmak üzere, 50.000 Temani Yemen'den İsrail'e kaçtı. 1951'de Irak Yahudilerine verilen geçici izinle, ülkedeki toplam Yahudi nüfusunun %90'ını oluşturan 120.000 Yahudi İsrail'e göç etme tercihini kullandı. Lübnan, Suriye ve Mısır'dan kaçan Yahudiler de mevcuttu. 1960'ların sonlarında yaklaşık yarım milyon Yahudi Cezayir, Fas ve Tunus'u terk etti. Yirmi yıl içinde, hemen hemen Arap ülkelerdeki tüm Yahudiler, yaklaşık 850.000 kişilik nüfusla İsrail'e yerleşti. Arkalarında bıraktıkları mal varlıklarının akıbeti hâlâ tartışma konusudur. Bugün itibarıyla, %75'i Fas'ta ve %15'i Tunus'ta olmak üzere Arap ülkelerinde 9000 Yahudi yaşamaktadır. 1948'den 1958'e kadar 800.000 kişilik İsrail'in nüfusu iki milyona yükseldi. Tasarruf dönemi diye bilinen dönemde yemek, yiyecek ve eşyalar karneye bağlandı. Göçmenlerin çoğunun parası veya eşyası yoktu ve maabara denen geçici kamplarda yaşamaktaydı. 1952'de 200.000'den fazla göçmen çadırlarda veya hükûmetin yaptırdığı prefabrik kulübelerde yaşıyordu. İsrail, başta Amerika'daki Yahudi cemaati olmak üzere yurtdışından maddi destek aldı. Yeni devletin maddi zorluklarının baskısı altında Ben-Gurion, Batı Almanya ile tazminat anlaşması imzaladı. Bunun üzerine Knesset'te tartışmalar sürdüğü sırada 5000 kişi gösteri düzenliyor ve polis Knesset'e koridor kurmak zorunda kalıyordu. Tartışmalarda Herut lideri Menahem Begin ile Ben-Gurion birbirilerini faşistlikle suçlayıp Begin, Ben-Gurion için "holigan" dedi. Almanya ile diplomatik ilişkilerin açılması için İsrail'e birkaç milyar mark ödendi. 1953'ün sonunda Ben Gurion, Negev'deki Sde Boker isimli kibbutzda emekliye ayrıldı. Eğitim 1949'da yeni hükûmet bir kanun çıkarıp 14 yaşına kadar kişilerin eğitiminin ücretsiz ve mecburi olduğunu bildirdi. Devlet, iktidar partisi güdümlü Siyonist, dindarlar için ayrı ve Filistinli Araplar için ayrı müfredat uyguladı. Okullar büyük partilerin elindeydi ve her okul göçmenleri kendi okullarına kabul etmek için yarışıyordu. Göçmenlerde "Siyonist motivasyon"un eksikliğinden endişe eden hükûmet bütün parti güdümlü müfredatları yasaklayıp tek bir laik sosyalist eğitimi zorunlu kılmaya çalıştı. Eğitim, göçmenlere iş, yemek ve ev tedarik eden "kamp yöneticileri"nin elindeydi. Bazı öğretmenler ortodoks Yemenli çocukların peyotlarını dahi kesip onları laik hayata adapte etmeye çalışıyordu. Siyasete muhalif olan göçmenler bazen ayrımcılığa uğrasa da hiç kimse aşsız veya evsiz bırakılmadı. Ortodoks çocuklara yapılan bu muamele ilk İsrail genel soruşturmasını başlattı. Bu kriz koalisyonun yıkılmasına ve 1951'de seçimlere gidilmesine sebebiyet verdiyse de sonuç bir önceki seçimlerden farklı olmadı. 1953'te parti güdümlü eğitim sistemi kaldırıldı. Genel Siyonizm ile Sosyalist Siyonizm eğitim sistemleri birleştirilip laik bir eğitim sistemi oluşturuldu; Mizrahiler ise Modern Ortodoks sistemini oluşturdu. Dindar Agudat Israel'in ise kendi eğitim sistemini korumasına izin verildi. Dış ilişkiler ABD ve SSCB yeni devlete desteklerini sunarken İsrail herhangi bir süpergüce bağımlı olmamak için çaba sarf etti. 1952'de bir grup Yahudi doktor, Stalin'i zehirlemeye çalışma suçlamasıyla yargılandı (bkz. Doktorların planı); benzer bir dava da Çekoslovakya'da gerçekleşti (bkz. Slansky davası). Bu olaylar ve İsrail'in Bandung Konferansı'na davet edilmemesi, İsrail'in bağlantısız kalma çabalarını fiilen sona erdirdi. 19 Mayıs 1950'de Mısır Süveyş Kanalı'nı İsrail gemilerine ve ticaretine kapattı. 1952'de Cemal Abdünnasır darbeyle başa geldi. ABD, başta Mısır önderliğindeki Serbest Memur Hareketi ve Abdülaziz El Suud olmak üzere yeni Arap devletleriyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. İsrail, siyasi soyutlanmaya karşı çözümü, yeni bağımsızlığını ilan eden Afrika ülkeleri ile Cezayir'le savaşa giren Fransa'yla iyi ilişkiler kurmakta buldu. Şaret dönemi (1954-55) İsrail'in Ocak 1955'te gerçekleşen seçimlerinde Mapai 40, İşçi partisi de 10 sandalye kazanınca Moşe Şaret, sol görüşlü koalisyonda İsrail'in başbakanı oldu. Arkeolog ve General Yigal Yadin, Ölü Deniz parşömenlerini İsrail Devleti adına satın aldı. Keşfedilen ilk tomarın tamamı şimdi İsrail'in elinde İsrail Müzesi'ndeydi. 1954'te Uzi silahı ilk defa İSK'de kullanılmaya başlandı. 1953'te 1956'ya kadar, aralıklarla İsrail sınırında ateşkesi bozan Arap terörü ve İsrail'in karşı saldırıları gerçekleşiyordu. Genelde Mısır tarafından organize edilip desteklenen Filisitin'in "Fedayi" saldırıları yine Mısır işgali altındaki Gazze'den başlatılıyordu. Fedayi saldırılarına cevaben İsrail'in Gazze'ye misilleme uygulaması kısır döngü halinde gittikçe büyüyen karşılıklı şiddeti beraberinde getirdi. 1955'te Mısır hükûmeti füze programları için eski Nazi bilimadamlarını topluyordu. Yükselen gerilim sonucunda İsrail, Gazze, Ürdün ve Suriye'ye saldırılar düzenledi (Aralık 1955 - Temmuz 1956). SSCB destekli Arap devletleri durumu BM'e şikayet etti. İki modern ortodoks (ve dini Siyonist) parti olan Mizrahi ve Hapoel HaMizrahi partileri birleşip millî Dindar Parti'sini oluşturdu. 1992'ye kadar bu parti her koalisyonda yer aldı ve genelde bu partiye Eğitim Bakanlığı verildi. ABD-Mısır ilişkilerini zedelemeyi ve Mısır'daki Amerikan sitelerini bombalamayı hedefleyen başarısız plan Lavon Olayı, Şaret hükûmetinin sonunu getirdi. Planın başarısızlığa uğramasıyla 11 ajan tutuklandı. Sorumluluğu inkâr etmesine rağmen olaylar sebebiyle Savunma Bakanı Pinhas Laavon suçlandı. Lavon olayının ardından Şaret istifa etti ve Ben-Gurion tekrar makama döndü. 1956– 1963: Ben-Gurion 2. Dönem 1956'da, Fransızlar ve İngilizlerin sahibi olduğu, Mısır'a döviz akışının ana kaynağı olan Süveyş Kanalı'nın, her geçen gün daha Sovyet yanlısı olan Mısır Başkanı Abdünnasır tarafından millileştirildiği açıklandı. Mısır, İsrail'in Kızıldeniz'e ulaşımını engellemek için Akabe Körfezi'ni bloke etti. İsrail, Fransa ile gizli bir anlaşma yapıp Mısır'a karşı askeri bir harekât koordine etti. İngiltere ve Fransa askeri bir harekât için gizli hazırlıklarına başlamıştı. İddialara göre, Fransa İsrail için bir nükleer tesis kurmaya anlaştı ve 1968 itibarıyla İsrail nükleer silah üretmeye başladı. İngiltere ve Fransa, İsrail'e, Süveyş Kanalı'na yapılacak harekâtın ön metnini sundu. Buna göre, İsrail Mısır'a saldıracak, İngiltere ve Fransa iki tarafa da geri çekilmesini söyleyecek, Mısır bunu reddedecek ve Kanal Anglo-Fransız güçler tarafından işgal edilip Kanal'ın kontrolünü eline alacaktı. Moşe Dayan generalliğindeki İsrail güçleri, 29 Ekim 1956'da Mısır'a saldırdı. 30 Ekim'de, planlandığı üzere İngiltere ve Fransa iki tarafa, savaşmayı bırakıp geri çekilmesini, kendilerinin Kanal'ın kilit yerlerinde asker konuşlandıracaklarını söyledi. Beklenildiği gibi Mısır bu teklifi reddetti ve 31 Ekim'de Mısır'ın hava güçleri etkisizleştirildi. 