"Özgür iradesi olmayan biyolojik makineleriz" denmiş, buna asla katılmıyorum. İnsan, cüzi iradeye sahip tek canlıdır. bunu da şuradan anlıyoruz: insan haricindeki hiçbir biyolojik varlık kendi doğasına aykırı hareket edemez. Siz hiç karşısında cillop gibi bir zebra olup da onu yemeyi reddeden bir aslan gördünüz mü? Siz hiç 1 ay boyunca su bile içmeyen bir ayı gördünüz mü? Siz hiç dişisiyle çiftleşmeyen bir tavşana denk geldiniz mi? Siz, uçmayan bir kartal hayal edebiliyor musunuz? Fakat insan bütün bunları yapıyor işte. Sadece kendi doğasına değil, canlılığın en temel şeylerine bile aykırı hareket edebiliyor. Dolayısıyla söz konusu insan olduğunda mutlak bir determinizm'den bahsedemeyiz. Ayrıca bir şey eğer nesne konumundaysa o şey özne olamaz; beynimiz, zihnimiz, hormonlarımız gibi bize dair her şey tıpkı ellerimiz ayaklarımız gibi bizim gözlemimiz, kontrolümüz, tahakkümümüzün olduğu parçalarımızdır, yani bütün bunlar birer nesnedir ve dolayısıyla biz bunlar değiliz. O halde biz neyiz? Sizin için çok değerli bir oyuncağı alıp onun yerine tıpatıp benzerini versem olur mu? Yoksa o nesneyi "o nesne" yapan şey, nesnesel şeylerin ötesinde birtakım faktörler midir? İşte insanı insan yapan, o nesneyi "o nesne" yapan şeyle aynıdır. Buna da ruh deniyor. Belki gerçekten böyle bir şey var ve muhtemelen zihin transfer çalışmalarının sonucunda yaşanacağını tahmin ettiğim hayal kırıklığı neticesinde anlaşılacak.