Jason Kidd, kuşkusuz kendi neslinin en üstün gardıydı ve umarım hak ettiği şampiyonluğu kazanarak yüzüksüz efsaneler arasına girmeyecektir. New Jersey Nets'teki günlerini hatırlıyorum; o zamanlar takımın koçu olan Lawrence Frank ile arasındaki dinamik her zaman dikkatimi çekerdi. Oyun durduğunda, Kidd konuşurken elleriyle hareketler yaparak talimatlar verir, Frank ise sabırla dinler ve not alırdı. O an, Kaan Kural'ın espriyi patlatmasıyla daha da unutulmaz hale geldi: "Peki orada koç kim?" Bu olay bile, Kidd'in basketbol bilgeliğinin derinliğini ve oyun algısının keskinliğini ortaya koymaya yetti.
Kidd'in koç olarak daha fazla şampiyonluklar kazanmasını bekliyoruz, ancak oyuncu olarak o yüzüğü parmağına takması gerekiyordu. Kariyeri boyunca gösterdiği liderlik ve yetenek, onu sahadaki en etkileyici figürlerden biri yaptı. Kidd'in oyun görüşü ve pas yeteneği, onu sahadaki en etkileyici gardlardan biri haline getiriyordu. Her zaman takımın kaderini omuzlarında taşıyan ve oyun kurucu pozisyonunun gerçek anlamını vücut bulan biriydi.
Umarım Kidd, oyuncu olarak sahip olduğu etkiyi koçluk kariyerinde de sürdürür ve nihayet o çok hak ettiği yüzüğü kazanır. Basketbol dünyası, onun gibi bir efsanejeye borçludur.
Kidd'in koç olarak daha fazla şampiyonluklar kazanmasını bekliyoruz, ancak oyuncu olarak o yüzüğü parmağına takması gerekiyordu. Kariyeri boyunca gösterdiği liderlik ve yetenek, onu sahadaki en etkileyici figürlerden biri yaptı. Kidd'in oyun görüşü ve pas yeteneği, onu sahadaki en etkileyici gardlardan biri haline getiriyordu. Her zaman takımın kaderini omuzlarında taşıyan ve oyun kurucu pozisyonunun gerçek anlamını vücut bulan biriydi.
Umarım Kidd, oyuncu olarak sahip olduğu etkiyi koçluk kariyerinde de sürdürür ve nihayet o çok hak ettiği yüzüğü kazanır. Basketbol dünyası, onun gibi bir efsanejeye borçludur.