Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kapitalizm

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, bir fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir. Kapitalist piyasa ekonomisinde, karar verme ve yatırım finansal ve sermaye piyasalarındaki üretim faktörleri sahipleri tarafından belirlenir. Malların fiyatları ve dağıtımı ağırlıklı olarak piyasadaki rekabet tarafından belirlenir. Kapitalist ekonomi pratiği Avrupa'da 16. ve 19. yüzyıllar arasında kurumsallaşmıştır ama bazı niteliklerine İlk Çağ'da da rastlanabilir, Orta Çağ döneminde de tüccar kapitalizminin erken biçimleri ortaya çıkmıştır. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm Batı dünyasındaki egemen sistemdir, bütün dünyaya da İngiltere başta olmak üzere Avrupa'dan yayılmıştır. Kapitalizm tanım özellikleri açısından iki farklı özelliktedir. Bunlardan birincisi, üretimin salt kâr amacı güdümlenerek yapıldığı ve bu artı değerin de pazarda satıldığı büyük bir ekonomik sistemin adıdır. Diğer tanım ise kapitalizmin ücretli emeğe dayalı bir ekonomik sistem, bir üretim tarzı olduğu vurgulanır. Kapitalist sistemde üretim sonucu elde edilen gelirin, ürünün maliyetinden fazla olması gerekir ve bunun sonucunda artı değer oluşur. Artı değer işçinin kendi değerini yeniden üretmesi sonucu oluşabilirken, ürünün pazarda belli bir kâr marjı ile satılmasıyla da oluşabilir. Kapitalizm, Türkçede "sermayecilik" veya "anamalcılık" anlamlarına da gelir. Tarihçe [[Dosya:Jacopo Pontormo 055.jpg|küçükresim|upright|Uluslararası finans imparatorluğu kurmayı başaran Cosimo de' Medici ilk Medici bankacı'larındandı]] Modern biçiminde kapitalizm, erken Rönesans döneminde Floransa gibi şehir devletlerinde tarımsal kapitalizmin ve merkantilizmin ortaya çıkışına kadar izlenebilir. Sermaye başlangıçta küçük ölçekte yüzyıllar boyunca tüccar, kiralama ve borç verme faaliyetleri biçiminde ve ara sıra da bir miktar ücretli emekle küçük ölçekli sanayi olarak var olmuştur. Ticaretten sermaye büyümesinin ilk temeli olan basit meta mübadelesi ve dolayısıyla basit meta üretimi çok uzun bir geçmişe sahiptir. İslam'ın Altın Çağı sırasında, Araplar serbest ticaret ve bankacılık gibi kapitalist ekonomik politikaları ilan ettiler. Arap rakamları kullanmaları defter tutmayı kolaylaştırdı. Bu yenilikler, Venedik ve Pisa gibi şehirlerdeki ticaret ortakları aracılığıyla Avrupa'ya taşındı. İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci Arap tüccarlarla konuşarak Akdeniz'i gezdi ve Avrupa'da Hint-Arap rakamlarının kullanımını yaygınlaştırmak için geri döndü. Tarımda reform hareketi 16. yüzyıl İngiltere'sinde feodal tarım sisteminin ekonomik temelleri, manoryal sistem çöktüğünde ve toprak, giderek daha büyük mülkleri olan daha az toprak sahibinin elinde toplanmaya başladığında önemli ölçüde değişmeye başladı. Serf temelli emek sistemi yerine işçiler giderek daha geniş ve genişleyen paraya dayalı bir ekonominin parçası olarak istihdam edildi. Sistem, kar elde etmek için tarımın üretkenliğini artırmaları için hem toprak sahiplerine hem de kiracılara baskı yaptı. Aristokrasinin köylü arz fazlalıklarını sömürmeye yönelik zayıflamış zorlayıcı gücü, onları daha iyi yöntemler denemeye teşvik etti ve kiracılar da rekabetçi bir işgücü piyasası içinde gelişmek için yöntemlerini iyileştirmeye teşvik edildi. Arazi kira koşulları, önceki durgun gelenek ve feodal yükümlülük