Jose Mourinho hakkında daha agresif bir ton kullanarak içeriği yeniden yazalım:
Bu başlık birkaç gündür sakin olsa da ben de üzerine yazmak istedim. Benim adımdan da anlaşılacağı gibi sadık bir Mourinho taraftarı ve Galatasaraylıyım. Babamın getirdiği Fanatik gazetesinde "Bu adam deli mi?" başlığı altında, Porto'nun yeni menajerinin ilk basın toplantısında şampiyon olacağını yazıyordu. Mourinho kimdi? Nasıl biri bu deli adam? Avrupa'da asla bir takım taraftarı olmadım. Her zaman Mourinho nereye giderse ben de ona giderim diye düşündüm. Porto, Denizlispor maçında bile en önde izlemeye gittim. Celtic UEFA finalinde gözyaşlarına boğulduğunda tüylerim diken diken oldu. Ve Monaco'yu bir sonraki sene yerle bir ettiğinde, herkes şaşkına dönerken ben neler olacağını hissediyorum diye içimden geçiriyordum.
Mourinho'nun Manchester'da yaptığı en ünlü hareketlerden birini hatırlamak gerek. O dönemde kral Alex Ferguson'un tahtını sallayarak, o meşhur golleri attı. Porto'daki macerası desen harikaydı. Eğer kolayı seçmek isteseydi, Porto'da kalmayı seçerdi. Mavi bir koltuk, Şampiyonlar Ligi kupası, tanrı ve üzerine tanrı konumu ortalığı kasıp kavurdu. NTv zamanında Premier Lig macerası başladığında, herkes o maçı merakla bekliyordu. Chelsea'nin rakibi Manchester United'dı. Chelsea kazandı, iyi oynamadı ama ilk maçta United'ı yenmek kolay değildi. Gerisi tarih oldu. 15 gol yiyerek Premier Lig'i kazanmak, sadece bir kez yenildikleri City maçı hariç, onlar için büyük bir başarıydı.
Arsenal'ın Invincibles'ıyla eşit görülebilirlerdi. Şenol Güneş'in duruşunu hatırlarsınız; Arsene Wenger büyük bir rakipti ama sadece ağlar, gerisi boştur. Mourinho ise farklıydı. Basın toplantılarıyla Wenger'den rol çalmaya başladı. Skor anlamında ve saha kenarındaki performansıyla adeta ışıldıyordu.
Birkaç sene sonra, gelen şampiyonluklar ve yerel kupaların ardından, SAF'ın geliştirdiği Cristiano Ronaldo ile mükemmel bir sezon yaşadı ve taç geri alındı. Mourinho ise durmadı, FA Cup'u kazanmaya devam etti. Ardından Inter ile yaşadıklarımızı hepimiz hatırlıyoruz. Savunmada yay gibi gerilmiş zincir gibi, harika bir Serie A zaferi. Ama unutmayın, Inter ilk maçta Barcelona'ya 3 gol atmıştı, 13 tane daha kaçırmıştı. Mourinho'nun Real Madrid macerası da hafife alınacak gibi değil. Belki de tarihin en iyi takımı Barcelona'ya karşı yaptığı 120 gol, 100 puanlık inanılmaz bir başarıydı. Ama sonrası sıkıntılıydı.
Chelsea'ye dönüşü, Premier Lig'i kazanmasına rağmen, Inter'dan farklı olarak daha fazla savunma yapmaya eğilimli olması önemli bir değişimdi. Inter deneyimi onu hayran bıraktı ve bu bazı sorunlara yol açtı. Normalde soyunma odalarını kaybetmezdi, ama Chelsea'deki döneminde buna da tanık olduk. Sevilla'ya elenmeleri başarısızlıklarının başlangıcı oldu.
Tottenham dönemi bir ara zirveye çıksa da istediği oyunu oturtamadı, hatta defansif oyunu arttırmaya başladı. Roma döneminde harika bir ilk sezon geçirdi, Kupa zaferi yaşadı. Ama neredeyse mükemmel bir ikinci sezon olacakken, UEFA Kupası finalinde kaybetmeleri Mourinho'nun kötü bir döneme giriş yaptığını gösterdi.
