Görünen bir gerçektir. Ablamda, ablamın komşusu da gelmiş. Sohbet ediyorlar. Ben de oturdum bir bardak çay içeyim dedim. Konu bana geldi. Ablam, kardeşimi evlendirseydik dedi. Kadında, birini bulursan konuşmayı asla uzatma hemen git iste dedi. Kızların gözleri açılırsa evlenmezler dedi. Ben mesela şimdiki aklım olsa asla kocamla evlenmezdim dedi. Kadının kocasını tanıyorum. Mühendis bir abimiz. İşinde gücünde, tertemiz insandır. Abla dedim, kocanızın neyini gördünüz? Şaşırdı bu. Yahu dedim sizin kocanız dört dörtlük insan, 7 milyonluk dairede oturuyorsunuz, altınızda arabanız da var. Yani dedim kocanız neyi eksik yapıyor? Ses yok. Siz böyle konuşursanız kocanızın adamlığı kalmaz. Adam olmayanın karısının da gram saygınlığı kalmaz dedim. Buna dedim dikkat edin. Buz gibi oldu. Gazapizm, bu dünya yaşanmışlıktan kirli der. Sevgili kadınlar kocalarınızı kötülemeyin. Siz ne kadar kocalarınızı gömerseniz o kadar da sosyal hayatta sizin üzerinize toprak atarlar. Bilinir ki itin yoldaşı da it olur. Hoş gerçi dostoyevski yazmış, delikanlı romanında; ''bana kalırsa insan yakınını sevmemek özelliğiyle yaratılmıştır.'' camus aslında noktayı koymuş; "değerli olmak ya da olmamak. Yaratmak ya da yaratamamak. Birinci durumda, her şey kanıtlanmıştır. Istisnasız, her şey. İkinci durum, tam bir anlamsızlıktır. Geriye en güzel intiharı seçmek kalır: evlilik , +40 iş saati ya da tabanca" halbuki bütün efsaneler zaferler hakkında değildir. Evlilik başarı yarışı değildir. Evlilik vaatler silsilesi değildir. Evlilik zafer sarhoşluğu değildir. Evlilik basittir, sıradandır ve sadece kendini iyi hissetmek konseptindedir. Yemeğini yedikten sonra bir türkü açıp balkonda huzur içinde bir bardak kahve içebiliyorsan ne mutlu sana. Evlilik budur çünkü.