5 Kasım'da İsrailliler Sina'yı aştı, aynı gün Anglo-Fransız güçlerin akını başladı. BM'de kargaşa koptu ve ilk defa ABD ile SSCB aynı safhada yer alıp İsrail, İngiltere ve Fransa'yı kınadı. İstemeyerek de olsa 7 Kasım'da teklif edilen ateşkes kabul edildi. Mısır'ın talebi üzerine BM, acil güç (UNEF) gönderdi. Acil güç olarak BM, 6000 askerli barış koruyucu bölük ve ateşkesi kontrol altında tutmak için 10 ulustan yetkili atadı. 15 Kasım'da BM birlikleri, İsrail ve Mısır güçlerini ayrı tutmak için Sina'yı bölgeler böldü. ABD, Mısır'ın İsrail'e Süveyş Kanalı'nı kullanmasına izin vereceği, Akabe Körfezi'ne serbest giriş vereceği ve Gazze'deki Filistin ayaklanmalarının durduracağı sözünü verince İsrail güçleri Negev'e çekildi. Fakat gerçekte Süveyş Kanalı, İsrail'e kapalı kalmaya devam etti. Mısır'ın belirttiği rakamlara göre İsrail ile yapılan çatışmada Mısır'dan 1000 kişi öldü, 4000 kişi yaralandı ve 6000 kişi esir düştü; İsrail ise bu rakamların 3000 ölü ve 7000 esir olduğunu belirtti. İsrail'in zararı ise 189 ölü, 899 yaralı ve 4 esir oldu. İsrail'in kaybettiği 15 savaş uçağına karşılık Mısır 8 tane kaybetti. 50 milyon dolar civarındaki Mısır ekipman, araç ve erzağı İsrail'in eline geçti. Anglo-Fransızların 200 Mısır uçağını etkisiz hale getirmesi ve İsrail'in ani saldırısından kaynaklanan şok etkisi İsrail'e avantaj sağlamıştı. Bu çatışma, Batı Avrupa dünyasının Ortadoğu'daki etkisinin sona erdiğinin sinyallerini verdi. Küçük bir siyasi memur olan Rudolph Kastner, Nazilerle işbirliği yapmakla suçlanınca, kensidini suçlayan kişiye dava açtı. Kastner davayı kaybetti ve iki yıl sonra suikast sonucu öldürüldü. 1958'de Yargıtay Kastner'i temiz çıkardı. Ekim 1957'de, akli dengesi bozuk birisinin Knesset'e el bombası atmasıyla Ben-Gurion yaralandı. 1959 seçimlerinden Mapai tekrar zaferle ayrıldı; sandalye sayısını 47'ye yükseltirken İşçi Partisi 7 sandalye kazandı. Ben-Gurion, başbakan olarak kalmaya devam etti. 1959'da İsrail sınırlarında, 1960'ların başına kadar küçük çaplı çatışmalar gerçekleşti. Arap Birliği, ekonomik boykot uygulamaya devam ederken Şeria Nehri havzası üzerindeki hak talepleri konusunda tartışma devam etti. Başta Mısır olmak üzere, SSCB destekli Arap devletleri, ordularını güçlendirmeye devam etti. İsrail'in ordu donanımlarının ana tedarikçisi Fransa'ydı. Mayıs 1960'ta Mossad, Nazi Holokost'unun baş idarecilerinden Adolf Eichmann'ı Arjantin'den kaçırıp İsrail'e getirdi. 1961'de birkaç ay süren mahkemenin ardından suçlu bulundu ve ölümle cezalandırıldı. 1962'de asılan Eichmann, İsrail mahkemelerince idam cezası verilen tek kişidir. Holokost'tan kurtulanların tanıklıkları ve davanın açıklığıyla büyük yankı uyandırması, halkın Holokost konusunda bilinçlendirilmesi adına bir dönüm noktası oldu. 1961'de, Lavon olayı sebebiyle Herut partisinin güvenoyu vermemesi Ben-Gurion'un istifa etmesine sebep oldu. Ben-Gurion, göreve devam etmesi için Lavon'un Histadrut (İşçi sendikası) başkanlığından istifa etmesi gerektiğini bildirdi. Talebi kabul edildi ve 1961 seçimlerinde Mapai partisinin 42 sandalye kazanmasıyla Ben-Gurion görevine devam etti. Menahem Begin'in Herut partisi ve Libareller on yedişer sandalyeyle ikinci sırayı paylaştı. 1962'de aralarından birinin Mısır'ın kimyasal başlıklı füze programı yürüttüğünü belirtmesiyle, Mossad Mısır'da konuyla ilgili çalışan Alman bilimadamlarına suikast düzenledi. Bu olay Ben-Gurion tarafından kınanınca Mossad yöneticisi Isser Harel istifa etti. Lavon skandalı nedeniyle Ben-Gurion 1963'te tekrar istifa etti. Bu konu hakkında kendi partisi Mapai'ın desteğini alamadı. Levi Eşkol, Mapai'ın yeni lideri olup devletin yeni başbakanı oldu. Eşkol dönemi (1963-69) [[Dosya:Moshe Dayan.jpg|sağ|küçükresim|150px|Moşe Dayan]] 1963'te Yigal Yadin, Masada'da kazılara başladı. 1964'te Mısır, Ürdün ve Suriye birleşik askeri komuta oluşturdular. Ben-Gurion'un hayali olan Negev çölünü Yahudi yerleşkelerine dönüştürmek için, büyük bir mühendislik projesiyle Şeria Nehri'nden başarıyla su aktarıldı. Araplar, cevap olarak su kaynaklarının yönünü değiştirmeye çalışınca İsrail ile Suriye arasındaki gerginlik artmaya başladı. 1964'te İsrailli Rabinik yetkililer Hindistan'daki Bene Israel'in Yahudi olduğuna kanaat getirip İsrail'e göç etmelerine izin verdi. Halihazırda 2000 kişilik cemaatiyle Koçin Yahudileri 1954'te göç etmişti. Ocak 1965'te Batı Almanya ile İsrail arasında yapılan anlaşmayla Batı Almanya İsrail'i tanıdı ve İsrail'e 80 milyon dolarlık silah, tank, helikopter ve diğer çeşitli ekipmanlar tedarik etti. Nakliyatlar, Arapların Batı Almanya'yla ilişkilerini kesip komünist Doğu Almanya'yı tanıma tehdidiyle son buldu. Ben-Gurion, Mapai'dan ayrılıp Rafi isimli başka bir parti kurdu; Şimon Peres ve Moşe Dayan da ona katıldı. Begin'in Herut partisi Liberaller ile birleşip Gahal partisini oluşturdu. 1965 seçimlerine Mapai ile İşçi partisi birlikte girip 45 sandalye topladı ve Levi Eşkol başbakanlığa devam etti. En yüksek ikinci sandalye sayısını Gahal kazanırken Ben-Gurion'un Rafi partisi 10 sandalyeyle meclise girdi. 1966'ya kadar İsrail'in ana silah kaynağı Fransa'ydı fakat Cezayir'den geri çekilmenin ardından Charles de Gaulle, İsrail'e silah tedarik etmeyi durduracağını bildirdi ve ödenen 50 savaş uçağının parasını geri vermeyi reddetti. 5 Şubat 1966'da ABD, Ortadoğu'da askeriye dengelerini sağlamak için sorumluluğu Fransa ve Batı Almanya'dan devralacağını duyurdu. Askerî donanımlar içinde 200 adet M48 tank bulunmaktaydı. Mayıs ayında ABD, İsrail'e A-4 Skyhawk taktik uçakları göndermeyi kabul etti. 1966'da, İsrail yaşamına entegre olabilmelerini sağlamak için Filistinlilere uygulanan güvenlik kısıtlamaları hafifletildi. İsrail'de ilk siyah-beyaz televizyon yayını başladı. 17 Mayıs 1967'de Suriye, Mısır ve Ürdün ordularını İsrail sınırına dayadı ve Mısır Tiran Boğazı'nı İsrail gemilerine kapadı. Abdünnasır, UNEF'in Sina'dan ayrılmasını isteyip aksi takdirde savaş başlatacağını duyurdu. Mısır radyoları soykırımın yaklaştığını bildirdi. İsrail cevap olarak yedek askerleri orduya çağırdı; bu nedenle ülke ekonomisi duraksadı. İsrail, millî birlik koalisyonu kurdu ve böylece Menahem Begin'in partisi Herut ilk defa iktidarda söz sahibi oldu. Ulusal yayın sırasında Levi Eşkol kekeleyince İsrail genelinde korku yayıldı. Halkı sakinleştirmek için Sina çıkarmasında genelkurmay başkanı olan Moşe Dayan savunma bakanlığına getirildi. 5 Haziran 1967 sabahı, Dayan görevine başlamak için yemin etmeden önce İsrail, önce Mısır'ın hava kuvvetlerine ardından aynı gün içinde Ürdün ve Suriye'nin hava kuvvetlerine ihtiyadi hava saldırısı düzenledi. İsrail sırasıyla Mısır, Ürdün ve Suriye'ye karşı üstün geldi. 