Mourinho, her zaman ayrıldığı takımlardan iyi şekilde anılır. Chelsea'de efsanedir, Real Madrid'de adı anıldığında herkesin ayağa kalktığı bir isimdir. Manchester United taraftarları hala onu, Sir Alex Ferguson sonrasının en iyi dönemi olarak hatırlar. Porto hakkında bile söylenecek bir şey yok. Romalılar bile hala "geri dön" diye mırıldanabilirler. Tottenham taraftarıyla ise bağ kuramadığı aşikar.
Mourinho'nun takımına yüzde yüzünü ve daha fazlasını verdiğini bilirler. Mourinho, hata yapmayan biridir. Ancak Türkiye gibi kırılgan ve karmaşık bir kültürde, işler nasıl yürür, bu zaman gösterecek. Fenerbahçe taraftarları Mourinho'dan ne beklemeli? Jose'yi 20 senedir takip eden biri olarak, artılarını ve eksilerini özetlemek gerekirse:
Artılar:
- Hızlı gol atacaksınız, bazen o kadar hızlı olacak ki tekrarını izlerken şaşıracaksınız.
- Az gol yiyeceksiniz.
- Oyuncu değişikliklerinde cesur kararlar alacak.
- Basını kontrol altına alacak, bir mağlubiyet sonrası stresi takımdan alacak.
- Avrupa'da başarılı olacak.
Eksiler:
- İzlemesi keyifli bir futbol oynamayabilirler.
- Oyuncularını basının önüne atabilir.
- Derbi maçlardan önce stres yaratabilir.
Galatasaray'da en merakla beklediğim sezon. Galatasaray ve Fenerbahçe kadro olarak iyi durumdalar ve takviyelerle Avrupa'da başarılı olabilecek potansiyele sahipler. Mourinho, Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'yi yakından takip edecek, kışkırtacak ve dengeyi bozmaya çalışacaktır. Terim ile arası iyi olduğundan, zekice bir şekilde bu dengeyi sağlayacaktır. Hazır olun, kemerlerinizi takın ve harika bir sezonun startının verileceği anı bekleyin.
Bu başlık birkaç gündür sakin olsa da ben de üzerine yazmak istedim. Benim adımdan da anlaşılacağı gibi sadık bir Mourinho taraftarı ve Galatasaraylıyım. Babamın getirdiği Fanatik gazetesinde "Bu adam deli mi?" başlığı altında, Porto'nun yeni menajerinin ilk basın toplantısında şampiyon olacağını yazıyordu. Mourinho kimdi? Nasıl biri bu deli adam? Avrupa'da asla bir takım taraftarı olmadım. Her zaman Mourinho nereye giderse ben de ona giderim diye düşündüm. Porto, Denizlispor maçında bile en önde izlemeye gittim. Celtic UEFA finalinde gözyaşlarına boğulduğunda tüylerim diken diken oldu. Ve Monaco'yu bir sonraki sene yerle bir ettiğinde, herkes şaşkına dönerken ben neler olacağını hissediyorum diye içimden geçiriyordum.
Mourinho'nun Manchester'da yaptığı en ünlü hareketlerden birini hatırlamak gerek. O dönemde kral Alex Ferguson'un tahtını sallayarak, o meşhur golleri attı. Porto'daki macerası desen harikaydı. Eğer kolayı seçmek isteseydi, Porto'da kalmayı seçerdi. Mavi bir koltuk, Şampiyonlar Ligi kupası, tanrı ve üzerine tanrı konumu ortalığı kasıp kavurdu. NTv zamanında Premier Lig macerası başladığında, herkes o maçı merakla bekliyordu. Chelsea'nin rakibi Manchester United'dı. Chelsea kazandı, iyi oynamadı ama ilk maçta United'ı yenmek kolay değildi. Gerisi tarih oldu. 15 gol yiyerek Premier Lig'i kazanmak, sadece bir kez yenildikleri City maçı hariç, onlar için büyük bir başarıydı.
