Kıbrıs'ta Yaşamak: Cehennem Sıcaklığı
Merhaba, Kıbrıs'ta yaşamaya başlamamın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve son dört gündeki hava durumu hakkında konuşmam gerekirse, bir kelimeyle tanımlayacağım: Cehennem. Arkadaşlar, Mekke, Medine, Arap çölleri gibi yerlerde yaşayan insanlar bile bu sıcaklardan nasibini alıyor. Adana'da güneşe mermi atanların haberlerini izlerken onların halini o kadar iyi anlıyorum ki. Bu sıcak bir sıcak değil, doğrudan cehennemin fragmanı!
Günün büyük bir kısmını ayılmaya çalışarak geçiriyorsun, sıcaktan deliriyorsun adeta. Kafayı yemek üzereyken kendini yerden yere atamıyorsun, böcek gibi ters dönüyorsun. Günün 10 saati ayılmaya çalışmak, 10 saati uyumaya çalışmakla geçiyor ve kalan 4 saat de çiş, yemek, kaka ve küfür etmekle... Evet, küfür etmek! Bu sıcaklarda hayatta kalmaya çalışan herkesin dilinden düşmeyen bir kelime. Hayatım boyunca böyle bir sıcak görmedim diyebileceğim noktadayım. Normalde tansiyonum 9/5 olan biri olarak sıcaktan dolayı tansiyonum yükseliyor ve bayılıyorum. Ayılmak için denize ya da havuza girmekten başka çarem yok. Geçen gün çamaşır makinesinden çıkardığım elbiseyi giydim ve 3 dakika içinde üstümde kurudu, inanın buna!
4,5 yaşındaki kızım var ve şu an zenci gibi dolaşıyor, çünkü bu sıcaklarda beyaz tenli biri için güneşten korunmak imkansız. Hiçbir kurtuluş yok, hiçbir yer güvenli değil. Sıcaktan bunalan insanlar olarak tek tesellimiz "ah, en azından kışın bu sıcakları çekmeyeceğiz" demek. Evet, kışın bu sıcakları çekmeyeceğiz ama kışın da başka dertlerimiz olacak, o ayrı.
Kıbrıs'ta yaşamak cehennem sıcaklarıyla yaşamak demek ve ben bu sıcakları seviyorum diyebilecek halim kesinlikle yok. Bu bir fragmandan ibaret, cehennemin tam versiyonunu yaşayacağımız günler gelecek mi, bilmiyorum ama bu sıcaklar bana yeter!
Merhaba, Kıbrıs'ta yaşamaya başlamamın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve son dört gündeki hava durumu hakkında konuşmam gerekirse, bir kelimeyle tanımlayacağım: Cehennem. Arkadaşlar, Mekke, Medine, Arap çölleri gibi yerlerde yaşayan insanlar bile bu sıcaklardan nasibini alıyor. Adana'da güneşe mermi atanların haberlerini izlerken onların halini o kadar iyi anlıyorum ki. Bu sıcak bir sıcak değil, doğrudan cehennemin fragmanı!
Günün büyük bir kısmını ayılmaya çalışarak geçiriyorsun, sıcaktan deliriyorsun adeta. Kafayı yemek üzereyken kendini yerden yere atamıyorsun, böcek gibi ters dönüyorsun. Günün 10 saati ayılmaya çalışmak, 10 saati uyumaya çalışmakla geçiyor ve kalan 4 saat de çiş, yemek, kaka ve küfür etmekle... Evet, küfür etmek! Bu sıcaklarda hayatta kalmaya çalışan herkesin dilinden düşmeyen bir kelime. Hayatım boyunca böyle bir sıcak görmedim diyebileceğim noktadayım. Normalde tansiyonum 9/5 olan biri olarak sıcaktan dolayı tansiyonum yükseliyor ve bayılıyorum. Ayılmak için denize ya da havuza girmekten başka çarem yok. Geçen gün çamaşır makinesinden çıkardığım elbiseyi giydim ve 3 dakika içinde üstümde kurudu, inanın buna!
4,5 yaşındaki kızım var ve şu an zenci gibi dolaşıyor, çünkü bu sıcaklarda beyaz tenli biri için güneşten korunmak imkansız. Hiçbir kurtuluş yok, hiçbir yer güvenli değil. Sıcaktan bunalan insanlar olarak tek tesellimiz "ah, en azından kışın bu sıcakları çekmeyeceğiz" demek. Evet, kışın bu sıcakları çekmeyeceğiz ama kışın da başka dertlerimiz olacak, o ayrı.
Kıbrıs'ta yaşamak cehennem sıcaklarıyla yaşamak demek ve ben bu sıcakları seviyorum diyebilecek halim kesinlikle yok. Bu bir fragmandan ibaret, cehennemin tam versiyonunu yaşayacağımız günler gelecek mi, bilmiyorum ama bu sıcaklar bana yeter!