11 Haziran'da bozguna uğrayan Arap güçleri, BM Güvenlik Konseyi'nin 235 ve 236 no'lu kararları olan ateşkesi kabul etti. Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve eskiden Ürdün kontrolündeki Batı Şeria İsrail'in kontrolüne girdi. Doğu Kudüs'ü, tartışmaya açık bir şekilde derhal ilhak eden İsrail, şehirdekilere vatandaşlık hakkı verdi. Diğer bölgeler ordu kontrolünde kalıp ilhak edilmedi ve bu bölgelerle ilgili kararlar sonraya bırakıldı. 1981'de Golan ilhak edildi. 22 Kasım 1967'de BM Güvenlik Konseyi 241 no'lu kararla "barış için toprak" formülünü sundu; adil ve sonsuz bir barış için İsrail, 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilecek, husumet sona erdirilecek, tanınmış sınırlar içinde bölgedeki tüm devletler barış ve güvenlik içinde karşılıklı saygıyla var olacaklardı. Bu kararı iki taraf da kabul etti fakat kararın taraflarca yorumlanış şekli farklıydı ve bu yorumlamalar her barış görüşmesinin temelini oluşturmuştur. İngiliz Manda döneminin sona ermesinin ardından Yahudiler ilk defa Kudüs'teki Eski Şehir'i ziyaret edip Yahudiler için en kutsal yer olan Ağlama Duvarı'nda dua etme imkânı buldu. Önceden Ürdün'ün elinde olan bu topraklara, 1949 Ateşkesi'nin ihlal edilmesi pahasına Yahudilerin girmesine izin verilmiyordu. Duvar'ın önündeki açıklık sadece 4 metreydi fakat burası genişletilip açık bir meydana dönüştürüldü; asırlar sonra ilk defa mobilyalar getirildi ve oturacak yer tahsis edildi. 14. yüzyıldan beri sadece girişinde dua edilmesine izin verilen Yahudiliğin en kutsal ikinci mekanı olan Hebron'daki Makpela Mağarası asırlar sonra tekrar Yahudilerin eline geçti. Yahudiliğin üçüncü kutsal yeri olan Betlehem'deki Rahel'in Mezarı tekrar erişilir hale geldi. Sina'daki petrol yatakları İsrail'in kendi kendine yeten enerjisini üretmeyi sağladı. 1967'den sonra ABD, İsrail'e savaş uçağı tedraik etmeye başlarken Romanya hariç Sovyet Blok'u İsrail ile olan ilişkisini rafa kaldırdı. Polonya'daki antisemit eylemler, ülkede kalan son Yahudilerin İsrail'e göç etmesine önayak oldu. 1968'de bir grup Dindar Siyonistin lideri olan Moshe Levinger, Hebron yakınlarındaki Kiryat Arba ismindeki ilk Yahudi yerleşkesini kurdu. 1974'e kadar bundan başka dindar bir yerleşim birimi yoktu. Ben-Gurion'un Rafi partisi İşçi-Mapai ittifakıyla birleşirken Ben-Gurion bağımsız kalmayı tercih etti. 1968'de, 14 olan okuma yaşı zorunluluğu her vatandaş için 16'ya yükseltildi; hükûmet eğitimde sosyal entegrasyona aşırı önem verdi. Büyük şehirlerin Sefarad/Mizrahi muhitlerindeki çocuklar otobüslerle yeni orta okullara taşındı. Bu sistem 2000'e kadar devam etti. Mart 1968'de İsrail güçleri, Filistinli milisler olan El Fetih'in üssü olan Ürdün'ün Karameh şehrine saldırı düzenledi. İsrail yollarına mayın döşeme sebebiyle yapılan saldırıya iyi hazırlanılmamıştı ve tanklar ağır çamur koşullarında takılıp kalmaktaydı. Altı Gün Savaşı'nın ardından kısa bir süre sonra İsrail adına yaşanan başarısızlık El Fetih'in ve FKÖ'nün Arap dünyasında namının yayılmasını sağladı. 1969'da Süveyş Kanalı dolaylarında Mısır ile İsrail arasında çatışma patlak verdi. Süveyş Kanalı etrafında bulunan İsrail askerlerine yapılan bombalı saldırılar nedeniyle İsrail uçakları Mısır'ın derinlerine girip missilemede bulundu. 1969'da görev sırasında kalp krizi geçirip vefat eden Levi Eşkol'ün yerine Golda Meir geçti. Meir dönemi (1969-74) sağ|küçükresim|150px|Golda Meir 1969 seçimlerinde, İsrail tarihinde en çok yüzdeyle başbakan olan Golda Meir'in partisi Knesset'te 120 sandalyeden 56'sını kazandı. Modern zamanların Ortadoğu'sunda başbakan olan ilk kadın oldu. Gahal partisi ise 26 sandalyeyle ikinci sırada yer aldı. Aralık 1969'da İsrail donanma komandoları bir gece Fransa'nın Cherbourg limanından beş füze gemisi kaçırdı. İsrail bu gemilerin parasını Fransa'ya ödemiş fakat Fransa gemileri tedarik etmekten vazgeçmişti. Temmuz 1970'te, Yıpratma Savaşı sırasında Mısır'a yardım eden beş Sovyet uçağı düşürüldü. Bunun ardından tansyonu düşürmek için ABD'nin aracılığıyla Ağustos 1970'te ateşkes ilan edildi. Eylül 1970'te, Ürdün Kralı Hüseyin, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü ülkeden kovdu. FKÖ'ye yardım etmek için Suriye orduları Ürdün'e girdi. Buna karşılık ABD'nin isteği üzerine İsrail, birliklerini Suriye sınırına dayayıp Suriye'yi tehdit etti ve böylece Suriye Ürdün'den çekildi. 1969'da Kahire anlaşmasıyla Lübnan'nın güneyinde Filistinlilere özerklik verilince FKÖ'nün eylemlerinin merkezi Lübnan oldu. FKÖ tarafından kontrol edilen topraklara uluslararası basında "Fatahland" dendi ve 1975'ten 1990'a kadar Lübnan İç Savaşı'nda aktif rol aldılar. Bu olaylar ayrıca Suriye'de Hafız Esad'ın başa geçmesine olanak sağladı. Mısır Başkanı Abdünnasır kısa bir süre sonra öldü ve yerine Enver Sedat geçti. Sovyetlerde artan antisemitizm ve 1967 zaferi beraberinde Sovyetlerden İsrail'e göç dalgası getirdi. Ülkeden ayrılanlar yanlarında sadece iki valiz getirebilmekteydi. Çoğu Yahudi'ye çıkış vizesi verilmedi ve yetkililerce zulme uğradılar. Kimisi tutuklanıp gulag kamplarına götürüldüler; bu kişilere "Siyon Mahkûmları" denmektedir. 1971'de İsrail Kara Panterleri'nin şiddet dolu eylemleri, Mizrahilere karşı uygulanan ayrımcılık ve sosyal uçurum konusunda halkı bilinçlendirdi. İsrail'e sığınan Amerikalı Yahudi mafya lideri Meyer Lansky, 1972'de ABD'ye sınırdışı edildi. Münih Olimpiyatları sırasında 11 kişilik İsrail takımı Filistinli teröristlerce rehin alındı. Almanların becerisizlikle uyguladığı kurtarma denemesi 11 İsrailli atlet ve antrenörün ölümüyle sonuçlandı. Beş terörist vuruldu ve üç terörist zarar görmeden kurtuldu. Kurtulan üç terörist olaylardan bir ay sonra Alman yetkililerce serbest bırakıldı. İsrail hükûmeti bu olaylara cevap olarak katliamı organize edenlere karşı suikast kampanyası başlattı ve Ehud Barak önderliğinde Lübnan'daki FKÖ merkezine baskın düzenledi. 1972'de, yeni Mısır Başkanı Enver Sedat, Sovyet müşavirleri Mısır'dan kovdu. Mısır ve Suriye'nin sık sık saldırı tatbikatları yapmaları fakat fiilen harekete geçmemeleri İsrail'de rehavete yol açtı. Ayrıca çatışmayı başlatan taraf olmamak için ve seçim dönemlerinde güvenlik konusu üzerine odaklanıldığından, gelecek bir saldırının uyarılarına rağmen İsrail seferberlik kuramadı. Yetişkinlerin oruç tuttuğu Yahudiliğin en kutsal günü olan Yom Kippur'a denk gelen 6 Ekim 1973'te Ekim Savaşı olarak da bilinen Yom Kippur Savaşı başladı. Suriye ve Mısır, İsrail savunmasını hazırlıksız yakaladığı bir anda iyi bir planla sürpriz bir saldırı gerçekleştirdi. Savaşın ilk günlerinde, İsrail'in bu saldırının altından çıkıp çıkamayacağı konusunda belirsizlikler mevcuttu. Richard Nixon'ın emriyle ABD ve Sovyetler, müttefiklerinin yardımına koştu. Suriyeliler Golan'da küçük bir tank birliği tarafından püskürtüldü. Mısır, Sina'nın bir bölümünü ele geçirmesine rağmen İsrail kuvvetleri Süveyş Kanalı'nı geçince, Kahire'den 100km uzaklıktaki Sina'daki Mısır'ın üçüncü ordusu kıstırıldı. 