sisteminden ziyade ekonomik piyasa kuvvetlerine tabi hale geliyordu. Merkantilizm [[Dosya:Lorrain.seaport.jpg|sol|küçükresim|Merkantilizm'in zirvesinde bir Fransız limanının tablosu, 1638]] 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar hüküm süren ekonomik doktrine genellikle merkantilizm denir. Bu dönem keşif çağı, özellikle İngiltere ve Aşağı Ülkeler'den gelen tacirler tarafından yabancı toprakların coğrafi keşfedilmesiyle ilişkilendirildi. Merkantilizm, metalar hala büyük ölçüde kapitalist olmayan yöntemlerle üretilse de, kâr amaçlı bir ticaret sistemiydi. Karl Polanyi, kapitalizmin ayırt edici özelliğinin "hayali metalar" olarak adlandırdığı yani toprak, emek ve para için genel pazarların kurulması olduğunu ileri sürmesine rağmen, çoğu akademisyen ticari kapitalizm ve merkantilizm çağını modern kapitalizmin kökeni olarak görür. Kendisi, buna göre "İngiltere'de rekabetçi bir işgücü piyasasının 1834 yılına kadar kurulmadığını, dolayısıyla sosyal sistem olarak endüstriyel kapitalizmin bu tarihten önce var olduğunun söylenemeyeceğini" savundu. [[Dosya:Clive.jpg|küçükresim|Robert Clive, Hindistan'da İngiliz egemenliğini başlatan Plassey Muharebesi sonrasında Bengal Nawabları ile]] İngiltere, Elizabeth Dönemi (1558-1603) sırasında merkantilizme geniş çaplı ve bütünleştirici bir yaklaşım başlattı. Ticaret dengesine ilişkin sistematik ve tutarlı açıklaması 1620'ler ve 1664'te yayınlan Thomas Mun'un "İngiltere'nin Hazinesi Dış Ticaretle veya Dış Ticaretimizin Dengesi Hazinemizin Kuralıdır" argümanıyla kamuoyuna açıklandı. Devlet kontrolleri, sübvansiyonlar ve tekeller tarafından desteklenen Avrupalı tacirler, kârlarının çoğunu mal alıp satarak elde ettiler. Francis Bacon'un sözleriyle, merkantilizmin amacı "ticaretin açılması ve iyi dengelenmesi; imalatçıların el üstünde tutulması; aylaklığın yasaklanması; israf ve aşırılığın mali kanunlarıyla bastırılması; toprağın iyileştirilmesi ve işlenmesi; fiyatların düzenlenmesi...". Proto-sanayileşme döneminden sonra, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, Babür Bengal'in büyük katkılarından sonra, büyük bir iş ve ticaret çağı başlattı. Bu şirketler, ulus-devletler tarafından kendilerine verilen sömürgecilik ve yayılmacılık güçleri ile tanımlanıyordu. Bu dönemde merkantilizmin önceki aşamasında ticaret yapmış olan tüccarlar bir yatırım getirisi arayarak Doğu Hindistan Şirketlerine ve diğer kolonilere sermaye yatırdılar. Sanayi Devrimi [[Dosya:Maquina vapor Watt ETSIIM.jpg|küçükresim|sol|Esasen kömür ile çalışan buhar makinesi olan Watt buhar motoru, Büyük Britanya'daki Sanayi Devrimi'ni harekete geçirdi.]] 18. yüzyılın ortalarında David Hume (1711–1776) ve Adam Smith (1723–1790) liderliğindeki bir grup ekonomi teorisyeni, dünya servetinin sabit kaldığı ve bir devletin servetini ancak başka bir devlet pahasına artırabileceği inancı gibi düşüncelerle temel merkantilist doktrinlere meydan okudu. Sanayi Devrimi sırasında sanayiciler, kapitalist sistemde baskın faktör olarak tüccarların yerini aldı ve zanaatkârların, loncaların ve kalfaların geleneksel el sanatlarının değerinin düşürdüler. Ayrıca bu dönemde ticari tarımın yükselişinin yarattığı fazlalık, tarımda artan makineleşmeyi teşvik etti. Endüstriyel kapitalizm, iş süreci ve iş görevlerinin rutini arasında ve içinde karmaşık işbölümü ile tanımlanan imalatın fabrika sistemi gelişimine damgasını vurdu; ve