Kendini tanıana kadar suçlamaya devam edersin. Neden öyle ya da böyle yaptığını merak edersin. Ta ki uzaklaşmayı öğrenene kadar. İnsan kendini tanırsa onu yargılayacak insanları hayatına almaz. Suçlamasına da gerek kalmaz. Çünkü insan yargılandığını fark ettiği zaman suçlamaya başlar.
Birbirine aşık olan insanlara sevgi yetmiyor diyoruz di mi? Evet yetmiyor. Çünkü içten içe kendini yargılayan insan karşı tarafı suçluyor. İçten içe kendini suçlayan, karşı tarafı yargılıyor. Sebebi de hedefin aynı olması... Yani sevmek aslında. O hedefe giderken bir olmayı sevmek. Sen beni yargılıyorsan, bu hedefe giderken yanlış yapan ben değilim sensin demek işte, suçlamak oluyor.
Aynı hedefte olmasalar, ne diyosun lan dalya*rak derler zaten efpoksd geçer gider. Ama aynı şeyi yaparken fazla kırılgan olan insanlar, kendilerine bok yapışmasın da sürekli kullanılmasınlar diye, birbirlerini suçlayıp dururlar. Genelde hedefin, beklentinin aynı olmadığının fark edilmesiyle sona erer. Beklenti: sevilmek imiş.
Aşk güzel bir kelime. Sevişmek, itişmek, sürtüşmek, buluşmak, konuşmak. İşteş fiillerdir bunlar ve aşk, işteşliğin kökü gibi gelir bana, yapısı itibariyle. A ile k yi bir araya getiren ş. Aşk. Ben seni nedensiz sevmeliydim ki o şey sonsuz olabilmeliydi.
Bu yüzden ailede işler farklıdır. Çünkü çocuk seni nedensiz sever, ve sen de çocuğunu nedensiz seversin. Onu senin çocuğun olduğu için seversen, kendi parçan olarak görürsen çocuk kendini senin çocuğun olduğu için sevmeye zorlarsa kendini ve bunu yapamazsa... Hani onun da bir egosu var ya.. Dikecek tam caddenin karşısına sonuçta.. Na bu yüzden çocuk seni ihtiyaçları için sevmek zorunda kaldığında büyük sıçış anı yaklaşıyor demektir. Karşılıklılığa döner ve işteşlik bozulur, aynı anda yapılan sevme eylemi birinci zaman ve ikinci zaman olarak ayrılır. Sevmek yerine raporlaşmaya, testlere ve kontrollere başlarsınız, kalite denetim girer araya bir kere. Mal kamyona yüklenir, gönderilir, gelene kadar çekilen problemleri çocuğuna kusarsın. Malı yükler gönderirsin, çocuğun da sana eksik kalandan ötürü söver. Sonra "ben neden seninle çalışıyorum ki ulan?" demek zorunda kalırsınız birbirinize...
Neymiş, sevmek eylemini bilmek gerekirmiş. Kim öğretecek kafası neden sonuçlarla çalışan bir makineye şimdi? Ahahha nah öğrenirsiniz diyip gitmek isterdim ama zamanla kendini tanıyarak sevmeye başlıyorsun. Yalnızlığa mahkumluk önemli sanırım bu yüzden. Bir gül, bir tilki lazım. Raporlara ve iş adamlığına gerek yok.
Birbirine aşık olan insanlara sevgi yetmiyor diyoruz di mi? Evet yetmiyor. Çünkü içten içe kendini yargılayan insan karşı tarafı suçluyor. İçten içe kendini suçlayan, karşı tarafı yargılıyor. Sebebi de hedefin aynı olması... Yani sevmek aslında. O hedefe giderken bir olmayı sevmek. Sen beni yargılıyorsan, bu hedefe giderken yanlış yapan ben değilim sensin demek işte, suçlamak oluyor.
Aynı hedefte olmasalar, ne diyosun lan dalya*rak derler zaten efpoksd geçer gider. Ama aynı şeyi yaparken fazla kırılgan olan insanlar, kendilerine bok yapışmasın da sürekli kullanılmasınlar diye, birbirlerini suçlayıp dururlar. Genelde hedefin, beklentinin aynı olmadığının fark edilmesiyle sona erer. Beklenti: sevilmek imiş.
Aşk güzel bir kelime. Sevişmek, itişmek, sürtüşmek, buluşmak, konuşmak. İşteş fiillerdir bunlar ve aşk, işteşliğin kökü gibi gelir bana, yapısı itibariyle. A ile k yi bir araya getiren ş. Aşk. Ben seni nedensiz sevmeliydim ki o şey sonsuz olabilmeliydi.
Bu yüzden ailede işler farklıdır. Çünkü çocuk seni nedensiz sever, ve sen de çocuğunu nedensiz seversin. Onu senin çocuğun olduğu için seversen, kendi parçan olarak görürsen çocuk kendini senin çocuğun olduğu için sevmeye zorlarsa kendini ve bunu yapamazsa... Hani onun da bir egosu var ya.. Dikecek tam caddenin karşısına sonuçta.. Na bu yüzden çocuk seni ihtiyaçları için sevmek zorunda kaldığında büyük sıçış anı yaklaşıyor demektir. Karşılıklılığa döner ve işteşlik bozulur, aynı anda yapılan sevme eylemi birinci zaman ve ikinci zaman olarak ayrılır. Sevmek yerine raporlaşmaya, testlere ve kontrollere başlarsınız, kalite denetim girer araya bir kere. Mal kamyona yüklenir, gönderilir, gelene kadar çekilen problemleri çocuğuna kusarsın. Malı yükler gönderirsin, çocuğun da sana eksik kalandan ötürü söver. Sonra "ben neden seninle çalışıyorum ki ulan?" demek zorunda kalırsınız birbirinize...
Neymiş, sevmek eylemini bilmek gerekirmiş. Kim öğretecek kafası neden sonuçlarla çalışan bir makineye şimdi? Ahahha nah öğrenirsiniz diyip gitmek isterdim ama zamanla kendini tanıyarak sevmeye başlıyorsun. Yalnızlığa mahkumluk önemli sanırım bu yüzden. Bir gül, bir tilki lazım. Raporlara ve iş adamlığına gerek yok.