Arsenal'ın Invincibles'ıyla eşit görülebilirlerdi. Şenol Güneş'in duruşunu hatırlarsınız; Arsene Wenger büyük bir rakipti ama sadece ağlar, gerisi boştur. Mourinho ise farklıydı. Basın toplantılarıyla Wenger'den rol çalmaya başladı. Skor anlamında ve saha kenarındaki performansıyla adeta ışıldıyordu.
Birkaç sene sonra, gelen şampiyonluklar ve yerel kupaların ardından, SAF'ın geliştirdiği Cristiano Ronaldo ile mükemmel bir sezon yaşadı ve taç geri alındı. Mourinho ise durmadı, FA Cup'u kazanmaya devam etti. Ardından Inter ile yaşadıklarımızı hepimiz hatırlıyoruz. Savunmada yay gibi gerilmiş zincir gibi, harika bir Serie A zaferi. Ama unutmayın, Inter ilk maçta Barcelona'ya 3 gol atmıştı, 13 tane daha kaçırmıştı. Mourinho'nun Real Madrid macerası da hafife alınacak gibi değil. Belki de tarihin en iyi takımı Barcelona'ya karşı yaptığı 120 gol, 100 puanlık inanılmaz bir başarıydı. Ama sonrası sıkıntılıydı.
Chelsea'ye dönüşü, Premier Lig'i kazanmasına rağmen, Inter'dan farklı olarak daha fazla savunma yapmaya eğilimli olması önemli bir değişimdi. Inter deneyimi onu hayran bıraktı ve bu bazı sorunlara yol açtı. Normalde soyunma odalarını kaybetmezdi, ama Chelsea'deki döneminde buna da tanık olduk. Sevilla'ya elenmeleri başarısızlıklarının başlangıcı oldu.
Tottenham dönemi bir ara zirveye çıksa da istediği oyunu oturtamadı, hatta defansif oyunu arttırmaya başladı. Roma döneminde harika bir ilk sezon geçirdi, Kupa zaferi yaşadı. Ama neredeyse mükemmel bir ikinci sezon olacakken, UEFA Kupası finalinde kaybetmeleri Mourinho'nun kötü bir döneme giriş yaptığını gösterdi.
Mourinho, her zaman ayrıldığı takımlardan iyi şekilde anılır. Chelsea'de efsanedir, Real Madrid'de adı anıldığında herkesin ayağa kalktığı bir isimdir. Manchester United taraftarları hala onu, Sir Alex Ferguson sonrasının en iyi dönemi olarak hatırlar. Porto hakkında bile söylenecek bir şey yok. Romalılar bile hala "geri dön" diye mırıldanabilirler. Tottenham taraftarıyla ise bağ kuramadığı aşikar.
Mourinho'nun takımına yüzde yüzünü ve daha fazlasını verdiğini bilirler. Mourinho, hata yapmayan biridir. Ancak Türkiye gibi kırılgan ve karmaşık bir kültürde, işler nasıl yürür, bu zaman gösterecek. Fenerbahçe taraftarları Mourinho'dan ne beklemeli? Jose'yi 20 senedir takip eden biri olarak, artılarını ve eksilerini özetlemek gerekirse:
Artılar:
- Hızlı gol atacaksınız, bazen o kadar hızlı olacak ki tekrarını izlerken şaşıracaksınız.
- Az gol yiyeceksiniz.
- Oyuncu değişikliklerinde cesur kararlar alacak.
- Basını kontrol altına alacak, bir mağlubiyet sonrası stresi takımdan alacak.
- Avrupa'da başarılı olacak.
Eksiler:
- İzlemesi keyifli bir futbol oynamayabilirler.
- Oyuncularını basının önüne atabilir.
- Derbi maçlardan önce stres yaratabilir.
Galatasaray'da en merakla beklediğim sezon. Galatasaray ve Fenerbahçe kadro olarak iyi durumdalar ve takviyelerle Avrupa'da başarılı olabilecek potansiyele sahipler. Mourinho, Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'yi yakından takip edecek, kışkırtacak ve dengeyi bozmaya çalışacaktır. Terim ile arası iyi olduğundan, zekice bir şekilde bu dengeyi sağlayacaktır. Hazır olun, kemerlerinizi takın ve harika bir sezonun startının verileceği anı bekleyin.
