"İstanbul: İnsanların ve Hayvanların Şehirleri"
Bu ayki IBB dergisi kapağında, "Hayvanların da Şehri" manşetiyle karşımıza çıkıyor. Peki, İstanbul gerçekten hayvanların da şehri mi? İnsanların yaşadığı bu büyük metropol, aynı zamanda sokak hayvanları için de bir ev mi?
Elbette, İstanbul'da yaşayan insanlar kadar, bu şehirde dolaşan kedi, köpek ve diğer sokak hayvanları da var. Onlar da bu şehrin bir parçası ve bizimle birlikte bu şehri paylaşıyorlar. Ancak, bu durum bazı insanları rahatsız ediyor gibi görünüyor.
Sosyal medyada dolaşan bir paylaşıma göre, "İnsanların da Şehri" diyenler, fareyi, böceği öldürürken, köpeğe gelince "Hayvanların da Şehri" diyerek tepki gösteriyorlar. Bu ikiyüzlü tutum, insanlara ve hayvanlara yönelik farklı standartların varlığını ortaya koyuyor.
İstanbul'da yaşayan insanlar olarak, bu şehri paylaşmaya ve tüm canlılara saygı duymaya teşvik ediliyoruz. Sokak hayvanları da bu şehrin bir parçası ve onlarla uyum içinde yaşamak mümkün. Onları kovalamak ya da ısırmak yerine, onlara yardım elini uzatmak ve bu şehri birlikte yaşamayı öğrenmek daha mantıklı değil mi?
Bu derginin manşeti, belki de bize bir mesaj vermek istiyor. İnsanların ve hayvanların bir arada yaşadığı bir şehir hayalinin peşinde koşmak belki de en iyisi. Bu şekilde, hem şehrin hem de onun canlı sakinlerinin huzur ve mutluluğu için çalışabiliriz.
Unutmayalım ki, İstanbul hepimizin şehri, hem insanların hem de hayvanların!
Bu ayki IBB dergisi kapağında, "Hayvanların da Şehri" manşetiyle karşımıza çıkıyor. Peki, İstanbul gerçekten hayvanların da şehri mi? İnsanların yaşadığı bu büyük metropol, aynı zamanda sokak hayvanları için de bir ev mi?
Elbette, İstanbul'da yaşayan insanlar kadar, bu şehirde dolaşan kedi, köpek ve diğer sokak hayvanları da var. Onlar da bu şehrin bir parçası ve bizimle birlikte bu şehri paylaşıyorlar. Ancak, bu durum bazı insanları rahatsız ediyor gibi görünüyor.
Sosyal medyada dolaşan bir paylaşıma göre, "İnsanların da Şehri" diyenler, fareyi, böceği öldürürken, köpeğe gelince "Hayvanların da Şehri" diyerek tepki gösteriyorlar. Bu ikiyüzlü tutum, insanlara ve hayvanlara yönelik farklı standartların varlığını ortaya koyuyor.
İstanbul'da yaşayan insanlar olarak, bu şehri paylaşmaya ve tüm canlılara saygı duymaya teşvik ediliyoruz. Sokak hayvanları da bu şehrin bir parçası ve onlarla uyum içinde yaşamak mümkün. Onları kovalamak ya da ısırmak yerine, onlara yardım elini uzatmak ve bu şehri birlikte yaşamayı öğrenmek daha mantıklı değil mi?
Bu derginin manşeti, belki de bize bir mesaj vermek istiyor. İnsanların ve hayvanların bir arada yaşadığı bir şehir hayalinin peşinde koşmak belki de en iyisi. Bu şekilde, hem şehrin hem de onun canlı sakinlerinin huzur ve mutluluğu için çalışabiliriz.
Unutmayalım ki, İstanbul hepimizin şehri, hem insanların hem de hayvanların!