2000 ölü verilen savaşta iki taraf için de ağır maddi hasarlar oluştu ve İsrailliler ne kadar savunmasız olabilecekleri konusunda bilinçlendi. Savaşın ardından hem Mısır hem İsrail anlaşabilmek için çaba sarf etti. 18 Ocak 1974'te ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın yoğun çabaları sonucunda Mısır ile kuvvetlerin geri çekilmesi konusunda anlaşıldı ve benzer bir anlaşma Suriye hükûmetiyle 31 Mayıs'ta yapıldı. Savaş, OPEC ile uyumlu olarak Suudi hükûmetinin, İsrail ile ticaret yapan ülkelere petrol ambargosu uygulamasına sebep oldu. Petrol konusunda yaşanan ciddi sıkıntılar petrol fiyatlarının aşırı derecede yükselmesine sebebiyet verdi ve sonuç olarak çoğu ülke İsrail ile ilişkisini ya kesti ya da düşürdü. İsrail, Asya Oyunlarından ve Asya'daki diğer spor turnuvalarından men edildi. Aralık 1973'te Gahal ve diğer bazı sağ görüşlü partiler birleşip Begin önderliğinde Likud partisini oluşturdu. 1973 seçimlerinde İşçi partisi 51 sandalye kazanıp Golda Meir başbakanlığa devam ederken Likud partisi 39 sandalye kazandı. Mayıs 1974'te Filistinliler Ma'alot'ta bir okula saldırıp 102 çocuğu rehin aldı. 22 çocuk öldürüldü. Kasım 1974'te FKÖ'ye BM'de gözlemci statüsü verildi ve Yaser Arafat Genel Kurul'a seslendi. Aynı yılın sonunda Agranat Komisyonu, savaşta hazırlıksız yakanalanmanın sorumluluğunu kimde olduğunu araştırdı ve sonuç olarak hükûmet temize çıkarılıp sorumluların kurmay başkanı David Elazar ve ordu istihbarat kumandanı Eli Zeira olduğu belirtildi. Bu rapora rağmen halkın hükûmete olan kızgınlığı Golda Meir'in istifa etmesine sebep oldu. 1974-1976: 1. Rabin dönemi Meir'in istifasının ardından, Altı Gün Savaşı'nda kurmay başkanı olan Yitzhak Rabin başbakanlığa geçti. Rabbi Abraham Isaac Kook'un öğretilerini takip eden Dini Siyonist grup olan Modern Ortodoks Yahudiler, Guş Emunim hareketini başlatıp Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşim birimleri kurmaya başladı. Kasım 1975'te BM Genel Meclisi, Avusturyalı Genel Sekreter Kurt Waldheim'in kılavuzluğunda 3379 no'lu kararı benimseyip Siyonizm'i bir çeşit ırkçılık olarak tanımladı. Aralık 1991'de ise 46/86 no'lu kararla bir önceki karar feshedildi. Mart 1976'da, hükûmetin Celile topraklarını kamulaştırma planını protesto etmek için İsrailli Araplar greve gitti. Temmuz 1976'da, 260 yolcu taşıyan Air France uçağı, Filistinli ve Alman teröristlerce, İdi Amin kontrolündeki Uganda'ya kaçırıldı. Burada Almanlar Yahudi olmayanları uçaktan çıkarıp serbest bıraktı. Hava korsanları 100 küsur Yahudiyi (ve terk etmeyi reddeden Fransız mürettebatı) öldürmekle tehdit etti. Mesafenin uzaklığına rağmen, kaçırılan Yahudileri kurtarmak için Rabin, bir kurtarma operasyonunun yapılmasını emretti. Eski bir Nazi ve muhtemel savaş suçlusu olan ve Yahudi hassasiyetine karşı önceden saldırıda bulunduğu bilinen BM Genel Sekreteri Waldheim, operasyonu "Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin (Uganda) millî egemenliğine yapılmış ciddi bir saldırı" olarak yorumladı. 1976'da Lübnan İç Savaşı'nın devam etmesiyle İsrail, Güney Lübnanlıların sınırı geçip İsrail'de çalışmasına izin verdi. Rabin'in ABD'de İsrail elçiliği yaptığı sırada, bu zamanda yasak olmasına rağmen karısının ABD'de bir dolar hesabı açtığı ortaya çıkınca Rabin görevinden istifa etti. 1976 - 1977 I. Peres dönemi Rabin'in yerini alan Şimon Peres, 1977 seçimlerinde Alignment partisinin liderliğini yaptı. Ocak 1977'de Fransız otoriteler, Münih Katliamının sorumlusu Abu Daoud'u tutukladı fakat birkaç gün sonra serbest bıraktı. Mart 1977'te tanındık bir Refusnik ve Moskova Helsinki Grubu'nun sözcüsü olan Anatoly Sharansky, 13 yıl ağır işçiliğe mahkûm edildi. 1977-1982 Begin dönemi Sürpriz bir sonuçla, Menahem Begin'in Likud partisi 43 sandalyeyle 1977 seçimlerinde iktidara gelince, İsrail tarihinde ilk defa sol görüşlü olmayan bir hükûmetle karşılaşıldı. İşçi partisi ise 32 sandalyeyle ikinci sırada yer aldı. Zaferin kilit sebeplerinden biri, İsrail siyasetinde uzun yıllardır rol alan Mizrahilere yapılan ayrımcılıktı. Küçük kasabalardan çıkan yetenekli Mizrahi sosyal aktivistler İşçi partisinde bir yerlere gelemeyince Begin tarafından kucak açıldı. Fas doğumlu David Levy ile İran doğumlu Moşe Katsav gibi politikacılar Begin'e Mizrahi desteğini sunan grubun parçasıydı. Çoğu liberal seçmen ise, yozlaşma nedeniyle Değişim için Demokratik Hareket partisine oy vermişti (15 sandalye). Bu parti Begin ile koalisyon kurdu ve bir sonraki seçimlerde ortadan kalktı. [[Dosya:Begin, Carter and Sadat at Camp David 1978.jpg|küçükresim|250px|sağ|Menachem Begin, Jimmy Carter ve Enver Sedat, Camp David Sözleşmesinin imzalanmasını kutlarken.]] Mizrahi-Aşkenaz ilişkilerinin düzelmeye başladığı bu süreçte Begin, hükûmetinde Ultra-Ortodoks Yahudilere de yer verdi. Begin'in ekonomiyi serbestileştirmesi hiper enflasyona sebep olduysa da (%150) ABD'nin İsrail'e maddi destek sunmasını sağladı. Begin'in, Guş Emunim'in Batı Şeria ve Gazze'de Yahudi yerleşim birimlerini desteklemesiyle işgal altındaki Filistinliler ile olan gerginlik daha da arttı. Begin, genç yaşta KGB tarafından işkence gördüğü için göreve geldiğinde yaptığı ilk işlerden biri, İsrail gizli servisine soruşturmalarda "işkence yerine bilgelik kullanılmasını" emretti. Itamar Mann ve Omer Shatzl, İsrail'de işkencenin devam ettiğini ve Begin'in yönetmeliğinin ceza yememek için göstermelik bir hareket olduğunu dile getirdi. İnsan hakları grupları, İsrail'i işkence metotları kullanmaya devam etmekle ve İsrailli doktorları işkence ibarelerini belgelememekle suçladı. Kasım 1977'de Mısır Başkanı Enver Sedat, İsrail ile olan 30 yıllık hüsumete son verip İsrail Başbakanı Menahem Begin'in davetini kabul etti ve Kudüs'ü ziyaret etti. Sedat'ın iki günlük ziyaretinde Knesset'te yaptığı konuşma Arap-İsrail tarihinde bir dönüm noktası oldu. Mısırlı lider Orta Doğu'da, İsrail ile Arap ülkelerinin barış yapma seçeneğinin bulunduğu psikolojik bir iklim yarattı. Sedat, İsrail'in var olma hakkını tanıyıp İsrail ile Mısır arasında müzakerelerin başlamasına olanak sağladı. Sedat'ın ziyaretinin ardından 350 Yom Kippur Savaşı gazisi Peace Now ("Şimdi Barış") hareketini başlatıp İsrail hükûmetinin Araplarla barış yapmasını destekledi. Mart 1978'de, on bir silahlı Lübnanlı Filistinli teknelerle İsrail'e