Uşağım, bu mektubu sana bir gece yarısı rüzgarı sırtıma alıp yazıyorum. Özellikle selamlarımı iletmek istedim. Sen ayrılalı iki, en fazla üç gece oldu. Yolun nasıl geçti, alıştın mı yeni yerine diyemeyeceğim çünkü oraları pek tanımıyorum. Seni tanıdım fazlasıyla, hatırlarsın. İlk albümünü almış, dinlemiş, sevmiş, etkilendim ve bir kenara koymuştum. öyle diğerleri gibi. Sonradan hiçbir albümünü almamıştım. Hiç konserine gitmemiştim. Ama biliyordum, takip ediyordum. Merakımdan değil tabii, iş gereği. Başına bir şey gelmiş diye duyduğumdan beri gözüm senin üzerindeydi. Bir bakıma felaket bekçisi, bir bakıma senin iyiliğine dua edenlerden biri sayılırdım. Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, be uşağım. Ya seni buralardan alıp götüren bir felaket miydi, yoksa tutunduğun hayatın önüne çıkan engeller mi kırdı hayat zincirini, bilemiyorum. Benim babamın hayatı gibi, senin düşmeyeceğin bir yola gitmemişti aslında. Onu vuran neydi, hayatın acısı mı, yaşamak zorunda olduğun yorgunluk mu, bilmiyorum. Neyse, şuan daha iyi olduğumuza şükürler olsun. Havalar biraz düzeldi, belirsiz ama bulanık zamanlardan geçiyoruz. Endişe etme, iyi durumdayız. Hiçbir şey değişmedi. Sen nefes alırken bile takdir görmüş, sevilmiş, az bulunan gençlerimizdendin. Ama "kıymet bilmek" dediğinde, bu soruya cevap veremem. Daha dün yanımda albümünü kopyalamak isteyen bir hayranın vardı. Böyle işte... Herkes çok üzgün. Gerçekten. Binlerce insan senin ardından yürüdü Kazım, ama o binlerce insan senin emeğinin karşılığını verdi mi, bilmiyorum. Senin eşsiz müziğini kaç kişi satın alarak gerçekten destekledi, onu da bilmiyorum. Artık bunların hiçbir önemi yok. Acaba sen bu konularda endişelenir miydin, bir sorunun, bir eksikliğin olur muydu, senin de kapına bakkal çırağı mı, ev sahibi mi birileri gelirdi bilmiyorum. Ölüm bencil bir duygu, senin için ağlarken aslında kendimiz için ağlıyoruz. Neyse, artık kimseyi daha fazla üzmemek istiyorum. Kimseyi kırmamak önemli. Malum, ölümlü bir dünyada yaşıyoruz. Elinden hiçbir şey gelmeyebilir zaman zaman... Uzatmayacağım daha fazla, uşağım. Bak etrafına, eğer orada Osman Amca'yı, Madam Teyze'yi, İslam Abi'yi hatta babamı görürsen selam gönder. Hepsinden selamlarımı ilet. Endişelenme biz iyiyiz, şimdilik. Anlayacağın... Burada değişen hiçbir şey yok, değişmeyecek de... Rahat uyu...