Mango Mağazasında Kadın Olmak: Vahşi Bir Alışveriş Deneyimi
Müşteri olarak Mango mağazasına girdiğinizde, özellikle kadın müşteriyseniz, vahşi bir atmosfere hazırlıklı olmalısınız. Diğer kadınlara karşı acımasız ve itici olacaksınız, gözleriniz şahin gibi parlayacak ve hedefinize kitleneceksiniz. Sevdiğiniz insanların dışarıda soğukta beklemesinden umursamayacaksınız; tek odağınız "a la mode" bir bluz bulmak olacak ve bu uğurda katlanmış yirmi bluzu açmaktan çekinmeyeceksiniz. Tezgâhtarın bu durumdan dolayı nasıl etkilendiğini umursamadan, "işi bu" diyerek kendinizi haklı çıkaracaksınız. Oysa ki, o bluzları sadece hevesinize yenik düşerek açmışsınızdır, on beş bluzun sadece bir tanesini giymeyi planladığınızı unutmuşsunuzdur.
Tezgahtar olarak Mango'da çalışıyorsanız, peygamber sabrı göstermelisiniz. Her gün itilir çekilir, psikopat rüyalar görerek kabuslar yaşarsınız. Mesela kaban reyonundan bir kaban alırsınız, içinden aynı kabandan bir tane daha çıkar, sonra bir tane daha... Sanki yorganın altında sıcaksıcak uyuyormuşsunuz gibi üst üste kabanları giyip çıkarmak zorunda kalırsınız. Mango tezgahtarı olarak, bu kabusları her gün yaşar ve "ne yani, işi bu" diyerek kendinize telkin edersiniz. Her mağaza böyle değil, sadece Mango'da kadınların bu kadar vahşi ve tüketimci olduğunu görürsünüz.
Kadıköy Mango'da gördüğünüz kadınlar, minik, küçük ve nazenindirler değil; onlar vahşi alışveriş avcıları. Onları pazarda, tüketim tutkularının esiri olmuş halde görmüşsünüzdür ve bu sizi şaşırtmamalıdır. Mango mağazasında kadın olmak, vahşi bir deneyimdir ve hem müşteri hem de tezgahtar olarak bu gerçeği kabul etmelisiniz.
Müşteri olarak Mango mağazasına girdiğinizde, özellikle kadın müşteriyseniz, vahşi bir atmosfere hazırlıklı olmalısınız. Diğer kadınlara karşı acımasız ve itici olacaksınız, gözleriniz şahin gibi parlayacak ve hedefinize kitleneceksiniz. Sevdiğiniz insanların dışarıda soğukta beklemesinden umursamayacaksınız; tek odağınız "a la mode" bir bluz bulmak olacak ve bu uğurda katlanmış yirmi bluzu açmaktan çekinmeyeceksiniz. Tezgâhtarın bu durumdan dolayı nasıl etkilendiğini umursamadan, "işi bu" diyerek kendinizi haklı çıkaracaksınız. Oysa ki, o bluzları sadece hevesinize yenik düşerek açmışsınızdır, on beş bluzun sadece bir tanesini giymeyi planladığınızı unutmuşsunuzdur.
Tezgahtar olarak Mango'da çalışıyorsanız, peygamber sabrı göstermelisiniz. Her gün itilir çekilir, psikopat rüyalar görerek kabuslar yaşarsınız. Mesela kaban reyonundan bir kaban alırsınız, içinden aynı kabandan bir tane daha çıkar, sonra bir tane daha... Sanki yorganın altında sıcaksıcak uyuyormuşsunuz gibi üst üste kabanları giyip çıkarmak zorunda kalırsınız. Mango tezgahtarı olarak, bu kabusları her gün yaşar ve "ne yani, işi bu" diyerek kendinize telkin edersiniz. Her mağaza böyle değil, sadece Mango'da kadınların bu kadar vahşi ve tüketimci olduğunu görürsünüz.
Kadıköy Mango'da gördüğünüz kadınlar, minik, küçük ve nazenindirler değil; onlar vahşi alışveriş avcıları. Onları pazarda, tüketim tutkularının esiri olmuş halde görmüşsünüzdür ve bu sizi şaşırtmamalıdır. Mango mağazasında kadın olmak, vahşi bir deneyimdir ve hem müşteri hem de tezgahtar olarak bu gerçeği kabul etmelisiniz.