<b>Karbonhidrat İçeriğini Sınırlamanın Gerçek Yüzü</b>
<p>Herkes, kendi kafasına göre kararlar alıyor. Benim için ekmek ve makarna hayattaki anlamı olan yiyeceklerdi. Onları yediğimde inanılmaz bir mutluluk yaşıyordum. Ancak sonuç olarak, vücudum yağlanmaya başladı. Bu durum karşısında diyetimi değiştirmeye karar verdim. Ekmek ve makarnayı radikal bir şekilde azaltarak ilerleyen yaşıma rağmen yavaş yavaş kilo vermeye başladım. Şimdiye kadar sekiz kilo verdim ve sadece altı kilo daha vermem gerekiyor.</p>
<p><i>Her şey iyi gibi görünüyor, değil mi? 50 yaşına yaklaşmış, menopoz döneminde bir kadın olarak ideal kiloma sadece altı kilo uzaktayım. Ancak bu süreçte bir şeyler kaybolmaya başladı. Eski zamanlarda, en büyük mutluluk kaynağım makarnayla beraber dizi izlemekti. Şimdi hayattan tad alamıyorum. İçimde bir huzursuzluk var, sürekli sinirli ve umutsuz hissediyorum. Son üç ayda sadece iki kez makarna yedim ve bu şekilde devam etmek ne kadar sürdürülebilir, bilmiyorum.</i></p>
<p><i>Bol su iç, lif al gibi tavsiyelere gelince, hayatımda bu kadar gereksiz ve etkisiz tavsiyeler duymamıştım. Günde litresi dâhil olmak üzere bol miktarda su içiyorum ve lifli gıdaları zorla tüketiyorum. Ancak bu diyete başladığımdan beri bağırsaklarım tamamen tıkandı. Üç ayda sadece iki kez düzenli tuvalete gidebildim ve ilginçtir ki her seferinde makarna yedikten sonraki günler olmuştu. Bize yanlış yönlendirildiğimizi düşünmeye başlıyorum. Evet, kilo vermek harika bir şey, özellikle ilerleyen yaşta sağlığınız için önemli. Ancak bu süreçte yaşadığım mutsuzluk ve zihinsel durgunlukla ne yapmalıyım? Her gün 18 saat süren açlık hissi beni deli gibi rahatsız ediyor ve ancak o zaman kilo verebiliyorum. Vücudun alışkanlıkları diye bir şeyin olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen temelde iki tür insan olduğunu düşünüyorum: aşırı iştahlılar ve iştah problemi olmayanlar. İkinci grup, birinci gruba nazaran daha rahat hareket ediyor, çünkü açlık sorununu yaşamıyor. Eğer ikinci grup olmasaydı, birinci grup çok daha kolay kilo verirdi, bu kesin.</i></p>
<p><i>Bir zamanlar "az yiyerek kilo verebilirsin" denirken, şimdi ise "aç kal ve vücudunu resetle" tavsiyesi alıyoruz. İlginç olan şu ki, her iki yöntemi de denedim ve sonuç aldım. Aslında yapmam gereken tek şey porsiyonları küçültmekti. Acaba Amerika'yı ne zaman yeniden keşfedeceğiz?</i></p>
<p>Herkes, kendi kafasına göre kararlar alıyor. Benim için ekmek ve makarna hayattaki anlamı olan yiyeceklerdi. Onları yediğimde inanılmaz bir mutluluk yaşıyordum. Ancak sonuç olarak, vücudum yağlanmaya başladı. Bu durum karşısında diyetimi değiştirmeye karar verdim. Ekmek ve makarnayı radikal bir şekilde azaltarak ilerleyen yaşıma rağmen yavaş yavaş kilo vermeye başladım. Şimdiye kadar sekiz kilo verdim ve sadece altı kilo daha vermem gerekiyor.</p>
<p><i>Her şey iyi gibi görünüyor, değil mi? 50 yaşına yaklaşmış, menopoz döneminde bir kadın olarak ideal kiloma sadece altı kilo uzaktayım. Ancak bu süreçte bir şeyler kaybolmaya başladı. Eski zamanlarda, en büyük mutluluk kaynağım makarnayla beraber dizi izlemekti. Şimdi hayattan tad alamıyorum. İçimde bir huzursuzluk var, sürekli sinirli ve umutsuz hissediyorum. Son üç ayda sadece iki kez makarna yedim ve bu şekilde devam etmek ne kadar sürdürülebilir, bilmiyorum.</i></p>
<p><i>Bol su iç, lif al gibi tavsiyelere gelince, hayatımda bu kadar gereksiz ve etkisiz tavsiyeler duymamıştım. Günde litresi dâhil olmak üzere bol miktarda su içiyorum ve lifli gıdaları zorla tüketiyorum. Ancak bu diyete başladığımdan beri bağırsaklarım tamamen tıkandı. Üç ayda sadece iki kez düzenli tuvalete gidebildim ve ilginçtir ki her seferinde makarna yedikten sonraki günler olmuştu. Bize yanlış yönlendirildiğimizi düşünmeye başlıyorum. Evet, kilo vermek harika bir şey, özellikle ilerleyen yaşta sağlığınız için önemli. Ancak bu süreçte yaşadığım mutsuzluk ve zihinsel durgunlukla ne yapmalıyım? Her gün 18 saat süren açlık hissi beni deli gibi rahatsız ediyor ve ancak o zaman kilo verebiliyorum. Vücudun alışkanlıkları diye bir şeyin olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen temelde iki tür insan olduğunu düşünüyorum: aşırı iştahlılar ve iştah problemi olmayanlar. İkinci grup, birinci gruba nazaran daha rahat hareket ediyor, çünkü açlık sorununu yaşamıyor. Eğer ikinci grup olmasaydı, birinci grup çok daha kolay kilo verirdi, bu kesin.</i></p>
<p><i>Bir zamanlar "az yiyerek kilo verebilirsin" denirken, şimdi ise "aç kal ve vücudunu resetle" tavsiyesi alıyoruz. İlginç olan şu ki, her iki yöntemi de denedim ve sonuç aldım. Aslında yapmam gereken tek şey porsiyonları küçültmekti. Acaba Amerika'yı ne zaman yeniden keşfedeceğiz?</i></p>