ulaşıp, geziye giden ailelerin bulunduğu otobüsü kaçırdı; 13'ü çocuk olmak üzere 35 kişiyi öldürdü. Saldırganlar, Mısır ile İsrail arasında yaşanan barış sürecine karşıydı. Üç gün sonra İsrail, Litani Operasyonunu başlattı. BM Güvenlik Konseyi'nin 425 no'lu kararıyla İsrail çekildi ve yerine BM'in geçici barış kuvvetleri geçti. Eylül 1978'de ABD Başkanı Jimmy Carter, Camp David'de buluşulması için Başkan Sedat ile Başbakan Begin'i davet etti. 11 Eylül'de barış koşullarının ana hatlarına ve Ortadoğu'da kapsamlı bir barışa karar verildi. İsrail ile Arap ülkelerine müzakere kılavuzu için genel ilkeler belirlendi. Bunun yanı sıra, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria-Gazze'nin tam özerkliğe geçiş rejimi ve Mısır ile İsrail arasında barışın koşulları belirlendi. Antlaşma 26 Mart 1979'da Begin, Sedat ve şahit Carter tarafından imzalandı. Antlaşmaya göre İsrail, Nisan 1982'de Sina Yarımadası'nı Mısır'a iade etti. İsrail'in Mısır'a bırakmak için çekildiği son topraklar, 1989'da Eilat'ın bitişiğinde bulunan Taba oldu. Buna tepki olarak Arap Birliği Mısır'ı örgütten uzaklaştırdı ve merkezini Kahire'den Tunus'a taşıdı. Sedat 1981'de, İsrail ile barışa karşı çıkan Mısır ordusundaki İslami fundamentalistler tarafından suikaste uğradı. Antlaşmanın ardından İsrail ve Mısır, ABD'nin en çok maddi yardımda bulunduğu ülkeler haline geldi (bugün itibarıyla ABD'nin en çok para harcadığı ülkeler Afganistan ve Irak'tır). Aralık 1978'de İsrail ürünü olan Merkava savaş tankları İSK'de kullanılmaya başlandı. 1979'da İran İslam Devrimi'nden kaçan 40.000 İran Yahudisi İsrail'e göç etti. 30 Haziran 1981'de, Irak'ta Fransa'nın yardımıyla inşa edilen Osirak nükleer reaktörü İsrail hava kuvvetlerince imha edildi. Üç hafta sonra gerçekleşen 1981 seçimlerinde İşçi partisinin 47 sandalyesine karşılık Likud'un 48 sandalye kazanmasıyla Begin başbakanlık görevine devam etti. Ariel Şaron Savunma Bakanlığı'na atandı. Yeni hükûmet Golan Tepelerini ilhak edip El Al'ın Şabat'ta uçmasını yasakladı. İsrail'in 1948 savaşından sonra birkaç on yıl boyunca Lübnan sınırı, diğer sınırlara kıyasla daha sakindi. Fakat, 1969'da Kahire Anlaşması ile Güney Lübnan'ın Filistinlilere tahsis edilmesi durumu değiştirdi. Lübnan hükûmetinden bağımsız hareket eden FKÖ kontrolündeki topraklara "Fatahland" denmeye başlandı (Fatah, FKÖ içindeki en büyük grubu oluşturmaktaydı). Filistinliler sürekli olarak başta Kiryat Şmona olmak üzere İsrail'in kuzeyini bombaladı. Buralarda genelde Arap ülkelerinden kaçan ve Likud'u destekleyen Yahudiler yaşamaktaydı. Filistinlilerin bulunduğu Lübnan topraklarının kontrol altında tutulamaması Lübnan İç Savaşı'nın sebeplerinden biriydi. Haziran 1982'de İngiltere elçisi Shlomo Argov'a yapılan suikast teşebbüsü, İsrail'in FKÖ'yü Güney Lübnandan kovmak amacıyla baskın düzenlemesine sebebiyet verdi. Meclis, Lübnan'a sadece 40km girilmesine izin verirken Şaron kurmay başkanı Raphael Eitan'a daha derine girmesi için müsaade verdi. 1982 Lübnan Savaşı olarak bilinen bu baskında İsrail Beyrut'u işgal etti; ilk defa bir Arap ülkenin başkenti İsrail tarafından işgal edilmiş oldu. FKÖ tarafından kötü muamele gören Şii ve Hristiyanlar İsraillileri memnuiyetle karşıladı. İşgal süresinin uzaması ve İran'ın güdümüyle Şiiler İsrail'in aleyhine döndü. İsrailli askerlerin ve Lübnanlı sivillerin sürekli hayatlarını kaybetmesi İsrail'de savaşa karşı muhalefetin doğmasına sebep oldu. Ağustos 1982'de FKÖ, birliklerini Lübnan'dan çıkarıp Tunus'a konuşlandırdı. İsrail, kendilerini tanıyıp barış yapacak olan Beşir Cemayel'in bakan seçilmesi için çaba verdi. Cemayel, İsrail ile anlaşma imzalanamadan öldürüldü ve ertesi gün Elie Hobeika komutasındaki Falajist Hristiyan kuvvetler iki Filistin mülteci kampına girip katliam gerçekleştirdi. Bunun üzerine İsrail'de bu zaman kadar yaşanmış en büyük savaş karşıtı protesto gerçekleşti; tüm İsrail nüfusunun %10'unu oluşturan 400.000 kişi Tel Aviv'de toplandı. 1983'te Kahan Komisyonu adı altında yapılan soruşturmada, Şaron dolaylı da olsa kişisel olarak katliamdan sorumlu tutuldu. Bir daha bu görevde yer almamasına karar verildi (fakat bu onun başbakan olmasına engel teşkil etmemekteydi). 1983-1991 Şamir dönemi Eylül 1983'te Begin istifa etti ve başbakanlığa Yitzhak Şamir geçti. 1984 seçimlerinden kesin bir sonuç çıkmayınca 44 sandalyeli Alignment partisinin başkanı Şimon Peres ile 41 sandalyeli Likud partisi başkanı Şamir iktidarı paylaştı. Peres 1984'ten 1986'ya kadar başbakanlık yaparken 1986'dan 1988'e görevi Şamir devraldı. 1984'te, Sefarad Ultra-Ortodoksların Aşkenaz Ultra-Ortodokslar tarafından sürekli ayrımcılığa uğraması nedeniyle siyasi aktivist Aryeh Deri, Agudat Israel partisinden ayrılıp eski hahambaşı Ovadya Yosef ile birlikte Şas partisini kurdu; partinin hedef kitlesi Aşkenaz olmayan Ultra-Ortodokslardı. Seçime ilk girişlerinde 4 sandalye toplayan Şas partisi yirmi yıl boyunce Knesset'in üçüncü büyük partisi oldu. Şas, ülke çapında bedava Sefarad ortodoks okul ağı kurdu. 1984'te kıtlık Etiyopya'yı vurunca 8000 Falaşa gizlice İsrail'e getirildi. Ünlü insan hakları aktivisti ve Aiyonist refusenik Natan Sharansky, 1986'da, iki Sovyet ajanına karşılık gulagdan serbest bırakıldı. Haziran 1985'te İsrail, birliklerinin büyük bir kısmını Lübnan'dan çekip arkada küçük birlikleri ve İsrail destekli milisleri tampon bölgede güvenlik amacıyla bıraktı. Maaşlardaki karmaşık indeks bağı Temmuz 1985'te İsrail enflasyonunu perçinledi ve bu zamana kadar dünyanın en yüksek oranı %480 enflasyon ile tarihe geçildi. Peres fiyatlara acil kontrol getirdi ve devlet masraflarını kıstı böylece enflasyonu kontrol altına aldı. 1980'e kadar İsrail lirası olan para birimi Yeni İsrail Şekeli olarak değiştirildi. Ağustos 1987'de İsrail hükûmeti, bağımsız İsrail savaş uçağı geliştirme projesi olan IAI Lavi projesini iptal etti. İsrail, bu projenin masrafının altından çıkamadı ve ABD'nin projeye karşı muhalefetiyle karşılaştı. Eylül 1988'de İsrail, Şavit roketiyle Ofeq isimli keşif uydusunu uzaya gönderdi ve kendi uydusunu uzaya gönderebilen sekiz ülkeden biri oldu (bu zamandan sonra iki ülke daha bu yeteneğe ulaşmıştır). İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'yi işgalinin devam etmesi ve buralarda yerleşim birimleri kurması, İsrail'in bastırma çabalarına rağmen, 1991 Madrid Konferansı'na kadar sürecek olan Birinci İntifada'nın başlamasına sebebiyet verdi. İsrail birliklerinin insan haklarını ihlal etmesi sebebiyle bir grup İsrailli, insan hakları konusunda halkı bilinçlendirme ve kurallara uyma amaçlı B'Tselem örgütünü kurdu. 