Yoğun bir trafiğin ortasında, yorgun bir şekilde çalışıp eve dönen insanların arasında, küçük bir dükkânın ışıkları parlıyordu. Camından içeri bakınca, yaşlı bir adamın, elinde bir kitap okuduğunu görebiliyordum. Yüzü yorgun ama gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Adamın yanına oturdum. "Hoş geldiniz," dedi, yüzünde hafif bir gülümsemeyle. "Ne içmek istersiniz?"
"Bir çay," dedim. "Çok yorgunum."
Adam, çaydanlığı ısıtıp, bana sıcak bir fincan çay getirdi. "Uzun bir gün geçirmişsiniz gibi görünüyor," dedi.
"Evet," dedim. "Trafik çok yoğun."
"Her zaman yoğun," dedi adam. "Ama insanlar her zaman yol bulur."
"Evet," dedim. "İnsanlar her zaman yol bulur."
Adam, çayını yudumlarken, gözleri uzaklara bakıyordu. "Bir zamanlar ben de bu yollarda koşardım," dedi. "Ama şimdi, sadece oturup izliyorum."
"Neden?" diye sordum.
Adam, bana baktı. "Çünkü," dedi, "insanların hayatını izlemek, en güzel şeylerden biri."
Adamın yanına oturdum. "Hoş geldiniz," dedi, yüzünde hafif bir gülümsemeyle. "Ne içmek istersiniz?"
"Bir çay," dedim. "Çok yorgunum."
Adam, çaydanlığı ısıtıp, bana sıcak bir fincan çay getirdi. "Uzun bir gün geçirmişsiniz gibi görünüyor," dedi.
"Evet," dedim. "Trafik çok yoğun."
"Her zaman yoğun," dedi adam. "Ama insanlar her zaman yol bulur."
"Evet," dedim. "İnsanlar her zaman yol bulur."
Adam, çayını yudumlarken, gözleri uzaklara bakıyordu. "Bir zamanlar ben de bu yollarda koşardım," dedi. "Ama şimdi, sadece oturup izliyorum."
"Neden?" diye sordum.
Adam, bana baktı. "Çünkü," dedi, "insanların hayatını izlemek, en güzel şeylerden biri."