sonunda kapitalist üretim tarzı hakimiyetini kurdu. Ayrıca bu dönemde ticari tarımın artışının yarattığı fazlalık tarımda artan makineleşmeyi teşvik etti. Endüstriyel kapitalizm, iş süreci ile iş görevlerinin rutini arasında ve içinde karmaşık bir işbölümü ile tanımlanan imalatın fabrika sistemi gelişimine damgasını vurdu; ve sonunda kapitalist üretim tarzı hakimiyetini kurdu. Sanayileşmiş Britanya daha önce merkantilizmin öngördüğü korumacı politikayı sonunda terk etti. 19. yüzyılda Richard Cobden (1804–1865) ve John Bright (1811–1889), inançlarını Manchester Okulu'na dayandırarak daha az gümrük tarifeleri için bir hareket başlattılar. 1840'larda İngiltere 1846'da Mısır Yasaları ve 1849'da Seyir Yasaları'nın yürürlükten kaldırılmasıyla daha az korumacı bir politikayı benimsedi. İngiltere, David Ricardo'nun serbest ticaret savunuculuğuna uygun olarak tarifeleri ve ithalat kotalarını azalttı. Modern zamanlar [[Dosya:McKinley Prosperity.jpg|küçükresim|upright|Altın standardı, 1870'den 1914'e kadar uluslararası ekonominin mali temelini oluşturmuştu.]] Büyük küreselleşme süreçleri kapitalizmi tüm dünyaya yaydı. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında birçok gevşek bağlı piyasa sistemleri, ekonomik ve diğer küreselleşme süreçlerini pekiştirerek nispeten bütünleşik küresel sistem olarak bir araya geldi. 20. yüzyılın sonlarında kapitalizm, merkezi planlanmış ekonomilerin meydan okumasının üstesinden geldi ve halen sanayileşmş Batı dünyasında karma ekonomi baskın biçimiyle uygulanmakta olan bir sistemdir. Sanayileşme ölçek ekonomilerini kullanarak ev eşyalarının ucuz üretimine imkan verirken, hızlı nüfus artışı metalar için sürekli talep yarattı. 18. yüzyılın emperyalizmi bu dönemde küreselleşmeyi şekillendirdi. Birinci ve İkinci Afyon Savaşı'ndan (1839-1860) ve İngilizlerin Hindistan'ı fethinin tamamlanmasından sonra, Asya'nın büyük nüfusu Avrupa ihracatının hazır tüketicileri oldu. Yine bu dönemde Avrupalılar Sahra-altı Afrika ve Pasifik adalarını kolonileştirdiler. Dünyanın yeni bölgelerinin, özellikle de Sahra altı Afrika'nın Avrupalılar tarafından fethi, kauçuk, elmas ve kömür gibi değerli doğal kaynaklar sağladı ve Avrupa emperyal güçleri, kolonileri ve Amerika Birleşik Devletleri arasında ticaret ve yatırımı hızlandırmaya yardımcı oldu: Londra'da yaşayan biri sabah çayını yudumlarken telefonla dünyanın çeşitli ürünlerini sipariş edebilir ve makul bir şekilde bu ürünlerin erkenden kapısının önünde teslim edilmesini bekleyebilir. Irksal ve kültürel rekabetin militarizmi ve emperyalizmi, günlük gazetesinin eğlencesinden biraz daha çoktu. Ağustos 1914'te sona eren bu çağ, insanın ekonomik ilerlemesinde olağanüstü bir dönemdi. Bu dönemde, küresel finansal sistem esasen altın standardına bağlıydı. Birleşik Krallık bu standardı ilk olarak 1821'de resmi olarak kabul etti. Kısa süre sonra 1853'te Kanada, 1865'te Newfoundland, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya (de jure) 1873'te omu takip ettiler. Telgraf, transatlantik kablo, telsiz telefon, buharlı gemi ve demiryolu gibi yeni teknolojiler dünyada benzeri görülmemiş bir derecede mal ve bilgilerin taşınmasına imkan verdi. [[Dosya:NY stock exchange traders floor LC-U9-10548-6.jpg|küçükresim|sol|New York Menkul kıymetler borsası tüccar katı (1963)]] 1930'ların küresel bunalımını takip eden dönemde, hükûmetler dünyanın büyük bir bölümünde kapitalist sistemde giderek daha belirgin bir rol oynadılar. 