Bazen başkasına bir şey yazarken, aslında kendine yazdığını anlarsın. İyileşmek, bunu yaparken hissettiğin şeydir. Kızdığın şey sende de bir yara yapıyor. Onu iyileştirmek yerine "neden sende de var!" diyorsun. Kendine dönmek ise iyileştirici.
Yaptığım şey sadece bir coping mechanism'in parçası. Kötülük herkesin bir parçası sanırım. Bazı kötülükler zorunlu, necessary evil diye bir şey. Hans Zimmer'ın Joker için bestelediği müzik gibi. Bazı kötülükler mutlak iyiliğin bir parçasıdır.
Ama ben mutlak iyi olan bir şey değilim. Yaptığım bazı kötülükleri görmüyorum muhtemelen. Ancak bilinçli bir şekilde vurmak istediğimde fark ediyorum yapmış olabileceklerimi, ne ilginç değil mi? Ki bilinçli de vurmak istemem, en sevdiğim şey "ben zaten senden daha iyiyim." cümlesinden emin olduğumu gösterebilmek.
İçimden "Acaba böyle bir şey yapsam nasıl olur diye düşündüm. Etkili olacağını fark ettim. Bana kötü görünen bir şeydi bu. Kötü bir davranış ama aynı anda bana bir dezavantajı olan bir davranış değil.
(Genelde bu yüzden bilinçli şekilde birinin kötülüğünü düşünmem, en çok beni üzeceğini bilirim çünkü, ve ilginç bir şekilde bilinçli bir kötülük yapmadıkça daha çok üzülürüm ve zaman kaybederim.)
Neyse, bu şekilde davranmaya karar verdim ve anladım ki herkes bunu böyle yapıyor. Zayıf olana bu yüzden bir kere daha vuruyoruz, çünkü kandırıldığımızı düşünüyoruz. Sonra aylar öncesinden söylediğim bir şey geliyor aklıma: Kötülük gerçek olmayana provokasyondur. Gerçek olan bir şeyi baştan çıkaramıyorsun. Önce kendini onun sahte olduğuna ikna etmen gerekiyor. İnancın soğuk ve kavrayıcı ellerini üzerimde hissediyorum. İnsan zihni soğuk ve kalbin orada yaşaması için dehşet verici bir yer.
Kristalize bir dünyada nereye dokunsan bir yerin kesilir ya, aynen öyle.
Yaptığım şey sadece bir coping mechanism'in parçası. Kötülük herkesin bir parçası sanırım. Bazı kötülükler zorunlu, necessary evil diye bir şey. Hans Zimmer'ın Joker için bestelediği müzik gibi. Bazı kötülükler mutlak iyiliğin bir parçasıdır.
Ama ben mutlak iyi olan bir şey değilim. Yaptığım bazı kötülükleri görmüyorum muhtemelen. Ancak bilinçli bir şekilde vurmak istediğimde fark ediyorum yapmış olabileceklerimi, ne ilginç değil mi? Ki bilinçli de vurmak istemem, en sevdiğim şey "ben zaten senden daha iyiyim." cümlesinden emin olduğumu gösterebilmek.
İçimden "Acaba böyle bir şey yapsam nasıl olur diye düşündüm. Etkili olacağını fark ettim. Bana kötü görünen bir şeydi bu. Kötü bir davranış ama aynı anda bana bir dezavantajı olan bir davranış değil.
(Genelde bu yüzden bilinçli şekilde birinin kötülüğünü düşünmem, en çok beni üzeceğini bilirim çünkü, ve ilginç bir şekilde bilinçli bir kötülük yapmadıkça daha çok üzülürüm ve zaman kaybederim.)
Neyse, bu şekilde davranmaya karar verdim ve anladım ki herkes bunu böyle yapıyor. Zayıf olana bu yüzden bir kere daha vuruyoruz, çünkü kandırıldığımızı düşünüyoruz. Sonra aylar öncesinden söylediğim bir şey geliyor aklıma: Kötülük gerçek olmayana provokasyondur. Gerçek olan bir şeyi baştan çıkaramıyorsun. Önce kendini onun sahte olduğuna ikna etmen gerekiyor. İnancın soğuk ve kavrayıcı ellerini üzerimde hissediyorum. İnsan zihni soğuk ve kalbin orada yaşaması için dehşet verici bir yer.
Kristalize bir dünyada nereye dokunsan bir yerin kesilir ya, aynen öyle.