Başlık: Akbank Reklamı: Büyük Kırmızı Ev
İçerik: Son zamanlarda yayınlanan Akbank reklamı, izleyenleri adeta sinir krizine sokmayı başarmış. Reklamın en öne çıkan özelliği, dış sesin o tuhaf ve sinir bozucu vurgusu ile "Aa, o da mı geliyor? Gelsin... Gelmez mi?" repliği. İzleyici olarak bu replikte kimin kast edildiğini asla anlayamıyoruz ve direkt zaplıyoruz. Bu reklam, Akbank'ın zaplanma rekorunu kırmaya devam eden bir başka başarısız çalışma olarak kalıcılık kazanıyor.
Bu reklamın, Türk-Amerikan-Japon ve tren temalı önceki Akbank reklamı kadar zaplanmaya mahkum olduğunu düşünüyorum. Bu reklamların ortak noktası ise izleyicinin beklentilerini ve ilgisini tamamen kaçırmaları. Akbank'ın pazarlama stratejisinde ciddi bir revizyon ihtiyacı olduğunu gösteren bu reklamlar, markanın imajına da zarar veriyor.
Reklamın yaratıcıları, izleyicileri çekmek ve markaya ilgi uyandırmak amacıyla tuhaf ve sinir bozucu bir yol seçmişler gibi görünüyor. Ancak bu strateji, ters tepen ve izleyicileri uzaklaştıran bir etki yaratıyor. Bu reklamların Akbank'ın pazarlama ekibi tarafından onaylandığına inanmakta zorlanıyorum. Belki de ajansın yaratıcı ekibinin vizyonu bu yönde ilerlemiştir ama sonuç olarak, bu reklamlar markaya hizmet etmiyor.
Akbank gibi köklü bir finans kurumunun, markasını ve imajını daha iyi yansıtan, izleyicileri çekmek yerine markaya güven aşılayan reklamlara odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Bu reklamların zaplanmaya mahkum olması, markanın algısına zarar veriyor ve potansiyel müşterileri uzaklaştırıyor.
Bu nedenle, Akbank'a yeni bir pazarlama stratejisi ve yaratıcı ekip öneriyorum. Markanın değerlerini ve hedef kitlesini daha iyi anlayan bir yaklaşımla, daha etkili ve başarılı reklam kampanyaları oluşturulabilir. Bu reklamların zaplanmaya mahkumiyeti, bir uyarı işareti olarak görülmeli ve markayı yeniden konumlandırmak için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
İçerik: Son zamanlarda yayınlanan Akbank reklamı, izleyenleri adeta sinir krizine sokmayı başarmış. Reklamın en öne çıkan özelliği, dış sesin o tuhaf ve sinir bozucu vurgusu ile "Aa, o da mı geliyor? Gelsin... Gelmez mi?" repliği. İzleyici olarak bu replikte kimin kast edildiğini asla anlayamıyoruz ve direkt zaplıyoruz. Bu reklam, Akbank'ın zaplanma rekorunu kırmaya devam eden bir başka başarısız çalışma olarak kalıcılık kazanıyor.
Bu reklamın, Türk-Amerikan-Japon ve tren temalı önceki Akbank reklamı kadar zaplanmaya mahkum olduğunu düşünüyorum. Bu reklamların ortak noktası ise izleyicinin beklentilerini ve ilgisini tamamen kaçırmaları. Akbank'ın pazarlama stratejisinde ciddi bir revizyon ihtiyacı olduğunu gösteren bu reklamlar, markanın imajına da zarar veriyor.
Reklamın yaratıcıları, izleyicileri çekmek ve markaya ilgi uyandırmak amacıyla tuhaf ve sinir bozucu bir yol seçmişler gibi görünüyor. Ancak bu strateji, ters tepen ve izleyicileri uzaklaştıran bir etki yaratıyor. Bu reklamların Akbank'ın pazarlama ekibi tarafından onaylandığına inanmakta zorlanıyorum. Belki de ajansın yaratıcı ekibinin vizyonu bu yönde ilerlemiştir ama sonuç olarak, bu reklamlar markaya hizmet etmiyor.
Akbank gibi köklü bir finans kurumunun, markasını ve imajını daha iyi yansıtan, izleyicileri çekmek yerine markaya güven aşılayan reklamlara odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Bu reklamların zaplanmaya mahkum olması, markanın algısına zarar veriyor ve potansiyel müşterileri uzaklaştırıyor.
Bu nedenle, Akbank'a yeni bir pazarlama stratejisi ve yaratıcı ekip öneriyorum. Markanın değerlerini ve hedef kitlesini daha iyi anlayan bir yaklaşımla, daha etkili ve başarılı reklam kampanyaları oluşturulabilir. Bu reklamların zaplanmaya mahkumiyeti, bir uyarı işareti olarak görülmeli ve markayı yeniden konumlandırmak için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.