1950'den günümüze çağdaş kapitalist toplumlar Batı'da gelişti ve bu tür sistem dünyanın farklı bölgelerinde yayılmaya devam etmektedir - 1950'lerden sonra Amerika Birleşik Devletleri, 1960'lardan sonra Fransa, 1970'lerden sonra İspanya, 2015'ten sonra Polonya ve diğerleri bu durumun örnekleridir. Bu aşamada kapitalist piyasalar gelişmiş olarak kabul edilir ve sermaye ve borç için gelişmiş özel ve kamu piyasaları, yüksek yaşam standardı (Dünya Bankası ve IMF tarafından nitelenen), büyük kurumsal yatırımcılar ve iyi finanse edilen bir bankacılık sistemi ile nitelendirilirler. Yatırımların ve diğer kararların önemli bir kısmına karar veren Önemli bir yönetici sınıf ortaya çıktı. Birleşik Krallık'ta Anthony Crosland tarafından 1956 tarihli Sosyalizmin Geleceği adlı kitabında ve Marx'ın 1867'de kapitalizmin durumu üzerine yaptığı araştırmadan 90 yıl sonra Kuzey Amerika'da John Kenneth Galbraith'in 1958 tarihli The Affluent Society, adlı kitabında anlattıkları Marx'ın tasavvur ettiğinden farklı bir gelecek ortaya çıkmaya başladı. Savaş sonrası patlama 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında sona erdi ve stagflasyon'un artmasıyla ekonomik durum daha da kötüleşti. Keynesçiliğin bırakınız yapsınlar analizleriyle daha uyumlu bir değişikliği Monetarizm, kapitalist dünyada özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde (1981–1989) Ronald Reagan'ın ve Birleşik Krallık'ta (1979–1990) Margaret Thatcher'ın görev sürelerinde artan önem kazandı. Kamu ve politik ilgi, Keynes'in yönetilen kapitalizminin sözde kolektivist kaygılarından, "yeniden pazarlanan kapitalizm" denilen bireysel seçim odaklı noktaya kaymaya başladı. Soğuk Savaş'ın sonu ve Sovyetler Birliği'nin dağılması kapitalizmin I. Dünya Savaşı öncesinden beri görülmemiş şekilde gerçekten küresel bir sistem haline gelmesine izin verdi. Neoliberal küresel ekonominin gelişimi komünizm çökmeden imkansız olurdu. Harvard Kennedy Okulu ekonomisti Dani Rodrik, kapitalizmin üç tarihsel biçime ayırır: 19. yüzyılda Kapitalizm 1.0, devletin asgari rolü olduğu (ulusal savunma ve mülkiyet haklarının korunması dışında) büyük ölçüde düzensiz piyasaları gerektiriyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Kapitalizm 2.0, devletin piyasaları düzenlemede önemli bir rolü olan Keynesçiliği ve güçlü refah devletlerini gerektiriyordu. Kapitalizm 2.1, düzenlenmemiş piyasalar, küreselleşme ve devletlerin çeşitli ulusal yükümlülüklerinin bir bileşimini gerektiriyordu. Demokrasiyle kapitalizmin ilişkisi [[Dosya:20041120-1 bushchinamtg-1-515h.jpg|küçükresim|Pek çok analist, Çin'in 21. yüzyıldaki devlet kapitalizminin ana örneklerinden biri olduğunu iddia eder.]] Demokrasi ile kapitalizm arasındaki ilişki, teoride ve popüler siyasi hareketlerde tartışmalı bir alandır. 19. yüzyıl Britanya'sında yetişkin-erkeğe oy hakkı verilmesi sanayi kapitalizmin gelişmesiyle birlikte oldu ve temsili demokrasi kapitalizmle aynı zamanda yaygınlaştı. Bu kapitalistleri demokrasi ile kapitalizm arasında nedensel veya karşılıklı bir ilişki varsaymaya yöneltti. Ancak bazı yazarlara göre 20. yüzyılda kapitalizm, aynı zamanda faşist rejimler, mutlak monarşiler ve tek parti devletleri gibi liberal demokrasilerden oldukça farklı çeşitli siyasi oluşumlara da eşlik etti. Demokratik barış teorisi, demokrasilerin diğer demokrasilerle