Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Luviler

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
[[Dosya:Luwian Language de.svg|sağ|küçükresim|260px|Luvilerin Anadolu’daki yerleşim alanları]] Luviler, Anadolu’da yaklaşık olarak M.Ö. 2300'e doğru ortaya çıkmış bir halktır. Benzersiz bir yerli hiyeroglif yazısı ve Mezopotamya'dan ithal edilmiş çivi yazısı ile yazılmış olan Anadolu dillerine mensup Luvice dilini konuştukları bilinmektedir. Anadolu’nun Hitit öncesi tarihi henüz tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte 1906'da Hititlerin antik başkenti Hattuşaş'ta bulunan çivi yazılarının çözülmesiyle Anadolu’ya yapılan Yunan göçünden çok daha önce bu topraklarda Anadolu’nun yerlileri sayılabilecek Luvilerin yaşadığı ortaya çıkmıştır. Hititlerin çivi yazılı belgelerinde bu halktan Luvian / Luvili olarak söz edilmektedir. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Hititlerin çivi yazısının unutulmuş olmasına karşın Luvi dili, yazısı biraz değişikliğe uğramakla birlikte Anadolu'da varlığını sürdürmüştür. Pelasgların konuştuğu Pelasgus (Pelasgós) adı verilen dilden kalma tarihsel adların Luvi dili temeline dayandığı ortaya çıkmıştır. Hitit yazıtlarında Luviler'den söz edilirken bir çeşit ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığı görülür. Truvalıların da Luvi dilini konuştuğu ileri sürülmüştür. Terim Luvi adı, Boğazkale yakınlarındaki Hattuşaş'ta yapılan kazılardaki Hitit arşivlerinde bulunan Luvice dilinde yazılmış metinlerin gün ışığına çıkmasıyla ortaya çıkmıştır. Hitit ve Luvi metinlerinde doğrudan böyle bir budunsal halktan bahsedilmemekle beraber, Luviler halk adlandırması Luvi anadilini konuşanların belirlenmesi için çağdaş bir terimdir ve 'Luviler' etnonimi de bu dil tanımlamasından oluşturulmuştur. Bununla beraber o zamanlarda günümüz anlamında 'halk' veya 'etnisite' terimbilimi olmadığı varsayılmaktadır, çünkü Hitit metinlerinde halk isimleri daha ziyâde istisnâdır ve luvili dil tâbirinin yabancı bir Hitit terimi olduğu ve Luvi anadilini konuşanların ise kendi dillerini farklı olarak adlandırmış olabilecekleri de düşünülmelidir. Bir yer adı olan Luviya toponimi (bazen Luwia veya Luvia olarak da yazılır) Hitit kaynaklarında belgelenmiştir. (Hititçe:KUR lu-ú-i-ia; Demonim:lu-ú-i-um-na-aš; Lu(v)iumna- 'Luviya ülkesinin sakinleri' anlamına gelir ve bu minvālde etnolinguistik bir topluluk olarak değil de bölgesel olarak tanımlanmış bir topluluk olarak anlaşılmalıdır ve Luviya toponiminden türetilen Hitit belirteci (lu-ú-i-li; lu(v)ili ise sadece Nesice ile ilgili olan Luvi dilini ifade etmektedir. 'Luviya' Luviya ülkesi olarak Palā ülkesi ile birlikte, yalnızca Hattuşaş'taki yazılı olan Hitit/Nešili Yasalarında (§§ 5, 19, 20, 21, 23) görünür ve tasdîk olunmuştur. Luviya ülkesi konum olarak Kızılırmak nehrinin batısında olması gerektiği halde yerelleştirilememektedir, ancak her hâlükârda antik Hitit merkezinden batı veya güneybatı yönlü bir konumda olması da muhtemeldir. Nešili Yasaları'nın daha yakın tarihli bir dökümünde, Luviya adı Arzava ile değiştirilmiştir, bu yüzden daha önce her iki ülkenin de aynı olduğu varsayılıyordu. Luviya topraklarının Arzava tarafından boyun eğdirilmiş olması ve önemini yitirmesi ya da tamamen yok olması daha da olasıdır. Ayrıca Luviya'nın aksine, Arzava toprakları Hititler tarafından düşman bir ülke olarak kabul edilmiştir. Filolog İlya S. Yakuboviç, Luviya adını Luvice *lūwa- 'dan Proto-Anadolu *lóugo- aracılığıyla Proto-Hint-Avrupa (PHA) *lóuko- 'tarla, ova' anlamında olacak şekilde türetilmesini önerir. Eski İngilizce lēah 'çayır, orman' ve Eski Yüksek Almanca lôh 'koru', loh ile karşılaştırılır. [[Dosya:InschriftGürün05.jpg|sol|240px|küçükresim|Gürün Yazıtları]] [[Dosya:Hanyeri.jpg|sol|240px|küçükresim|Hanyeri Kaya Anıtı]] Dilbilimci Profesör Robert Beekes; Lidyalılar'ın (Eski Yunanca Λῡδός - Lȳdós) adını, /y/ ila /d/, (kurallı ses değişimi) yani (lyd) olarak sertleştirerek Luviya'dan türetmeyi önerir;Lidce *lūda- Ek olarak, Mısır adı Ravana veya Lavana olarak daha da iyi okunabilir. Tarih Erken dönemler Luvilerin ön erken dönemleri hususunda net bir fikir birliği yoktur ve dolayısıyla da bu daha sonra Anadolu'da ortaya çıkacak olan Proto-Hint-Avrupa dili konuşan nüfusun varsayılan yerelleşmesine de bağlıdır; ve bunun için Ermeni Yaylası, İran, Balkanlar ve Pontus-Hazar bozkırları önerilmiştir. Anadolu'ya giriş yolları bilinmezliğini korurken, Anadolu'ya olan göçlerinin Karadeniz'in batı (Balkan) veya doğu (Kafkasya) kıyısından gerçekleşip gerçekleşmediğidir ve bu net bir şekilde belirlenemez. Fakat dilbilimci Haig Melchert; Luvilerin M.Ö.3000 dolaylarında antik Trakya'dan Anadolu'ya doğru girişi îmâ eden Eskişehir'deki Demircihöyük kültürüyle (M.Ö 3500-2500) ilişkili olduklarını öne sürer. Daha mâkul olan diğer bir teori ise hızlıca genişleyen (M.Ö 4000-2000) Kura-Aras kültürünün Proto-Luvileri tarafından gerçekleştirilen ve doğudan Aras nehri boyunca batıya Kilikya'ya doğru olan bir göç ve göç yolu olduğudur. İlāveten başkaca bir belirsizlik ise Luviler'in diğer Anadolu halkları olan Hititler, Lidyalılar ve Palālılardan ayrışmalarının sadece Anadolu'da mı yoksa çok daha öncesinde mi gerçekleştiğidir ve bu durum şimdilik tartışmalıdır. Proto-Anadolu dili'nin M.Ö. 3. binyılda ve her hâlükârda en geç M.Ö. 2500 yıllarında parçalanmaya başladığı da tahmin edilir. [[Dosya:Anatolian Languages in 2nd millennium BC.jpg|küçükresim|300px|M.Ö. 2000 yılında Anadolu’da konuşulan diller; Sarı renkle Hitit dili’nin merkez bölgesi; Açık mavi renkte ölü dil olan Luvi dili’nin Anadolu kolu; ve Hitit İmparatorluğu’na bağlı olan ve onun kuzeye doğru uzantısı durumunda bulunan kırmızı renkteki bölgede ise M.Ö. 1500 yılına kadar konuşulmakta olup sonrasında Kafkasya’dan gelen göçler neticesinde ölü dil durumuna düşen Palaik dili gösterilmektedir.]] Orta Tunç Çağı Luviler hakkındaki bazı kanıtlar M.Ö. 2000 yıllarına ait tarihî kayıtlardan da gelmektedir. M.Ö. 1950 ve 1700 yılları arasına tarihlenen döneminin Asur sömürgesi olan Kültepe'deki Eski Asur İmparatorluğu'nun belgelerinde kişisel isimler ve ödünç kelimelerin bulunması ile birlikte, Luvi dili en erken tarihî kayıtlarda ilk kez görünür; bu da Luvice ve Hititçe'nin bu noktada zaten iki ayrı dil olduğunu göstermektedir. Birçok araştırmacıya göre, Hititler daha sonra siyasi ve ekonomik merkezi Kaniš-Neša olan yukarı Kızılırmak bölgesine yerleştiler ve bundan sonra Hititler kendi dillerine nešili ve benzeri adlar verdiler. Luviler ise büyük olasılıkla güney ve batı Anadolu'da belki de Purušḫanda'da siyasi bir merkezde yaşadılar ve bu dönemde Anadolu'da bulunan Asurlu sömürgeciler ve tüccarlar, yerel halkı hiçbir ayrım gözetmeksizin nuwaʿum olarak adlandırmaktadır. Bu ad Luvilerin adından türemiş gibi görünmektedir ve ön sesteki l/n-değişiminin ise Hurrice'nin aracılık etkisinden kaynaklandığıdır, ancak bu yorum belirtildiği gibi tartışmalıdır. Hitit dönemi M.Ö. 17. yüzyıldan kalma Eski Hitit kanunlarının tutanakları, o zamanlar bağımsız olan Palā ve Luviya ülkelerine ilişkin davaları da içerir ve bunlar başka bir ülkeye sürgün edilen tüccarlar ve insanlarla ilgili olarak Hattuşa ile Luviya ülkeleri arasında yapılan anlaşmalara dayanıyor gibi görünmektedir. Luvilerin hiçbir zaman tek bir birleşik Luvi devleti oluşturmadıkları, ancak diğer nüfus topluluklarıyla karıştıkları ve bir dizi siyasal oluşumu oluşturdukları da iddia edilmiştir. Bununla birlikte, azınlık bir görüş ise en nihāyetinde birleşik bir güç oluşturduklarını ve Deniz Kavimleri olarak bütünleştiklerini ve Hatti'ye ardından da diğer bölgelere saldırarak Tunç Çağı uygarlıklarının sonunu getirdiklerini savunur. Hitit döneminde, batıda Menderes vadilerine odaklı olarak Šeḫa ve Arzava krallıkları gelişti. Güneyde, Hurrilerin ve Luvilerin bir karışımının yaşadığı Kizzuvatna bölgesi vardı. Tarhuntaşşa şehri ise güney Anadolu'daki Hitit Yeni Krallığı döneminde gelişti. Viluša Krallığı kuzeybatı Anadolu'da Truva'nın konum bölgesinde bulunuyordu. Bu krallıklardan herhangi birinin bir Luvi devletini temsil edip etmediğiyse, mevcut kanıtlara isnāden açıkça belirlenemez ve çağdaş bilimde bir tartışma konusudur. Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü'nden Hititolog Petra Goedegebuure, Luvi dillerinin Ege denizinin doğu kıyılarından (Malatya) Melid'e ve Hitit Krallığı dönemindeki Alacahöyük'e kadar kuzeyde de konuşulduğunu savunmuştur. [[Dosya:NejdetDuzen KarabelHittiteLuwianMonumentCarvedinRockKemalpasaTurkey.jpg|küçükresim|sağ|190px|İzmir Nif Dağı Karabel kaya kabartmasındaki yazıtta anıtın Arzava'nın bağlı krallıklarından Mira Krallığı kralı Tarkasnawa'ya atfen oyulduğu okunmuştur..]][[Dosya:Stele Aksaray01 (cropped).jpg|sağ|küçükresim|190px|Demir Çağı Luvi hiyeroglif steli (Aksaray Müzesi]] Arzava Arzava krallığı Eski Hitit Krallığı zamanında tasdîklenmiştir, ancak o sıralarda Hitit diyarının konumunun uzağında ve ilgisinin dışında bulunmaktadır. Hitit kaynaklarına göre, Arzava Krallığı'nın başkenti daha sonraki Yunan Efes'ine karşılık gelen Hititçe:??? Apaša veya Abaša) idi. İlk düşmanca ve askerî etkileşim Kral I. Tuthaliya veya II. Tuthaliya döneminde gerçekleşti. Hitit ülkesinin Kaşkalar tarafından istila edilmesi, Hitit gücünün azalmasına ve Arzava kralı Tarḫuntaradu'nun Firavun III. Amenhotep ile anlaşması ve kızlarından birini ona eş olarak vermesi Arzava'nın genişlemesine yol açtı. Uzun bir savaş döneminden sonra başkenti Apaša (Efes), Kral Uhaziti tarafından Kral II. Murşili yönetimindeki Hititlere teslim edildi. Arzava ülkesi, Mira ve Hapalla krallıkları olarak iki ayrı vasal devlete bölündü. Seha Irmağı Ülkesi Šeḫa muhtemelen Lidya'nın antik manzarası ile kabaca uyumluydu ve topraklarına karşılık gelmekteydi. İlk olarak M.Ö. 14. yüzyıl'da Hitit kralı I. Tuthaliya'nın Viluša/(Troya)'ya karşı bir sefer yürüttüğü esnāda tasdîk olunmuştur. II. Murşili tarafından Arzava'nın fethinden sonra, Šeḫa ülkesi Hitit İmparatorluğunun bir tebaası oldu. M.Ö. 13. yüzyılda, Seḫa'dan Kral Manapa-Tarḫunta'dan gelen bir (CTH 191) mektuba göre; Šeḫa ülkesini geçici olarak işgal eden ve yakındaki Lazpa (Midilli) adasına saldıran Arzavalı isyancı ve savaş lordu olan Piyamaradu'nun baskınlarına katlanılmak zorunda kalınmıştı. Piyama-Radu, efsānevі Truva Savaşı öyküsü ile ilişkilendirilir.) Kizzuvatna Kizzuvatna antik Kilikya'nın Hitit ve Luvi adıydı ve bölge M.Ö. 16. yüzyılda Hititler tarafından fethedildi. M.Ö. 1500 civarında ülke ayrıldı ve yöneticileri Hitit hükümdarları gibi "Büyük Kral" unvanını taşıyan Kizzuvatna Krallığını kurdu. Hitit Büyük Kralı Telipinu, Kizzuvatna Büyük Kralı İşputahşu ve halefleri tarafından hazırlanıp yenilenen bir antlaşmayı imzalamak zorunda kaldı. Kral Pilliya döneminde Kizzuvatna egemenliğini kaybetti ve Mitanni'nin bir vasalı haline geldi. M.Ö. 1420 civarında Mitanni kralı Šunaššura, Kizzuvatna'nın denetiminden vazgeçti ve Hitit kralı I. Tuthaliya ile bir ittifak kurdu ve bundan kısa bir süre sonra bölge Hitit imparatorluğuna dahil olmuş gibi görünmekte olup da ki o zamanlardan M.Ö. 1190 civarına değin Asur ve Frigya tarafından çökertilişine kadar, Hitit imparatorluğunun ayrılmaz bir parçası olarak kalmıştı. Demir Çağı (Luvi-Arami) Hitit İmparatorluğu'nun M.Ö. 1180 yılı dolaylarındaki çöküşünden sonra, kuzey Suriye ve güney Anadolu'da bazı hükümdarlarının kendilerini Büyük Kral unvānı ile tanımladıkları ve kendilerini önceki Hitit yöneticilerinin veya küçük prensliklerinin de meşru halefleri olarak gören birkaç küçük krallık gelişti. Böylece Orta Anadolu'nun güneydoğusunda; Tabal, Hilakku, Kilikya'da Quwe-Kue, kuzey Suriye'de Gurgum, Fırat kıyısında Melid, Kummuhu, Karkamış ve Fırat'ın doğusunda Masuwari/Til Barsip), Asi Nehri üzerinde Unki-Patin ve Hamat krallıkları var oldu. Bu devletlerin kralları ve tüccarları, en sonuncusu M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen yazıtlarda Luvi hiyeroglif dilini kullandılar. Kral Azativada'ya adanmış Karatepe'deki çift dilli Karatepe yazıtları da özellikle önemlidir. Luvilerde inanç [[Dosya:IvrizReliefA.jpg|160px|küçükresim|sol|İvriz'deki Luvi fırtına tanrısı olan Tarhundas]] [[Dosya:Kubaba relief.JPG|sol|küçükresim|160px|Tanrıça Kubaba]] Luvi dini, Tunç Çağı'ndan erken Roma İmparatorluğu'na kadar tespit edilebilen Küçük Asya'nın bir Hint-Avrupa halkı olan Luvilerin dinî ve mitolojik inanç ve uygulamalarıdır. Luvi inanç yapısı her döneminde yabancı dinsel unsurların etkilerinden güçlü bir şekilde etkilenmiştir ve komşu kültürlerden, özellikle başta Arami ve Hurri dininden açıkça ayırmak mümkün değildir. Luvi, dinî terim ve edebiyatın da erken Hint-Avrupa unsurları komşu Hitit dininden daha baskın ve güçlüdür. Tunç Çağı'nda Luvi dinsel inancının teolojik incelemesi büyük ölçüde Hitit başkenti Ḫattuša'da bulunan kayıtlara dayanmaktadır. Dinler tarihi açısından Luvi dini iki döneme ayrılabilir: Tunç Çağı dönemi ve Demir Çağı veya Geç Luvi dönemi. Tunç Çağı boyunca Luviler Hititlerin egemenliği altındaydı ve Hititçeye yakın bir dil olan Luvi dilini konuşuyorlardı. Tunç Çağı'nda geliştirilen ve özellikle Luvi dilini temsil etmek için kullanılan bir hiyeroglif yazısı olmasına rağmen, Luvilerin Tunç Çağı'na ait kendi dini yazılarından yalnızca birkaçı bilinmektedir. Hitit İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, kuzey Suriye ve güneydoğu Anadolu'da Geç Luvi devletleri kuruldu ve bunlardan bazıları Aramice'nin etkisi altına girdi ve en geç MÖ 8. yüzyılda Asurlular tarafından boyun eğdirildiler. O dönemde en önemli Luvi merkezleri Karkamış, Melid ve Tabal'dı. Luvi dini, Güney Anadolu'da özellikle kişisel Teoforik isimler ile sonrası erken Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Luvice diline yapılan en eski tanıklıklar, Kārum Kaniš'teki (M.Ö. 1900 civarında) döneminin Asurlu tüccarlarının arşivlerinden gelmektedir; ve burada teoforlar da dahil olmak üzere açıkça Luvi olarak yorumlanabilecek bazı kişisel isimler ortaya çıkar. Bunlar Šanta ve Runtiyaya bu dönemde tanrı olarak tapınılıp ibadet edildiğini de göstermektedir. Hitit metinlerinde, Luvice dilinin parçaları genellikle yağmur yağdırma ve insanların arındırılması veya şifa ile iyileştirilmesi amacıyla yapılan büyülü ayinlerde görülür ve Tanrıça Kamrušipa bunda önemli bir rol oynar. Bununla birlikte, Hupişna'lı (çağdaş Ereğli) Tanrıça Ḫuvaššanna gibi yerel kültler'de onaylanmıştır. Sakarya Nehri bölgesinde olduğuna inanılan Ištanuva şehrinin Panteonu da Luvi inanç kültü'nün coğrafyasına aitti. Geride kalan Luvi hükümdarları ve tüccarları M.Ö. 11. yüzyıldan itibaren, Demir Çağı Luvilerinin dini inançları hakkında zengin kanıtlar sağlayan birkaç yazıt bıraktılar. Bunlar arasında tanrılarının heykeller şeklindeki tasvirleri veya Hitit tarzında kaya kabartmaları veya kaya oyma kabartmaları da bulunmaktadır. Özellikle Melid'den M.Ö. 10. yüzyıla ait döneminin dindar bir kralı tarafından yaptırılan birçok kabartma eserde mevcuttur ve kabartmalar da kralın bir dizi tanrının önünde adak sunuşu tasvir edilmektedir. Ayrıca kabartmaların birinde gök ve fırtına tanrısının yılan benzeri bir şeytanla olan savaşının bir görüntüsü de tasvir edilir; bu da Hitit mitolojisi'nin İlluyanka efsanesini ve Yunan Tifon efsanesini hatırlatır. Klasik Antik Çağ'da başta Kilikya ve Likya olmak üzere eski Anadolu'dan gelen teoforik kişisel isimlerin kanıtlarına göre, Luvi dini unsurları Roma dönemine kadar hayatta kalmıştır. Luvi tanrısı Šanta'dan türeyen Sandas tanrı kültü'nün Herakles ile özdeşleştiği Tarsus'ta kanıtlanmıştır. Tanrıça Kubaba ile özdeşleşen Artemis-Perasia kültü'de Kilikya'da mevcuttur ve yerleşiktir. Benzer izler açık farklılıklar ile de olsa Luvilerin yakın akrabaları olan Likyalıların ve Karyalıların dinî unsurlarında da görülebilir. Luvi panteonu zamanla değişse de Tarhunt, Tivat, Arma, Runtiya ve Šanta her zaman tapınılan ve ibadet edinilen tipik Luvi tanrıları olarak kaldılar. Suriye ve Babil etkilerini de içeren Hurri unsurları, daha sonra Iya, Hipatu, Šaruma, Alanzu ve Šauska gibi tanrılarla görünür hale gelir. Hitit dininin aksine, Luviler Hatti dininden önemli ölçüde etkilenmemişlerdir. Demir Çağı'nda Babil dininden (örneğin Marutika = Marduk) ve Arami dininden (Pahalat = Baʽalat /Baltis) etkilenilmiştir ve özellikle tanrıların tasvir edilme biçiminde doğrudan etkileri olmuştur. [[Dosya:Museum of Anatolian Civilizations082 kopie1jpg.jpg|sağ|küçükresim|390px|Melid'den Gökyüzü tanrısı ve bir yoldaşının yılan gibi bir canavarla savaşmalarını tasvir eden geç dönem bir Luvi kabartması. Anadolu Medeniyetleri Müzesi (Ankara)]] Diğer bilimsel çalışmalar Luvice'nin Truvalılar tarafından konuşulan dil için en mâkul ve muhtemel adaylardan birisi olduğu da kabul edilir. 1995 yılında Truva katman VII'de bir Luvi çift dışbükey mührünün bulunmasından sonra, Homerik Troya'da konuşulan dil hakkında ateşli bir tartışma yaşandı. Tübingen Üniversitesi'nden Hititoloji uzmanı Frank Starke, Truva Savaşı sırasında Truva'nın kralı olan Kral Priam'ın adının "son derece cesur" anlamına gelen Luvice bileşiği Priimuua ile bağlantılı olduğunu göstermiştir. Viluša/Truva'nın Luvi dili veya dillerini konuşan çok daha büyük bir topluluğa ait olduğunun kesinliği de giderek artmaktadır. Fakat Luvi dilinin Truva da öncelikli olarak resmi bir dil mi yoksa günlük konuşma dilinde mi olduğu ise tam olarak net değildir. Luviler M.Ö. 2. binyılın sonlarından itibaren Hint-Avrupa kabilelerinin batıdan gelen yeni bir Trako-Frig göç dalgasını yaşadılar ve tarihî sürümlerden birine göre; Bronz Çağı Çöküşü dönemi itibariyle Hurri-Urartu dilleri'nin konuşmacıları ile birlikte (Ermeni-Frigler) Muşkiler temelinde Ermeni halkının oluşum sürecine katıldılar ve bir Hint-Avrupa etnik azınlığının dili olan Ana Ermenice dilini korudular. Luwian Studies Vakfı'nın araştırmaları sonucunda, vakfın başkanı İsviçreli jeoarkeolog Eberhard Zangger'in açıkladığı görüşlerine göre, Luviler bilindiğinden daha geniş bir coğrafyada, daha çok sayıda yerleşimleri vardı. Son yıllarda vakfın Batı Anadolu'da tespit ettiği Geç Tunç Çağı'na ait 340 adet yerleşim yeri, bilinen Girit Minos Uygarlığı, Miken Uygarlığı dönemi Yunanistan ve Hitit Krallığı'nın toplam sayısından epey fazla. Üstelik bu yerleşimlerin büyüklükleri de buluntu yoğunlukları da daha fazladır. Zamanın arkeoloji biliminin aksine Zangger, Batı Anadolu'da Hitit belgelerinden bilinen, Luvi krallıkları Arzava, Mira Krallığı, Vilusa/Truva), Lukka Ülkesi ve Seha Irmağı Ülkesi'nin toprakları da dahil olmak üzere bu devletlere daha büyük bir önem atfetti. Zangger'in görüşüne göre, eğer bu küçük Luvi krallıkları birleşmiş olsalardı, Miken Yunanistan'ının veya Minos Giriti'nin askeri ve ekonomik önemine denk olurlardı. Ayrıca bakınız Kaynakça Diğer Kitâbiyat Hartmut Blum: Luwier in der Ilias? In: Hans-Joachim Behr, Gerd Biegel, Helmut Castritius (Hrsg.): Troia – Traum und Wirklichkeit: Ein Mythos in Geschichte und Rezeption. Tagungsband zum Symposion im Braunschweigischen Landesmuseum am 8. und 9. Juni 2001 im Rahmen der Ausstellung „Troia: Traum und Wirklichkeit“. Braunschweigisches Landesmuseum, Braunschweig 2003, ISBN 3-927939-57-9, S. 40–47. H. Craig Melchert (Hrsg.): The Luwians. Brill, Leiden 2003, ISBN 90-04-13009-8. Maciej Popko: Völker und Sprachen Altanatoliens. Harrassowitz, Wiesbaden 2008, ISBN 978-3-447-05708-0, Luwier, S. 65–76. Ilya S. Yakubovich: Sociolinguistics of the Luvian Language. Brill, Leiden 2010, ISBN 978-90-04-17791-8. Auch in: Die Hethiter und ihr Reich. Ausstellungskatalog, Theiss, Stuttgart 2002, ISBN 3-8062-1676-2. Alice, Mouton, Ian Rutherford, Iliya Yakubovich: Luwian Identities, Culture, Language and Religion Between Anatolia and the Aegean. Brill, Leiden 2013, ISBN 978-90-04-25279-0. Fred C. Woudhuizen: The Luwians of Western Anatolia. Their Neighbours and Predecessors. Archaeopress, Oxford 2018, ISBN 978-1-78491-827-9. Eberhard Zangger: Die luwische Kultur. Das fehlende Element in der Ägäischen Bronzezeit. Ege Yayınları, Istanbul 2016, ISBN 978-605-9680-21-9. Eberhard Zangger: Die Luwier und der Trojanische Krieg. Orell Füssli, Zürich 2017, ISBN 978-3-280-05647-9. Max Gander: The West: Philology. In: Mark Weeden, Lee Z. Ullmann (Hrsg.): Hittite Landscape and Geography (= Handbuch der Orientalistik. Sektion 1, Band 121). Brill, Leiden/Boston 2014, ISBN 978-90-04-34174-6, S. 262–280, hier S. 262 f. Giuseppe F. del Monte, Johann Tischler: Die Orts- und Gewässernamen der hethitischen Texte (= Répertoire Géographique des Textes Cunéiformes. Band 6). Reichert, Wiesbaden 1978, S. 252 f. Maciej Popko: Religions of Asia Minor; Warschau 1995. ISBN 83-86483-18-0. Piotr Taracha: Religions of second millenium Anatolia. ISBN 978-3-447-05885-8. Manfred Hutter: Aspects in Luwian Religion. In: H. Craig Melchert (Hrsg.): The Luwians (= Handbuch der Orientalistik. Band 1,68). Brill, Leiden 2003, ISBN 90-04-13009-8, S. 211–280. Manfred Hutter: Religionsgeschichte Anatoliens. Die Religionen der Menschheit, Band 10,1. Kohlhammer 2021. ISBN 978-3-17-026974-3. (speziell Seiten 139–158) Dış bağlantılar Kategori:Luviler
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri