Bu durum bende bir meslek hastalığı olarak ortaya çıktı. Bazen öyle davalar oluyor ki, katil zanlısı elinde silahla cesedin üzerinde yakalanıyor, diyorum ki buradan dönmez. Günlerce gezinip duruyorum, stresten kafayı yiyorum, gece yarısı ağlayarak soğuk bulgur pilavı yiyorum. Sonra oturup bir dilekçe yazıyorum, on saat boyunca başka hiçbir şey yapmıyorum ve yazıyorum. Ve ta da kendimi ikna ediyorum. Mahkeme ikna olur veya olmaz, bu o anda beni o kadar alakadar etmiyor ama ben kendi yazdığım hikayeye tepeden tırnağa inanmış oluyorum. Sayın yargıç, kıymetli jüri ve işte delulu hali. Anlaşılır olsun diye örnek verdiğim gibi bir ceza davasından bahsetmiyorum tabi ki, usul üzerine kafa patlattığım hukuk davalarında başıma geliyor bu hal daha çok. Delulu marifetiyle ipten adam alabiliyor olsam zaten haberiniz olurdu, merak etmeyin.