Karbon ayak izi konusu, çevre bilincinin artmasıyla günümüzde sıkça konuşulan bir konu haline gelmektedir. Ancak bu konunun kitle kontrolü amacıyla kullanılma ihtimali oldukça endişe vericidir. Gelecekte, karbon ayak izini azaltma adı altında alınabilecek politikalar, bireylerin özgürlüklerini ciddi şekilde kısıtlayabilir. Örneğin, günlük yaşam alışkanlıkları, tüketim tercihleri ve seyahatlerinin sürekli olarak izlenip kısıtlanması gibi uygulamalar söz konusu olabilir. Bu durum, kişilere belirli kotaların getirilmesiyle sosyal yaşamı ve hareket özgürlüğünü kısıtlayabilir. Aynı şekilde, yüksek karbon ayak izine sahip bireylere ek vergi veya cezaların uygulanması, ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir. Karbon ayak izine dayalı bir kitle kontrolü sistemi ise hükümetlerin bireyler üzerinde daha fazla güç sahibi olmasına neden olabilir. Bu durum, özel hayatın gizliliği ve bireysel özgürlükler gibi temel hakların, çevre koruma gerekçesiyle ihlal edilmesine neden olabilir. Teknolojik izleme ve veri toplama yöntemleriyle kişisel bilgilerin sürekli olarak takip edilmesi, distopik bir geleceği akla getirmektedir. Sonuç olarak, karbon ayak izini azaltma çabalarının kötüye kullanılması, çevre koruma adına yapılan çalışmaları gölgede bırakabilir. Bu nedenle, çevre politikaları oluşturulurken bireysel özgürlükler ve haklar göz önünde bulundurulmalı, dengeli ve adil yaklaşımlar benimsenmelidir. Gelecekte çevreyi korurken insan haklarını da korumak adına bilinçli ve dikkatli olunması büyük önem taşımaktadır. Çünkü, yönetici konumundakiler geçmişteki dengenin korunmasını sağlayamamakta ve ekonomik, sosyolojik, sınıfsal dengeyi sarsma eğilimindedirler, halbuki önceki dünya yöneticileri bu dengeyi koruyarak ilerlemişti.