Kanyon AVM'de Mahalle Baskısı: Fikir Özgürlüğü mü, Kitle Psikolojisi mi?
Geçtiğimiz günler, Taksim Gezi Parkı protestolarının beşinci yıl dönümünde, bir grup eylemci Kanyon AVM'yi hedef aldı. Eylemciler, AVM'ye giriş çıkışları engelleyerek boykot çağrısında bulundu. Ancak bu olay sırasında yaşanan bir incident, kalabalığın karanlık yüzünü ortaya çıkardı.
Videoda görülen adam, eylemlere katılmayan ve AVM'den alışveriş yapmaya çalışan bir bireydi. Ancak eylemcilerin saldırgan tavırları ve baskıcı tutumu adeta bir mahalle baskısına dönüştü. Adamın rahat bırakılmaması, sürekli olarak taciz edilmesi ve fikirlerini ifade etmesinin engellenmesi, bu eylemcilerin aslında ne kadar "özgürlükçü" olduklarını sorgulatıyor.
Kalabalık içinde bireylerin nasıl kolayca akıl tutulmasına ve grup düşüncesine kapıldıklarına tanık oluyoruz. "Fikir özgürlüğü" adı altında bir bireyi sindirmeye çalışmak, kendi ideolojilerini dayatmak ne kadar doğru? Bu olay, aynı fikirlere sahip insanların nasıl tehlikeli olabileceğini ve kitle psikolojisinin karanlık yüzünü ortaya koyuyor.
Bu video, Taksim eylemcilerinin yaptığı hataları gözler önüne seriyor. Eylemcilerin, kendi fikirlerini kabul etmeyenlere karşı toleranssızlığı ve şiddet eğilimleri, protestoların asıl amacını gölgeliyor. Fikir özgürlüğünü savunanlar, diğer fikirleri susturmaya çalışırken, adeta bir "fikir terörü" yaratıyorlar.
Bu olay bize, protestoların ve eylemlerin ne kadar hassas bir dengede olduğunu gösteriyor. Bir yandan haklı talepler dile getirilirken, diğer yandan bu taleplerin gölgesinde bireylerin özgürlükleri hiçe sayılıyor. Eylemcilerin, kendi ideolojilerini dayatmak yerine, farklı fikirleri dinleme ve saygı duyma konusunda daha açık olmaları gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür olaylar, protestoların asıl amacını zayıflatmakta ve toplumda daha büyük bölünmelere yol açabilmektedir.
Bu video, Taksim eylemcilerine bir uyarı niteliğindedir: Fikir özgürlüğünü savunanlar, öncelikle kendi davranışlarını sorgulamalı ve diğer fikirleri bastırmaya çalışmak yerine, diyalog ve anlayış yolunu tercih etmelidirler. Aksi takdirde, bu tür mahalle baskısı örnekleri, protestoların ve eylemlerin güvenilirliğini zedelemektedir.
Geçtiğimiz günler, Taksim Gezi Parkı protestolarının beşinci yıl dönümünde, bir grup eylemci Kanyon AVM'yi hedef aldı. Eylemciler, AVM'ye giriş çıkışları engelleyerek boykot çağrısında bulundu. Ancak bu olay sırasında yaşanan bir incident, kalabalığın karanlık yüzünü ortaya çıkardı.
Videoda görülen adam, eylemlere katılmayan ve AVM'den alışveriş yapmaya çalışan bir bireydi. Ancak eylemcilerin saldırgan tavırları ve baskıcı tutumu adeta bir mahalle baskısına dönüştü. Adamın rahat bırakılmaması, sürekli olarak taciz edilmesi ve fikirlerini ifade etmesinin engellenmesi, bu eylemcilerin aslında ne kadar "özgürlükçü" olduklarını sorgulatıyor.
Kalabalık içinde bireylerin nasıl kolayca akıl tutulmasına ve grup düşüncesine kapıldıklarına tanık oluyoruz. "Fikir özgürlüğü" adı altında bir bireyi sindirmeye çalışmak, kendi ideolojilerini dayatmak ne kadar doğru? Bu olay, aynı fikirlere sahip insanların nasıl tehlikeli olabileceğini ve kitle psikolojisinin karanlık yüzünü ortaya koyuyor.
Bu video, Taksim eylemcilerinin yaptığı hataları gözler önüne seriyor. Eylemcilerin, kendi fikirlerini kabul etmeyenlere karşı toleranssızlığı ve şiddet eğilimleri, protestoların asıl amacını gölgeliyor. Fikir özgürlüğünü savunanlar, diğer fikirleri susturmaya çalışırken, adeta bir "fikir terörü" yaratıyorlar.
Bu olay bize, protestoların ve eylemlerin ne kadar hassas bir dengede olduğunu gösteriyor. Bir yandan haklı talepler dile getirilirken, diğer yandan bu taleplerin gölgesinde bireylerin özgürlükleri hiçe sayılıyor. Eylemcilerin, kendi ideolojilerini dayatmak yerine, farklı fikirleri dinleme ve saygı duyma konusunda daha açık olmaları gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür olaylar, protestoların asıl amacını zayıflatmakta ve toplumda daha büyük bölünmelere yol açabilmektedir.
Bu video, Taksim eylemcilerine bir uyarı niteliğindedir: Fikir özgürlüğünü savunanlar, öncelikle kendi davranışlarını sorgulamalı ve diğer fikirleri bastırmaya çalışmak yerine, diyalog ve anlayış yolunu tercih etmelidirler. Aksi takdirde, bu tür mahalle baskısı örnekleri, protestoların ve eylemlerin güvenilirliğini zedelemektedir.