nadiren savaştığını iddia eder, ancak bu teoriyi eleştirenler bunun "demokratik" veya "kapitalist" olmaları nedeniyle değil, siyasi benzerlik veya istikrar nedeniyle olabileceğini öne sürer. Ilımlı eleştirmenler, daha çok siyasi özgürlük tavizi vermeden otoriter rejimlerin kapitalizmin bazı rekabetçi ilkelerini kullanarak ekonomik büyümeyi yönetebildiklerinden dolayı kapitalist ekonomik büyümenin geçmişte demokrasiye yol açmış olmasına rağmen bu otoriter rejimlerin gelecekte demokrasiye dönüşmeyebileceğini öne sürerler. Siyaset bilimciler Torben Iversen ve David Soskice, demokrasi ve kapitalizmi birbirini destekleyen unsurlar olarak görür. Robert Dahl "On Democracy" de "kapitalizmin demokrasi için faydalı olduğunu çünkü ekonomik büyüme ve büyük orta sınıf demokrasi için iyiydi" der. Ayrıca, piyasa ekonomisinin tiranlık ve otoriterlik risklerini azaltan, ekonomi üzerindeki hükümet kontrolünün yerine geçtiğini savunmuştu. Friedrich Hayek (1899–1992) Serfliğe Giden Yol (1944) adlı kitabında ekonomik özgürlüğün kapitalizmde var olan serbest piyasa anlayışı siyasi özgürlüğün bir gereği olduğunu iddia etti. Ne üretileceğine ve kalemlerin zorlama olmaksızın nasıl dağıtılacağına karar vermenin tek yolunun piyasa mekanizması olduğunu savundu. Milton Friedman ve Ronald Reagan da bu görüşü desteklediler. Friedman, merkezi ekonomik operasyonlara her zaman siyasi baskının eşlik ettiğini iddia etti. Ona göre, piyasa ekonomisindeki işlemler isteğe bağlıdır ve gönüllü faaliyetin imkan verdiği büyük çeşitlilik, baskıcı siyasi liderler için temel tehdittir ve zorlama güçlerini büyük ölçüde azaltır. Friedman'ın bazı görüşleri, özgürlüğün yaşaması ve gelişmesi için kapitalizmin hayati önem taşıdığına inanan John Maynard Keynes tarafından da paylaşıldı. Demokrasi, siyasi özgürlük ve insan hakları üzerine uluslararası araştırmalar yürüten ve bunları savunan Amerikan düşünce kuruluşu Freedom House, "Freedom House tarafından ölçüldüğü şekliyle siyasi özgürlük seviyesi ile Wall Street Journal/Heritage Foundation anketi tarafından ölçüldüğü şekliyle ekonomik özgürlük arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğunu" iddia etti. Kapitalizmin bakış açıları Klasik politik ekonomi Ekonomik düşüncedeki "klasik" gelenek Britanya'da 18. yüzyıl sonunda ortaya çıkmıştır. Adam Smith, David Ricardo ve John Stuart Mill gibi klasik politik ekonomistler kapitalist ekonomide üretim, dağılım ve malların değişimi gibi konuların analizini yaparak yayımlamışlardır ve bu çalışmalar günümüzdeki çoğu iktisadi çalışmanın da hâlen temelini oluşturmaktadır. [[Dosya:AdamSmith.jpg|küçükresim|sol|upright=0.68|Adam Smith]] Adam Smith'in Merkantalizmi eleştiren ve "doğal özgürlüğün sistemi" mantığını açıkladığı Milletlerin Zenginliği kitabı klasik politik ekonominin başlangıcı sayılır. Smith, bu ünlü kitabında geliştirdiği çeşitli kavramları açıklar ve bu kavramlar bugün de kapitalizmle ciddi anlamda ilişkilendirilmektedir. Bu kavramların başında da piyasanın görünmez el metaforu gelmektedir, kişisel çıkar isteğinin istemsiz olarak toplum için de en üst düzeyde ortak bir yarar sağlayacağını söylemektedir. Kendi zamanının tekellerini, gümrüklerini ve devletin getirdiği sınırlamaları eleştirmiştir ve piyasanın en adil ve etkili hakem olacağını söylemiştir. Bu görüş, klasik politik ekonominin en önemli ikinci ve modern çağı etkileyen en önemli ekonomistlerden