bunu ben yaptım kardeşler. açılın ben ki sevdiği kadın için her şeyi yapacak kudrete sahip dutperest*, toplaşın anlatıyorum:geçen haftalarda bir süreliğine doğu karadeniz'in en doğusunda yer alan memlekete izne gitmiştim. köyümüz de etrafı ormanla çevrili bir vadi üzerine kurulu bir köy. köylülerin bir kısmı küçük çaplı hayvancılık faaliyetleri ile meşgul. bizimkiler de buna dahil. köyde kaldığım sürece her sabah erken kalkıp danaları ormana götürüp otlamaları için bırakıyordum. görsel görsel görselorman deseniz isviçre'yi aratmayacak güzellikte bir orman. her çeşit çiçeklere rastlamak mümkün. danaları ormana götürüp bıraktığım son günün sabahında köye dönüşte orman içinde dolaşarak kendisini çok sevdiğim çiçek gibi kadına çeşit çeşit kucak dolusu çiçek toplamıştım. görselve bu çiçeklerle beraber neredeyse 1400 km mesafe uzaklıkta olan o güzel kadına ulaştırmak için uzun bir seyahate çıkacaktım. kafamı kurcalayan tek şey ise çiçekler dağ çiçekleri olduğu için o kadar yol dayanabilecekler miydi? ve o riski alarak ben yine de özenle hazırlayıp götürmeye karar vermiştim. yola çıkmak üzere hazırladığım o çiçekler: görselrotamız ertesi sabah erken saatlerde köyden çıkıp köyün bağlı bulunduğu ilçeye giderek oradan da dolmuşa binerek il otogarına gitmek. ilçeden il otogarına giderken: görselil otogarında havalimanı servisine binerek havalimanına gitmek. otogarda havalimanı servisini beklerken: görselhavalimanı servisi ile beraber yolculuk ederken: görseloradan da uçakla istanbul'a ulaşmak. uçağa binerken: görselistanbul'da inip uzun bir metro yolculuğu ile de çiçekleri kendisine teslim etmekti. toplamda yaklaşık 10 saat süren bir seyahat sonunda yürüdüğüm her yerde, serviste, uçakta, havalimanında, metroda, sokaklarda kalabalığa aldırış etmeden, çekinmeden o çiçekleri kazasız belasız kendisini çok sevdiğim o güzel kadına ulaştırdık sevgili dostlar.* ve çiçekler o güzel kadının evinde: görselçiçeklerin bir kısmı biraz solsa da her şeye değdi sevgili kardeşlerim. hayatımda ilk defa memleketimin ormanlarından taze taze çiçekler toplayarak çevredeki insanlara aldırış etmeden kendisine ulaştırmaya çalıştığım ve bu çiçeklerle beraber seyahat boyunca geçirdiğim her anın heyecanı da bir başkaydı. geçen o süre içerisinde elimdeki o çiçekleri kendisine bir an önce ulaştırmak için de çok sabırsızlanıyordum. o'nun için her şeye değerdi. bir gülüşü var ki yanakları papatya çiçeği gibi...çok da güzel oldu. hem de çok...o vesileyle ki;hey, kalabalığın önünde çekinmeden çiçek taşıyan adam! dik dur eğilme, bu millet seninle!*