Nietzsche'nin Die fröhliche Wissenschaft'ındaki beng dönüşü ne de Poincaré'nin yinelenme teoremi gibi şeyler artık eskiden korkuttuğu gibi korkutmuyor. Toyluk dönemlerimde uğrunda öleceğim, fanatikçe değer verdiğim her şeyin gözümde bir bir değerinin sıfıra inmesi ancak zamanla, yaşayarak, tecrübe ederek, ıstırap çekerek, inandığım ne varsa bir bir gerçek yüzünü görerek mümkün olacak bir şeydi. Böyle de oldu. Bazı dersler tavsiye ile alınmaz. Yaşaman gerekir. Her büyük yanılgının acı sonuçlarının iliklerine kadar işlemesi gerekir. Bu zordur, ama olgunlaşma için zaruri bir süreçtir. Bu hayatta düşmek de, düştüğün yerden kalkmayı bilmek de gereklidir. Bu yüzden 17 yaşımdaki hâlime vereceğim öğüt çok basit olurdu: Hiçbir şey.