Kadın histerisi, bir zamanlar anksiyete, nefes darlığı, bayılma, sinirlilik, cinsel istek, uykusuzluk, ödem, karında ağırlık, yeme ve cinselliğe dair iştahsızlık, "sorun çıkarma eğilimi" gibi çok çeşitli semptomlar ile ilişkilendirilen, bu semptomları gösteren kadınlara konulan yaygın bir tıbbi tanıydı. Artık tıp otoriteleri tarafından tıbbi bir rahatsızlık olarak kabul edilmemektedir. Geçmişte, Batı Avrupa'da tanı ve tedavisi yüzlerce yıldır rutin bir iş olan bir rahatsızlıktı. Batı tıbbında histeri, kadınlar arasında hem yaygın hem de kronik olarak kabul edilmekteydi. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1952'de histeri terimini bıraktı. Eskiden bir hastalık olarak kategorize edilmiş olmasına rağmen, histerinin semptomu olarak değerlendirilen aslında normal işleyen kadın cinselliğiydi. Bazı uç durumlarda; kadın, bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gitmeye veya histerektomi geçirmeye zorlanabiliyordu. Freud ve teşhisin gerilemesi küçükresim|Histeri üzerine Fransız psikiyatri tezlerinin sayısı 20. yüzyılın başlarında, kadın histerisi teşhisi konan kadınların sayısı keskin bir düşüş göstermiştir. Bu düşüş birçok faktöre bağlanmıştır. Bazı tıp yazarları bu düşüşün histeri gibi konversiyon bozukluğunun arkasındaki psikolojinin daha iyi anlaşılmasına bağlı olduğunu iddia etmektedir. Bu kadar çok olası belirti varken, tarihsel olarak histeri, hiçbir zaman tanımlanamadı. Tanı teknikleri geliştikçe, histeriye atfedilebilecek belirsiz vakaların sayısı azalmıştır. Örneğin, elektroensefalografi kullanılmaya başlanmadan önce, epilepsi sıklıkla histeri ile karıştırılmaktaydı. Sigmund Freud histerinin fiziksel bir şey olmadığını, hem erkekleri hem de kadınları etkileyebilen duygusal, içsel bir durum olduğunu ve etkilenen kişinin normal şekilde seksten zevk alamamasına yol açan önceki travmalardan kaynaklandığını iddia etmiştir. Bu durum daha sonra Freud'un kadınlığı bir başarısızlık ya da erkeklik eksikliği olarak gören Oidipus kompleksini geliştirmesine yol açacaktır. Bu ilk çalışmalar, Freud'un kendisi de dahil olmak üzere erkeklerin de histeriye eğilimli olduğunu göstermiş olsa da, zamanla, histerinin devam eden çalışmaları yalnızca kadınlarda gerçekleştiğinden, durum esas olarak kadınlık meseleleriyle ilişkilendirilmiştir. Daha önce histeri olarak etiketlenen birçok vaka Freud tarafından anksiyete olarak yeniden sınıflandırıldı. Sigmund Freud histeri vakalarından etkilenmiştir. Histerinin bilinçdışı zihinle ilgili olabileceğini ve bilinçli zihinden veya egodan ayrı olabileceğini düşünmüştür. Zihindeki derin çatışmaların, bazıları seks ve saldırganlık için içgüdüsel dürtülerle ilgili, histerisi olanların davranışlarını yönlendirdiğine ikna olmuştu. Freud, histeri teşhisi konan hastaların fiziksel ve duygusal acıya neden olan iç çatışmalarını azaltmalarına yardımcı olmak için psikanalizi geliştirdi. Histeri ile ilgili yeni teoriler tamamen spekülasyondan kaynaklanıyordu; doktorlar ve hekimler semptomları hastalıkla ilişkilendiremediler ve bu da bir teşhis olarak hızla gerilemesine neden oldu. Günümüzde kadın histerisi artık tanınan bir hastalık değildir, ancak histerinin farklı belirtileri şizofreni, borderline kişilik bozukluğu, konversiyon bozukluğu ve anksiyete atağı gibi diğer durumlarda tanınmaktadır. Kaynakça Kategorisikanaliz Kategori:Sözdebilim Kategori:Kadın düşmanlığı Kategori:İnsan cinselliği Kategori:Anksiyete Kategori:Rahim