biri olan David Ricardo tarafından da paylaşılmıştır. Ekonomi Politik ve Vergi Prensipleri (1817) isimli kitabında, bir grubun bir malı göreceli olarak daha az maliyetle üretebildiği bir durumda ticaretin ticaret yapan her iki taraf için de nasıl faydalı olacağına dayanan Karşılaştırmalı üstünlükler kuramını açıklar. Bu ilke serbest ticaret anlayışını destekler. Ricardo, enflasyonun paranın ve kredinin niceliğindeki değişmeyle yakından ilgili olduğunu da söylemiş, azalan verim kuramının da savunuculuğunu yapmıştır. Klasik politik ekonomi anlayışı, hükûmetin ekonomiye müdahalesini en aza indirgemeyi savunan geleneksel liberalizm doktriniyle yakından ilişkilidir. Marksist politik ekonomi Karl Marx, üretici güçler ve üretim ilişkilerinin belirli bir tarihsel andaki ilişkileriyle üretim biçimini belirlediğini söyler, kapitalizm de üretim araçlarına ve sermayeye sahip olan burjuva sınıfının çıkarına işleyen, onu meşru kılan bir sistemdir. Marx, metaların kullanım değeri ve piyasa içindeki değişim değerini birbirinden ayırır. Marx'a göre sermaye, yeni bir meta üretmek amacıyla satın alınan metanın yarattığı ekstra değişim değerinden oluşur. Emek gücünün kendisi kapitalizmde bir meta haline gelir, emek gücünün değişim değeri ücret olarak yansır, fakat bu da kapitalist için ürettiği değerden daha azdır. Bu farklılık artı değer yaratır ve kapitalistin sermaye birikimini ve kârını oluşturur. Kapital isimli kitabında Marx, kapitalist üretim biçiminin işçilerin yarattığı artı değere el koyma biçimiyle farklılaştığını yazar—bundan önceki toplumlarda da artı değere el konulurdu, fakat kapitalizm buna üretilen metaların satış değeri aracılığıyla el koyduğu için bir ilktir. Sermaye sahibi veya burjuvanın çıkarına çalışan bu döngü de sınıf savaşının temelini oluşturur. Vladimir Lenin, Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (1916) çalışmasında Marksçı bakış açısını yenileyerek, kapitalizmin yeni kaynaklar ve piyasalar bulmak amacıyla zorunlu olarak tekelci kapitalizme - Lenin bu durumu emperyalizm olarak da tanımlıyordu - sebep olacağını, bunun da kapitalizmin son ve en yüksek aşamasını temsil ettiğini söyledi. Weberci politik ekonomi [[Dosya:Max Weber 1917.jpg|küçükresim|upright=1.36|Max Weber, 1917]] Alman sosyolog Max Weber, kapitalizmin tanımlayıcı niteliklerinin anlaşılmasında büyük bir etki yaratmıştır. Weber'e göre piyasa değişimi, üretime göre kapitalizmin daha belirleyici bir özelliğidir. Kapitalist girişimler, önceki ekonomik sistemlerdeki faaliyetlerin aksine üretimi rasyonelleştirmişler, bu da verimlilik ve üretkenliğin en üst seviyeye çıkarılması isteğidir. Weber, henüz kapitalist ekonomiye geçilmediği zamandaki çalışanların, loncadaki usta ile çırak gibi, kişisel ilişkilere dayanan çalışmayı anladıklarını söyler. Weber, Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu (1904-1905) isimli kitabında kapitalizmin, geleneksel ekonomik hareketleri nasıl değiştirdiğinin izini arar. Rasyonel aktivitenin ruhu, kapitalist değişimi önleyen geleneksel kısıtlamaları ortadan kaldırmış ve modern kapitalizmin gelişmesini sağlamıştır. Bu ruh giderek tedavinin edilmiş bir hukuka dayandırılmıştır, bunların arasında ücretli işçilerin emeğini yasal olarak satabilme "özgürlüğü", teknolojinin rasyonel ilkelere dayanan bir üretimin organizasyonunu sağlayabilmesi için desteklenmesi, işçilerin ev ve iş yeri arasındaki hayatının