1988 seçimlerinde Alignment (39 sandalye) ile Likud (40 sandalye) partileri başa baş mücadele etti. Şamir, İşçi Alignment partisiyle birlikte millî birlik koalisyonu kurmayı başardı. Mart 1990'da Alignment lideri Şimon Peres, hükûmetin güven kaybettiğini belirtip yeni bir hükûmet kurmaya çalıştıysa da bunda başarısız oldu ve Şamir, sağ görüşlü koalisyonun başbakanı oldu. 1990'da Sovyetler Birliği, Yahudilerin İsrail'e göç etmesine izin verdi. Bundan önce ülkeyi terk etmeye çalışan Yahudiler zorluklarla karşılaşmaktaydı; kaçabilenler ise İsrail'e mülteci olarak sığındı. Birkaç yıl içinde bir milyon civarında Sovyet vatandaşı İsrail'e göç etti. Yeni gelenlerin çoğu Yahudiliklerinden uzaklaşmış oldukları ve beraberinde Yahudi olmayan akrabalarını getirdikleri için halkta endişe oluşturduysa da bu yüksek sayıdaki nüfus beraberinde eğitimli Rus Yahudileri ve güçlü bir Rus kültürü getirdi. Ağustos 1990'da Irak Kuveyt'e girdi ve Irak ile ABD ve müttefikleriyle Körfez Savaşı başladı. Irak, İsrail'i 39 Scud füzesiyle bombaladı. İsrail misillemede bulunmadı. İsrail, Filistinli nüfus ile İsrail vatandaşlarına gaz maskesi tedarik etti. Mayıs 1991'de 36 saat içinde, 15.000 Beta Israel (Etiyopya Yahudileri) gizlice hava yoluyla İsrail'e getirildi. Müttefiklerin Körfez Savaşı'ndan zaferle ayrılmasının ardından yeni barış olanakları ortaya çıktı. Ekim 1991'de ABD Başkanı George H.W. Bush ve Sovyetler Başkanı Mikhail Gorbachev önderliğinde, İsrailli, Lübnanlı, Ürdünlü, Suriyeli ve Filistinli liderler, Madrid'de tarihi bir buluşma gerçekleştirdi. Şamir, bu fikre karşı olmasına rağmen, Sovyetler Birliğinden gelen yeni göçmenler için gereken maddi yardımın garantisini alınca fikri kabul etti. Konferansa katılması, sağ görüşlü koalisyonun yıkılmasına sebep oldu. 1992-1995 II. Rabin dönemi [[Dosya:Bill Clinton, Yitzhak Rabin, Yasser Arafat at the White House 1993-09-13.jpg|sağ|küçükresim|200px|13 Eylül 1993'teki Oslo Anlaşmasında Yitzhak Rabin, Bill Clinton ve Yaser Arafat.]] "Sert general" imajlı Yitzhak Rabin, barış yanlısı tavrı ve FKÖ ile hiçbir şekilde barış yapmama söylevleriyle 1992 seçimlerinden 44 sandalyeyle zaferle ayrıldı. Barış yanlısı Siyonist parti olan Meretz 12, Arap ve komünist partiler 5 sandalye kazanınca Knesset'te barış yanlısı bir hükûmet oluştu. 13 Eylül 1993'te İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, Beyaz Saray'da Oslo Barış Anlaşmasını imzaladı. Bölgenin yetkisini İsrail'den geçici Filistin otoritesine bırakan ilkelere karar verildi. İlkeler anlaşmasına göre Batı Şeria ve Gazze'nin kalıcı statüsünün Mayıs 1999'da başlamasına karar verildi. Şubat 1994'te Kah hareketi Hebron'daki Makpela mağarasında 25 Filistinli Arap öldürdü. Irkçılık gerekçesiyle Kah'ın 1992 seçimlerine girmesi yasaklandı. Mayıs 1994'te imzalanan Gazze-Eriha Anlaşması'na göre Filistin'deki yetkilerin İsrail'den Filistin'e aktarılma süreci Ağustos 1994'te başladı. 25 Temmuz 1994'te İsrail ile Ürdün Washington Bildirgesi'nin altına imza attı ve 26 Ekim'de imzalanan İsrail-Ürdün Barış Antlaşması ile 1948'den bu zamana kadar süren savaş hali ABD Başkanı Bill Clinton şahitliğinde resmen son buldu. Başbakan Yitzhak Rabin ile FKÖ genel başkanı Yaser Arafat, 28 Eylül 1995 tarihinde Washington'da Batı Şeria ve Gazze Şeridi ile ilgili ara dönem anlaşması imzaladı. İsrail ile FKÖ arasında yapılan ilk aşama görüşmeler, bundan önce yapılan anlaşmaların yerini aldı ve buna ABD adına Bill Clinton ve Rusya, Mısır, Norveç ile Avrupa Birliği tanıklık etti. Anlaşmayla FKÖ'nun tekrar işgal altındaki topraklara dönmesine izin verildi ve son durumu tartışmak için Filistinlilere özerklik verildi. Buna karşı Filistinliler terörü durduracağına ve 1917'den sonra gelen Yahudileri kovmaktan ve İsrail'i yok etmekten bahseden Filistin millî Tüzüğü'nü değiştirmeye söz verdi. Anlaşmaya karşı çıkan Hamas ve diğer Filistinli gruplar İsrail'e karşı intihar saldırıları düzenledi. Rabin, saldırıların önüne geçebilmek için Gazze etrafına bariyerler diktirdi. İsrail ile Filistin bölgelerindeki ayrılığın büyümesi, başta inşaat sektörü olmak üzere işçi eksikliğine yol açtı. İşçi sıkıntısını gidermek için İsrail, Filipinler, Tayland, Çin ve Romanya'dan işçi ithal etti ve bunlardan bazıları vizesiz olarak ülkede kaldı. Buna ilave olarak, Afrika'dan yasadışı yollarla İsrail'e göçler gerçekleşti. Terörizmin devam etmesinden kaynaklanan gerginlik Yitzhak Rabin'in 4 Kasım 1995'te aşırı sağ görüşlü bir Yahudi tarafından öldürülmesine sebebiyet verdi. 1996-2005 Doğrudan seçim 1992'de İsrail seçim sistemi değişti ve seçmenler istedikleri kişiye başbakan olmaları için direkt oy ve mecliste görmek istediği partiye ayrı ayrı oy verme şansı buldu. Sistem değişikliğinin sebebi, (başta dindar partiler olmak üzere) küçük partilerin mecliste yer almasını engellemek ve dolayısıyla koalisyon kurulurken verilen imtiyazların azaltılmasıydı. Arzu edilenin aksine, büyük partiler daha az oy alıp küçük partiler seçmenler için daha cazip hale geldi; böylece meclisteki küçük partilerin sayısı arttı. 2006 seçimlerinde bu sistemden vazgeçildi. 1996-1999 I. Netanyahu dönemi Rabin'in ardılı olarak başa gelen Şimon Peres, Şubat 1996'da erken seçime gidilmesine karar verdi. Mayıs 1996'da gerçekleşen seçimlerde seçmenler başbakanı doğrudan seçti ve az bir farkla Likud lideri Benyamin Netanyahu başbakan seçildi. Yoğun olarak gerçekleşen intihar saldırıları sebebiyle Likud, güvenlik üzerine odaklandı. Hamas, saldırıların çoğunu üstlendi. Her ne kadar zamanında Başbakan Netanyahu Oslo Anlaşması'na karşı olduğunu belirttiyse de, anlaşmada kabul edilenleri uygulamaya devam etti fakat bu hükûmet döneminde barış sürecinde yavaşlama başladı. Netanyahu, yavaşça ABD'nin İsrail'e olan yardımlarının kesileceği taahhütlünde bulundu. Netanyahu Ocak 1997'de, Filistin Ulusal Yönetimi ile Hebron Protokolü'nü imzaladı. Böylece İsrail güçleri Hebron'dan çekildi ve bölgenin büyük bir kısmının sivil otoritesi Filistin yönetimine bırakıldı. Barak dönemi (1999-2001) Temmuz 1999'daki seçimlerden İsrail İşçi Partisi lideri Ehud Barak başbakan olarak çıktı. Barak'ın partisi Knesset'te 26 sandalyeyle en büyük partiyi oluşturmaktaydı. 21 Mart 2000'de, Papa Jean Paul İsrail'e tarihi bir ziyarette bulundu. 2000'de İsrail, Güney Lübnan'daki "tampon bölge"den tek taraflı olarak çekilme kararı aldı. Güney Lübnan Ordusu'nun bin üyesi (ailelerini yanlarına alarak) İsraillilerle birlikte bölgeden ayrıldı. ABD Dışişlerinin açıklamasında, İsrail BM'in 425 no'lu kararına uygun olarak çekildiği belirtilmiştir. Lübnan, 1967'e kadar Suriye'nin olan ve bu zamandan sonra İsrail'in kontrolüne geçen "Şeba'a tarlaları"nın kendilerine ait olduğunu ve dolayısıyla İsrail'in Lübnan'dan tamamiyle çekilmediğini iddia etmektedir. Şeba'a tarlaları konusu Hizbullah tarafından savaş sebebi olarak kullanılmaktadır. Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın kontrolüne geçen bu bölgenin, BM kararnamesine aykırı gelerek egemenliğini kabullenmemiştir. [[Dosya:Arafat&Clinton&Barak.jpg|küçükresim|200px|sağ|2000 Camp David Zirvesi'nde Ehud Barak, Bill Clinton, ve Yaser Arafat]] 2000'in sonbaharında, kalıcı bir çözüm bulmak için Camp David'de görüşmelerde bulunuldu. Ehud Barak, Filistin grubunun istediği çoğu verilmesi istenen topraksal ve siyasi imtiyazları kabul etti; hatta Yahudilik için kutsal olan Kudüs'ün doğusunu Filistin'e vermeyi de kabul etti; Arafat ise karşı bir teklifte bulunmadan görüşmelerden ayrıldı. 28 Eylül 2000'de, İsrail muhalefet lideri Ariel Şaron, Tapınak Dağı olarak da bilinen El Aksa'yı ziyaret etti ve ertesi gün El Aksa İntifadası başladı. David Samuels ve Khaled Abu Toameh'in açıklamasına göre, bu ayaklanma çok önceden planlanmıştı. Nablus'ta, Yahudilikte bir türbe olan Yusuf'un Mezarı, Filistinlilerce Ekim 2000'de yıkıldı. İsrail ilk defa Scud da dahil olmak üzere balistik füzeleri yok etmek için kullanılan Arrow füzelerini kullandı. 2001'de barış görüşmeleri çıkmaza girince Barak, başbakanlık için tekrar özel bir seçim yapılmasını talep etti. Barak'ın amacı, Filistinlilerle görüşme yapabilmek için güven tazelemekti fakat arzu ettiğinin aksine Ariel Şaron başbakanlığa seçildi ve akabinde doğrudan başbakan seçme sistemi kaldırıldı. Şaron dönemi (2001-06) Barış görüşmelerinin sonuçsuz kalması, Filistin terörünün artması ve Hizbullah tarafından gerçekleştirilen bazı saldırılar, İsrail halkı ve siyasetçilerinde, bir barış ortağı olarak Filistin Ulusal Yönetimi'ne karşı olan güvenin yok olmasına sebep oldu. Çoğu kişide, Filistinlilerin barış görüşmelerini geçici bir çözüm olarak gördüğü intibası uyandı ve halk tarafından Filistin'le olan bağların bir an önce kesilmesi istendi. "Pesah katliamı" ile doruğa çıkan bir seri intihar saldırısına tepki olarak İsrail, Savunma Kalkanı Operasyonu'nu uyguladı ve Batı Şeria etrafına duvar ördü. 2003'te Knesset'te bir seçim daha gerçekleşti ve Likud 27 sandalyeyle en çok milletvekili çıkaran parti oldu. Laik platformda, din karşıtı parti olan Şinuy 15 sandalyeyle ortodoks Şas partisinin önüne geçip seçimleri üçüncü bitirdi. Dahili kavgalar Şinuy partisinin sonunu getirdi. Aralık 2003'te Ariel Şaron, işgal altındaki bazı bölgelerden tek taraflı çekilebileceğini belirtti. Bu demeç sonunda Gazze Şeridi'nden tamamıyla çekilindi. 2004'te, Siyahi İbranilere İsrail'de kalıcı olarak ikamet etme izni verildi. Bu grup ABD'den 25 yıl öncesinden beri göç etmekteydi fakat Yahudilikleri kesin olmadığı için Geri dönüş Yasası'ndan faydalanamamaktaydılar. İsrail'e belirli bir statüde olmadan yerleşmekteydiler. 2004'ten sonra vatandaşlık haklarına sahip oldular. 2005'te (kimisi zorla da olsa) Yahudiler Gazze'deki evlerinden çıkarıldı ve evleri yıkıldı. İsrail'in Gazze'den tek taraflı çekilmesi 12 Eylül 2005'te tamamlandı. Batı Şeria'dan askerlerin boşaltılması ise 10 gün sonra tamamlandı. Çekilmenin ardında Sderot gibi sınırlara yakın İsrail yerleşim birimleri Gazze'den gönderilen kassam füzeleri ve intihar saldırılarının hedef tahtası oldu. 2005'te Likud'dan ayrılan Şaron, Filistin devletinin kurulmasından ve barış görüşmelerinden yana olan Kadima partisini kurdu. Likud ve İşçi partisinden önde gelen isimler de bu partiye katıldı. İsrail'in Gazze'den çekilmesi Filistinlilerce Hamas'ın bir zaferi olarak yorumlanınca Filistin'de 2006 yılındaki seçimlerden, İsrail ile yapılan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyen, İsrail'in var olma hakkını tanımayan ve Holokost'un bir Yahudi komplosu olduğunu iddia eden Hamas zaferle ayrıldı. 14 Nisan 2006'da Ariel Şaron'un beyin kanaması geçirmesi üzerine boş kalan makama Ehud Olmert geçti. Olmert dönemi (2006-08) 2006 seçimlerinde 29 sandalye kazanan partisi Kadima sayesinde Ehud Olmert başbakan seçildi. 2005'te Mahmud Ahmedinecad resmen İran'ın cumhurbaşkanı seçildi ve bu zamandan sonra İsrail'e karşı meydan okumalar artışa geçti. İsrailli analistler, barış sürecini sekteye uğratmak için Ahmedinecad'ın Güney Lübnan'da Hizbullah ile Gazze'de Hamas'a silah yardımı yaptığına ve İsrail'e karşı kullanmak üzere nükleer silah geliştirdiğine inanmaktadır. İran'ın Hizbullah'ı desteklemesi ve nükleer silah programı BM'in 1559 ve 1747 no'lu kararlarını ihlal etmektedir. İran ayrıca Holokost inkarcılığını desteklemektedir. İsrail'in Lübnan'dan çekilmesinin ardından Hizbullah İsrail'e karşı olan saldırılarını hızlandırdıysa da İsrail bir misillemede bulunmadı. Aynı şekilde Gazze'den çekildikten sonra gerçekleşen Gazze bazlı saldırılara İsrail'in misillemesi asgari seviyede kaldı. Hükûmetin saldırlara fazla tepki göstermemesi, sağ görüşlü İsrailliler tarafından eleştirilmesine sebep oldu. 25 Haziran 2006'da Hamas güçleri sınırı geçip bir tanka saldırdı ve Gilad Şalit isimli yaralı İsrail askerini esir aldı. 12 Temmuz'da Hizbullah Lübnan'dan İsrail kasabalarına ve sınır devriyesine saldırdı ve iki İsrail askeri öldürüldü veya ağır yaralandı. Bu olaylar 2006 İsrail-Lübnan Savaşını başlattı ve Ağustos 2006'ya kadar sürdü. İsrail ordusu Hizbullah'ın kuzey İsrail'i bombalamasını engelleyemediğinden kamu soruşturması başlatıldı. 2007'de azami zorunlu eğitim yaşı 16'dan 18'e yükseltildi. Darfur soykırımından kaçan ve çoğu Müslüman olan mülteciler yasadışı yollarla İsrail'e vardı ve bunların bazıların sığınma hakkı verildi. Vize süresi dolup da ülkede kalan yabancı işçilere Afrikadan gelen yasadışı göçmenler de eklendi. Yasadışı olarak ülkede kalanların tam sayısı bilinmemesine rağmen bu sayının 30.000 ila 100.000 arası olduğu tahmin edilmektedir. Yolsuzluk soruşturmasına tabi olan Olmert bu olaydan sonra 30 Temmuz 2008'de, Eylül 2008'de yapılacak olan parti seçimlerinde aday olmayacağını belirtti. Kadima seçimlerini kazanan Tzipi Livni koalisyon oluşturamayınca Olmert genel seçimlere kadar görevine devam etti. [[Dosya:A rocket fired from a civilian area in Gaza towards civilian areas in Southern Israel.jpg|küçükresim|200px|Gazze'de sivil toplumun yaşadığı bölgeden İsrail'in güneyine gönderilen Kassam roketi. Ocak 2009.]] 27 Aralık 2008'de resmî olmayan İsrail ile Gazze arasındaki ateşkes, Gazze'nin güney İsrail'i bombalamasıyla bozulunca, İsrail ordusu üç hafta süren bir çıkartma düzenledi ve uluslararası protestolara maruz kaldı. II. Netanyahu dönemi küçükresim|sağ|200px|2001 İsrail sosyal adalet protestosu 2009'daki seçimlerden Likud 27 ve Kadima 28 sandalye kazanmasına rağmen sağ görüşlüler daha çok sandalye kazandığı için Şimon Peres hükûmet kurma görevini Netanyahu'ya verdi. Daha çok Rus göçmenlerin partisi olan Yisrael Beiteinu 15 sandalyeyle üçüncü olurken İşçi partisi 13 sandalyeyle dördüncülüğe geriledi. 2009'da İsrailli milyarder Yitzhak Tshuva, İsrail kıyılarında büyük bir doğal gaz rezervi keşfetti. 31 Mayıs 2010 tarihinde, yabancı aktivistlerin, Gazze’ye karşı deniz aşırı uygulanan ablukayı aşmalarını çalıştıklarında, Akdeniz’de uluslararası yankı bulan bir olay gerçekleşti ve İsrail askerleri bu aktivistlere müdahale etti. Müdahale esnasında, dokuz Türk aktivist öldü. 14 Temmuz 2011'de İsrail tarihinin en büyük toplumsal protestosu yaşandı. Çeşitli sosyoekonomik sınıflardan ve dinlerden gelen yüzbinlerce gösterici yaşam standartlarının pahalılığını (özellikle ev fiyatları) ve ülkedeki (eğitim ve sağlık gibi) toplumsal hizmetlerin kötüye gidişini protesto etti. 3 Eylül 2011'de 400.000 göstericiyle protestolar doruk noktasına ulaştı. Güney İsrail ve Gazze etrafındaki nüfusu füze tehdidine karşı savunma amaçlı olarak Mart 2011'in sonunda mobil hava savunma sistemi olan "Iron Dome" (Demir Kubbe) kullanılmaya başlandı. 7 Nisan 2011'de bu sistem ilk defa Gazze Şeridinden gönderilen Grad füzesini engellemeyi başardı. Ekim 2011'de İsrail ile Hamas tutuklu takası konusunda anlaşmaya vardı; İsrail askeri Gilad Şalit'e karşılık, İsrail'e karşı saldırı gerçekleştirme veya planlama sebebiyle 280'i ömür boyu hapis cezası alan Filistinli ve İsrailli 1027 Arap serbest bırakıldı. Mayıs 2012’de Başbakan Benyamin Netanyahu, muhalefet lideri Kadima'lı Şaul Mofaz ile bir anlaşmaya vardı, Kadima’nın hükümete girmesi için. Böylece eylül ayı için planlanan seçimler iptal edilecekti . Buna rağmen, Temmuzda Kadima partisi Netanyahu’nun partisinden ayrıldı. Ayrılma nedenleri Ultra-Ortodoks Yahudilerin askere alınması oldu . 2012 Haziran’ında, İsrail, 91 Filistinli intihar bombacısı ve diğer militanların vücutlarını, Netanyahu’nun sözcüsü Mark Regev’in “insanı bir jest” diye adlandırdığı bir hareketle, Filistin Otoritesi, Mahmud Abbas’a transfer etti. Bunun amacı, barış görüşmelerini canlandırmak ve Filistin-İsrail arasında direkt görüşmeleri gerçekleştirmekti . 21 Ekim 2012 tarihinde ABD ve İsrail Austere Challenge 12 adlı en büyük hava ve roket koruma sistemi testini yaptı. 3.500 Amerikan asker ve 1.000 İsrail Güvenlik Gücü mensupları katıldı bu egzersize ve üç haftada bitmesi tahmin edildi . Almanya ve İngiltere’de ayrıca katıldı. İsrail’in güneyindeki şehirlere yönelik gerçekleştirilen yüz üzerindeki roket saldırılarına cevap olarak, İsrail, 14 Kasım 2012 tarihinde Gazze’ye yönelik saldırı başlattı. Operasyonun amaçlarından biri Hamas askeri kanadı şefi Ahmed Jabari’nin öldürülmesiydi. Ocak 2013’te İsrail- Mısır arasındaki bariyerler tamamlandı. 2013 parlamento seçimlerinin sonunda, Likud Yisrael Beiteniu birliğinin seçimde 31 koltuk kazanmasıyla başbakan oldu ve merkezi-laik Yesh Atid (19 koltuk) partisi, sağcı Yahudi Evi (12 koltuk) ve Livni’nin Hatnuah’sıyla (6 koltuk) koalisyon kurdu. İşçi partisi 15 koltukla üçüncü sıradaydı uzun yıllardan sonra. Ayrıca bakınız 1991 Madrid Konferansı 2000 Camp David Zirvesi Asya tarihi Faysal-Weizmann Anlaşması Filistin Devleti İsrail İsrail başbakanları listesi İsrail cumhurbaşkanları listesi İsrail kültürü İsrail-Mısır Barış Antlaşması İsrail-Ürdün Barış Antlaşması Mısır tarihi Ortadoğu Barış Süreci Paris Barış Konferansı Suriye tarihi Kaynakça Genel Berger, Earl The Covenant and the Sword: Arab-Israeli Relations, 1948-56, London, Routledge K. Paul, 1965. Bregman, Ahron A History of Israel, Houndmills, Basingstoke, Hampshire; New York: Palgrave Macmillan, 2002 ISBN 0-333-67632-7. Butler, L.J. Britain and Empire: Adjusting to a Post-Imperial World I. B. Tauris 2002 ISBN 1-86064-449-X Darwin, John Britain and Decolonisation: The Retreat from Empire in the Post-War World Palgrave Macmillan 1988 ISBN 0-333-29258-8 Davis, John, The Evasive Peace: a Study of the Zionist-Arab Problem, London: J. Murray, 1968. Eytan, Walter The First Ten Years: a Diplomatic History of Israel, London: Weidenfeld and Nicolson, 1958 Gilbert, Martin Israel: A History, New York: Morrow, 1998 ISBN 0-688-12362-7. Horrox, James A Living Revolution: Anarchism in the Kibbutz Movement, Oakland: AK Press, 2009 Herzog, Haim The Arab-Israeli Wars: War and Peace in the Middle East from the War of Independence to Lebanon, London: Arms and Armour; Tel Aviv, Israel: Steimatzky, 1984 ISBN 0-85368-613-0. Israel Office of Information Israe's Struggle for Peace, New York, 1960. Laqueur, Walter Confrontation: the Middle-East War and World Politics, London: Wildwood House, 1974, ISBN 0-7045-0096-5. Lucas, Noah The Modern History of Israel, New York: Praeger, 1975. Morris, Benny 1948: A History of the First Arab-Israeli War, Yale University Press, 2008. ISBN 978-0-300-12696-9. O'Brian, Conor Cruise The Siege: the Saga of Israel and Zionism, New York: Simon and Schuster, 1986 ISBN 0-671-60044-3. Oren, Michael Six Days of War: June 1967 and the Making of the Modern Middle East, Oxford: Oxford University Press, 2002 ISBN 0-19-515174-7. The Peel Commission Report, (July 1937) http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/History/peel1.html Rubinstein, Alvin Z. (editor) The Arab-Israeli Conflict: Perspectives, New York: Praeger, 1984 ISBN 0-03-068778-0. Lord Russell of Liverpool, If I Forget Thee; the Story of a Nation's Rebirth, London, Cassell 1960. Sachar, Howard M. A History of Israel, New York: Knopf, 1976 ISBN 0-394-48564-5. Samuel, Rinna A History of Israel: the Birth, Growth and Development of Today's Jewish State, London: Weidenfeld and Nicolson, 1989 ISBN 0-297-79329-2. Schultz, Joseph & Klausner, Carla From Destruction to Rebirth: The Holocaust and the State of Israel, Washington, D.C.: University Press of America, 1978 ISBN 0-8191-0574-0. Segev, Tom The Seventh Million: the Israelis and the Holocaust, New York: Hill and Wang, 1993 ISBN 0-8090-8563-1. Shlaim, Avi, The Iron Wall: Israel and the Arab World (2001) Talmon, Jacob L. Israel Among the Nations, London: Weidenfeld & Nicolson, 1970 ISBN 0-297-00227-9. Wolffsohn, Michael Eternal Guilt?: Forty years of German-Jewish-Israeli Relations, New York: Columbia University Press, 1993 ISBN 0-231-08274-6. Özel Dış bağlantılar History of Israel and Palestine and the Arab-Israeli Conflict Timeline of Israeli and Palestinian History from Earliest Times A history of Zionism and the creation of Israel A photo gallery of the history of Zionism and the creation of Israel First Photos of the Holy Land A timeline of Zionism and Israeli history Israel History Timeline "History of Israel: Key events" , BBC Kategori:Siyonizm
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri