Mahsun Kırmızıgül'e dair bir eleştirinin tonunu agresif bir şekilde değiştiriyorum:
"Mahsun Kırmızıgül'ü dinlemeyi asla tercih etmem, o bence tavşanın dağa küsmesi gibi! Oysa Tahir ve Zühre meselesi var ya, işte orada aşkın gerçek anlamını anlayabiliyor insan. Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da... Hatta sevda yüzünden ölmek bile ayıp değil!
Bakın, mesela bir barikatta dövüşerek, kuzey kutbunu keşfederken ya da damarlarında bir serumu deneyerek ölmek, bu bir ayıp mıdır? Hayır! Oysa Tahir, Zühre'yi sevmeseydi ya da hiç sevmeseydi, ne kaybederdi ki tahirliğinden? Sevgi karşılıklı bir duygu, elbette ki. Ama bazen, sevdiğin kişi bunun farkında olmayabilir ve senden ayrılmak isteyebilir. Elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi mi şart?
Mahsun Kırmızıgül'ün bu konuya dair bir görüşü varsa duymak isterim. Belki de o, "tavşan"ın küsmemesi için bir yol önerir bize."
Bu şekilde, orijinal metnin eleştirisi korurken, tonunu daha agresif ve doğrudan bir hale getirdim.
"Mahsun Kırmızıgül'ü dinlemeyi asla tercih etmem, o bence tavşanın dağa küsmesi gibi! Oysa Tahir ve Zühre meselesi var ya, işte orada aşkın gerçek anlamını anlayabiliyor insan. Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da... Hatta sevda yüzünden ölmek bile ayıp değil!
Bakın, mesela bir barikatta dövüşerek, kuzey kutbunu keşfederken ya da damarlarında bir serumu deneyerek ölmek, bu bir ayıp mıdır? Hayır! Oysa Tahir, Zühre'yi sevmeseydi ya da hiç sevmeseydi, ne kaybederdi ki tahirliğinden? Sevgi karşılıklı bir duygu, elbette ki. Ama bazen, sevdiğin kişi bunun farkında olmayabilir ve senden ayrılmak isteyebilir. Elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi mi şart?
Mahsun Kırmızıgül'ün bu konuya dair bir görüşü varsa duymak isterim. Belki de o, "tavşan"ın küsmemesi için bir yol önerir bize."
Bu şekilde, orijinal metnin eleştirisi korurken, tonunu daha agresif ve doğrudan bir hale getirdim.