En güzel kahvaltının bile psikolojik sınırıdır kahvaltı sofrasında domatesin bittiği an. Her yutkunmadan önce, insan ağzında müthiş bir karışım yapar. Bir dilim domates, bir parça peynir, bir zeytin, bir lokma ekmek. Ne güzeldir! Dadı başkadır o combonun. Arada da çaydan bir yudum, ohh. Domates azalırken ana sorar, "Domates keseyim mi?". "Yok ana sağol". Bu cevap hem ana zahmet etmesin diyedir, hem de sonradan eklenen domateslerin tadı sofrada hazır bulduğumuz domatesler kadar güzel değildir. Ve o an gelir ki, domates biter. Lokma kalmasın diye elimizde kalan parça parça koparıp yediğimiz ekmeğin artanını bitirmek için, domates olmadan combo çekmeye çalışırız ama olmaz. Çünkü o karışım domatessiz çok kuru olmaktadır. Elimizdeki ekmek parçası bitene kadar iştahımız da kaçar. Bu başlığı açmadan önce domates* diye aratıp önceden yazılıp yazılmadığına bakarken, o kadar çok domates okudum ve söyledim ki, domatesin anlamını unuttum şu an yani. Domates nedir abi?