kamusal ve özel yaşam olarak ayrımının net olarak belirlenmesi sayılabilir. Bu yüzden Weber kapitalizmi, Marx'ın aksine, üretim araçlarının değişmesinin birincil sonucu olarak görmez. Onun yerine kapitalizmin kökeni, politik ve kültürel dünyada ortaya çıkan yeni girişimcilik ruhunun yükselmesinde yatar. Protestan Ahlakında, bu ruhun doğuşunun da Protestanlığın, özellikle Kalvinizmin yükselişiyle ilgili olduğunu söyler. Weber'e göre kapitalizm, insanlık tarihinin en gelişmiş ve karmaşık ekonomik sistemidir. İlerlemiş iş ortaklıkları, kamu kredisi ve modern dünya bürokrasisi kapitalizmle yakından ilişkilidir. Yine de Weber kapitalizmin rasyonelleşmiş eğilimlerinin, kültürel değerler ve kurumlar için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu ve insan özgürlüğünü bir "demir kafes (stahlhartes Gehäuse)" içine sıkıştırabileceğini söyler. Alman Tarihçi Okulu ve Avusturya Okulu Alman Tarihçi Okulu'na göre, kapitalizm esas olarak piyasalar için var olan üretim teşkilatlarına dayanarak tanımlanır. Bu görüş Weber'le benzer bir kuramsal temeli paylaşır fakat para ve markete yaptığı vurguyla ondan farklı bir yere konur. Alman Tarihçi Okulu takipçilerine göre, geleneksel iktisadi hareket biçimlerinden kapitalizme geçiş, kredi ve para üzerindeki Orta Çağ kısıtlamalarının yerini kar güdüsüyle yakından ilişkili para ekonomisinin almasıyla ortaya çıkar. [[Dosya:MisesLibrary.jpg|küçükresim|sol|upright=0.88|Ludwig von Mises]] 19. yüzyıl sonlarına doğru Alman Tarihçi Okulu'ndan daha farklı bir yere oturtulan Carl Menger ile ortaya çıkan Avusturya Okulu, sonraki jenerasyon takipçileriyle birlikte 20. yüzyılda da etkili olmuştur. Avusturya Okulu'nun öncülerinden Joseph Schumpeter kapitalizmin "ister istemez her kapitalist teşebbüsün ergeç bu gelişime uymak zorunda olacağı" yaratıcı yıkımına vurgu yapmıştır. Piyasa ekonomilerinin sürekli değişim geçireceği gerçeğine dayanan bu düşünce, sürekli yükselen ve düşen sanayilerin olacağını söyler. Schumpeter'in popülerleştirdiği bu düşünce, çağdaş ekonomistleri etkilemiştir ve ekonominin büyümesi için kaynağın küçülen sanayilerden gelişmiş sanayilere doğru akması gerektiği sonucu çıkmıştır. Ama kaynağın düşen sanayilerden çekilmesinin, kurumsal direnmenin değişik biçimlerinden dolayı, güç ve yavaş olacağını gerçeğini de belirtmişlerdir. Avusturyalı ekonomistler Ludwig von Mises ve Friedrich Hayek piyasa ekonomisini 20. yüzyıldaki planlı ekonomi düşüncesine karşı savunmuşlardır. Sadece piyasa kapitalizminin kompleks ve modern bir ekonomi yaratacağını söylemişlerdir. Çünkü modern ekonomi, birbirinden çok ayrı ve geniş bir mal ve hizmetler düzeni, oldukça fazla tüketici ve şirket pozisyonu yaratır ve piyasa kapitalizmi dışındaki herhangi bir ekonomik düzende bilgi, o düzenin bilgiyi elinde tutabilme kapasitesini aşar ve bu da bilgi ve haberleşme sorunu yaratır. Arz ekonomisi düşünürleri Avusturya Okulu çalışmaları üzerine kurar ve "her arz kendi talebini yaratır" diyen Say Kanunu'nu özellikle vurgular. Ayrıca bakınız Anti-kapitalizm Komünizm Büyük ayrışma Ekonomik sosyoloji Serbest piyasa Görünmez el Piyasa sosyalizmi Gözetim kapitalizmi Perestroyka Kaynakça Kategori:Muhasebe Kategori:Bankacılık Kategori:İşletme Kategori:Ekonomik liberalizm Kategori:Finans Kategori:Üretim ekonomisi Kategori:Toplum felsefesi Kategori:Batı kültürü
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri